Selamlar arkadaşlar,
Bu yazıyı dün gece yazmıştım ama topikteki tatsız yazıları görünce canım çok sıkıldı ve göndermedim. Bu akşam diğer mesajları görünce göndermeye karar verdim, neyse ki kaydetmiştim. Bu nedenle bazı noktalara daha önce diğer arkadaşlarca değinilmiş oldu ama bunları ortadan kaldırmak yazının bütünlüğünü bozacağı için değiştirmiyorum, bu arkadaşlar kusura bakmasınlar lütfen.
Cinsellik hakkında iki tür düşüncelerimiz var. Birisi sevginin ve aşkın ön planda tutulduğu idealize edilmiş görüş, diğeri ise isteğin cinsel obje üzerinden yola çıktığı materyalist görüş. Sizce gerçek hayatta cinsel aktivasyonda hangi yol işlemekte?
İdealize ederek sevgiden yola çıkalım. Ama hayatta sevdiğiniz birçok insan var, aileniz, okul/iş arkadaşlarınız, komşularınız, vs,vs. Peki bunlara karşı neden cinsel istek duymuyorsunuz? Çünkü bunlara karşı objelenme hissetmiyorsunuz. Bir insanı ne kadar severseniz sevin bu sevgi yanında cinsel istek hissedilmesi için bir mekanizmanın tetiği çekmesi gerekiyor. Bu objelenme, yani tetik mekanizması gerçekte erkekte fiziksele kadında ruhsala daha yakın dursa da sonuçta arada kimyasal bir çekim olması için katalizör faktör olmak durumunda. Aslında işin komik tarafı sanki tersi sapmaya daha yakın gibi, değil mi? Yani daha önce dediğim gibi etrafta birçok sevdiğimiz insan varken bu insanlara nesnel bir objeleme yapmadan cinsel istek duymak.
Aşktan hiç bahsetmeyin, çünkü hepimizin bildiği gibi aşk aslında üreme hormonlarımızın azmasına bizim toplumsal bir kabul kılıfı geçirmemizdir.
Sanırım bu topikte asıl sorun bu katalizörün fiziksel engel olması. Örneğin bir erkek zayıf kadınlardan hoşlandığı zaman ya da minyon tipli kadınlardan etkilendiği zaman ortada bir sorun yok, bu erkeğe "normal" gözle bakılıyor. Ama eğer bu tetiklerden birisi fiziksel engel ise kezzap dökmek tercih ediliyor.
Ama arada objelenme ya da karşı cinse yaklaşım açısından niceliksel olarak fark olsa bile niteliksel olarak herhangi bir fark olmamasının bir önemi olmuyor.
(Not: Benim devotee kelimesinden bu forum içindeki bilgi ve yazılardan anladığım şekliyle yazıyorum, yoksa bir insanla oynayıp bırakmak ya da onu cinsel bir obje olarak görmek insanlar engellli olsun ya da olmasın farklı konular ki zaten bu konuları bilimsel olarak sapkınlık yönüyle değil de daha çok toplumsal yönleriyle ilgili ahlaki açıdan değerlendirmek ya da yorumlamak gerekir.)
Siz bir bütün olarak önemli değilsiniz, sadece sizin bir eksikliğiniz önemli bu vatandaşlar için..
Bunun hakkında konuyu derinlemesine bilmediğim ve yukarıda yazdığım şekilde algıladığım için farklı birşey söyleyemeyeceğim. Devotee olarak kendisini tanımlayan arkadaşlar açıklarsa daha iyi olur. Yine de bu "eksiklik" kelimesi bana biraz hatalı geldi, buna "özellik" desek daha doğru olur bence, çünkü bu sitenin yazılarının büyük çoğunluğu engelin eksiklik olmadığını topluma kabul ettirmekle ilgili.
Peki buradan yola çıkıp bir de birkaç arkadaşımızın düşüncesine, yani devoteelerin bir engelliye cinsel istek duymasının arkasındaki asıl itici gücün ruhsal açıdan zayıf ve yetersiz olmalarından dolayı kendi hükmetme arzularını tatmin etmek olduğuna ve engellilerin daha güçsüz oldukları için devoteelerin bu arzularını tatmin edici obje olarak engellileri seçmeleri konusuna değinelim. Engellilerin hiçde güçsüz olmadıklarını, hatta çoğu zaman bu forumda yazabilecek entellektüaliteye sahip olanların tam tersine sıradan insanlardan çok daha güçlü olduğunu düşünürüm. Çünkü engellerine rağmen toplumda eşitlik arayabilmek için aynı engele sahip olmayanlarla yarışabilmeleri ancak onlardan - en azından ruhsal olarak - daha güçlü ve iradeli olmalarına bağlıdır. Yine de bir an tersini yani engellilerin güçsüz olduğunu düşünseydik o zaman iş daha da komik olurdu, çünkü benim de ilk aklıma gelenlerden biri (tabii ki kötü anlamda düşünmemiştim), Rekursiyon'un da yazdığı, devoteelerin yanlızca engelsizlerden mi oluştuğuna gelirdik ki bu o zaman engellileri devotee olarak daha fazla zan altında bırakmaz mıydı? Çünkü forumda engelliler oldukça fazla. (Neyse ki arkadaşlık bölümü kapanmış
) Ama hepimiz engellilerin hiç de güçsüz olmadığını biliyoruz.
Bir başka konu, sapma nedir?
Doğrusu bu konuya verilecek çok kesin bir cevap var. Toplumun çoğunluğundan ve/veya insan doğasından farklı düşünce ve davranışlara sapma denir. Ancak çoğu arkadaş sapkınlığı ahlaksızlıkla karıştırıyor. İkisinin birbiriyle fazla ilgili olması gerekmiyor, hatta birçok ahlaksız davranış oldukça normal olabilir. (İki gencin ortada kimse yokken eve kapanıp bazı ahlaksızlıklar yapması gibi
). Ya da bazı sapmalar toplumda beğeni ile karşılanabilir.
Ama ne olursa olsun günümüzde sapmaların çoğu artık tercih olarak nitelendiriliyor. Bunları hastalıklı sapma olarak değerlendirmek için belirli bazı kriterler var. Başlıca olarak bunlardan birisi bu sapmanın suç olması, bir diğeri OturanBoğa'nın da dediği gibi iki (ya da daha çok da olabilir tabii
) taraftan birinin bilinçi ya da yetkin rızasının olmaması, bir diğeri ise bu sapmanın kişiyi ruhsal olarak (dışarıdan gelen bir etmen ya da toplum tarafından değil) rahatsız etmesi.
Eğer bunun yanında bilimsel bir tanım arıyorsanız elimdeki bir psikiyatri kitabından yazayım: "Cinsel davranış karşı cinsten bir insanla, doyuma götüren bir ilişki biçiminde, doğasal amaca uygunsa, heteroseksüel ilişki olarak tanımlanır. Heteroseksüel ilişki dışında kalan tüm cinsel davranışlar "cinsel davranış sapmaları ve bozuklukları" olarak adlandırılırlar." Yani masturbasyondan başlayıp eşcinselliğe hatta daha da ötelere kadar giden bir alanı var. Ama işin ilginç tarafı fransız öpücüğünden yüzeyel ilişkiye, oral uyarıdan karşı cinsi okşama ile doyuma ulaştırmaya kadar çok sık uygulanabilen fantaziler bile bu tanıma göre sapma olarak nitelendirilebiliyor çünkü bunlar da doğasal amaca (yani üremeye) uygun değil.
Aslında daha yazılacak çok şey var ama belki daha sonra, zaten yeterince uzun oldu ve bu uzun yazıların pek okunmadığını (heheh, öncelikle kendimden
) biliyorum.
Bir de doğrusu bu yazıyı yazarken bir yandan da biraz tedirgin oldum, devotee kavramını çok iyi tanımadan mı ahkam kestim diye. Yoksa ben yanlış yerde miyim, acaba insanları istemeden yanlış yönlendirir miyim diye. Ama yine de hepimiz kendi değer yargılarımıza ve kendi mantık süzgecimize sahip insanlarız, düşünmesini biliriz. Ama bu düşünce ve tartışma sürecini sağa sola bağırarak ve hakaret ederek bozmayalım.
Selamlar, sevgiler.