Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Devotee (cinsellikte sakatları tercih etmek) hakkında ne düşünüyorsunuz?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Burası toplu blog gibi oldu. :) :)

Bu sefer de bazı arkadaşların yazdıklarından yola çıkarak tümdengelim yapmak istiyorum. Bu arada bazı arkadaşlardan alıntılar yapacağım, ama amacım onlara sataşmak ya da fikirlerinin yanlış olduğunu göstermeye çalışarak sürtüşme çıkartmak değil. Kavramları biraz abartıp esneterek hep beraber düşünmemizi sağlamak. Yanlış anlamasınlar ve kusura bakmasınlar.
Ayrıca genel olarak erkeklerden yola çıkacağım, bunun nedeni ise kadınsı süreçler hakkında ayakları yere basan yorumlar yapamayacağımı düşünmem. (Freud bile böyle düşünmüş, benim ne haddime :) )

Baben' Alıntı:
Şimdilik Sezen Aksu'nun muhteşem şarkısının sözleri ile bitirmek istiyorum:
Sevgili Baben, aşkta onur kavramı tam olarak nedir? Şarkıda sözü edilen süreç yalnızca standart beraberliklerde mi gerçekleşebilir? Ya da bunu devotee dışı beraberlik veya cinsel çekimlerde düşünürsek onursuzluk nasıl olmaktadır? Eşcinsel aşk onursuz mudur? Peki heteroseksüel "normal" beraberliklerde eğer taraflar fazla seçiciyse, yani bir erkek kadının yüzünün güzel olmasını ya da vücudunun bazı kıvrımlarının daha da kıvrımlı olmasını tercih ediyorsa ve beraberlik yaşamak için böyle kadınlara çekiliyorsa bu onursuz olma potansiyeli taşıyan bir aşk mıdır? Peki o zaman bir aşkın onursuz olmaması için kadınların genel olarak lanse edildiği şekilde 90-60-90 ve IQ seviyesi düşük ama saçlarındaki sarı renk seviyesinin yüksek olması mı gerekiyor? Ya da bu bile değil, bir erkeğin herhangi bir şekilde fiziksel özellik aramaması mı gerekiyor? Ama o zaman benim aklıma, ağzı açık, dili dışarıda, elleri bel seviyesinde, avuçlarını karşıya açık olarak çevirmiş ve parmaklarını açıp kapayarak "dişi" kelimesi dışında herhangi bir fizksel özellik gözetmeyen onur abidesi erkekler geliyor. :) :)

Pegasus' Alıntı:
Zira bu şekilde hassas bir konunun ortaya çıkmasına yol açan psişik faktörleri bu arkadaşımızın bile bilemeyeceğini üşünüyorum........
....... bu eğilimle karşınızdakinin fiziksel eksikliğinden neden zevk alabildiğinizi bu insanların çaresizliğinin sizde gizli bir haz uyandırması nedeniyle gerçekleşebilir ki bunu sadizmin farklı bir varyasyonu sayabiliriz........

Peki bu psişik süreçlerin farkında olp olmamamız neden bu kadar önemli? Ayrıca bu psişik süreçlerin standart ilişkilerde nasıl yürüdüğünü nereden biliyoruz? Bir devoteenin psişik süreci sadizmden mi yola çıkar? Peki o zaman ufak tefek kadınlardan hoşlanan erkekler neden sadist değildir? Peki kadının hüzünlü bir yüzü varsa? Sağlıklı ve buğday tenli olmayan soluk renkli kadınlar onu çekiyorsa? Bir kadının hayat karşısında zayıf düşmesi, kendini tutamayıp ağlaması birden ilgisini çekmişse, ona karşı ruhsal bir çekim hissetmişse? Bunlar neden sadist değil? Bu erkeklerin psişik süreçleri nereden yola çıkmış?
Peki diyelim ki bu erkek hiç birinden değil de 90-60-90 bir kadından hoşlandı ve beraberlik yaşamaya başladılar. Eğer istiyorsanız da evlendiler. Psişik süreci tamam yani. Ya da acaba tamam mı? Ya adam sadece misyoner pozisyonunda beraberlikten hoşlanıyorsa? Yoksa sadist olmasın? Peki altta kalmayı seviyorsa? Mazohist mi acaba? İkisini de istiyorsa? Sadomazo? Ya diz dirsek pozisyonunu seviyorsa? Sarıkız sendromu!!! Kezzap nerede? :)
Ben bu psişik süreçleri anlamlandıramadım doğrusu. Ama anladığım şu, eğer bir cinsel birliktelik yaşarken karşımdaki insan yerine onun psişik sürecini düşünürsem kaç kutu viagra içersem içeyim fayda etmez. :) :)

Tamam psikiyatriste soralım. Ama bu iş matematik gibi mutlak sonuçlu mu, nasıl güveneceğiz? Neden en yüksek boşanma oranları psikiyatristlerde? Psişik süreçleri önceden hesaplayamamışlar mı? Neden en yüksek intihar oranları onlarda? (ABD verileri) Tam psişik olmak için mi? Neden bazıları masturbasyonu bile sapma olarak nitelendirirken bazıları en uç sapmaları bile tercih olarak nitelendiriyorlar?
İyi, tamam, sokağa çıktık ve tabelasını ilk gördüğümüze sorduk ve inandık. Diyelim ki ben uzun saçtan hoşlanıyormuşum. Ben farkında değilmişim ama bu bir sapmaymış, ben aslında çalı süpürgesine cinsel istek duyuyormuşum ve eşimi bunu simgeleyen bir cinsel obje olarak görüyormuşum. (Psişik sürecin farkında da değildim ki) O zaman ne yapacağım? Gidip tedavi mi olayım? Tedavisi var mı? Tedavi başarısız olursa ne yapayım? Kendimi toplumdan mı soyutlayayım? Ya da bir hapishanenin kapısı çalıp "Ben, ben bir sapıkım, bbeni hücreye atın ve hiç çıkartmayın" mı diyeyim? Peki eşim de uzun saçın beni uyardığından hoşnutsa? O zaman ayrılıp bunları dünyanın iki ucunda mı yapalım?

Peki bugüne kadar tedavi edilmiş eşcinsel gördünüz mü? Bazı ülkelerde hala ölüm cezası uygulanmasına rağmen neden hala tedavi olmuyor ya da edilemiyorlar? Yoksa bizim bu cinsel sapma dediğimiz davranışlar gerçekte hastalık değil de insan ruhunun çeşitliliğinin farklı tercihleri ve yönelimleri olmasın? Peki o zaman ne yapacağımıza sevgili KanatlıTırtıl'dan alıntı yaparak devam edelim:

KanatlıTırtıl' Alıntı:
"Alan satan razıdır iş bitmiştir" mantığını kullanarak sorun çözüldü mü yani? Karşılıklı tatmin olunan belki yüzlerce sapkın icraatı da bu formülle çözüp, bu insanları da sıradanlaştıralım mı?
Senin önerin nedir?
İstemediğimiz ruhsal farklılığı olanları bir kenara mı koyalım? Onları afişe mi edelim de millet tanıyıp uzak dursun? Önce tedavi etmeye çalışalım olmassa da toplumdan mı soyutlayalım? Bir daha yapmasınlar diye bir yerlerine kezzap mı dökelim?
Peki nasıl olursa olsun uygun bir şekilde hallettik ve rahat ettik. Sevgili KanatlıTırtıl, şimdi bütün samimiyetimle soruyorum, ruhsal farklılığı olanları ortadan kaldırdıktan sonra sıra fiziksel farklılığı olanlara gelmez değil mi?

Daha önce de dediğim gibi amacım kavramları biraz çekiştirip düşünmemizi sağlamak, kimseye sataşmak değil. Bunun için de samimiyetlerine güvendiğim arkadaşların yazılarını kullandım, umarım kızmazlar. :)

Asıl konuya gelelim; Peki neden devoteeliğe bu kadar tepki oldu? Bu tepkinin de bir psişik süreci var. :) Bence bu tepkinin nedeni kimi zaman engellilerin bir kısmının da toplumun bir kısmı gibi düşünmesi, yani engele negatif gözle bakması. Negatif bir özelliğe beğeni ile yaklaşan birisinin de ancak negatif bir kişiliğinin olabileceğini düşünmesi. Bu tepkinin nedenini ben böyle anlamlandırabildim. Ama bu anlamlandırma devoteelik kavramı üzerine, devoteeler üzerine değil. Ayrıca doğru da olmayabilir, zamanla daha da değişebilir. Devoteeler hakkında ise bir fikir sahibi olabilmem için daha uzun bir süreç ve daha fazla devotee yazısı okumam gerekiyor.

Hım, peki benim fikrim ne? Kısaca benim tercihlerim kimseyi ilgilendirmediği gibi ne devoteelerin ne de diğer insanların tercihleri de beni ilgilendirmiyor. İki yetişkinin kendi arasında yaşadığı herşey kendilerine aittir ve dışarıdakilere söz hakkı düşmez. Eğer düştüğünü söylerseniz o zaman başka insanların da sizin hakkınızda söz sahibi olduğunu ve hayatınıza karışma hakkı olduğunu kabul etmiş olursunuz, bu iş tek taraflı işlemez yani, ama tercih size ait tabii. :)

Eğer beni ilgilendirmiyorsa neden bu yazı farklı cinsel tercihleri destekleyen tarzda oldu? Bunu bu yazıyı yazarken düşündüm ve nedenini KanatlıTırtıl'a verdiğim cevabı yeniden okuyunca daha iyi anladım; Ben tutucu değilim. Neden tutucu değilim diye düşündüm, tutucu olmak kötü mü? Pegasus'un dediği gibi çağlar boyu bizi felaketlerden korudu mu? Belki korumuştur belki de korumamıştır, nereden bilebiliriz ki? Ama diyelim ki korudu, aşırılıkları törpüledi, farklılıkları ortadan kaldırdı, standart bir süreci sağladı. Ama tutuculuk tutuculuktur, sınırları kesindir, farklılık seçimi olmaz, sadece sizin istediğiniz farklılığı ortadan kaldırmaz, önemli olan çoğunluktur, sizin için negatif olan farklılıklar ortadan kalkar ama bir de bakarsınız ki sizin için pozitif olan farklılıklar da ortadan kalkmış. Bu bana göre değil, ben farklılıklara toplumsal olarak değil bireysel olarak karar vermek isterim. Ama her konuda olduğu gibi bunda da tercih sizin tabii. :) :)

Selamlar, sevgiler. :)
 
andante' Alıntı:
Ancak bu kelimeyi devotelikle ilgili konu için özellikle seçtiğimi bilmenizi istiyorum. Bu eksiklik, üzerine basa basa yazdığım bu kelime devoteler için önemli çünkü.

Onlar bunu eksiklik olarak ele alıyor ancak bir farkla, cinsel hazzı uyandıracak bir güzellik olarak ele alıyor. Eksik kelimesinin üstüne yine basa basa söylüyorum çünkü bu konuda öylesine doğal olmayan yönlere kaçış var ki, kendisindeki insana ait özellikler fazlalık gibi görülüp kendi kendisine yada cerrahi bir müdehale ile bu kendilerine göre fazlalıkları kestirerek eksik olma anında cinsel haz duyabiliyorlar.

Kod:
Apotemnophilia: Kendi kol ya da bacağını kesilmesinden cinsel haz alma. Bir apotemnophilie, bunu kendi başına da yapabileceği gibi, tıbbi bir olaydan da haz alabilir. Genelde apotemnophilia'ya, bir ya da birçok üyesinin (üye:kol ve bacaklar) kesilmesi için entrikalar çevirme, hileler yapma saplantısı da eşlik eder.
...

sevgili andante, aptemnofiliya (kendi uzuvlarini kesme arzusu, egilimi) ile amelotatizm (devoteelerin cinsel egilimine verilen ad) kesinlikle birbirine karishtirilmamali... cok ayri sheyler... kendi kendime yanlish sonuc cikarmadiysam aptemnofiliya mazoshizme girio oysa devoteeler ne mazoshist ne de sadist olarak tanimlanmio (sadist/mazoshist devoteeler de vardir belki tabe, bilemicem)... ayrica devoteelerin herhangi bi "eksikligi" cinsel arzuyu uyandiracak güzellik olarak ele aldigini sölemek te pek dogru degil gibi... evet sakatligi cinsel hazzi tetikleyici güzellik olarak görüolar ama eksiklik olarak gördüklerini sölemek "iftira" gibi bishi olabilir...

*****

yok yok olmicak, verdigim sözde kesinlikle durmaliyim bugün... nisanrüzgari nerdesiiiiiiiiiiin???... gel yardim et bana yazilari türkceye cevirmeye... :)
semacim senin ingilizcen güzel, vaktin varsa türkceye cevirsene bi iki satir, güzelim yaa... ya da msn üzerinden beraber yapalim?...
 
neptune' Alıntı:
[size=4]"İstemediğimiz ruhsal farklılığı olanları bir kenara mı koyalım? Onları afişe mi edelim de millet tanıyıp uzak dursun? Önce tedavi etmeye çalışalım olmassa da toplumdan mı soyutlayalım? Bir daha yapmasınlar diye bir yerlerine kezzap mı dökelim?
Peki nasıl olursa olsun uygun bir şekilde hallettik ve rahat ettik. Sevgili KanatlıTırtıl, şimdi bütün samimiyetimle soruyorum, ruhsal farklılığı olanları ortadan kaldırdıktan sonra sıra fiziksel farklılığı olanlara gelmez değil mi?"

"benim tercihlerim kimseyi ilgilendirmediği gibi ne devoteelerin ne de diğer insanların tercihleri de beni ilgilendirmiyor. İki yetişkinin kendi arasında yaşadığı herşey kendilerine aittir ve dışarıdakilere söz hakkı düşmez. Eğer düştüğünü söylerseniz o zaman başka insanların da sizin hakkınızda söz sahibi olduğunu ve hayatınıza karışma hakkı olduğunu kabul etmiş olursunuz, bu iş tek taraflı işlemez yani, ama tercih size ait tabii"[/size]
Bu fikirlere aynen katılıyorum. Hatta biraz daha deşmek istiyorum...

1- Çözüm öneriniz nedir?
2- Belli bir cinsel 'hal'e "normal" dediğinizde, başkaları da belli bir insan vücudu 'hal'ine "normal" derse ne olacak? Bu bakışla, sakatlık da "normalden sapma" hali değil midir?
3- Her sapanı "normale" dönüştürmek nasıl olacak? Ya dönüştürülemeyenler ya da dönüşmek istemeyenler, onlara ne yapılacak?
4- Başkaları hakkında karar verme hakkını kim nereden alabiliyor (burada aklı başında ve kendi kararlarını verebilecek yeterliliği olan kişilerden bahsediyorum elbette; zeka geriliği olanlar, baskı/tutuk halinde olanlar, çocuklar vs. doğal olarak bunun dışında). Kime ne kimin neye inandığından, neyi sevdiğinden, ne yediğinden, neyden hoşlandığından..? Siz birine karıırsanız, başkaları da size karışmayacak mı?

Not: Üstteki, HASANTALAY isimli üye kendi isteğiyle üyeliğini sildirmiştir.
 
İlahi Rekursion :D

Tabikii iki kavram arasındaki farkı biliyorum. Ve birbirine karıştırmıyorum inan bana. Orada eksiklik diye üstüne basa basa söylemeye çalıştığım şey çok farklı anlattığımı sanıyordum anlatamamışım.

Bir şey anlayamadım ama, bula bula sadece bunu mu buldun benden alıntı diye haaa :D

Bu arada bu bir hastalıkmıdır değilmidir inanın bana psikiyatr lar bile tam olarak net bir şey söyleyemeyeceklerdir. Edindiğim bilgileri bir çok kişye danışarak elde ettim. Ve kendi duygularımı hiççççççççç işin içine katmadan son derece objektif bir şekilde ortaya koymaya çalışıyorum.

Devottee bir çeşit doğal olmayan bir yol. Bu o kadar kötü mü ? Bunların cevabında değilim şimdilik.Tedavisi var mı yoksa yok mu ? Böyle olunmasının altındaki nedenler nelerdir.

Ya arkadaşlar yukarıda özetlemeye çalıştığım cinsel seçimlerin nedenini bir çok kişi bulmaya çalıştı ancak bulamadı. Bunları bulmaya çalışırız yada çalışmayız, bunun derdinde de değilim.

Bununla yaşayan biri için bunlar son derece normal ve olması gerekenler bunu anlamıyor değilim.

Öte yandan bir Anophelorastia için partnerini kirletmekten yana alınan cinsel hazda son derece normal.

Bir Arachnephilia için örümceklerden cinsel haz alma da normal,

Bir Maniaphilia için delilere karşı duyulan cinsel hazda normal

Psellismophilia için kekemelere karşı cinsel istek duymak ta normal...


NEREYE KADAR NE NORMALLLLLLLLLLLLL ????

Bana biri bunu açıklayabilecek mi acaba?

Öbür tarafta yani burada bir sürü engellinin olduğu yerde onların engellerinin de bir cinsel haz merkezi olduğu ortaya çıkıyor.

Dediğim gibi kimleri için kurtuluş bile olabilir kimse işin bu tarafına bakmıyor, ama içimden bunun insanlık adına hoş olmadığı geçiyor ve geçmeye devam edecek....
 
Merhaba,

Burada öncelikle bir konuyu açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum.

Değerli arkadaşlarımızdan bir kısmı sırf "demokrat" bir profil çizme kaygısıyla "özgürlük" limanına demir atmış görünüyorlar. Ve bu liman öyle bir özellik arzediyorki bazen güçlü rüzgarlardan kaçanları derin girdaplarında yok edebilir.

Sevgili dostlar Demokrasi bize sürekli empoze edildiği gibi salt özgürlükler rejimi değildir. Demokrasi aynı zamanda bir "yasaklar rejimidir". Siz demokrasiyi yada demokratik tavrı isteyenin istediğini yapabilme özgürlüğü sanarsanız büyük bir yanılgıya düşmüş olursunuz. Almanyada Hitler demokratik bir seçimle iktidara gelmiş ve çoğunluğun seçme hakkından aldığını iddia ettiği "meşrulukla" gözyaşlarından nehirler yaratmanın kapısını aralamıştı. Hitlerden sonra insanlık anladıki demokrasi seçilenleri Anayasal hukukla sınırlandıracak mekanizmaları geliştirmediği müddetçe özgürlükler her daim yanlış kullanıma açıktır.

İşte bu nedenle günümüzde hukuk diye bir şey var.(Guguk değil) Gerçi hukukunda eksik ve çaresiz kaldığı durumlar var tasbi; ama herşeye rağmen demokratik toplumları ayakta tutan yasakları ve girilmez sularıdır.

Sevgili Neptün bazı sorular sormuş. Bazılarına çok güldüm. Ama bu sorular bence anlamsız. Zira bende tutar benzer soruları tersinden sorar ve onun sorularıyla temellendirilmeye çalışılan özgürlük düşüncesini zincire vurabilirim.

Irvin D. Yalom "Aşkın Celladı" adlı kitabında psikoterapi öyküleri anlatır. Bu öykülerden birinde hastalardan biri tecavüzün kendisinde inanılmaz bir haz duygusuna yol açtıgını ayrıca erkeklerin çogunun bu düşünceden hoşlandıgını düşündüğünü söyleyip eklemişti; "Eğer tecavüz yasal olsaydı denerdim". Demekki neymiş; demokrasi bir yasaklar rejimiymiş. Bu sözü söyleyen hasta kitapta devam ediyordu; "Eğer erkeklerin çoğu tecavüz düşüncesinden hoşlanmıyor ve bundan haz almıyor olsalardı porno sektörü dünyanın her yerinde tecavüz görüntülerinden oluşan çalışmalardan trilyonlar vurmazdı" Şimdi ne diyebiliriz bu hastanın sözlerine. Tecavüz duygusu erkeğin ruhunda var kardeşim. Demokratız özgürüz ve biz tecavüz ederiz. Sanırım Güney sahillerimizde turistlere tecavüz eden "asil Türk" evlatlarıda bu çeşit bir demokrasi anlayışının mensuplarıydılar.

Demokrasi, insan hakları vb gibi kavramlar hiçkimseye sınırsız bi,r özgürlük vermez/veremez. bu nedenle sonunun nereye varacagı bilinmeyen düşünceler yasaklanacaktır. Bu yasaklama hukuki madedelerlede olabilir toplum vicdanıylada. Zaman içerisinde bu reddedişlerin anlamsız oldugu görülürse bu tavır terkedilir. Yok yasagın olması gerektiğine yönelik ortak bir kanaat oluşmuşsada reddediş devam eder. Bu nedenle ilerisi tamda bilinemeyen kavram/düşünce/ yaklaşımlara karşı musamahalı olmak da olmamak kadar normal ve anlaşılabilirdir. Bunun demokratik olmayla alakası yok.

Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir toplum hakkında fazla şey bilmediği konuları evine gelen amcaoğlu münasebetiyle kabul etmez. Bu şekilde sırıtarak şirin görünmeye çalışan onlarca düşünce veya yaklaşım bir süre sonra kabul görmemiş ve reddedilmiştir.

Psikoloji bilimi tam olarak net bir bilgi vermiyor bu doğru; ancak elimizde tüm eksikliklerine rağmen olguları değerlendirebilmek için başka bir referans yok. Ha isterseniz reddeder ve bazı çağdaş yazarların yaptığı gibi normallik söylemine namlunuzu yöneltir ve ateş edersiniz. Bu ateşin ardından belki ölmesi gerekenlerde ortadan kalkar ama hayati derecede ihtiyaç duyduğumuz ve insanlığı bugün oldugu noktaya getiren bir çok değerinde canına ot tıkamış olursunuz.

Dediğim gibi ben burada nesnel olmaya çalıştığımda konuya yönelik genel bir sonuca ulaşmanın en azından burada göze çarpan donanımla mümkün olmayacagını düşünüyorum. Buna rağmen kişisel fikrim ( ki nesnel olma iddiasında değildir) bu yaklaşımda gizil bir rahatsızlık olduğu yönündedir.
 
dilemma' Alıntı:
Babür abim...

Sezen'in şarkısındaki gibi olması dileğimiz elbet. Ama sanmıyorum ki kişi onurunu zedeleyecek birşey yapsın yada yapılmasına izin versin...

:)

Verir Dilekcim verir.. :(

Çünkü; onur (diğer deyişiyle şeref) "soyut" bir kavram. Kişiye, yere, zamana göre karşılığı değişiyor. Hani bir defasında Buna kısaca "yalakalık" diyorlar Babür abi. demiştin. İşte bu da onursuzluğun başka bir türü!

Bunu önlemenin de, benim bildiğim tek yolu var: KALİTELİ EĞİTİM!.. (Elbette bu da tek başına yetmiyor, o konuya tekrar girmeyelim şimdi.)


neptune' Alıntı:
...

Baben' Alıntı:
Şimdilik Sezen Aksu'nun muhteşem şarkısının sözleri ile bitirmek istiyorum:
Sevgili Baben, aşkta onur kavramı tam olarak nedir? Şarkıda sözü edilen süreç yalnızca standart beraberliklerde mi gerçekleşebilir? Ya da bunu devotee dışı beraberlik veya cinsel çekimlerde düşünürsek onursuzluk nasıl olmaktadır? Eşcinsel aşk onursuz mudur? Peki heteroseksüel "normal" beraberliklerde eğer taraflar fazla seçiciyse, yani bir erkek kadının yüzünün güzel olmasını ya da vücudunun bazı kıvrımlarının daha da kıvrımlı olmasını tercih ediyorsa ve beraberlik yaşamak için böyle kadınlara çekiliyorsa bu onursuz olma potansiyeli taşıyan bir aşk mıdır? Peki o zaman bir aşkın onursuz olmaması için kadınların genel olarak lanse edildiği şekilde 90-60-90 ve IQ seviyesi düşük ama saçlarındaki sarı renk seviyesinin yüksek olması mı gerekiyor? Ya da bu bile değil, bir erkeğin herhangi bir şekilde fiziksel özellik aramaması mı gerekiyor? Ama o zaman benim aklıma, ağzı açık, dili dışarıda, elleri bel seviyesinde, avuçlarını karşıya açık olarak çevirmiş ve parmaklarını açıp kapayarak "dişi" kelimesi dışında herhangi bir fizksel özellik gözetmeyen onur abidesi erkekler geliyor. :) :)

...

Sevgili neptune, bu soruların cevabını da, o şarkı sözünün üzerindeki paragrafın satır aralarına gizlemeye çalışmıştım. Demek ki çok gizlenmiş. Fark edilemiyor. ;)

[size=4]Cinsel ilişki! Ne kadar sürecek? 3? 5? 50? 100? Usanıncaya kadar? Evlilikten söz edilmediğine göre "ömür boyu bir yastığa baş koyma" diye bir şey düşünülmüyor demektir.. Peki bu ilişki kesildiğinde doğabilecek yıkımı düşünebiliyor musunuz? Yoksa siz "Sağlıklı Cinsel Yaşam" deyince "Hijyenik Cinsel Yaşam" mı anlıyorsunuz?
[/size]

Yukarıda bir miktar soru işareti var. Önce onlara bir cevap alalım, sonra seninkilere geçeriz. ;) Şimdilik dilemmaya verdiğim cevaplarla idare et

Haa bir de Sevgili andante'nin sorusu var..
andante' Alıntı:
[size=4]...
NEREYE KADAR NE NORMALLLLLLLLLLLLL ???? [/size]

...
 
Konu tüm ciddiyeti ve samimiyetiyle başlamış devam ederken saptırılmış gitmiş. Umarım daha duyarlı davranılır konulara. Abdo hakikaten biraz abes olmuş yazdığın.
 
Arkadaşlar,

Oturup insanlardaki şehvet ve arzunun aslında doğaya aykırı olduğunu öğrensek.

Bizim hayvan olmadığımızı, cinselliği pek çok boyutla yaşayabildiğimizi öğrensek. Cinselliği salt üreme ve soyumuzun devamı için kullanmadığımız için içgüdüsel yapmadığımızı bilsek...

Seçici olduğumuzu, seçiciliğin farklı tür ve boyutlarda olduğunu, aslında bu seçiciliğin genel geçer şartlarda sapkınlık, sapıklık diye anlamlandırılamayacağını fark etsek.

Her birimizin partner tercih ederken baz aldığı kıstasları öğrensek. Kimimizin kırmızı iç çamaşıra, kimimizin hüzünlü bir yüze, kimimizin büyük kalçaya, kimimizin bakımlı bir ele, takı takmış bir insana, dar pantolona, güzel giyime, hoş bir kokuya... velhasılı kelam aslında farkında olmadığımız pek çok ayrıntı neticesinde karşıdaki insanı çekici bulmaya vardığımıza kanaat getirsek.

Engelli olmasının bu konuda, belki sadece benim için artı puan oluşturduğuna hak versek...

Eh, ha keza benim organıma kezzap dökmek yada kesmek isteyen (başa gelirse ben sadece kesilmesini tercih ederim) yüksek entellektüel birikime sahip (!) arkadaşların varlığı itibara alındığında pek âlâ, pek hoş bi mantık silsilesi olacaktır inancındayım.

Bütün forum üyelerine saygılar sunar, yukarıda özel mesajlaşma bölümünün olduğunu hatırlatmak isterim. (Küfür yazarken lütfen dil bilgisi ve yazım kurallarına dikkat edin. Noktasız moktasız küfürler gelince anlam karmaşası yaşıyorum da.)
 
benim anlayamadığım çok kelimeler kullanılıyor..kusura bakmayın ve o kadar uzun cümleler yazıyorsunuz ki okumak dahi istemiyorum....ben şu nu sormak istiyorum belash erkek değilde bi bayan olsa idi ne değişirdi?...acaba tepki veren erkek arkadaşların bakış açısı nasıl olurdu...??
 
Bu lafım bu ve benzeri sapkınlıkları meşrulaştırmaya çalışanlar içindir.

Zira mesela eşcinsellik de benim için doğal bir ilişki değil, sapkın eğilimdir. İster önyargı deyin, ister bağnaz deyin doğada durum bu şekildedir. Çünkü eşcinsel eğilimlerini topluma kabul ettirmek için bin türlü yol arayıp da, genetik biliminde bile medet umat bu sapkınların tezleri bilim adamlarınca çürütülmüştür. Eşcinsellik bir kimlik değil, bir tercihtir! (doğuştan çift cinsiyetli veya cinsel işlevlerinde sorunlu olanlar konu dışı) Bu gibi sapkınlıkların, aile, toplum, inanç ve benzeri konularda yarattığı veya yaratacağı tahribata hiç değinmeden geçiyorum.

Tekrar ediyorum ısrarla! Ben bu sapkınlarla aynı kulvarda yürümem!!! Buna müsamaha da göstermem. Çünkü benim farkım, engelim, benim tercihim dışındadır! İstesem de sağlam bir bedene sahip olamam. Kendi tercihleriyle toplumdan farklı görünerek, davranarak "öteki" ler içine dahil oldular diye, benimle aynı ağızdan konuşamaz, hak talep edemezler. Gitsinler ayrı gruplarda konuşsunlar, buna itirazım yok. Asın kesin yok edin dedim mi? Demedim demem de!

Sapkınlığın milyon çeşidi var dedim ya. Andante de dedi ya "NEREYE KADAR BU?" Cinsel tercihleridir o kişilerin. Kimileri var ki sevişirken birbirinin dışkısını bile zevkle yer. BANA NE! Ne ... yerlerse yesinler. O benim derdim değil.

Bakın TSD sitesindeki Ankete:
http://www.tsd.org.tr de tartışılan konu

Eşcinseller Sizce Özürlü Sayılmalı mıdır?

Evet...
Hayır...
Kararsızım...
Eşcinseller yer almak istiyor ve haklarımızda buna göre tekrar düzenlenecekse bizim için sorun yok...
Eşcinsellerde toplumda engellenen insanlar kendilerini koruyucu yasalara sahip olmalılar...

Evet şu an itibarıyla bu konumdayız, yarın kimler aramıza dahil olmaya çalışır bilemem.

Arkadaşlar, bunca yazıp çizdiğimiz bu devotee camiası kaç kişi ki? On milyon engellinin yanında ne kalır bu oran? Bu kadar mı muhim devoteelerin derdi?

Varın bağnaz deyin, örümcek kafa deyim umrumda değil! Sen öyle görüyorsun ben böyle. Seçeneklerin her çeşidinden var olmalı ki doğruyu bulmak imkanı olsun. Herkesin doğrusu kendine! Ama gerçeğin umrunda değil bu milyarlarca doğru. Ne kadar çırpınsak da gerçeğin o sapasağlam ufkuna zarar veremez kanatlarımız.

Bu konuya verilen hoşgörü ve önem, sakatlar ve sakat olmayanlar arasındaki o hattı iyice keskinleştirmekte yazık ki. En önemli noktalardan biri de şu: Sırf sakat olduğum için sevilmemekle, sırf sakat olduğum için sevilmek aynı sorundur. İster duygusal olsun ister sadece cinsel farketmiyor.

Görüyorum, acıyla görüyorum ki; Kendimizi sakatlar olaraK tanımladığımız toplum içerisinde yapılan haksız uygulamalarda en büyük pay bizim! En büyük sorun bizlerde. Önce kendi yatağımızı, evimizi, kapımız önünü temizleyelim ki, diğer çoğunluk da buna uysun.

Bu şekilde "ben dünyaya bir lütufum" veya "benimle seviş de ne olursan ol" mantığıyla, en basit ifadeyle AYRIMCILIĞI körüklüyoruz.

Bu gibi hastalıklı fikir yumurtlayanlar için durum vahim. Bu sayfaları üye olmaya gerek bile olmadan okuyan binlerce insanın kafasında oluşacak önyargılardan işte bu yumurtalar sorumlu!


Ben sakatım abi
Derneklere koy beni
Ben sakatım abi bak
Beni kümesimde bırak

Gıdgıd gıdaaak
Yumurtam sıcaakk
İnanmazsan gel de baak.

[size=5]İnanmazsan...
[/size]Gel de baak.
[size=7]İnanmazsan....[/size]

Hiç değilse mendile
Biraz para bırak.
 
internetteki bilgilerin "güvenilirligi" konusunda andanteye katiliom...

(akil ve vicdan süzgecimizden gecirmeden, tartmadan) sirf internetin kuytu köshelerinde buldugumuz ve dogrulugu hakkinda emin olamicamiz bilgilerden yola cikarak harekete gecmenin (devotee.leri kezzaplamak, dishlamak gibi ya da karshina cikan ilk devotee.ye kayitsis shartsis güvenip, teslim olup sonra da naneyi yiip veryansin etmek gibi vs.) pek dogru degil tabe... ne yazik ki elimde bu konu ile ilgili ("güvenilir") herhangi bi kitap, broshür vs. olmadigi icin ben de internetten baktim...

wikipedia.nin güvenilirligi de tartishilir ama burdaki buldugum yaziyi/tanitimi engelli sitelerindekilerden daha tarafsiz buldugum icin sectim... daha sonra daha iyi bishiler bulursam ceviririm (artik alishmaya bashladim yavash yavash cevirme ishine ;))... ya da bahsettigim sitelerdeki devoteeleri karalayan yazilardan da cevirip ekliebilirim istersenis... belki de daha iyi olur hem tarafsiz, hem lehte, hem de aleyhte görüshleri (ve olumlu/olmusuz tecrübeleri) okumak...


[size=2]not: daha önce dedigim gibi anliabilene helal olsun :p... alamanca/türkce ya da rekursionca/türkce veya her ücünü bilenler hatalarimi düzeltir, yazdiklarimi biras okunur hale getirirse cok sevinirim (bunun icin alamancasini da alintiladim), shimdiden muchas gracias... :)[/size]



***

[size=6]amelotatizm, devotee[/size]

Amelotatismus (aus dem Griechischen: a = ohne, melo = Glied, tasis = Zuneigung) bezeichnet die sexuelle Neigung zu Menschen mit fehlenden Gliedmaßen. Im übertragenden Sinne wird der Begriff auch für eine entsprechende Neigung zu Menschen mit anderen Körperbehinderungen verwendet (Missbildungen, Lähmungen, Blindheit, usw.) sowie den verwendeten Hilfsmitteln (Prothesen, Rollstühle, Krücken, Beinschienen). Unüblichere Bezeichnungen für diese Neigung sind Amelothaphilie, Akrotomophilie, Amputophilie, Amelotasis oder Amputismus. Dies ist nicht zu verwechseln mit Apotemnophilie, dem Wunsch nach Amputation. (kaynak)
amelotatizm [yunancadan: a = ...siz (yani eksiklik eki), melo = uzuv, tasis = egilim] eksik uzuvlu insanlara olan cinsel egilime verilen isimdir... "mecazi olarak" bashka (deformasyonlar, felc, körlük, vs. gibi) sakatliklara sahip insanlara ve/veya kullanilan yardimci aletlere (protezler, tekerlekli sandalyeler, bastonlar, ortezler) olan cinsel egilime de kullanilir amelotatizm kelimesi (1)... bazen bu egilim amelotafili, akrotomofili, amputofili, amelotasis ya da amputizm olarak ta isimlendirilir ... apotemnofili (ampute edilme arzusu) karishtirilmamali bununla...

Menschen, die sich zu dieser Neigung bekennen, bezeichnen sich als Devotee, Devo, Deformationsfetischist, Admirer, Amelo oder Amelotatist. Einige sprechen auch von der Behinderung als Fetisch. (kaynak)
sözü gecen egilime sahip oldugunu kabul eden insanlar kendilerini devotee, devo, deformasyonfetishisti, admirer (hayran), amelo ya da amelotatist olarak isimlendirir... bazilari sakatliga fetish der...

Amelotatismus wird sexologisch als Paraphilie gesehen und gesellschaftlich entsprechend bewertet, Amelotatisten selbst sprechen von Tabuisierung. In der psychiatrischen Diagnostik nach ICD-10 kann Amelotatismus mit dem Code F65.8 unter "Sonstige Störungen der Sexualpräferenz" subsumiert werden. (kaynak)
seksolojik (2) olarak amelotatizm bi parafilidir (3), toplumsal/sosyal olarak ta buna göre degerlendirilir, amelotatistlerin kendileri bi tabulashtirmanin söz konusu oldugunu sölerler (alakayi anliamadim pek)... psikiatri diagnostiginde (4) "ICD-10"a (5) göre amelotatizm F65.8 koduyla "diger cinsel egilim/tercih bozukluklari" altina girebilir (yani bi tür alt grubu/alt sinifi olabilir)...

Für Behinderte und ihr Umfeld kann die Begegnung mit Amelotatisten zu seelischen Problemen führen, tut es aber nicht zwingend. Es gibt Berichte über psychische Zusammenbrüche, wie es auch Berichte über glückliche Paare in verschiedensten Konstellationen und den verschiedensten Umgang mit dem Thema, miteinander und mit sich selbst gibt. (kaynak)
engelliler ve yakinlarinin amelolarla karshilashmasi ruhsal problemlere yol acabilir ama bunun olmasi shart degildir... bu konuyla ilgili ruhsal (psishik) cöküntülerin bildirildigi gibi (cok ceshitli konumlarda) mutlu ciftlerin varligi da bildirilmishtir, hem bu konu ile hem birbiriyle (sakat - devotee) hem de kendileri ile ilgili cok ceshitli görüshler vardir...

Amelotatisten fühlen sich von ihrer Neigung häufig beeinträchtigt und haben nur bedingt Möglichkeiten, ihre Neigung auszuleben und entsprechende soziale Kontakte aufzubauen. (kaynak)
amelotatistler sahip olduklari bu egilimin kendilerini sikca (olumsuz) etkiledigini hissederler, bu egilimi yashayabilme ve buna uygun sosyal ilishki kurabilme konusunda imkanlari kisitlidir...

Seit Ende der 90er Jahre des 20. Jahrhunderts entwickelt sich, unter Einfluss neuer Medien, wie dem Internet, eine stärkere Vernetzung von Amelos. In den meisten seriösen Foren von und für Behinderte sind Amelotatisten allerdings nicht gern gesehen. (kaynak)
90li yillarin sonundan beri internet gibi yeni iletishim araclarinin yardimiyla amelolar arasinda bi aglashma gelishio... fakat engelliler tarafindan ve engelliler icin kurulan ciddi sitelerde görünmeleri pek istenmio...

  • (1) sanirim burda sakatlarin kullandigi yardimci aletler ayakkabi, cizme fetishi gibi bishi oluo

    (2) allam ya, ne garip kelimeler var :)

    (3) parafili amerikan psikiatri birliginin DSM-4 (diagnostic and statistical manual of mental disorders) isimli siniflandirma sistemine göre kisaca shöle anlatilio: kishi alishilmadik/normal dishi fantaziler üretio, alishilmadik/normal dishi cinsel dürtüler ve davranishlar sergilio...

    (4) üsgünüm "diagnostik"in türkce karshiligini bilmiom/bulamadim, "tani/teshhis koyma bilimi" gibi bishi galiba

    (5) ICD International Classification of Diseases and Related Health Problems
    (who tarafindan) hastaliklarin ve ilishkin saglik problemlerinin siniflindirilmasi...
****


[size=6]parafiliya[/size]

Heute werden Paraphilien als psychische Störungen im DSM-IV-Katalog, sowie unter dem Begriff „Störung der Sexualpräferenz“ (F65) teilweise in der "Internationale Klassifikation der Krankheiten, 10. Revision (ICD-10)" klassifiziert. Die Einordnung sexueller Vorlieben als Paraphilien ist jedoch umstritten und unterlag historisch und soziologisch einem Wandel (so galt noch im ICD-9 von 1976 Homosexualität als Krankheit). (kaynak)
DSM-4 isimli katalogda parafililer "psishik bozukluklar" altinda siniflandirilio, ICD-10 isimli uluslarasi hastalik siniflandirma sistemine göre de "cinsel tercih/egilim bozuklugu" olarak siniflandirilio... fakat cinsel tercihlerin parafili olarak siniflandirilmasi tartishmali ve hem tarihsel olarak hem de sosyolojik olarak degishime ugrayabilio (1976 da ICD-9 a göre eshcinsellik hastalik olarak geciodu).

Die verschiedenen unter Paraphilien fallenden, von der "Norm" abweichenden sexuellen Präferenzen haben nicht zwangsweise etwas miteinander zu tun. So fallen z. B. extrem anmutende, möglicherweise in strafbare Handlungen mündende Vorlieben wie Pädophilie oder Nekrophilie, aber auch „harmlosere“ Neigungen (etwa als nicht verwerflich geltende Fetische) unter den Begriff der Paraphilie. (kaynak)
parafili olarak siniflandirilan, "norm" dishi cinsel tercihlerin birbiriyle alakali olmasi zorunlu degil: örnegin suc olan davranishlarla sonuclanabilicek pedofili ("sübyancilik") ya da nekrofili ("ölülerden cinsel haz alma") gibi cinsel tercihlerin parafili olarak siniflandirildigi gibi "zararsiz" egilimler (mesela: ahlakdishi olmadigi kabul edilen fetishler) ayni kavram altinda siniflandirilio...

Ob eine Präferenz als Paraphilie einzustufen ist, hängt also auch maßgeblich davon ab, welche Definition für "Norm" zugrundegelegt wird. Ob im Sexuellen überhaupt der Terminus der Norm Verwendung finden kann, ist selbst ja schon umstritten. (kaynak)
bi tercihin/egilimin parafili olarak siniflandirilmasi kullanilan "norm" kavraminin önemli ölcüde hangi tanima göre ele alindigina da bagli... cinsellikte norm teriminin kullanilmasi da zaten tartishmali...

Nach dem Katalog DSM-IV gibt es zwei Kategorien, nach denen sexuellen Abweichungen als krankhaft zu bezeichnen sind.

  • Die betroffene Person hat über einen längeren Zeitraum (6 Monate und mehr) wiederholt Phantasien, die sie stark sexuell erregen, oder die Person lebt Bedürfnisse aus beziehungsweise legt Verhaltensweisen an den Tag, die ebenfalls zu einer starken sexuellen Erregung führen. Diese Phantasien bzw. Bedürfnisse, Verhaltensweisen beziehen sich dabei auf nichtmenschliche Objekte (Fetischismus), auf Leid oder Demütigung, Schmerz, Erniedrigung der eigenen Person oder der des Sexualpartners (Masochismus, Sadismus) oder auf nicht einwilligende oder nicht einwilligungsfähige Personen, wie Kinder (Pädophilie).

    Als krank gelten auch andere Bedürfnisse, die zwar nicht zu den vorstehenden Fällen zählen, aber durch ihr dauerhaftes wiederholtes Auftreten und das damit einhergehende sexuelle Verlangen zu starken Störungen im sozialen Umfeld führen. (kaynak)
DSM-IV kataloguna göre bir cinsel sapmanin hastalik olarak kabul edilmesi icin iki kategori var
  • kishide (6 ay ve daha fazla olan) uzun bi süre boyunca tekrarlayan, kendi cinsel duygularini güclü bi sehkilde uyandiran fantazilere sahip, ya da yine ayni shekilde cinsel tahrike (haz almaya) yol acan davranishlar sergilio, ihtiyaclarini giderio... bu fantaziler, ihtiyaclar, davranishlar insandishi objelerle ilgili (fetishizm), kendine veya partnerine eziet etme, onurunu kirma, sanci verme, ashagilama (mazoshizm, sadizm) ya da onayini vermeyen (sanirim tecavüzü dio) veya örnein cocuklar gibi onayini veremeyen kishilerle ilgiliy...

    yukarda bahsedilmeyen ama sürekli tekrarlamasindan dolayi ve beraberinde getirdigi cinsel arzularin önemli ölcüde sosyal cevresinde rahatsizliklara yol acan ihtiyaclar/dürtüler de hastalik olarak kabul edilio...
DSM-IV enthält die Diagnosekriterien für sexuellen Sadismus (Code 302.84) und sexuellen Masochismus (Code 302.83). Es gibt für Masochismus wie für Sadismus zwei Kriterien: Ein "A" Kriterium und ein "B" Kriterium. Beide müssen erfüllt sein, damit die Diagnose sexueller Sadismus bzw. sexueller Masochismus gestellt werden darf. (kaynak)
DSM-IV cinsel sadizmin (kod 302.83) ve cinsel mazoshizmin (kod 302.83) teshhis kriterlerini icerio... mazoshizm icin de sadizm icin de iki kriter vardir: "a" kriteri ve "b" kriteri... cinsel mazoshizm ve sadizmin teshhisini koymak icin her iki kriterin de gecerli olmasi shart...

A-Kriterium: Die betreffende Person muss sexuell erregende Phantasien, sexuelle Neigungen oder Verhaltensweisen haben, die damit zu tun haben, den Mitmenschen zu peinigen (Sadisten) oder gepeinigt zu werden (Masochisten). (kaynak)
a-kriteri: kishi kendisine (mazoshizm) ya da bashka birine (sadizm) eziet etmekle ilgili fantaziler, cinsel egilimler yada davranishlara sahip olmasi gerekio...

B-Kriterium: Diese Phantasien, Neigungen oder Verhaltensweisen müssen nun in klinisch bedeutsamer Weise Leiden oder Beeinträchtigungen in sozialen, beruflichen oder anderen wichtigen Funktionsbereichen beim Patienten hervorrufen. (kaynak)
b-kriteri: bu fantaziler, egilimler ya da davranishlar klinik acidan önemli ölcüde kishide istirapa/shikayete yol acio ya da sosyal, ish/meslek veya bashka önemli alanlarda önemli ölcüde olumsuz etkilio...

*
 
vaybe bilmediğim neler varmış ama engelliliğin bazen cazibeyi artırdığını biliyorum.daha olgunmu gözüküyoruz nedir.
 
Uzadı gitti, Ne Devotee'ymiş ama. Haydar Dümen'i buraya çağırsak mı acaba. İşin uzmanı o :)
 
Sessiz38' Alıntı:
Uzadı gitti, Ne Devotee'ymiş ama. Haydar Dümen'i buraya çağırsak mı acaba. İşin uzmanı o :)
Bildiğim kadarıyla Haydar Dümen Cinsel işlev bozukluklarıyle meşgul oluyor. Devotee bir cinsel bozuklukmudur ki?
 
Aysun Seni tebrik ediyorum. Sağol ellerine sağlık. Şu işin gerçeği neyse öğrenelim bakalım.
 
Burada Tırtıla bir düzeltme yapmak istiyorum. Sevgili dost yazında "çift cinsiyetlileri ayrı tutuyorum" gibi bir parantez var.

Kardeşim doğada "çift cinsiyet" diye bişey yoktur. Bu kelimeyi eşcinselliği meşru kılmak isteyen hemen her tartışmada görebilirsin ve aslında kastedilen Hermafrodit insanlardır. Hermafroditler cinsel organları çift olduğu için çift cinsiyetli olarak kabul edilirler. Oysa hermafroditlerin çift üreme organları yoktur. Cinsiyet bildiğiniz gibi üreme yetisiyle ilintili bir durumdur. Yani bir kişi ya dişidir ya da erkektir. Bir hermafroditin dış üreme organları çift olabilir; ama bu bu insanın hem erkek üreme bezlerine hemde kadın iç üreme organlarına sdsahip olduğu anlamına gelmez. Zira hem kadın iç üreme organlarına hemde erkek testislerine işlevsel bir şekilde sahip hiç bir örnek duymadım. Doktor arkadaşlar böyle bir örnek varsa lütfen bizimle paylaşsınlar.

Dış üreme organları genetik bir takım bozukluklar nedeniyle çift olabilir. Hatta tamamen kadın görünümündeki bir insanın erkek üreme organları olabilir. Eğer bu kişinin tüm üreme organları(İç ve dış) eksiksiz ise dış görünüşüne aldanmadan bu kişi erkek olarak kabul görecektir. Aynı şekilde erkek görünümüne sahip olmasına rağmen kadın iç ve dış üreme organlarına sahip ise bu insan da kadın olarak kabul görecektir. bunların dışında çift dış üreme organına sahip ise üreme anlamında hangi özelliği etkin ise o cinsiyete dahil kabul edilir. Yani dış organlar çift; am iç üreme organlarında uretus(Rahim) yumurtalıklar varsa ve bunlar etkin ise bu kişi kadındır.

Uzatmadan çift cinsiyet diye bişey yoktur. Hermafroditler çift cinsiyetli değildir. Doğada memeli canlılarda cinsiyet ikidir. Kadın ve erkek. Tarih bugüne kadar hem anne hem baba olabilen bir insanı kaydetmemiştir. Varsa böyle bir kayıt paylaşmaktan menun olurum.

Bu biraz konu dışı gibi oldu ama bu parafili konusunda konu eşci,nselliğin meşrulaştırılmasına doğru kayabilir düşüncesiyle bu acıklamayı yapmayı uygun gördüm.

Esenlikle.
 
Pegasus' Alıntı:
Kardeşim doğada "çift cinsiyet" diye bişey yoktur. Bu kelimeyi eşcinselliği meşru kılmak isteyen hemen her tartışmada görebilirsin ve aslında kastedilen Hermafrodit insanlardır.

Teşekkürler ve özür dilerim, çook haklısın, aceleden ve HEMAFRODITIN Türkçesini yazayım diye çırpınırken bu ayrıntıyı es geçmişim.
 
Nereye kadar?
A- Yasalarla/hukukla çizilmiş sınırlara kadar (tabi yasaların ve yasa yapıcıların sürekli değişen özelliklere sahip olduğunun da altını çizmek gerek).
B- İki kişi arasında yaşanan/yaşlanması gereken şeylerin, üçüncü kişilerin yaşam alanına taştığı/girdiği ve bu üçüncü kişilerin bu durumdan şikayetçi olduğu yere kadar.

Yasalar/Hukuk kimi hangi koşullarda korur?
Zeka gelişimi kendi kararlarını vermeye yeterli olmayanları (zeka geriliği olanları), çocukları, ve karar verme aşamasında bir şekilde çeşitli baskı koşullarını üzerinde hisseden kişileri (her türlü zorlamaya karşı) korur. Devlet, bu kişiler adına, hukukun çizdiği çerçevede, Onlar adına karar verir/ Onları korur.

***
Pegasus “tecavüzden zevk alan” kişi örneğini vermiş ve, bırakalım da böyle kişiler birbirine tecavüz mü etsin... demeye getirmiş ve demokrat olacaz diye kendinizi bu kadar kasmayın demiş. :)
Devoteelik dünyanın herhangi bir yerinde yasak mı? Demokrasinin yasaklar rejimi olma hali, kişilere mi bağlı, yoksa yasalara mı?

Eşcinselliğin bir cinsiyet olduğunu savunanlar var mı, bilmiyorum doğrusu. Ben bugüne kadar okuduğum her yazıda eşcinsellik için "seks tercihi" kavramının kullanıldığını gördüm. Cinsiyet ayrı bir şeydir, cinsel tercih ayrı; üreme ayrı bir şeydir, seks ayrı!
Üreme hormonal bir şeydir. Her canlıda (hayvan-insan) bu güdüler vardır. Her canlı o güdüler depreştiğinde, bünyesinde oluşan enerjiyi dışarı atma ihtiyacı duyar. Doğada bu güdüleri masturbasyonla ya da başka değerlere tutunarak dizginleyen/dizginlemeye çalışan tek canlı insandır. Diğer canlılar "o anlarda" sanıldığı gibi hiç de seçici değillerdir; önemli olan o kimyasal boşalımı gerçekleştirmektir. Evcilleştirilmiş hayvanların azgınlık döneminde ev eşyalarını ya da sahibinin bacağını becermeye çalışmasından tutun, iki farklı türde hayvanın -o anda başka seçenekleri olmadığında- cinsel ilişkiye girmesine kadar nice örnekleri hatırlatmak isterim. Yani doğa -bile- seks konusunda o kadar keskin değildir. :) Nerede kaldı bizim insan olmaktan ötürü tercih etme becerimiz/hakkımız?

Tecavüz konusuna gelince, valla kardeşim, biliyorsun ki tecavüz tek taraflı bir zor kullanmadır ve suçtur. Burada tecavüzün normalleştirilmesi ile ilgili olarak kimsenin bir şey yazdığı ya da bunu savunduğu yok. Eğer sen, devoteelik ile tecavüz aynı kategoridedir diyorsan, bunu daha açık yazmanı rica edeceğim. O zaman daha kolay tartışırız (Elbette bunu demiyorsun. Ben sadece başkaları da bunu demek istemediğini iyice anlasın, yanlış anlamasın diye altını çizmek istedim).

Burada karşılıklı rıza ve tercih konusunu es geçiyorsunuz arkadaşlar. TERCİH! İki kişi arasında yaşanacak olan bir şeye, üçüncü kişilerin yaşam alanına taşmamak koşuluyla, kim nasıl karışabilir?

Verdiğin örnekteki ‘tecavüzden zevk alan kadın’, eğer erkek arkadaşını alıp, ormanın derinliklerinde (üçüncü kişilerden uzak bir ortamda) tecavüz oyunu oynarsa, buna kimse karışamaz.

Özgürlük nerede biter? Evinde de olsa, çıkan seslerle üçüncü kişileri rahatsız edemezler Umuma açık yerlerde bu oyunu oynayamazlar vs.

***
Bir de site yöneticisi kimliğimle çok temel birkaç şey söylemem gerek sanırım.

1- Bu forumda sakat/engelli olmakla ilgili her her her her konuda yazmak serbesttir. Devoteelik de sakat/engelli olma hali ile ilgilidir.
2- Nasıl ki bir devote kendi düşüncelerini yazabiliyorsa, elbette devote olmayanlar ve devoteliğe karşı olanlar da kendi düşüncelerini özgürce yazabilirler. Ve/fakat hiç kimse karşı görüşteki kişilere şiddet içeren saldırılarda bulunamaz!
Yani, “devotelik sapıklıktır. Devote gördüğüm zaman tiksiniyorum. Devoteyle birlikte olmak bana onursuzca geliyor....” diye yazabilirsiniz, ama, “devoteyi gördüğüm yerde şeyine kezzap dökerim. Bölücüler. pkk’liler..” diyemezsiniz! “Ben sakatlık halinden cinsel haz duyuyorum, devotelik iyi bir şeydir, herkes bunu yanlış anlıyor” diyebilir, ama “devoteye küfreden şerefsizdir. Sakatlar sadece sakat halleri ile cinsel objeler olarak kullanılmalıdırlar...” diyemezsiniz.
Yani saygı saygı saygı ve karşı görüşe tahammül.
Buna uyduğu müddetçe herkes bu forumda eşit bir şekilde var olabilecektir. Aksi hem forum kurallarına aykırıdır hem de ‘şiddete teşvik” Türk Ceza Kanunu’na göre de SUÇTUR! :)
3- Sonuç olarak (şiddeti savunmayan, şiddete teşvik etmeyen) her türlü görüş serbesttir. Biz site yöneticilerine düşen de, bunu kontrol etmektir.
4- Aslında bunu söyleme gereği duyduğum için üzgünüm (çünkü bunu yapmadığım anlaşılır olmalıydı), ama devoteeleri ve devoteliği arkalıyor değilim. Ben sadece, birilerinin söz söyleme/düşüncesini açıklama hakkına karşı girişilen –şiddet içerikli- tepkilere karşı çıkıyorum.
Dikkat ederseniz özellikle Esra’dan ‘devoteeliğin nasıl bir tehlike olduğu’ hakkında bizi bilgilendirmesini istedim özellikle. Yani benim için önemli olan, devoteeliğin tartışılması; tartışma süresince ortaya atılan görüşler ya da kişilerin vardığı sonuçlar değil!
Bu bağlamda çeviri yapacak ya da bu konuda bilgiyi bizimle paylaşacak olan arkadaşların, devoteliği tüm yönleriyle gözler önüne serecek çeşitlilikteki fikirleri bizimle paylaşmasını çok önemsiyorum. Devoteliğin sapıklık ve tehlike olduğunu savunan görüşler de, devoteliğin normal ve güzel bir tercih olduğunu savunan görüşler de benim açımdan aynı derecede ÖĞRETİCİDİR. Sonunda neye karar vereceğim ise, tamamen kişisel bir şeydir...
5- Bugüne dek ne devoteyim ne de eşcinselim diyen birini tanımadım. Belki aynı ortamda olsam onlardan rahatsız bile olurum. Ama şunu çok iyi biliyorum ki, onların var olma hakkını kendi var olma hakkım gibi savunurum. Savunurum ki, onlar da –sakat- benim var olma hakkımı savunsun! Ve bunu “güç kazanmak” için değil, insana ve tercihlerine duyduğum saygı için yaparım. Sevmesem de sayarım...
 
Andante' Alıntı:
Dilemma,
Alıntı:
Beğeniliyoruz… Yine tekrarlıyorum: engelimize rahmen beğeniliyoruz.


Engelinize rağmen miiiiiiiiiiiiii

İşte bu aşamada engelinizi her şeye rağmen bir eksiklik gibi görebildiğiniz sürece devoteelik yanıbaşınızda olacaktır.

İşi biraz güzel tarafından görebilmek maksadıyla yazdım elbette. Yoksa “haydi devotee arkadaşlar, biz tam ağzınıza layığız” anlayışı güttüğümü düşünmeniz çok saçma ve cahilce olur. Yada bundan sonra benim söylediğim bir cümle böyle düşündürmez onlara. Kaldı ki bu tür birlikteliklere karşı olduğumu söyledim ve rahatça söylemeye devam edeceğimdir :) =)

Yine beğenilme duygusu diyorum. Hiç beğenilmiyoruz diye ağlanıp vahlanmamaya bir neden değil belki de. =) Ama Devoteelere “sapıklar”gözüyle bakmaktan çok daha yapıcı. Öküzün altında ısrarla buzağı aramamaya niyetliyim anlayacağınız. =)

Bu onlar için sadece düşünce tarzı olabilir bence, yaşam biçimleri değildir diye düşünüyorum. Aksi halde....aksi halini düşünmiyim en iyisi =)

Karşı düşüncelere de saygım büyüktür elbet ama o halde burada eşcisel erkeklere de hakaretler edilmeli yada eşcincel bayanlara. Neden onlara hiçbirşey söylemiyoruz. Bu da sapıkça değil mi? en başta buna kızmalıyız. Bizler bayanız/erkeğiz. Nasıl olurda hemcinsimiz bize ilgi duyabilir? Peki, bunun varlığını bildiğimiz halde, neden hiçbir başlıkta onlarla ilgili birşey okuyamadık. Yoksa eşcinsel engelli mi yok?!!!!!!
Sıradanlaşmışlar çünkü Çok söz konusu olup üzerinde ne kadar çok konuşulursa, konunun kanıksanıp artık önemsenmemesi çok mümkün. Bunda da aynı şeyleri yaşayacağımıza eminim...

Haklısın babür abi. Ama bu durumda söz konusu bedenler. Genç bayanların sahip olduğu ve evlilik aşamasına kadar korumaları gereken bir değerleri var. bundan kolay vazgeçilir mi bilemiyorum. Vazgeçen yok mu? Elbette var. ama bunun bizim aramızdan çıkma ihtimali biraz düşük gibi. Çünkü engelli oluşumuz bizi biraz daha Allah inancına yaklaştırıyor. Herzaman için, başımıza her türlü şeyin gelebileceğinin canlı kanıtlarıyız.

:)
 
Örnekleriniz ve devotelik hakkında verdiğiniz bilgilerin şahsımda uyandırdığı sonucu bildirmek istiyorum insanlardan şüphe duyuyorum iki gün içinde örgendim devotenin anlamını bugüne kadar bilmiyordum belki bir çok insan tanıdım ama ne niyetle ne amaçla yaklaştıklarının farkında olmadan (öğrenmemeyi tercih ederdim)

İyimi oldu hayır öğrenmek istemezdim her sapıklığın adını bilmek doğrumu bunada hayır engelli insanların engelsiz insanlar ile diyalog kurarken çok soruları varken birde böylesi aykırı ve şüphe uyandıracak bir konuyu gündeme getirmenizi de doğru bulmadım

Her engelli sizler gibi engelini aşmış olmayabilir veya her engelli bazı konuları bilimsel acıdan ele alıp o konuyu orda bırakamaya bilir bir çok engelli arkadaşta şüphe ve güvensizlik duygusu oluşturmayı sağladığınız için öncelikle sitede bu konuya yer veren yöneticileri kınıyorum

Özgülük demokrasi ve hak adı altında yapılan bu konuşmaların insanlara zarar verebileceği yönünü hiç ele almamışsınız

Yaptığınız bilimsel ve kişisel açıklamalarınız insanlar üzerinde oluşturduğu şüpheyi artık yok edemezsiniz buna sebebiyet verdiğiniz için de sizleri kınıyorum

Bundan sonra ki fikir ve düşüncelerinizi belirttiğiniz hiçbir yazı verdiğiniz zararı yok etmeyecektir

Sizlerin neyi savunduğunuzun bilincinde olmadığınızı düşünüyorum ve bir engelli olarak
Engelli kimliğini bu tür saçmalık sapkınlık insan dışı olaylardan ayrı tutmanızı rica ediyorum bizim ciddi anlamda aşmamız çözmemiz gereken konular var bunların arasında insan ile hayvan arasındaki ince çizgiyi kaybetmiş kişiler hakkında daha fazla konuşmanızı da doğru bulmuyorum
 
yagmurlu' Alıntı:
Yaptığınız bilimsel ve kişisel açıklamalarınız insanlar üzerinde oluşturduğu şüpheyi artık yok edemezsiniz buna sebebiyet verdiğiniz için de sizleri kınıyorum
Bundan sonra ki fikir ve düşüncelerinizi belirttiğiniz hiçbir yazı verdiğiniz zararı yok etmeyecektir

Sevgili TIRTIL'ın mesajına karşılık yazmıştım, gözünüzden kaçmış olabileceğini düşünerek -üstteki mesajımı da hatırlatarak- TIRTIL'a yazdığım cevabı yinelemek istiyorum:

Konular/sorunlar konuşulmadıklarında yok olmazlar ki! Gözlerini kapatıp yok saymak ve rahatlamak, sadece kendini kandırmaktır.
Bir şeyi sorun olarak görüyorsan, düzeltilmesi için çaba sarfetmek gerek. Çaba sarfetmek içinse önce sorunun tüm yönleriyle ortaya koyulması sonra da üzerinde kafa yorulması gerekir. Ancak ondan sonra "sorun" ve "çözüm" gözler önüne serilir, ve karar verecek zihinlere seçenek olarak sunulur.

Bu tartışma Türkçe'de bildiğim ilk tartışmadır! Çok da memnunum. Eminim bu tartışma bittiğinde herkes çok şey öğrenmiş olacak...

Ayrıca bu başlık devotelik hakkında "iyidir" demiyor ki, amacı "devotelik iyidir" demek değil ki.
Bu başlığın tek amacı, konuyu tartışmaktır. "İyi" diyen de "kötü" diyen de fikirlerini yazsın...
 
Sıradanlaşmışlar çünkü Çok söz konusu olup üzerinde ne kadar çok konuşulursa, konunun kanıksanıp artık önemsenmemesi çok mümkün. Bunda da aynı şeyleri yaşayacağımıza eminim...

İyi kıvırdınız yani, Bundan öte söze ne hacet, boşa çırpınıyoruz hı!

Yazdık ya eşcinselleri de aramızda istemeyiz diye! Nerenizle okuyor, düşünüyor ve yazıyorsunuz? :evil:

Kim yüklenecek bunca insanın aklınA ruhuna yerleşen şüphenin vebalini?

Bilgi vermek uğruna Oldu olacak cinsel pozisyonları da yazın da öğrenelim.

FARKINDA DEĞİLSİNiz DEĞİL Mİ SAKATLIK KAVRAMI ALTINDA KULLANILDIĞINIZIN.?

KULLANILIYORSUNUZ.

Ben sizleri tanımıyorum, sizlerle değilim ey hoşgörülü dostlarım!
 
Konular/sorunlar konuşulmadıklarında yok olmazlar ki! Gözlerini kapatıp yok saymak ve rahatlamak, sadece kendini kandırmaktır.

İlgisi yok böyle bir gerçeğin olmasından banane ki ayrıca öğrendim de ne oldu verdiği zararı size açıkladım her engelli sizin kadar bilimsel olaya bakmaya bilir dedim bu noktada verdiğiniz zararı düşünün belki rahatlatıcı olur ne dersiniz ayrıca bu konu yıllarca da konuşulsa çözülmez çözülseydi bugüne gelmezdi sizlermi çözeceğinize inanıyorsunuz konuşup kapanacak ve olan verdiğiniz kuşku şüphe ve güvensizlik ile sonuçlanacak bu konuda katkıda bulunmuşsunuz süpersiniz
 
KanatlıTırtıl' Alıntı:
FARKINDA DEĞİLSİNiz DEĞİL Mİ SAKATLIK KAVRAMI ALTINDA KULLANILDIĞINIZIN.?

KULLANILIYORSUNUZ.

A_GEYiK' Alıntı:
Rekursion' Alıntı:
.. sahi, sakatlardan devotee olamas mi?... ben devotee olamas miyim?...

Budur... 2 gündür ben de bunu düşünüyordum. Genelde sormaz mıyız? "Senin için dış görünüş mü önemli yoksa karekter ve kişilik mi?" Doğal olarak cevap kişiden kişiye değişecektir. İlk cinsel deneyimlerimizi bir çoğumuz, içinde duygu ve aşk olarak mı yaptık?

Ben de bir çok kişi gibi sadece dış görünüşünden etkilendiğim için sağlam bir kişiyle beraber oldum. Talep eden de bendim. Onu zorlayarak da ilişkiye girmedim. Bu durumda da özürlü bir kişi olarak ben, sağlam kişiler için Edevotee mi (engelli devote diyelim) olmuş oluyorum. O zaman zaten bir çoğumuz edevotee olmuş oluyoruz. Zamam zaman karşı cinste sadece dış görünüşünden etkilenmez miyiz? Güzel veya çekici gelmez mi? Tabi ki bu kavramlar görecelidir. Bu yüzden sağlam kişiye de özürlü bir kişi güzel ya da çekici gelebilir. Bunu yadırgamak yanlış olur.

Şu ana kadar olmadı ama yarın bende özürlü birinden hoşlanırsam devotee mi olmuş olacağım. Yoksa devote olunmaz devote doğulur mu? Yok eğer olunuyorsa ve özürlü bir kişiyle ilişkim olursa bundan utanmak yerine O'nunla beraber gurur duyarım.

Kullanılmak? Nedir kullanılmak. Onlar mı bizi kullanıyor yoksa biz mi onları kullanıyoruz? Karşılıklı iki "evet" yanyana geldiğinde bunun adı kullanılmak mı oluyor? Ya da bana "kullanılmak" kelimesinin anlamını açıklar mısınız?
 
Kullanılmak? Nedir kullanılmak. Onlar mı bizi kullanıyor yoksa biz mi onları kullanıyoruz? Karşılıklı iki "evet" yanyana geldiğinde bunun adı kullanılmak mı oluyor? Ya da bana "kullanılmak" kelimesinin anlamını açıklar mısınız?

Neyi açıklayacağım tekrar tekrar, papağan değilim ben. Yazdım yazacağımı. Bir parçasını okuma, hepsini, tüm yazdıklarımı oku lütfen, ve ben burada cevabı verilmiş sorulara cevap vermek için yazmıyorum.

Hoş, ben bu konuyu defalarca yazmıştım yazılarımda.

Beni sevin beni!
Sakatlığımı değil önce!!
Beni hatırlayın beni..
Sakatlığımı değil sadece!!!!!!

Ben sana sorayım, anladın mı ki devotee nin ne olduğunu?


Cevap orada seni bekliyor.
 
Vefa...bu sen olamazsın. senin de mi şifreni çaldılar yaa...

sen başkaydın. fikirlerini söylerken bu kadar tepkili olmamıştın hiç. saygını yitirmezdin. siteye bir kırgınlık yaşamıştın bir zamanlar, hala geçmedi mi o kırgınlığın :(

bunları yazdığına inanamıyorum. "cinsel pozisyonları yazın, başka biryerlerinizle mi okuyorsunuz" filan... bunlar ne demek vefa. yazdıklarını sen, kendin beğeniyor musun. :(

üzdün beni. kırdın açıkçası.

burada "insanların düşüncesine saygılı olalım, herkesin bizimle aynı fikirde olmasını bekleyemeyiz" görüşünü savunurken böyle şeylere maruz kalmak sizce adil mi? işin içinden çıkamayınca karalamaya gitmek çok mu doğru.(ama en kolayı, o başka)...bu kavramı ilk defa duyan biri olarak, çevremdeki insanlara hala devotee diiye bakmıyorum. yoksa bende mi bir problem var :) karakterime ve güçlü kişiliğime hep güvendim. karamsar olmamam da o yüzden sanırım. bir söz vardır "kötü düşünürsen, kötü şeyler olur". :)

ben, ortalık devotee kaynasın demiyorum ki, düşüncesine saygı duyuyorum diyorum. dikkatle mi okumuyorsunuz acaba...

:roll:
 
159 Mesajın tamamını tekrar okuduğumda devotee nin ne olduğunu anlamaktan daha çok bir tartışmanın nasıl yapılması gerektiğini anlamanın daha da önem kazandığını gördüm. Başarılı bir müzakere tüm tarafların kazançlı çıktığı bir denge durumudur. Kazan-Kazan yaklaşımının benimsenmesinden yanayım. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Bu arada OturanBoğa teşekkürler, bu konuda anket yapılması çok güzel olmuş
 
andante' Alıntı:
İlahi Rekursion :D

Tabikii iki kavram arasındaki farkı biliyorum. Ve birbirine karıştırmıyorum inan bana. Orada eksiklik diye üstüne basa basa söylemeye çalıştığım şey çok farklı anlattığımı sanıyordum anlatamamışım.

Bir şey anlayamadım ama, bula bula sadece bunu mu buldun benden alıntı diye haaa :D ....
cevabi bu kadar geciktirdigim icin özür dilerim... :oops:

:) inan bana yazindan sadece o kismi alintilamaktaki nietim ne bilgine gölge düshürmek ne de "hah! andantenin bi hatasini buldum, hemen yazmaliyim" düshüncesiyle hareket etmek degildi... devoteelerin ele aldigini iddia ettigin sakatlardaki "eksikligi" anlatmak icin devoteelerden bashlayip kendini kesip bicmekten/bictirmekten cinsel haz duyanlardan cikinca belki karishtirio ya da birbiriyle cok baglantili, birbirine cok yakin oldugunu düshünüo olabiliceni sandim biras evet (itiraf ediom), ama yazmamin tek sebebi bashkalarinin da yazdigin o cümleleri benim anladigim gibi anliabilecegi ihtimalindendi... yani bu kelimelerin birbirine karishtirilmamasini önemli buluom (gerci shu an hershey alt üst olmush bile gibi görünü zaten :))... hem bilgisayarima yaptigim kisa bi ziaret esnasinda gördügüm o yazini sonuna kadar bile okuyamadigimi itiraf ediim, vaktim kisitli oldugundan uzun uzun bishiler yazamicam icin sadece o kismini okur okumaz alintilayip "düzeltmek" istemishtim aklimca... hepsi bu... olay bu, kendim icin bishi istiosam namerdim, ehehehe :p (hani öle derler ya hep :))...

nereye kadar ne normal???
güzel oldugu kadar zor bi soru...
bilindigi gibi "normal" kelimesinin de ceshitli tanimlari var zaten, bu tanimlarin hangisi normal -shey, pardon, "dogru" demek istemishtim- o da mechul...
bir zamanlar normal olan, zaman gelio anormal olabilio...
tipki tersinin olabildigi gibi...
ayni shekilde bi ülkede normal olan bashka ülkede anormal olabilio (bazi ülkelerde eshcinsellere resmi evlenme hakki taniniorken bashka ülkelerde -neptün.ün dedigi gibi- ölüm cezasina carptirilabilio o insanlar)...
daha önce "normal" olan bishe "anormal" olduktan sonra tekrar "normal" de olabilio, bunun sonu gelmio gibi... yine eshcinsellik örnegini ele alirsak "normalleshmesi" yeni yeni olan bishi degil gibi, (1400 sene önce yazilan kitapta) kuranda lut peygamberin gönderildigi kavimde eshcinsellik gayet "normalmish" diye gecio (yanlish anlamadiysam, birde sizler bakin), kadinlar kadinlarla, erkekler erkeklerle, arada bi de insan neslinin tükenmemesi icin görev misali karshi cinslerle birleshiolarmish (bazi kitaplarda okuduklarimin yalancisiyim :))...
sonra yasaklanio, "anormalleshio" ve daha daha sonra tekrar insanlar yavash yavash alishmaya bashlio "normalleshio"... belki de genish periodik araliklarla böle devam etmesi gerekio bu, bilemicem... dedigim gibi zor bi soru, aklimi, mantigimi ve pek genish olmayan "bilgi hazinemi" cok fazla zorlayan bi konu... :))yazmaya devam edersem bashka bi bashlik altinda sevgili gökhanin gayet özenerek, önemseyerek yazdigi bi yaziya "hershey kurgu, normallik kurgu, anormallik kurgu, dünya kurgu, ahiret kurgu, ben kurguyum, hele kurgu zaten hepten kurgu, hic bishi yok aslinda" türünden dalga gecerek karshilik verildigi gibi benim yazdiklarim/yazmadiklarim da alay konusu olabilicenden cekiniom biras acikcasi)... "nereye kadar ne normal?"in cevabini bilen varsa acilen beni de aydinlatsin lütfen... :)

ama bildigim bashka bishe var...
hepimiz vicdan sahibiyiz...
az ya da cok akil sahibiyiz...
bunlarla hareket edip, hem beynimize hem kalbimize danisharak, edindigimiz
bilgilerle kendi dogrularimizi bashkalarina en ufak bi zarar bile vermemeye
gayret ederek bulup yashayabiliris...

ayrica cok güzel olan "nereye kadar?" sorusunun iki yönlü oldugunu da unutmayalim...
? <--------- nereye kadar? -----------> ?

"sifir"i mi bulmak gerekio acaba?!...
"sifir"i severim de aslinda... :)

sevgiler
 
dilemma' Alıntı:
Karşı düşüncelere de saygım büyüktür elbet ama o halde burada eşcisel erkeklere de hakaretler edilmeli yada eşcincel bayanlara. Neden onlara hiçbirşey söylemiyoruz. Bu da sapıkça değil mi? en başta buna kızmalıyız. Bizler bayanız/erkeğiz. Nasıl olurda hemcinsimiz bize ilgi duyabilir? Peki, bunun varlığını bildiğimiz halde, neden hiçbir başlıkta onlarla ilgili birşey okuyamadık. Yoksa eşcinsel engelli mi yok?!!!!!!
Sıradanlaşmışlar çünkü .......
:)

Dilek, okumuyorsun, bunu da yazınca elbette tepki gösterdim. Yazdım oysa eşcinselleri de kaç defa.. Neyse, doğrudan hedef sen değildin. Şahsına yönelik incittiysem özür dilerim.

OKUMUYORSUNUZ ARKADAŞLAR.

Benim elbette ve değişmedim, aynı benim. Foruma yazmıyordum. Yoruluyorum kalabalığın içersinde çırpınmaktan. Yazılanlar okunmuyor. Herkes altalta üstüste yığıyor sözlerini. Çoğu zaman laf olsun diye yazılıyor. Ben bu lükse sahip olduğumu düşünmüyorum. Çünkü yazarken çoğunuzdan fazla yoruluyorum. Neyse, bu sizleri pek ilgilendirmez.

Neden burada ses verdiğimi hiç mi anlamadınız? En başta yazdığım satırlarda gördüğünüz gibi bu konu çok hassas! Bam teline dokunan bir konu. AŞK VE CINSELLİK. Ve bu alanda donanımsızca at koşturulmasından rahatsız oldum.

Üstelik! Üstelik sapkınlığı ayan beyan ortada olan bir hareketi hoş görmek uğruna benim de içinde olduğum ENGELLİ camiasının kullanılma olasılığı beni son derece üzdü.

Saygı duymak.. Ben sapkınlığa saygı duymak zorunda mıyım? Hoşgörü hoşgörü, nereye kadar bu hoşgörü ve herşeyi yasa ve kanunların terazisinde mi tartacağım?

Bu terazide aşk nereye konuluyor? Bu terazide aldatılmak nereye konuluyor? Hangi kefesine koyacağız binlerce yıllık geleneğimizi, ailevi veya duygusal değerlerimizi? Hoşgörü uğruna, özgürlük uğruna, vs vs uğruna bizi biz yapan bunca varlığımıza nişan alınmasını da mı görmezden geleceğiz?

Herşeyi hoşgörürsem, herşeyi kabullenirsem ben nerede olurum, kim olurum?
Reddetmek diye bir seçeneği nereye sakladınız?
Bu nasıl bir düşüncedir?

Dikkat ederseniz sorunlara ortak olarak hep BİZLİ Yazıyordum yazılarımda. Güvercinlerin mücadelesini bilir misiniz? Kapalı bir yerden kurtulmak için ne yaptıklarını? Bir cam varsa orada, aralarından biri sürekli o cama hızla çarpar bedenini. Defalarca, defalarca çarpar yaralansa da! Uçar, döner, döner, yine çarpar ve sonunda kırar camı. Fakat artık kırılmmıştır her yanı. Çoğunluğun kurtulması uğruna bilinçli olarak feda etmiştir kendini.

Bu kadar hassas bir konuda görüş belirtirken lütfen dikkatli olalım DEDİM. Burayı binlerce, onbinlerce göz takip ediyor DEDİM. Buna rağmen mesela "devoteeler de kanıksanmalı" veya "onlar da bizim gibi engelli" gibi bir lafla yıktınız tüm o nazik sütunları.

Aslında düşünüyorum da, şef haklı. Burası bir forum ve herkes herkes gibi düşünmek zorunda değil. Zaten ben de "ne haliniz varsa görün" de DEDİM. Kimsenin çanına ot tıkamak ne Haddime. Herkesin kendi doğruları vardır da DEDİM. OKUMUYORSUNUZ Kİ! Yazdığımdan bir kıymık alıp ona yorum yapıyorsunuz hep. Bu mu tüm beceriniz? O harfleri tek tek yazdım ben! Benimkiler bir yana, yazılan hiç bir yazıyı tam okumuyoRUZ.( Hadi hatrınız için buna da ortak oldum. )

Sonuç olarak bütün bu yaygara benim ellerimi yorarken en çok belki de devotenin işine yaradı. Ve onun gibiler için güzel bir malzeme oldu. Bazılarımız da bilgilendik. Yeni yeni etiketlerimiz oldu birbirimize yapıştıracak.

Dilerim çoğunluğun faydasına akmıştır bu bilgiler. Dilerim kimsenin şahsına karşı kusur etmemişşiMdir. Dilerim kimseye HAKSIZ YERE çatmamışımdır.

Dilerim bir gün transeksüeller, eşcinseller, devoteler ve benzeri kişiler, kendi tercihleri sayesinde dışlandıkları topluma, bizim adımızı, bizim yolumuzu, bizim imkanlarımızı kullanarak yanaşmaya çalışmazlar. Dilerim buna müsade etmezsiniz. Dilerim bu saçmalıklar kanıksanmaz. BİR GÜN OLUR DA BU OYUNA MÜSADE EDERSENİZ İŞTE BEN ORADA YOKUM! VERİN MİSKETLERİMİ, ALIN MİSKETLERİNİZİ.

Saygılar.
 
İçime su serptin vefa...

şimdi de ben senden özür dilerim. Ama herkes o kadar uzun yazıyorki, açıkçası herkesin yazdıklarını okumaya fırsat bulamıyorum. Bankacıyım biliyorsun.mesleğim ve bugünün cuma ( haftanın en yoğun günü) olmasından kaynaklı, maalesef okumaya hiç fırsatım kalmıyor. kaldı ki bunları bile önce mailime yazıp, kelime ve anlam hatalarımı düzeltip gönderebiliyorum bulduğum ilk fırsatta.

görüşmek üzere...:)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt