Atonal Sistem
ON İKİ TON SİSTEMİ ( ATONAL SİSTEM ) TANIYALIM
Dodecaphonic ya da Serial Müzik olarak da adlandırılan bu sistemin ilkeleri basittir. Sistem bestecilere eserlerinde sesleri organize etmenin yeni yollarını sunar. Bir eksen sesinin (karar sesi) vurgulanmış olduğu tonal sistemden farklı olarak besteci, kromatik dizideki on iki sesi herhangi bir sıra ile düzenler ve buna çeşitli ritmler uygulayarak melodi haline getirir. Kromatik dizideki on iki sesin özel olarak, bir dizi içerisinde düzenlenmesi “sıra ses dizisi” (tone row) olarak adlandırılır. Sıra ses dizisi oluşturmanın amacı, geleneksel tonal ilişkilerden kaçınmayı sağlamaktır. Eser, bestelemede hammadde (kaynak) olarak kullanılan bu dizi üzerine inşa edilir, yalnızca tek kısıtlama dizideki bütün on iki ses kullanılmadan hiçbir sesin tekrar kullanılmamasıdır. Çünkü bu gibi tekrarlar bir notayı özel olarak vurgular. Halbuki bu sistemde hiçbir ses özel önem taşımaz, bütün sesler eşit önemdedir. Bu yüzden tonal bir eksen ya da durak ses yoktur. Besteci her eser için yalnızca bir sıra ses dizisi yapar. Bu dizi bir parçadaki bütün akor ve melodilerin kaynağı olduğundan büyük bir itina ile oluşturulmalıdır.
Arnold Schoenberg’in icat ettiği bu yeni sistem 20. yüzyılda müzikal bestecilik açısından tamamen yeni yaklaşımların kapısını açmıştır. On iki ton bestecilik tekniği müzik dünyasında önceleri şaşkınlığa neden olmasına rağmen, zamanla çağdaş Müzik düşüncesinin bir öncüsü olarak kendini kabul ettirmiştir. Schoenberg’in serial müzik sistemi 1950’lere kadar yalnızca birkaç bestecinin ilgisini çekmişti. Ancak, II. Dünya Savaşı’ndan sonra Webern, Igor Stravinsky, Aaron Copland vb. gibi tanınmış gelenekçi bestecilerin bu sistemin bir müzik stilinden çok bir besteleme tekniği olduğunun farkına varmaları ve eserlerinin bazı bölümlerinde yer vermeleri, Avrupa ve Amerika’da birçok bestecinin bu tekniği benimseyip, geliştirmesine neden oldu.
Bu sistemde müziğin normal yapısı yoktur. Müzik tamamen bir seri (dizi) haline getirilmiştir ve matematiksel olarak işletilen bir konu olmuştur. Bu yüzden geleneksel anlayıştaki motifler ve ezgiler, cümle, dönem, bölüm gibi formsal yapılar, gelişme ve tekrar bölümleri yoktur. Bu yüzyılın sanat temalarının çoğu gibi bir yapıttan ziyade bir metottur, yöntemdir. Müzikteki öğelerin tamamen kontrolü bestecilere eserleri üzerinde büyük bir kontrol imkanı vermiş ancak müzisyenlerin eserleri icrasını zorlaştırmıştır.Aynı şekilde eserlerin dinleyiciler tarafından algılanması zorlaşmıştır. On iki ton besteleme tekniği 20.yüzyıl müzik akımlarının en etkilisi olmuştur. Hemen hemen her besteci bu tekniği uygulamış yada bu teknikten etkilenmiştir. Schoenberg’in atonalite ye attığı ilk adım, Batı Müziği tarihinde günümüze kadar atılmış en cesur ve en radikal adım olarak düşünülecektir.
KAYNAKLAR :
1. FORNEY, Kristine, MACHLIS, Joseph. The Enjoyment of Music, Norton & Company, Inc., New York, 1995.
2. HOFFER, Charles R., The Understanding of Music, Wadsworth Publishing Company, Belmont, California, 1989
3. HOFFER, Charles R., A Concise Ýntroduction to Music Listening, Wadsworth Publishing Company, Belmont, California, 1988
Saygılarımla