Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Dünya Müziği ( Her Telden Nağmeler )

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Bayke Kurtlar vadisi film jeneriklerini izleme sen yaramıyo sana...:)
 
Baben' Alıntı:
(küfür bilir misin sen :twisted: )
deyince baben Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bi şiiri geldi aklıma:

Üç Dil

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksın

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Canım ağzıma geldi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
"Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik âlâsı demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin

En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin

En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernuş
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
 
Te-şek-kür e-de-rim Ba-bür aa-biiiiiiii...:)

Etmicemi sandın di mi?

Benim o soruda anlatmak istediğim farklıydı. Ama sanırım öyle bir ihtimal yok. Ahh bilgisayarı bi türlü öğrenememek yok muuu.Ahhhhh...Mundar oldu bütün emeklerim yahuuu :)

Babür abimmm. Yeter ki sen mesut ol, mevlam bana acısınn :roll: :wink:
 
sevgili baben..
bak bu iki etti, birincisi türkülerle ilgiliydi.
ben oynamıyorum
verin misketlerimi :p
 
bayke' Alıntı:
sevgili baben..
bak bu iki etti, birincisi türkülerle ilgiliydi.
ben oynamıyorum
verin misketlerimi :p

Öyle mızıkçılık etmek yok.. :twisted: Oyuna devam..
Benim de bilmediğim o kadar çok yer var ki!
37 bin küsur mesaj atılmış.. Oku oku bitmez..
Senin deyiminle "Oyuncakçı dükkanındaki çocuk gibi"yiz. :wink:


dilemma' Alıntı:
... Babür abimmm. Yeter ki sen mesut ol, mevlam bana acısınn :roll: :wink:

Sen acınacak halde olursan, ben mesut olamam ki! :oops:

dilemma' Alıntı:
... Benim o soruda anlatmak istediğim farklıydı. Ama sanırım öyle bir ihtimal yok. Ahh bilgisayarı bi türlü öğrenememek yok muuu.Ahhhhh...Mundar oldu bütün emeklerim yahuuu :)
...

"Küfür etmeyi" de öğren en iyisi.. Kadir duymasın ama.. :twisted:
 
Bir tane daha Yunan lı komşu müzisyenden aynı Chris tadında ve kalitesinde biri;

Ekleyeceğim müzikleri dinleyebilmeniz için sizden lisans istenebilir, valla indirin lisansı, dün sevgili Vefa ile bendeki lisansı kaldırmak için saatlerce msn de yazıştık, ama galiba artık başında saç kalmadığı için yolamadığından ben başarılı olamadım. :D

Vasilious Saleas



Ya bu adam geçenlerde ülkemize konser vermeye gelmişti ancak istanbul kardeşim be burası dünyanın bir ucundaydı konser yeri gidemedim, hala buna yanarım. :(
 
ülkelerin kendilerine has,geleneksel ve folklorik yapılarını taşıyan ve bunları jazz,bues hatta rock öğeleri ile birleşrirerek mükemmel çalışmalar çıkaran gruplar ve sanatçılar vardır.işte bunlardan ikisi son yıllarda elektro oryantal dalın da yaptığı kural tanımayan çalışmaları ile tanınan tunus asıllı fransız prodüktör ve müzisyen pier smadj ın da içinde olduğu elektro-jazz fizyon üçlüsü ekova,cezayir asıllı ud virtiyözü mehdi haddab ile duoud albümü'nü gelenek ve teknolojinin bir arada harikalar yaratabileceğinin son kanıtı olarak hayata geçirdi. Ilk abümleri '' wild serenade'' ile ud'u 21.yüzyılla taşıyan dörtlü,çağdaş fransız müziğinin ( caz,break,beat ve metal gitar ) öğeleri ile birlikte afrika,arap ve türk köklerini hayal gücü fazlası ile gelişmiş müzikal bir silindir de harmanlıyor.müziğin klişelerinden uzak kalan ekova, duoud ile 2005 yılında ingiliz bbc kanalı tarafından dünya müziği ödüllerine'de yeni sanatçılar kategorisinde ödüle layık görülmüş.

ülkemiz de türkiye radyo televizyonu 2.kanalın'da yayınlanan dünya türküleri programın'da da bir canlı performansını izlediğimiz pier smadj.ın bu konserini tekrar izlemek isteyenler ve kaçıranlar için trt 1 kanalı cumartesi saat:15:00 da programı tekrar edecektir.

karşınız'da >>> duoud<<<

keyifle dinleyeceğinizi umuyorum.
 
DÜNYA MÜZİKLERİN'DE ÜLKEMİZDEN BİR İSİM VAR:)
BİR ÇOK DÜNYA STAR'I İLE ÇEŞİTLİ DÜET VE CANLI PERFORMANSLARI BULUNAN MUAZZAM ELLER'DE SIRA:)

YENİ RÜYA,SULTAN ORHAN,THE TRAKYA ALL STARS-KIRKLARELİ İL SINIRI,GROOVE ALLA TURCA ADLI ALBÜMLERİ BULUNAN BİR VURMALI ÇALGILAR ÜSTADI.KENDİ DEĞİMİ İLE '' DÜNYA DA NE TÜR VURMALI ÜFLEMELİ ÇALGI VARSA ÇALARIM''DİYEN VE AYRICA 2005 YILINDA GÖTERİME GİREN O ŞİMDİ MAHKUM FİLMİNDE YERALTI DÜNYASININ NUMAN ABİSİ VE MAFYA BABASI ROLÜNDE KARŞIMIZA ÇIKAN BİR SANATÇI >>> BURHAN ÖÇAL<<<

BURHAN ÖÇAL'IN SMADJ İLE ORATAK OLARAL YAPTIKLARI THE ALL STARS-KIRKLARELİ İL SINIRI ADLI ALBÜMÜNDEN

>>> GÜREŞ HAVASI<<<

KEYİFLE DİNLEMEDİZ DİLEĞİ İLE:)
 
DÜNYA MÜZİKLERİ BÖLÜMÜN DE BU GÜN ETNİK KIZILDERELİ MÜZİĞİ SEVENLERİN İLGİSİNİ ÇEKECEK BİR ÇALIŞMA VAR :)

TRİBAL LEGENDS - CONTEMPORARY NATİVE AMERİCAN MUSİC ALBÜMÜNDEN,ANDREW VASQUEZ İMZALI BİR YAPIT,

KEYİFLE DİNLEMENİZ DİLEĞİ İLE :)
 
TRİBAL LEGENDS - CONTEMPORARY NATİVE AMERİCAN MUSİC ALBÜMÜNDEN BİR ÇALIŞMA MARY YOUNGBLOOD İMZALI

KEYİFLE DİNLEMENİZ DİLEĞİ İLE :)
 
Anjelika Akbar

Hakkında çok şey söylenebilecek müthiş bir sanatçı. Küçük yaşta başladığı müzik eğitimini tamamladıktan sonra besteci ve piyanist olarak tanınması hiç te zor olmadı.

Kazak asıllı bir Türk sanatçısıdır. Klasik batı müziği eserlerini farklı yorumlarla çok değişik bir şekile sokan sanatçıdan iki Bach yorumunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Yaşasaydı bu yorumdan son derece memnun kalırdı Bach, buna inanıyorum. :D
 
>>>DOSTUM ANDANTE ANJELİKA AKBAR İÇİN SONSUZ TEŞEKKÜRLER.
 
Valla uşaklar nerden arayıp buluyorsunuz bilmiyorum; ama Yunanlı bir sanatçı var New age i Dünya nın farklı ülkelerinden kompozisyonuna dahil ettiği enstumanlarla inanılmaz güzel bi noktaya taşımış. Adamımızın adı Yanni. Müzik öğretmeni bir arkadaşımın gönderdiği konser Cd sini izleyince kelimenin tam anlamıyla şok geçirdim. Eğer bulabilirseniz bu kardeşimizden olabildiğince parça yükleyin lütfen. Tac Mahal in önünde onbinlerce insana verdiği konser CD sini izlerken oradaki onbinlerle birlikte neresi olduğunu bilmediğim ; ama çok yakın ve bir o kadar uzak biyerlere gidip gidip geldim. Hele şu çinlilerin meşhur flütünü dinlerken hayretler içinde kaldım. Bu enstruman bu kadar mı güzemiş. Üzülmeden de edemedim hani. Bizim bunca zenginliğimiz varken nedense tanıtamıyor, içerdikleri inanılmaz potansiyeli bir türlü ortaya cıkartamıyoruz. Konserde bir Ermeni enstrumanı da tanıtıldı. Bu Ermeni entrumanının adıda neymiş biliyomusunuz; Düdük. :) Neyse Yanni de bizim buralardan sayılır. Nede olsa komşidur. Tanıyın çok seveceksiniz.

Sevgiyle.
 
İlahi pegasus,

Gitti yine bir yunanlıyı istedi .... :D Şaka bir yana Yunanlıların bu konu da oldukça yetenekli olduğunu söyleyebilirim. Sen bir de Vangelis istersin bizden sonra, o da Yunanlı.... kafayı bu müziğe iyice takmışken Japon Kitaro yu dinlemeyi de ihmal etme derim ben sana.

Açıkcası new age tarzını bizim ülkemizde tanınmasını yapan kişidir Kitaro. televizyonlarımızın henüz siyah beyaz renkliydi galiba ya unutmuş ta olabilirim ama tek kanallı devrinde bir belgesel olan İpek Yolu na yaptığı müzikle tanıştırdı bizi new age ile.

Ben neyi anlamıyorum sende biliyormusun?
Ya canım kardeşim hadi biz yorgunuz sen de mi yorgunsun?

Nerden çıktı şimdi bu deme. Seni tanıdıysam sevdiğin bu müziğin çıkış noktasını araştırmış olmalısın.1960 yıllarının herhangi birinde sosyologlar tarafından genç nesli etkisine alan alternatif yaşam biçiminin simgesidir new age.

Adı üstünde "yeni çağ"....Seksten, uyuşturucudan, fiziksel oluşumun trajedisinden, alkolden, depresyondan bunalan insanoğlunun alternatif arayışları içinde yüzlerini doğu ya döndüğü ve kendileriyle yüzyüze gelmek suretiyle kendi benliklerinde eridikleri bir felsefede onlara yardımcı olmak üzere üretilen bir müziktir new age.

Gerçi 80 li yıllarda oldukça geniş bir kitleye hitap edip içine bir çok müzik türünü de alarak gittikçe büyüdü.

Güzel kardeşim benim, sen daha çok gençsin diyeceğim ama bir şey daha biliyorum ki;

New age in dinleyici kitlesinin büyük bir kısmı % 60 ı 25-40 yaşlarında. Ve ağırlıklı olarak kentli ve yüksek öğrenimli kişilerin tercihini oluşturuyormuş.

Ya sen daha 20 sindesin :D Senin seçimin rock tan yana olmalı kardeşşşşş

Peki canım benim senin için Yanni ekleyeceğim. Ama ben derim ki bizim new age müzisyenlerimizi sakın yabana atma. Bak yukardaki bayandan bir tek sunburn söz edebilmiş. Sağ ol keltoş kardeşim benim.Ağzının tadını nasıl bilir canım... :D

Bu arada düdük dediğin alete biz duduk diyoruz aynı kapıya çıkıyor ama biraz daha gizemli mi oluyor ne? :D

Yanni
 
Anjelika Akbar deyince aklıma kalite,sanat,aşk,sevgi,mutluluk geliyor nedense :) Okadar güzel besteleri varki,gerçekten çok değerli bir sanatçı.
Dikkat edilir ise eğer Anjelika Akbar'ın çalışmalarına verdiği adlar da en az kendileri kadar harika :) Örneğin Bir Yudum Su adlı Son Albümündeki eserlerin adlarına bir bakın;Bir Yudum Su,Su Üstün de adımlar,SEvgi Çemberi,Çağrı,Yol,Kar Tanesi gibi:)

Ben Bu Albümden en çok Sevgi Çemberi adlı çalışmasını sevdim.Gerçekten de olağanüstü,Muhteşem.Kemanın çığlıklarını,piyanonun klavyesine her dokunuşun da o muhteşem sesi ile birleştiriyor Anjelika Akbar.

Anjelika Akbar ve

Keyif ile Dinlemeniz Dileği İle.
 


Tam adı Anjelika Rosenbaum Akbar olan sanatçı, müzisyen ve filozof bir babanın ve müzisyen bir annenin çocuğu olarak 1969 yılında Kazakistan'da dünyaya geldi. 3 yaşında piyano eğitimi almaya başladı. 5 yaşında ilk bestesini yapan ve konserlere başlayan sanatçı, üstün yetenekli çocukların yetiştirildiği Taşkent Devlet Uspensky Müzik Okulunda gördüğü 11 yıllık piyano ve kompozisyon eğitimini ve yüksek lisansını, Doç. V. Fadeyeva ve St. Petersburg Devlet Konservatuarı profesörlerinden B. Zeydman'dan aldı.
5 yıl boyunca Taşkent Devlet Konservatuvarı'nda sürdürdüğü eğitim hayatında, Prof. Berlin ve Prof. Yanovsky ile kompozisyon ve orkestrasyon, Prof. L. Pluşenko ile piyano, ünlü organist T. Levina ile org çalışmaları yaptı. Daha sonra Hacettepe Devlet Konservatuar'ında Doç. Turgay Erdener ile çalışarak kompozisyon yüksek lisansı aldı. Prof. İlhan Baran ve Doç. Ertuğ Korkmaz ile 20. Yüzyıl Armonisi, Doç İstemihan Taviloğlu ve Doç. Turgay Erdener ile kompozisyon çalıştı.
Anjelika Akbar Türkiye'ye geldikten sonra ise Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda Kurucu Öğretim Üyeliği görevini üstlendi. Senfonik ve oda orkestrası, koro, piyano ve diğer enstrümanlar için bir çok beste yapan Anjelika Akbar, Orta Asya, Baltık Cumhuriyetleri, Rusya, Hindistan, Almanya ve Türkiye'de çeşitli konserler verdi. Ayrıca Özbekistan Milli UNESKO Komitesi'nde üyelik yaptı.

1993 yılında Türk vatandaşlığını alan Akbar'ın ilk albümü "SU", 1999 yılında piyasaya çıktı. Bu çalışmanın ardından Can Dündar'ın "Köy Enstitüleri" isimli belgeselinin müziklerini (Belgeselin video-CD'si piyasaya çıkmıştır) ve Vivaldi Dört Mevsim'in, dünyada ilk defa solo piyano uyarlamasını yaptı ve yorumladı. Yapım Sony Classical kataloğuna seçildi ve Sony International tarafından 2002'de piyasaya çıkarıldı. Albüm uluslararası Sony Classical kataloğuna giren ilk Türk klasik müzik albümü oldu.
Akbar, yine 2002 yılında Rana Pirinçcioğlu ve Zara ile birlikte çıkardığı "bir'den Bir'e" albümü ile farklı bir çizgi yakalamayı başardı. Geleneksel batı klasik müziği sınırlarını aşıp, görsel efektler ve kendi dizelerini ilave ederek müziğine farklı bir boyut kazandıran Akbar, Moskova Sobesednik Ödülü, SSCB Etnik Müzik Ödülü, Taşkent Devlet Konservatuarı 'Altın Lenin Ödülü' (üç yıl boyunca), SSCB Kompozitörler Ödülü', 4. Uluslararası Nejat Eczacıbaşı Betse yarışması üçüncülük ödülleri sahibidir.

Kaynak
 
bu kadar newage den söz edipte jean michael jare'yi anmamak olmaz
sunburn hidrojeni göndermiş ben de oksijeni göndereyim.
şimdi netten döküman tarayıp ince araştırmaya girmeye vaktim yok. yanlış hatırlamıyorsam bu parçayı challenger uzay mekiğinin havada parçalanması sonucu ölenlerin anısına yapmıştı.



evet andante'nin dediği gibi bu tür müziği biz kytaro'yla sevmeye başladık.
ama diyorum ki pink floyd'un tarzı da çok özgün olmasına rağmen newage e benzemiyor mu..? bence newage nin padişahı pink floyd. hele o "well come to machine"
..ve yanni..!
adamın müziğini dinliyordum ama tipini hiç bilmiyordum.
bir gün haber türk(tv) de harika bi konsere takıldım. londra flarmoni eşliğinde muazzam bi orkestranın onünde baget sallıyordu.
omuzlarında uzun saçlar..imaj felan harika..ama bizim köşe başındaki bakkalın önüne sıralanmış gençlerden farksız. tipik bi türk görünümü yani bu yanni. esmer kara kuru bıyıklı kemikli yüzlü. bu adam türk veya türkiye'ye komşu bi ülkeden değilse kainat öpsün beni dedim. herif yunanlı çıktı..şaşırmadım. babası veya atası garanti türk'tür.
bu önemli değil tabii, ben kainatın saldırısından kurtulduğuma sevindiğim için yazdım bunu.
benzerlik üzerine bi fıkra şeettiriim.
sezara çok benzeyen bi adamı karşısına getirirler. benzerlik müthiştir. sezar sorar:
- annen hiç roma'ya uğradı mı?
- hayır der adam .
- ama babam sık sık gelirdi :)

pardon: bi soru. bu müziklerin linklerini nasıl sadece isim olarak veriyorsunuz?


sağol sunburn bak hallettim :)
frontpage le web yapıyorum. orda mesela oxygen yazıp mausla seçili hale getiriyorsun yukarda link e tıklayıp gelen boşluğa http nin uzun yolunu yazıyorsun olay bitiyo. kafam hep buna takılı kaldığ için beceremedim. yol gösterdiğin için tekrar teşekkürler.
 
sağol sunburn bak hallettim :)
frontpage le web yapıyorum. orda mesela oxygen yazıp mausla seçili hale getiriyorsun yukarda link e tıklayıp gelen boşluğa http nin uzun yolunu yazıyorsun olay bitiyo. kafam hep buna takılı kaldığ için beceremedim. yol gösterdiğin için tekrar teşekkürler.
 
Sevgili dostlar;

Farkındaysanız burada sevgili bayke nin başlattığı bir konuyu dünya müzikleri ile birleştirdim. Bunu böyle yapmanın bir çok anlamı var... Ve dikkat ederseniz de rock köşesi ayrı bir şekilde kaldı. Yani rock bir dünya müziği değil mi?

Kuşkusuz dünyaya ait bir müzik ama müzikteki bilinen anlamıyla Dünya Müziği değil. :D

Peki new age dünya müziği mi?

Birbirinden çok bağımsız gibi gözükmesine rağmen dünya müziği son zamanlarda anlam bulmaya başlamış ve new age in bir uzantısı olarak ayrı bir tür olmaya doğru adım atmıştır.

Ya bunlar önemli mi?

Bana sorarsanız bir şekliyle önemli, ama bu o kadar büyütülecek bir şeyde değil.

Sevgili bayke Pink Floyd u new age in atası olarak görüyor. Çok yanlış!!!!

Benzerlikler yok mu? Kuşkusuz var, ama Pink Floyd un hiç bir eseri new age tarzında ele alınmayacak parçalardır.

Çok basit bir nedenle;

New age yeni tanınan bir müzik olmasına rağmen bu müziğin felsefesi sosyologlar tarafından 1960 lı yıllarda atılmaya başladı. Hemen her çeşit müzikte bir felsefe ve insanın düşüncesini ortaya koyma biçimi vardır. Bu düşünüş biçimi yani müziğin duyguların yanında düşünceleri de bir araç gibi kullanılması eskilere gider. Çok ta eskilere değil tabii ki.

20. yüzyılın başlarına dönmek gerekir ve Amerika ya uzanmak gerekir. Bu yüzyılın başlarında hakim olan müzik blues dur. Amerikalı zencilerin sprituals larından doğan bu müzik aslında rock müziğin atalarıdır. Blues bir anlamda baskı ve yoksulluk içinde yaşayan zenci işçi ve yoksul kesimin hüzünlü yaşamlarını anlatır. Ama bu karamsar anlatımın içinde zaman zaman komik ögelerde yer alır.

İkinci dünya savaşının yıkıcı ve bunaltıcı ortamından sonra dünyaya gelmiş bir sürü genç sevgi ve barışı ilke edinerek bu düşüncenin etrafında toplandılar. Herşeyleri farklıydı bu gençlerin. Buna sonra değiniriz....

Rock 'n roll bir yerde aşırı duygusal , gerçekleri içinde barındırmayan ruhani müziğe yani blues a bir tepkiydi.Bu dönemlerde ortaya çıkan protest müzisyenler büyük bir kitleyi peşlerinden sürükledi. Bob Dylan, Joan Beaz gibi.... Onların yaptıkları bu müzikler sözlerin daha aktif olduğu müzikaliteyi bozmadan toplumsal sorunları dile getiren yalın müziklerdi.

Bu gelişerek yerini yavaş yavaş rock a bırakacaktır.

Pink Floyd ise; bu dönemde yetişmiş yani rock müziğin en cıvcıvlı anında, ama daha entellektüel sanatçılara , özellikle Roger Waters gibi ,sahip farklı bir guruptu.

Burada önemli bir konunun altını çizmek gerekir.

İngiltere ve İngiliz Müziği.

İngiltere çok uzun yıllar müzikte diğer dünya ülkeleriyle kıyaslandığında bir varlık gösterememiş bir ülkedir. Klasik müzikte bir çok Alman, Macar besteci sayabilirsiniz ama İngiliz sayamazsınız bir çırpı da.

Jazz ve blues genellikle Amerikalı müzisyenlerin tekelinde , o dönemler için bir İngiliz müzisyen saymanız söz konusu değil.

Ama öyle bir dönem geliyor ki rock müziğin gelişme döneminde bir çok gurup dünyadaki diğer rock guruplarından ayrılarak çağdaş İngiliz Müziği olarak değerlendirilebilecek guruplara sahip oluyor.

Büyük bir patlama İngiltere için. O dönemdeki İngiliz rock guruplarında bir ulusal taraf vardır, rock severler bunun farkındamıdır bilmem ama eğer edebiyatla ve sanatın diğer kollarıylada ilgileniyorsanız o dönemlerde bunu görebilirsiniz.

Jethro Tull o dönemler için, toplumdan kaçışın farklı bir düzlemde gerçekleştirilmiş hali olarak görülse bile geçmişin özellikle Dickens çağı İngilteresinin izlerini taşır. Sanki halk şairi St. Godric in bir yansıması şeklindedir.

Moody Blues çağdaş senfoninin yeniden üretilişinin bir şeklidir İngiltere için.

Emerson Lake And Palmer geleneksel klasik müziğin emsalsiz bir öreneğini sunar bizlere o dönemlerde.

Ve Pink Floyd ta bütün bunların tam bir bileşkesidir. Onlar yani Pink Floyd o dönemlerde çağının insanları değillerdi. Çağın ilerisinde olan kişilerdi.Bu sepeple yaptıkları müzikte gerçek rock müziğinin özelliklerinin dışında çok daha fazla sanatsal özellikleri görebilmek söz konusu.

Ama rock ruhunun o red eden kavramını da bizlerle bir şiir niteliğinde müzikle öylesine güzel birleştirdiler ki, onların müziğini sözlerini anlamadan dinlemek gerçekten onlara yapılabilecek en büyük haksızlıktır.

Bu arada hiç bilinmeyen bir isim önemlidir. Müzisyen değil bu vereceğim ad.

Peter Jenner, elektronik müziğin ilk mimarı bir sosyolog gençtir o zamanlar. Büyük çabalar sonucu yeni saound makinaları ortaya çıkarır. Bu yeni aletlerle denemelerin yapıldığı doğrudur. Çünkü bunların sayesinde dinleyici de anormal bilinç durumları yaratılabiliyordu.

" psychodelic" müzik deniliyordu bunlara o zamanlar.

Evet Pink Floyd ta bunları bol miktarda kullanmış bir guruptur. Yüzyılın albümü olarak değerlendirilen The Dark Side Of Moon albümünde bunları bol miktarda duyabilirsiniz.

AMA

New Age müziğin felsefesinde var olan ruhani dünyaya dönme " Bir " olma düşüncesinin tam tersi bir mantıkla. Tam bir red ediştir hatta bir aşağılamadır ince ince bu albüm.

Time parçasında gelecek üzerine hiç bir tasarımı olmayan, hep dışarıdan gelecek şeyleri bekleyen pasif insana açıkca sen yaşamıyorsun der. Zaman senin için yok der.

Money de paranın egemenliğini ve kapitalist ilişkileri lanetler.

Ve ayın karanlık yüzü yoktur der;" Aslına bakarsanız hep karanlıktır "

Öylesine ters bir mantık ki new age ile.....

Welcome to machine

Hoşgeldin arkadaş makinaya hoşgeldin
Nerelerdeydin? Nerelerde olduğunu biliriz
Petrol hattında vakit öldürüyordun
Oyuncakların ve izci çocuklarınla
Anneni cezalandırmak için gitar aldın
Okulu da sevmezdin çünkü bilirdin
Kimsenin aptalı olmadığını

Bunun için makinaya hoşgeldin
Hoşgeldin arkadaş hoşgeldin makinaya
Neler düşledin? Biliriz neler düşlediğini
Yıldız olmayı düşledin. Gitar çalan
Ve lüks yerlerde yemek yiyen Jaguarına aşık olan
Bunun için hoşgeldin makinaya.... :D

New age te ise güzel duyguların bir şekilde müziğe aktarılması ilk hedeftir.

Tüm dinlerde önemli bir yer olan Nefs oluşumunu ilk plana alır ve kişiyi manevi bir doygunluğa ulaştırmayı hedef edinir.

Bu sebeple Pink Floyd a new age benzetmesi bile gerçekten olmaması gereken bir şeydir.

Ama new age çılar Pink Floyd un kullandığı saondları kopyalamayla işi devam ettirerek başka boyutlara taşımış neden olmasın, arada fark var canım baykecim değil mi? :D
 


New Age müziğinin önde gelen temsilcilerinden Vangelis (Evanghelos Odyssey Papathanassiou ), 29 Mart 1943’te Yunanistan’da doğdu. Müzikal kabiliyeti erken yaşlarda keşfedilmiş ve kendi bestelerini çaldığı ilk konserini henüz 6 yaşındayken vermiştir.

Gençlik dönemlerinde Yunanistan’da pop müzik dalında sevilen bir sanatçı olan Vangelis, Demis Russos ve Lucas Sideras’la birlikte kurdukları üçlü grupla ünlerini dünya geneline taşıdılar. Grubun dağılmasının ardından 1970’ten sonra müzik yaşamına solo olarak devam etti ve tarz olarak da elektronik ve enstrumantal müzikle ilgilenmeye başladı.

1980’ler Vangelis’in sanatında doruklara çıktığı dönemlerdir, zira film ve belgesel müziği alanındaki çalışmalarıyla müziğinde olgunluğa ulaştı ve hayran kitlesini dünya çapında arttırdı. Vangelis, New Age müziği dalında ürettiği eserlerinde daha çok synthesizer ve benzeri elektronik müzik aletlerinden yararlanmaktadır.
Kaynak

Ve bence sanatçının en iyi filim müziklerinden biri;

1492
 
NEW AGE İN ÜSTATLARINDAN "DAVİD CABALLERO" ONUN "GNOMUSY" ALBÜMÜNDEN HARMONİK BİR GÜZELLİK. :D

>>>ECHOES FROM RİVENDELL<<<

SİZ GÜZEL İNSANLARIN DİNLEMESİ DİLEĞİ İLE :)
 
Dünya müziğine bizden bir örnek;

Kendisinin bir kaç parçasını değişik bölümlere ekledim. Türkiye nin yetiştirdiği en büyük müzisyenlerden biri, özellikle kanun konusunda usta.

Ancak bununla yetinmiyor tabikii... Yorumları gerçekten hem kendi ülkemizde hemde dünyada pek çok kişiyi hayran bırakabiliyor.

Göksel Baktagir



1966 yılında Kırklarelinde doğdu.Müziğe sekiz yaşında,babası Muzaffer Baktagir'in gözetiminde başladı.1983 yılında girdiği İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'ndan 1988'de mezun oldu.Bu okulda bir yıl sonra lisansüstü eğitimine başladı.

Aynı yıl,Tanburi Necdet Yaşar'ın genel sanat yönetmenliğindeki Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu'nda kanun sanatçısı olarak çalışmaya başladı.Bu tarihlerde dahil olduğu "Necdet Yaşar Ensemble"ile İngiltere, Fransa, Danimarka, Belçika, Hollanda, Almanya, Kanada ve ABD'nin çeşitli eyaletlerinde konserler verdi
.

Beste çalışmalarına konservatuar öğrenciliği yıllarında başlayan Göksel Baktagir'in, otuzbeşi sözlü ve yüzbeşi enstrümantal olmak üzere 140 civarında beste çalışması bulunmaktadır. Eserlerinin birçoğu T.R.T repertuarına alınmış,"Sazım" adlı Zavil saz semaisi,1990 yılında T.R.T tarafından düzenlenen bir yarışmada ödül kazanmıştır."Tek Kelime"adlı muhayyerkürdi şarkısı,Milliyet gazetesinin düzenlemiş olduğu 1997 yılının en sevilen 10 şarkısı arasına seçildi.

Baktagir 1984 yılından beri, kanun icrasında diğer tekniklerin yanı sıra özellikle "sol el" için geliştirdiği kendine özgü bir teknik üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Kanun sazı üzerinde, geleneksel icra biçimlerinde günümüzün en önde gelen icracılarından biri olarak kabul edilen sanatçı, temelde bir Türk Musikisi enstrümanı olan sazının bütün imkanlarını ve sınırlarını değerlendirerek, bakış açısını diğer dünya müziklerine doğru genişletmiştir. Bu bağlamda New Age ve Caz gibi türlerde de başarılı örnekler sergilemiş, bazı batılı caz topluluklarıyla konserler vermiştir.

Göksel Baktagir'in klasik normlar çerçevesinde bestelemiş bulunduğu saz eserlerinden yirmi tanesini ihtiva eden "Okyanustaki Sesler","Kervansaray-3", "Günlük", "Doğu Rüzgarı", "Okyanustaki Sesler-2(Cananım)","Okyanustaki Sesler-3(Hüzün)" adlarını taşıyan CD ve kaset çalışmaları bulunmaktadır.Baktagir, CNN Türk yapımı," İSTİKLAL MARŞI Belgeseli"nin müziklerini bestelemiştir Sanatçı ayrıca yayınlanmak üzere bir kanun metodu üzerinde çalışmaktadır. Bugüne kadar CD ve kaset olarak yayınlanmış eserlerinin yer aldığı bir nota kitabını da "Okyanustaki Sesler"adıyla yayına hazırlamaktadır.

İstanbul devlet Türk Müziği Topluluğu'ndaki asli görevinin yanında müzik çalışmalarını İstanbul Fasıl Topluluğu ve İstanbul Tasavvuf Musikisi (Dergah) Topluluğu'nda da sürdüren Baktagir, geçen yıllar içinde Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda öğretim görevlisi olarak hizmet vermiştir.

Sanatçı Füsun Baktagir ile evli ve Buğra Can adlı bir çocuk babasıdır.
Kaynak

Şimdi bu ekleyeceğim parçayı terapis çok sevecek öyle bir his var içimde, :D
 
...GRECE MÜZİKLERİ...

:oops: KESİNLİKLE DÜNYANIN EN GÜZEL MÜZİK TÜRÜ.
YUNANCA ÖĞRENMEYİ SADECE O GÜZEL ŞARKILARI SESLENDİREBİLMEK İÇİN İSTİYORUM.HERKESE ELA.YATSU.
 
Re: ...GRECE MÜZİKLERİ...

Elaya86' Alıntı:
:oops: KESİNLİKLE DÜNYANIN EN GÜZEL MÜZİK TÜRÜ.
YUNANCA ÖĞRENMEYİ SADECE O GÜZEL ŞARKILARI SESLENDİREBİLMEK İÇİN İSTİYORUM.HERKESE ELA.YATSU.

Dünyanın en güzel müzikleri bizim kendi müziklerimiz eleyacım...
"Başkası olma kendin ol" mesela :):D
 
Müzik bölümünde; " dünya müzikleri " diye bir bölüm var bunu oraya alıyorum.

Aklınıza her estiği müzik türünü buraya zevkinize göre yazacak ve taşıyacak olursanız buranın çöplüğe dönüşeceği gün gibi aşikardır.

Bu sebeple bu bölüme bir şey ekleyecekseniz öncelikle neler var neler yok diye bakmanız hepimiz için son derece önemlidir.

Umarım bu bölümü seversiniz.

Küçük bir not ; Greece......
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt