Sevgili arkadaşlar,
New Age tarzının dünyada önde giden besteci ve yorumcularından bir tanesi de bildiğiniz gibi Tuluyhan Uğurludur.
Kendisinin 27 Mayıs tarihinde okulumuzun katkılarıyla Aya İrini de verdiği konser gerçekten büyüleyiciydi. Son CD.si Dünya Başkenti İstanbul dan seçkin örnekleriyle herkesi büyüledi.
Konuyla ilgili bilgiyi, yani bu yeni cd. ilgili bilgiyi aşağıda verdiğim linkte bulabilirsiniz;
Tuluyhan Uğurlu
Ben aşağıya öğrencilerimizin kendisiyle yaptığı konuşmayı aktarıyorum;
1) Türk bestecisi Cemal Reşit Rey in öğrencisi olmak nasıl bir duygu?
Bu ayrıcalığı çok iyi anlayacak yaşta değildim Cemal Reşit Rey le tanıştığımda. Çok küçüktüm ve ona zaman zaman derse gidiyordum. Asıl piyano öğretmenim Necla Tİner di. Anımsadıklarım beni hep özel olmaya yönlendirmesiydi. Beste yapıp yapmadığımı sorardı. Zaten onun için iyi piyano çalmak doğal olarak hepimizde varolması gereken bir özellikti. O, ayrıcalık istiyordu ve sanıyorum kendim gibi olma kararımın temelinde onun öğretisi yatıyordu.
2) Kendinizi diğer Türk piyanistlerinden ayrı tutuyormusunuz?
Bunu ben bilemem. Ben kendimi çalıyorum. Başkaları beni dinleyip, beğeniyor ya da beğenmiyor. Sadece şunu söyleyebilirim. Ben kendi dünyamda yaşıyorum ve kimse ile bir mücadelem bir meselem, rekabetim yok. Benim yarışım sadece kendimle.
3) Eserlerinizi ve eserlerinizin özelliklerini kelimelerle ifade etmeniz gerektiğinde hangi cümleleri kullanırsınız?
Ben içimden gelenleri yazıyorum. Şu tür müzik yazmalıyım gibi bir kaygım hiç bir zaman olmuyor. İlham geliyor ve müzik oluşuyor. Ismarlama eserler konusunda da sorun yaşamıyorum. Zaten benden benim felsefeme, benim müziğime uygun eserler isteniyor. Konunun mesajı üzerinde düşünüp, yine görevi ilhama bırakıyorum. Hep söylediğim bir şey var: İlhama fazla müdahale ederseniz ilham olmaktan çıkar. Sonra günün birinde bir daha uğramamak üzere sizi terk edip gider.
4) İstanbul a büyük bir bağlılığınız olduğu kesin. İstanbul da yaşayan biri olarak görmediğim bu özellikleri siz nasıl oluyor da fark edebiliyorsunuz? Çocuklara anlatmanız gerekirse İstanbul u nasıl anlatırsınız?
İstanbul u bir insan olarak düşünüyorum. Çok şey yaşamış, görmüş ve yaşadıkları onu bilgeleştirmiş. İçinde hep bir gençlik ateşi yanan, yeniliğe her zaman açık bir insan. Güzelliği öylesine muhteşem ki, ne yaparsanız onu çirkinleştiremiyorsunuz. İstanbul başlıbaşına bir dünya, bir kainat. Dünya Başkenti İstanbul da anlattığımız gibi bu coğrafya da herkes biraz İstanbul lu, herkes biraz yabancı. Bu nedenle İstanbul halkı dünyanın en yardımsever halkıdır. Ve en önemlisi Bizans tan bu yana farklılıkların uyum içinde kavgasız yaşadığı dünyadaki tek kent İstanbul.
5) Eğitimizi yurt dışında tamamlamışsınız. Çoğu müzisyen bir daha doğduğu topraklara gelmiyor bile. Sizi buraya çeken özellikler nelerdir?
Ben Anadoluyum. Ortadoğuluyum. Buralar benim vatanım. Onlar burayı terk edip gidiyorsa bu onların sorunu., ben buralardan kopamam.
6) Müzisyen olmak kolay bir şey mi?
Eğer yeteneğiniz varsa müzisyen olmak çok zor değil. Siz tüm kalbinizle inandığınız yolda yürüyorsunuz ve bilmediğiniz mistik güçler size yardımcı oluyor.
7) Bestelerinizi yaparken İstanbul un dışında nelerden ilham alırsınız?
Kainat, doğa, tarih, Anadolu, efsaneler,, çok eski felsefeler.
8 ) Senfoni Türk te kendi çalgılarımızdan bağlamayı da kullanmışsınız. Bunun dışarıdaki etkisi nasıl oluyor, kısaca açıklayabilirmisiniz?
Siz iyi bir müzik yaparsanız dünyanın her yerinde alkışlanır, takdir görürsünüz. Senfoni Türk te bağlama , Dünya Başkenti İstanbul da rebab, kaval ve ney kullandım. Kimse bunlar nedir diye düşünmeden müziği beğendi ve her iki albümde büyük beğeni kazandı.
9) Bir yazınızda"sanatçı bencildir "demişsiniz. Bu cümlenizle ne demek istediğinizi açıklayabilirmisiniz?
Üreten bir sanatçı kendine dönüktür. Eğer kendi dünyasında yaşamazsa üretemez. Çevresiyle çok ilgilenirse kendi gibi olamaz. Biraz bencil olmalıdır ki, içinde doğumu bekleyen eserler beslenip dışarı çıkabillsin.
10) Tüm bestelerinizde doğaçlamayı kullanma sebebiniz nedir?
Doğaçlama yeni beste arayışını içerir. Tüm klasik besteciler doğaçlamalarıyla ünlüdür. Doğaçlama yapmak biraz da besteci olarak kendinizi sınamaktır. Sahnede yeni heyecanlar aramaktır. Yılda yüz kadar konser veren bir sanatçı hep notalara bağlı aynı şeyleri çalıyorsa bunun zevki kalmaz bence. Doğaçlama yapıp, her seferinde esere yeni açılımlar getirebiliyorsanız bu hem seyirci, hem de sanatçı için doyulmaz zevktir.
11) Konser yerleriniz de oldukça ilginç Konser salonunun dışında halkla iç içe konserler vermek sizce nasıl bir duygu?
Bu bir seçim meselesi. Ben halkın içinde olmayı seviyorum. İçinde bulunduğum mekandan beslenmeyi seviyorum. Etkilendiğim bir mekanda daha farklı çalıyorum ve bu duygular dinleyicilerime de geçiyor. Her konserde birlikte farklı mutluluklar yaşıyoruz.
12) Pekii özel yaşantısında Tuluyhan Uğurlu nasıl biridir?
Sıradan sade. Bazen Beylerbeyinde bir lokantada, bazen Bağdat Caddesinde bir kafede, sıkça Sultanahmet te, bir kaç gün hiç çıkmamak üzere kendi evinde yaşayabilen bir insanım. İçki içmeyi ve içkili ortamlarda bulunmayı sevmediğim için barları, gece kuluplerini tercih etmem. Ancak asıl yaşadığım yer galiba konser mekanları, kulis, ve sahne...
13) Tuluyhan Uğurlunun en sevdiği müzisyen kimdir?
Johannes Sebastian Bach
14) Kendi yaptığınız müziğin dışında da müzik dinlermisiniz ve hangi müzik türüdür bu?
Çeşitli müzikler dinlerim. Yeni akımlar her zaman ilgimi çeker.