Oktan Keleş'in yazıp-çizdiği Kulbak Bilge çizgi romanın 17. Bölümü üzerine tefekkürler:
1-
17. bölüm fena ve dehşetengiz sırlarla dolu. Bu son bölüm inanılmaz bilgi ve gerçeklerle dolu. Zaman, zamansızlık, mekân ve mühlet net bir şekilde açıklanmış.
Beni en çok sarsan 347 sayfa da ki açıklamalar oldu. Bu sayfada; robotların, yapay zekaların biz insanoğluna, Adem oğluna kendini inşa ettirmesi. Tıpkı Bilim kurgu filmlerindeki gibi; EVRİM filmi, LUCY filmi başta olmak üzere ve Eşelon bilgisayar sistemlerinin anlatıldığı filmlerdeki gibi bariz oraya gidiyoruz.
Şu açık bir gerçek ki TEK GÖZ galiba kamera, uydu ve teknolojik sistemle Şeytanın her şeyi kontrol etmesi açık net anlaşılır olarak bu bölümde netleşiyor. Sistem para, teknoloji, yapay- nano teknoloji ile bir şeyi bedenliyoruz ve şeytan avanesi kendini bedenleştirip sanki HAŞA "kendini varlık âlemine yaratıyormuşçasına" HAŞA!
Burada şunu anlıyoruz. transormars gibi zekalar kendileri bir şekilde bizimle irtibata girip kendilerini yada parçalarını bize birleştiriyorlar.
350. Sayfa da İse Oğuz atamız- ZULKARNEYN A.S. Davut a.s. şifreli damgalı kılıcı ile bu metalik yapıları hortumluların kafasını o Güzel ve ÖZEL KILIÇLA kesiyor. yok ediyor. Elindeki kalkan ve başında ki başlık ta simgesi akıl ve bedeninin koruyucusu, koruyucu kalkanı gibi.
Zamanda- mekânda yolculuklar var. Bu zaman yolcuları RAHMANİ ise sorun yok. Müdehalede yok olağan akışı.
Görülüyor ki şeytaniler aleni her şeye müdahale ediyor. Bu şerli müdahaleye de CENABI ALLAH RAHMETİ İLE KARŞI MÜDEHALE DE BULUNUYOR. Birileri tuzak kuruyor. ALAH ta tuzak kuranların en hayırlısı olduğu için tuzaklarını başına yıkıyor.
Çöplüğün padişahı, enteresan; yakında bir kaç gazete böyle bir hayatı yazmıştı. Selam olsun sırlı görevlilere.
devamı:
Kalperence Tefekkürler-4 / ON ALTI YILDIZ