Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Önemsediğim içerikleri burada paylaşıyorum

[FONT=Verdana]----

“Vahiy, bir hatırlatmadır. Demek ki unutulan bir şey var.”

--------------

Mustafa İslamoğlu
[/FONT]
 
[FONT=Verdana]----

Yüce Allah'ın dostluğunu isteyenler vahyin dostluğuna sığınsınlar;
[/FONT]
[FONT=Verdana]Zira Yüce Allah'ın dostluğu vahye dostlukla elde edilir.

-------------
[/FONT]
[FONT=Verdana]- Mehmet Okuyan -[/FONT]
 
indirmek için link: Hasenat 5 çıktı - Dünyanın en gelişmiş Kuran araştırma programı


Emek verenlerden Allah razı olsun.


Hasenat 5 sürümüne eklenenler :

0 WORD uyumluluğu.

Yazıcıdan çıktı alma imkanı

Ses paketlerini çalma esnasında indirme.

iPhone tarzı kayar menüler.

Kelime meali.

Sözlük içinde Türkçe, Arapça arama ve kopyalama.

Sekme yerleşimi, silinen sekmeleri kurtarma.

Kaydedilen çalışmaları birleştirebilme.

İnternet tarayıcısı.

Gelişmiş bir kelime işlemci.

Yapışkan notlar.

Arayüz değişikliği.

Sekmelerde rtf (zengin metin biçimi) ve text dosyaları desteği. Rtf ve txt dosyalarını herhangi bir sekme içinde açabilme imkanı.

Sayfa üzerinde yapılan tüm değişikliklerin çalışmayı kaydetme ile birlikte eksiksiz kaydedilmesi.

Sekmede gelen sonuç sayfasında kes, kopyala, yapıştır, metin düzenleme, font stil, renk, ölçü ayarlama.

Programın altına eklenen düğmelerle sayfalar arasında kolayca gezinme. Ve istenilen sayfaya gitme imkanı.

Sanal Arapça ve Türkçe klavye.

Arama geçmişi özelliği.

Fonksiyon sekmelerinin altındaki arama alanları sayesinde kolayca ve fonksiyonel arama imkanı.

Büyüteç. Sayfaları fontla oynamadan büyütme imkanı.

Sayfa içinde Bul-Değiştir fonksiyonu.
 
[FONT=Verdana]41. MECLİS
[/FONT]
[FONT=Verdana]Bilesin ki, bütün eşya, ilâhî kuvvetle hareket eder ve aynı kuv­vetle sükûnet bulur. Bir kula bunu anlamak nasib olursa, kullarda kuvvet bulmaktan istiğna duyar. Ve onları Hakk'ın kudretine ortak etmez. Ayrıca kullar da ondan rahat ederler. Çünkü yeryüzünde o, kimseyi ayıplamaz ve kimseden bir talepte bulunmaz.[/FONT][FONT=Verdana]

O kullar, büyük derecelerin sahibidir. Onlar, önlerindeki plana göre hareket ederler. Dinimizin çizdiği çerçeve dahilinde yürürler. Dinimizin emri onlara yeter. Onun verdiğini almak onlara kâfi ge­lir. İlim yolları ile kullara yol gösterirler. Karihalarından kimseye bir şey demezler. Kullara bir şey söylerken ilimle hikmeti de birleş­tirirler.
[/FONT][FONT=Verdana]

Allah Teâlâ, kulların yaptığını görür; buna inanmak icap eder. Hiçbir hüküm o görmeyi bozamaz. O'nun görmesi asıldır. Sonra O'nun görmesi, aklı bütün olan herkes tarafından arzu edilen şey­dir. O'nun görmesi olmasa yaratılmışların hâli nice olur?
[/FONT][FONT=Verdana]

Hak Teâlâ yaptığından sorumlu değildir. Kullar hep sorumlu­dur. Hak Teâlâ kulların yaptığını görmese, bilmese, neyi soracak? Hak Teâlâ, her şeyi bütün inceliği ile görür. Bu, her iman sahibinin mutlaka inanması gereken bir mevzudur. Tevhid ehli ve Allah'ın kudretine ikan yolu ile iman eden ve razı olan kişi, kalbi ile bunları tasdik eder. Kadere ve verilen hükme uyan kişi, kendisi ve başkası için olan her şeye boyun eğer. Sabırla karşı koyar. Kullara değil, Hak Teâlâ'ya sığınarak kurtuluş çarelerini arar.
[/FONT][FONT=Verdana]

Cenâb-ı Hak, senden de, yapacağın sabırdan da müstağnidir. O yalnız senin tutumunu gözetir. İman yolunda tuttuğun davanda doğ­ru musun, yoksa yalancı mısın?
[/FONT][FONT=Verdana]

Sadık sevgi sahibi, herhangi bir şeye sahip olmaz. [/FONT]
[FONT=Verdana]Her şeyini sev­gilisine bırakır. Sevgi ve dünyalık toplamak, bunların ikisi, bir kal­be sığmaz. Hak Teâlâ'yı seven de böyle olur. Mademki yalnız O'nun sevgisini kalbinde taşıyor, o halde nefsini, malını, sonunu, O'na bırakır, ne kendisine ne de başkasına seçtiği bir şey olur. İman sahibi bilir ki, kendisinin ve başkasının sahibi Allah'tır. O hâlde ne ister? Bir şey yapılacaksa Hak Teâlâ en iyisini yapar.
[/FONT]
[FONT=Verdana]* * *

[/FONT]​
[FONT=Verdana]Hak Teâlâ'yı yaptığı işler için itham etme. Aceleci olma. Cahil olma, cimri olma. O'nun katından çıkacak bir şey varsa, sana gelir. O'na teslim olmayı bil.[/FONT][FONT=Verdana]

Bütün yönler kapanır. O'nun kapısı açık kalır.
O'nun kapısına girersen bütün kâinata sahib olursun.[/FONT][FONT=Verdana]

Senin sevgin gelişemez! Ancak bir şartla; o da, Hak Teâlâ'dan gayri bütün ciheti kendine kapalı tutmak. Sana yalnız O'nun cihe­ti kalmalı. Sen O'na yönel ve yalnız O'nu sev. O sevgilin, kalbini te­mizlemeyi iyi bilir. Arş'tan yerin derin katına kadar inen yaratılmış­ların hiçbiri sana tesir edemez. Hepsi sevgili kudreti ile atılır, gider.
[/FONT][FONT=Verdana]

Dünyayı sevme, âhireti isteme. Onlar kalbinden uzak dursun. Dünyada çalış, öbür âleme göç ettiğinde cennete koyarlarsa gir.
[/FONT][FONT=Verdana]

Mecnun gibi olmalısın. O, kalbinde sevgi yer ettiği zaman halk arasından çıktı. Yalnız olmayı istedi. Vahşî hayvanlarla yaşadı. Şe­hirleri terk etti, harabelere gitti. Halkın ne övmesini dinledi, ne de kötülemesine kulak astı. Kulların konuşması ve sorması ona farksız oldu.
Övmeleri hiç olduğu gibi, kötülemeleri de sıfıra düştü.

[/FONT][FONT=Verdana]O Mecnun öyle anlar geçirdi ki, sordular:[/FONT][FONT=Verdana]

“Sen kimsin?” Söyledi:
[/FONT][FONT=Verdana]“Leylâ...”[/FONT][FONT=Verdana]
“Neredensin?”
[/FONT][FONT=Verdana]“Leylâ...”[/FONT][FONT=Verdana]
“Nereye?”
[/FONT][FONT=Verdana]
“Leylâ...”

[/FONT][FONT=Verdana]Başkalarını gözü görmüyordu. Başkalarını işitmeye kulağı da­yanmıyordu. Artık o bu hâlinden dönemezdi. Yüz çevirenler, onun Mecnunluk hâlinden anlamadılar.[/FONT][FONT=Verdana]

Şu şiir ne güzel söylenmiş:
[/FONT][FONT=Verdana]

Bir ülkede ki, nefisler koşar boşa
[/FONT][FONT=Verdana]
Halkı, soğuk demiri döver daim boşa.

[/FONT][FONT=Verdana]Bu kalp Hak Teâlâ'yı bilirse, sever. O'na tam yakınlık duyar. Yaratılmışlar onu ilgilendirmez. Ve ruhuna huzur veremez. Maddî olan her şey ona ağırlık verir. Yemek, içmek vs. şeylerle tatmin ol­maz. Şehir hayatı onun için önem taşımaz. Kalbi huzur içinde olduk­tan sonra, harabeler de ona çok gelir. İlâhî emirler dışında hiçbir şey, Hak irfanına sahib olan kalbi bağlayamaz. Her hâli bir prensi­be bağlıdır. Fiil tecellisi onu garketmiştir. Sadece kaderin gelişine bakar; başka şeyleri bilmez.

[/FONT][FONT=Verdana]Allah'ım rahmet elini bizden çekme; dünya denizi bizi boğar. Mevhum varlığımız bizi yere serer. Ey keremi bol, reyinde isabetli ve geçmiş hükümlerin sahibi, bize yetiş.
[/FONT]
[FONT=Verdana]* * *

[/FONT]​
[FONT=Verdana]Ey evlat! Sözlerimi iyi anla ve amel et. Dediklerimi anlamak ko­lay değildir. Ancak bilfiil tatbikat yapmak lazımdır. Tatbikat her şeyde elzemdir. Yapılmasını sevdiğim şeyleri yapmayan, sözlerimin devamını dinleyemez ve anlayamaz. Hakkımda iyi düşünce beslemeyen, sözlerimin doğruluğuna inanamaz. Bir sözle ki, iş yapılmaz, o söz ne ile ve nasıl anlaşılır?

[/FONT][FONT=Verdana]Ebû Hureyre (r.a), Peygamber (s.a.v) Efendimiz’den işittiği şu hadîs-i şerifi rivayet eder: “Bir kimse, Allah'tan hoşnut olarak sıtmalı bir gece geçirse, anadan doğduğu gün gibi günahtan çıkar.”

[/FONT][FONT=Verdana]Bu günlerde sana bir şey gelmez oldu. Yola gelmen için biraz daralman lazımdır. Başka türlü olmayacak.[/FONT][FONT=Verdana]

Ashâb-ı Kirâm'dan Muaz (r.a) bazen ince ve derin dinî mese­lelere işaret eder, şöyle derdi:
“Geliniz, bir anımızı imanlı geçirelim.” Bunun mânası: “Geliniz, bir anlık olsun zevk âlemine dalalım; geliniz, o yüce kapıdan bir anlık olsun içeri girelim.

[/FONT][FONT=Verdana]Bu kelâmı ile Muaz (r.a) her şeye esas nazarla bakılmasını ve yakîn gözü ile görülmesini isterdi. Zahirde her İslâm adını alan, iman sahibi olamaz. Derin, ince ve önemli meselelere akıl yorması ve an­laması lazımdır. Benliğinde ilâhî bir yakınlık duymayan da iman sa­hibi olmaz. Muaz (r.a) bunları iyi bilirdi. Sözlerini bilgisine göre söylerdi.[/FONT][FONT=Verdana]

Sözü, Peygamber (s.a.v) Efendimiz’e şikâyet yollu duyuruldu: “Sanki imanımız yok mu da, bize Muaz böyle diyor?” Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu.
[/FONT][FONT=Verdana]

“Muaz'ı haline bırakınız.”
[/FONT][FONT=Verdana]

Ey nefse ve şeytana tapan, dünyaya kul olan, senin kullar ya­nında kıymetin yok; Hak katında da önemin kalmadı. Salih kullar yüzüne bakmaz oldular. O salih kişiler âhiretin nimetine tapanı bi­le sevmezler; sen dünyaya tapar oldun; bakarlar mı yüzüne?
[/FONT][FONT=Verdana]

Yazık, hâline acı; işin dil kalabalığı ile geçiyor. Onunla eline ge­çen şeyi alma. Sözü bırak, işe bak. Sen başkalarına göre yalancısın; ama doğruluktan dem vuruyorsun. Şirk ettiğin bilindiği hâlde, tas­dik ettiğini vehmediyorsun.
[/FONT][FONT=Verdana]

Doğruluk, karışık işler arasında olmaz. İşlerin çürük; ama her işini cevherli sanmaktasın.
[/FONT][FONT=Verdana]

Şu anda seninleyim; senin iyiliğin için meşgul olmaktayım. Ya­lan söylemeni yasak ediyorum. Doğru söylemeni emrediyorum. Elim­de üç âlet var. Her şeyi bunlarla ölçmekteyim. O ölçüler;
Kitap, Sün­net ve kalbimdir. Bunlarla bütün iyiyi, kötüyü bilirim, anlarım. Kal­bimle, kalıpların durumunu sezerim. Yaptıkları işe bakarım. Bir kalbin her şeyi olduğu gibi bilmesi için, Kitap ve Sünnetle amel etmesi icap eder. İnsan, kâmil olabilmesi için, Peygamber (s.a.v) Efen­dimiz’e tam uymalı; Kur'an yolunu tutmalıdır. Başka kurtuluş yolu yoktur.

[/FONT][FONT=Verdana]Bilgi ile amel etmek, ilmin süsüdür. Bilgi ile amel kalbi sağlam kılar ve temizler. Kalp sağlam olursa, bütün duygular sağlam olur. Kalp temiz olunca da bütün duygular ona uyar. Kalbe süsler açılın­ca, dış duygulara da verilir. O öyle bir et parçasıdır ki, sağlam olur­sa bünye de sağlam olur.[/FONT][FONT=Verdana]

Kalbin sıhhati, Yaratan'la kul arasındaki muamelenin
dürüstlü­ğüne bağlıdır. O muamele bir sırdır. Bazen bir kuş gibi uçar gider. Kalp bir kafestir, sağlam olursa kuşu tutar. Kalp de bir kuştur; onun kafesi ise bünyedir; sağlam olursa kalp orada durur. Bünye de bir kuştur; kafesi ise kabirdir. O öyle bir kafestir ki, ondan kaçıp kurtul­mak imkânsızdır. Herkes oraya girer. Oranın darlığından kurtulan­lar ise, iman sahipleridir.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

GAVS-ÜL-A'ZAM SEYYİD ABDULKADİR GEYLANİ ([FONT=Comic Sans MS]41.MECLİS)[/FONT]
[/FONT]
 
Sayın Nur-u Dilara;

Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim. Yüce Rabbim sizden ve tüm mümin kardeşlerimizden razı olsun. Bizleri Kur an dan, imandan ayırmasın...amin...

-----------------------------------------------------------------------------

[FONT=Verdana]Mecnun gibi olmalısın. O, kalbinde sevgi yer ettiği zaman halk arasından çıktı. Yalnız olmayı istedi. Vahşî hayvanlarla yaşadı. Şe­hirleri terk etti, harabelere gitti. Halkın ne övmesini dinledi, ne de kötülemesine kulak astı. Kulların konuşması ve sorması ona farksız oldu. Övmeleri hiç olduğu gibi, kötülemeleri de sıfıra düştü.

[/FONT][FONT=Verdana]O Mecnun öyle anlar geçirdi ki, sordular:
[/FONT][FONT=Verdana]
“Sen kimsin?” Söyledi:
[/FONT][FONT=Verdana]“Leylâ...”[/FONT][FONT=Verdana]
“Neredensin?”
[/FONT][FONT=Verdana]
“Leylâ...”
[/FONT][FONT=Verdana]
“Nereye?”
[/FONT][FONT=Verdana]
“Leylâ...”
[/FONT][FONT=Verdana]

Başkalarını gözü görmüyordu. Başkalarını işitmeye kulağı da­yanmıyordu. Artık o bu hâlinden dönemezdi. Yüz çevirenler, onun Mecnunluk hâlinden anlamadılar.


[SIZE=2]GAVS-ÜL-A'ZAM SEYYİD ABDULKADİR GEYLANİ ([FONT=Comic Sans MS]41.MECLİS)[/FONT] [/SIZE][/FONT]
 
Kur an ı daha iyi anlayabilmek için kullanabileceğiniz güzel bir program. 20 farklı meal, Arapça sözlük, Kur an fihristi ve daha pek çok özellik var. Özellikle Arapça dan Türkçe ye çeviri yapmak için kullanabilirsiniz. Arapça öğrenmek ve Kur an ı Arapça okuyup anlamak için kullanabilirsiniz. Ben elimden geldiği kadar Arapça metinler üzerinde çalışıyorum.

Allah hepimizden razı olsun...
 
[FONT=Verdana]-----

Kur’an
bir mucize-i bakidir; onun mucize oluşu ancak anlaşılınca tecelli eder.

--------------------

Mustafa İslamoğlu
[/FONT]
 
------

- De ki: “Benim yolum budur: Ben yalnızca Allah’a çağırıyorum. Ben de, bana uyan kimseler de (ne yaptığımızın) çok iyi farkındayız; ki Allah’ın şanı pek yü­cedir ve ben O’na ait vasıfları başkasına yakıştıranlardan değilim. (Yusuf Sûresi.108)

-----------------------------

[FONT=Verdana]Hayat Kitabı Kur’an Gerekçeli Meal-Tefsir - Mustafa İslamoğlu[/FONT]
 
[FONT=Verdana]-------

Kendilerine ilâhî mesaj (verilip) de onu tilavet etmenin hakkını verenler var ya: (a) işte onlardır ona hakkıyla inananlar; (b) kim de bu mesajı inkâr ederse, işte kaybedenler de onlardır.(c) -Bakara:121 -
[/FONT]

[FONT=Verdana]
NOTLAR
[/FONT]
[FONT=Verdana]a- Tilavet tek başına değil hakka tilavetihi kaydıyla gelmiş. Tek başına tilavette anlamak ve yaşamak şart değildir. Fakat vahyi tilavetin hakkı anlamak ve yaşamaktır. Allah Rasulü de bu ibareyi “ona gereği gibi uyanlar” şeklinde tefsir etmiştir (İbn Hanbel). [/FONT]

[FONT=Verdana]b- Cuma sûresinde “kitap yüklü eşekler” olarak nitelenenlerin tam tersi.[/FONT]

[FONT=Verdana]c- Eğer bir mesajı uygulamak ona gereği gibi inanmanın şartıysa, bir mesajı uygulamamak da ona gereği gibi inanmamanın sonucu olmalıdır. Âyette bu durum inkâr olarak adlandırılmaktadır.
[/FONT]
[FONT=Verdana]------------------------------------------------
[/FONT]
[FONT=Verdana]HAYAT KİTABI KUR’AN - MUSTAFA İSLAMOĞLU[/FONT]
 
[FONT=Verdana]------

Diğergâm olunuz, hodgâm olmayınız. Eğer insanlar inandıkları bir dünyayı rahatlarından, servetlerinden, konforlarından, hayatlarından fedakârlık yapmadan kurabileceklerini düşünüyorlarsa, koskoca bir insanlık tarihi onları yalanlayacaktır. Batıl ehlinin batıl davası için yaptığı fedakârlığı, hak ehli hak davası için yapamıyorsa zaferden söz etmesi de abes olacaktır. Çünkü hayatın en değişmez yasasıdır: “İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır.” Kur’an böyle buyurmaktadır. Buradaki şart “çalışmak”tır. Bir insanın hak yolda oluşu, tembelliğinin mazereti olamaz. Kazananlar, çalışanlar olacaktır.

------------------------------
[/FONT]
[FONT=Verdana]TAVSİYELER - MUSTAFA İSLAMOĞLU[/FONT]
 
[FONT=Verdana]-----

Vahyin inşa ettiği akıl sınırlı formüllerle sınırsız problem çözer.

-----------------------

Mustafa İslamoğlu

[/FONT]
 
[FONT=Verdana]--------

Allah'ı, O'na yaraşır bir
sevgiyle seven, bu sevginin üzerine titrer. [/FONT][FONT=Verdana]Yani, Allah sevgisini yitirme korkusuyla tir tir titreyenler.
[/FONT]
[FONT=Verdana]''Onlar, O'nun yüceliği karşısında derin bir saygıyla titrerler'' (21:28) [/FONT][FONT=Verdana]derken, kastettiği kimseler bunlardır.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Aslında ''Allah korkusu'' adı verilen de budur: [/FONT][FONT=Verdana]İlahi sevgiyi yitirmekten korkmak. ''Ya Allah beni sevmezse!'' , ''Ya O'nun sevgisini yıpratırsam!''

----------------------------------

Mustafa İslamoğlu
[/FONT]
 
[FONT=Verdana]-------

Kur’an;
günah işlemeyenlerden değil, günahına tevbe edenlerden örnek verir.
[/FONT]
----------------------------

Mustafa İslamoğlu
 
[FONT=Comic Sans MS]----------

[FONT=Verdana]- Hz. Adem örneği [/FONT]
[FONT=Verdana]tevbe[/FONT][FONT=Verdana]nin inşası içindir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]- En büyük hata, insanı hatasız görmektir. Kur’an bu yüzden Adem’in iğvaya düşmesinden, Hz. Musa’nın kaza cinayetinden, Hz. Yunus’un kaçışından, Hz. Davud’un tevbesinden, Hz. Peygamber’in uyarılmasından söz eder.
[/FONT]
[FONT=Verdana]- Şeytan; günahında ısrar ettiği için Şeytan oldu, Âdem günahına tevbe ettiği için adam oldu.
[/FONT]
[FONT=Verdana]- Günah işlemek kirlenmektir, istiğfar ise temizlenmektir. Günahla kirlenen istiğfar ile temizlenmelidir.
[/FONT]
-----------------------------------------------

Mustafa İslamoğlu
[/FONT]
 
[FONT=Verdana]---------

- İbrahimî
iman, Allah'a fatura çıkarmayan imandır.[/FONT]
[FONT=Verdana]- İmanda pazarlık olmaz, pazarlık olan yerde iman olmaz.[/FONT]
[FONT=Verdana]- Kur'an'daki Hz. İbrahim örneğinin verdiği ders şudur: [/FONT][FONT=Verdana]Hiçbir Nemrud'un ateşi İbrahimî bir imanı yakamaz.[/FONT]
[FONT=Verdana]- Şarta bağlı her iman, samimiyetsizdir.[/FONT]
[FONT=Verdana]- İman etmek değerlerinden emin olmaktır.[/FONT]
[FONT=Verdana]- İman değerini insanın özgür seçiminden alır.

-----------------------------------
[/FONT]
[FONT=Verdana]Mustafa İslamoğlu[/FONT]
 
[FONT=Verdana]-----

[FONT=Verdana]Kur’an vahyi “Oku!” emriyle başladı.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Zira varlık bir kitap, hayat bir okul, idrak bir okuma faaliyetidir.[/FONT]

-----------------------------------

[FONT=Verdana]Mustafa İslamoğlu[/FONT]
[/FONT]
 
--------

Kur’an’da geçen beş düşünce kavramının açılımı şöyledir:

Tezekkür geçmişe yönelik düşüncedir.
Tedebbür (tedbir) geleceğe yönelik düşüncedir.
Tefakkuh şimdi ve buradaya dair sonuçlar üretmedir (fıkıh).
Taakkul bunlar arasında bağ kurmaktır.
Tefekkür ise bütün bu süreçlerin tamamına verilen isimdir.

-------------------------------------

- Mustafa İSLAMOĞLU -
 
[FONT=Verdana]--------

Müslümanlar söz medeniyetinin çocuklarıydı. İslam'ın zirve vahyi olan Kur'an onlara sözün gücünü öğretmişti.
[/FONT]
[FONT=Verdana]"İkra" demişti ilkin, "Oku Rabbin adına!" demişti. Vur Rabbin adına… Kır Rabbin adına… Yok et Rabbin adına… Tahrip et Rabbin adına… Tarümar et Rabbin adına…diye başlamamıştı.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Müslümanlar söz medeniyetinin çocuklarıydı.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Yüce Kitap onlara "sözün tamamını dinleyip en güzeline uymayı" emretmişti.

---------------------------------------
[/FONT]
[FONT=Verdana]- Mustafa İslamoğlu -[/FONT]
 
------

Benim istediğimi Allah istemiyorsa, konu kapanmıştır ...

-------------------

Necip Fazıl Kısakürek
 
[FONT=Verdana]---------[/FONT]
[FONT=Verdana]
Kur’an’da
bağışlanmak üç mertebeyi ifade eden üç kavramla dile gelir:

[/FONT]
[FONT=Verdana]1) Af : [/FONT][FONT=Verdana]Suçlunun suçunu yüzüne vurup azarladıktan sonra bağışlamak
[/FONT]
[FONT=Verdana]2) Safh : [/FONT][FONT=Verdana]Suçlunun suçunu yüzüne vursa da azarlamadan bağışlamak
[/FONT]
[FONT=Verdana]3) Ğafr (mağfiret) : [/FONT][FONT=Verdana]Suçluya hiç suç işlememiş gibi davranarak bağışlamak


-------------------------------------------

Mustafa İslamoğlu
[/FONT]
 
[FONT=Verdana]-----

- Kur'an Allah'ın hidayetidir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]- Allah’ın hidayeti, O’nun doğru yola yöneltmesidir. Doğru yolun ortasına getirip bırakması değil.[/FONT]

[FONT=Verdana]- Allah’ın hidayeti Allah’ın vahyidir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]- İnsan Allah’tan bir tek şey isteyecek olsa, o şey “Hidayet” olmalıdır.
[/FONT]
[FONT=Verdana]- Hidayet, onu arayan insanın arayışına verilmiş ilahi bir ödüldür.

--------------------------

Mustafa İslamoğlu
[/FONT]
 
[FONT=Verdana]----------------------

- “Mü’minler sadece kardeştirler” (Hucurat 49/10)
[/FONT]
[FONT=Verdana]- Sizden biri kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe (hakiki manada) iman etmiş olmaz” (Buhari, Kitabu’l-İman 6).

[/FONT]
[FONT=Verdana]*******
[/FONT]
[FONT=Verdana]İman kardeşliği, imanların kardeşliğidir. İnsanlar gibi imanlar da kardeş olur. Hatta imanlar kardeş olunca, o imana sahip olanlar da kardeş olmak zorunda kalır. Kardeş olan imanları onlara zımnen der ki: “Eğer bize ait olmak istiyorsanız, siz de bizim gibi kardeş olun!” İmanlar kardeş olunca, o imanlara sahip olanlara bu kardeşliğe sadakat yaraşır. İman kardeşliğine sadakat, imana sadakat olur. İman kardeşliğine ihanet de imana ihanet olur.[/FONT]

[FONT=Verdana]Mü’minler sadece kardeştirler. Mü’min kardeşliğinin temeli imandır. İmanın temeli ise sevgidir.Tıpkı Allah Rasulü’nün buyurduğu gibi: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız.” (Müslim, İman 93-94). Efendimiz, iman etmenin şartı olarak mü’minlerin birbirini sevmesini gösteriyor. Sevgi böylece imanın en büyük şartı olmuş oluyor. Sevgi imanın en büyük şartıysa, mü’mine nefret ne oluyor? O da imanı tahrip eden en büyük hastalık oluyor.

-----------------------------------------------------------------------

[FONT=Verdana]Mustafa İSLAMOĞLU[/FONT]
[/FONT]
 
[FONT=lucida grande]Sana bu Kur'an'ı vahyetmekle kıssaların--- >en güzelini <---anlatıyoruz. (yusuf 3)[/FONT]

[FONT=lucida grande]Allah sözün en güzelini; âyetleri, birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğütleri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir.(zümer 23 )[/FONT]

[FONT=lucida grande]Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (KURAN'I ) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz. (LEYL 7) [/FONT]

[FONT=lucida grande]Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah'a muhtaç görmez ve en güzel sözü (KURAN'I) yalanlarsa biz de onu en zor olana kolayca iletiriz. (LEYL 10)...[/FONT]
 
Sayın yakamoz2106,

Kur an halkamıza hoş geldiniz. Değerli paylaşımlarınız için teşekkür ederim. Allah razı olsun...


----------

[FONT=Verdana]- Kur’an anlaşılmak için aklın arzına nazil olmuştur. Akıllar da onu anlamak için sözün arşına miraç etmelidir.

--------------------------------

Mustafa İslamoğlu
[/FONT]
 
Hoşbuldum teşekkür ederim Allah hepimizden razı olsun . Bende size teşekkür ederim çok değerli paylaşımlarınızdan dolayı.Yalnız bişey soracam ben bu yazı boyutunu ayarlayamadım :) nasıl olacak ? Küçük boyutta kalıyor,3 e ayarlıyorum ama olmuyor yinede, bilgi verirseniz sevinirim.
Allah' a emanet olun ...
 
[SIZE=3][FONT=times new roman]Ben genelde Verdana ile paylaşımlarda bulunuyorum. Verdana da 2 yeterli oluyor. Ya fontu değiştirin ya da font büyüklüğünü artırın.[/FONT][/SIZE]
 
Yaradılış gayemiz

[SIZE=2][SIZE=3][SIZE=4][/SIZE][/SIZE]​[SIZE=3]​[/SIZE][/SIZE][FONT=arial]Rabbimiz olan Allah'ın bizi niçin yarattığını Kur'an'dan dinleyelim:[/FONT]

[FONT=arial]"Ben insanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım."[/FONT]
[FONT=arial](Zariyat: 56)[/FONT]

[FONT=arial]"Ben, onlardan bir rızık istemiyorum.[/FONT]
[FONT=arial]Doğrusu, rızkı veren, O çok şiddetli kuvvet sahibi Allah'tır"[/FONT]
[FONT=arial](Zariyat: 57-58)[/FONT]

[FONT=arial]"Amelce hanginiz daha güzeldir diye, sizi imtihan etmek için,[/FONT]
[FONT=arial]hem ölümü, hem hayatı icad eden, O'dur.[/FONT]
[FONT=arial]O Azizdir. Herşeye Galiptir, Gafur'dur, çok bağışlayandır."[/FONT]
[FONT=arial](Mülk: 2)[/FONT]

[FONT=arial]"(Ey Rasulüm kafirlere) De ki;[/FONT]
[FONT=arial]sizin ibadetiniz olmasa Rabbim sizi ne yapacak (size ne kıymet verir)[/FONT]
[FONT=arial]madem ki, (Allah'ı ve Rasulü) tekzip ettiniz (yalanladınız) o halde,[/FONT]
[FONT=arial]azap size çaresiz vacip olacaktır."[/FONT]
[FONT=arial](Furkan: 77)[/FONT]

[FONT=arial]"Muhakkak ki sen, (Ey Rasulüm)[/FONT]
[FONT=arial]Tarafımızdan elçi olarak kullarımıza gönderilen peygamberlerdensin.[/FONT]
[FONT=arial]Doğru bir yol üzerindesin. Kur'an, Aziz, Rahim olan, Allah'ın indirdiği bir kitaptır."[/FONT]
[FONT=arial](Yasin: 3-5)[/FONT]

[FONT=arial]Kendimizi Allah'a hazırlayalım.[/FONT]
[FONT=arial]Yüce Allah şöyle buyuruyor:[/FONT]

[FONT=arial] "O insanlar sandılar mı ki,[/FONT]
[FONT=arial]iman ettik demeleriyle bırakılacak, imtihana çekilmeyecekler.[/FONT]
[FONT=arial](Ankebut: 2)[/FONT]

[FONT=arial]"Hüküm ve hakimiyet yalnız Allah'ındır.[/FONT]
[FONT=arial]O, yalnız kendisine tâbi olmamızı emretmiştir. İşte doğru din budur.[/FONT]
[FONT=arial]Ama insanların çoğu bilmezler."[/FONT]
[FONT=arial](Yusuf: 40)[/FONT]

[FONT=arial]Her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse,[/FONT]
[FONT=arial]salih bir amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin.[/FONT]
[FONT=arial](Kehf: 110)[/FONT]

[FONT=arial]"Biz sana Kur'anı insanlar için hak ile indirdik. Artık doğru yola gelirse,[/FONT]
[FONT=arial]kendi menfaatinedir. Kim saparsa, ancak kendi zararına sapmış olur.[/FONT]
[FONT=arial]Sen değilsin onların üzerine vekil."[/FONT]
[FONT=arial](Zümer: 41)[/FONT]

[FONT=arial]"De ki; Ey nefislerine karşı haddi aşmış kullarım.[/FONT]
[FONT=arial]Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeyiniz. Çünkü Allah (şirk ve küfürden başka)[/FONT]
[FONT=arial]bütün günahları mağfiret buyurur. Şüphesiz ki, o, gafurdur, çok bağışlayıcıdır.[/FONT]
[FONT=arial]Rahimdir, çok merhametlidir."[/FONT]
[FONT=arial](Zümer: 53)[/FONT]

[FONT=arial]"O'nun için, başınıza azap gelip çatmadan (Tevbe edip) Rabbinize dönün.[/FONT]
[FONT=arial]O'na halis ibadet edin, sonra kurtulamazsınız."[/FONT]
[FONT=arial](Zümer: 54)[/FONT]
 
Merhaba,
öncelikle bu konuyu açan kişiye teşekkür ederim.
Mustafa İslamoğlu sayesinde öğrenmiş olduğum Kuran halkası tabirini bu platforma da taşıdığınız için...
kendisini 4 yıl önce takip etmeye başlamıştım gerçi ne zamandır da izlemiyorum
Mustafa hoca sayesinde Arapça kelime haznem gelişmişti, inşallah konuyu imkan buldukça baştan okuyup, ben de elimdeki notlarımı paylaşmak isterim
iyi akşamlar...
 
[FONT=Verdana]Sayın gül2011 [/FONT]

[FONT=Verdana]Kur an halkamıza hoş geldiniz. Asıl mesaj yazarak konuyu gündemde tuttuğunuz için ben teşekkür ederim. Mustafa Hoca nın dersleriyle ilk tanıştığımda anlamakta zorluk çekiyordum. Sanki ağır bir dil kullanıyormuş gibi geliyordu. Her sabah saat 7 de Hilal tv de tefsir dersleri var. Pazar günleri saat 11 de Esma dersleri, Cuma günleri de 20.30 da Vahyin Penceresi programı var. Elimden geldiği kadar takip ediyorum. Kur an ın mucizevi bir yönü var. İnsanın kapasitesini, zekasını kat kat artırıyor. Eskiden Kur an ı hızlı hızlı okur geçerdim. Şimdi ise önce Arapçasını okuyup Türkçe ye çeviriyorum. Çeviremediğim yerleri sözlükten bakıyorum. Daha sonra 5 farklı mealden karşılaştırmalı olarak okuyorum. Ayrıca Mustafa Hoca nın videolarından hazırlanan yazılı tefsir çalışmasından da okuyorum. Amacım meale, sözlüğe gerek kalmadan Arapça dan kendi başıma Kur an ı okuyup anlayabilmek. Her gün aksatmadan çalışıyorum. İnşallah başaracağım. [/FONT]

[FONT=Verdana]Bu başlığı açmamdaki amaç Kur an mucizesinden herkesin yararlanmasına bir nebze de olsa yardımcı olmaktır. Bir tek kişinin dahi bu yazdıklarımdan faydalanması benim için tarif edilemez bir mutluluk sebebidir.[/FONT]

[FONT=Verdana]Yüce Rabbim bizleri Kur an dan hakkıyla yararlanıp salih amel işleyenlerden eylesin...amin...[/FONT]
 
Sayın Dostempati,
açmış olduğunuz bu konu için ben teşekkür ederim, ve yazmış olduğunuz cevaba da...
Hilal tv'deki M.İslamoğlu'nun programlarıyla ben de ilk Kur'an öğrenirken tanıştım hocam sayesinde... kendisiyle hoca-öğrenciden çok anne kız ilişkimiz vardı ve araştırmayı sevdiğimi bildiğinden benimle de paylaşmıştı, bu programların olduğunu ve okurken anlamamda faydası olacağını bildiği için. o dönemde yazmış olduğunuz gibi hem Salı akşamları olan tefsir programını, hem Cuma akşamları Vahyin Penceresi'ni hem de Pazar günkü Esmâü'l Husnâ derslerini takip etmekteydim. Fakat araya üniversite ve diğer şeyler girince biraz uzak kalmıştım, sizin bu konunuzu görünce bir vesile bugünkü Esma dersini de biraz olsun izleme fırsatı yakaladım, biraz geç hatırlamış olmakla beraber... Maalesef ki sizin kadar yoğunlaşmış değilim, ne yazık ki, dediğim gibi araya başka meşgaleler girince fazla vakit ayıramadım, ama inşallah bundan sonra daha sık takip edeceğim hem konunuzu hem de imkan buldukça programları...
Ben de ilk başlardan beri okurken anlamaya çalışarak sürdürdüm çalışmalarımı, tabii eksik çok, henüz yolun çok başındayım ama biliyorum ki üstünde durdukça öğrenebiliriz.
Bana çok ağır gelmiyordu belki de ilk Kur'an okumayı öğrendiğimde programları beraber götürdüğümden ve dil geçmişim olduğundan dolayı (dilden kastım batı dilleri). Arapça çok farklı bir dünya, hele ki Kur'an'ı anlamak apayrı...
inşallah paylaşımlarınızı elimden geldiğince takip edip ben de elimdeki notlarımı imkan buldukça buraya eklemek isterim
hayırlı pazarlar...
 
Üst Alt