Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Önemsediğim içerikleri burada paylaşıyorum

[FONT=Verdana]--------

Allah'ı anlamakta bize en çok yardımcı olacak 'Esmâu'l Husnâ' dır.- Esmâ'yı anlamak için de vahyi anlamak gerek.

-----------------------

[FONT=Verdana]Mustafa İSLAMOĞLU[/FONT]
[/FONT]
[FONT=Verdana]
[/FONT]
 
[SIZE=2]

[FONT=verdana]Yapmış olduğum çalışmadan bir örnek. 8 farklı kaynaktan okuma ve anlama faaliyeti.

1-Önce Arapça dan okuyup anlama.
2-Bilinmeyen kelimeler için sözlüğe bakma. [/FONT]
[FONT=verdana]3-Daha sonra farklı meallerden okuma anlama, karşılaştırma.
4-Kelime mealinden kelime çalışması.
5-Mustafa İslamoğlu nun tefsir çalışmasından okuma anlama.
6-En son kendi akıl süzgecinden geçirip ders çıkarma, hayata uyarlama.

ARAPÇA METİN
[/FONT][FONT=HASENAT][FONT=HASENAT]
[/FONT][/FONT][FONT=HASENAT][FONT=HASENAT][FONT=verdana][FONT=Verdana][SIZE=5]ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ[/SIZE]

FARKLI MEALLER

Tefhimul Kuran:
Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için de kılavuz olan bir kitaptır.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Diyanet: Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. [/FONT]
[FONT=Verdana]F. Kuran: Doğru olduğu kuşkusuz olan bu kitap, takva sahipleri için hidayet kaynağıdır. [/FONT]
[FONT=Verdana]M. Esed: Üzerinde hiçbir şüpheye yer olmayan bu ilahi kelam Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlara bir rehber (olarak indirilmiş)tir,
[/FONT]
[/FONT][FONT=Arial][FONT=Arial]
[FONT=Verdana]KELİME MEALİ[/FONT][FONT=Verdana]

Zâlikel kitâbu lâ reybe fîh(fîhi), huden lil muttekîn(muttekîne).
[/FONT]

[FONT=Verdana]İşte bu Kitap ki, O'nda hiçbir şüphe yoktur. Takva sahipleri için bir hidayettir.
[/FONT]
[/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/SIZE][FONT=HASENAT][SIZE=6][FONT=HASENAT][SIZE=6][FONT=Arial][SIZE=6][FONT=Arial][SIZE=6]
[SIZE=2][FONT=Verdana]Kelime kelime anlamı
[/FONT]
[/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]1.[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]zâlike[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]: işte bu, bu[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]2.[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]el kitâbu[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]: kitap[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]3.[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana][/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]: yok, değil[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]4.[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]reybe[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]: şüphe[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]5.[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]fî-hi[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]: onun hakkında, onun içinde, onda[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]6.[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]huden[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]: hidayet, hidayete erdiren[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]7.[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]li el muttekîne[/FONT][/SIZE]
[SIZE=2][FONT=Verdana]: takva sahipleri için[/FONT][/SIZE]




[SIZE=2]

[/SIZE]​
[/SIZE][/FONT][/SIZE][/FONT][/SIZE][/FONT][/SIZE][/FONT][SIZE=2][FONT=HASENAT][FONT=HASENAT][FONT=Arial][FONT=Arial]
MUSTAFA İSLAMOĞLU YAZILI TEFSİR ÇALIŞMASI


[FONT=Verdana]2 – “Zalikel kitabü la raybe fıh. hüdel lil müttekıyn.”
[/FONT]

[FONT=Verdana](İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidayettir. (Elmalı)[/FONT]

[FONT=Verdana]Hani Fatiha da ;
[/FONT]
[FONT=Verdana]“İhdinas sıratal müstekıym”
[/FONT]
[FONT=Verdana]Diye rabbimizden;
[/FONT]
[FONT=Verdana]“Bizi dosdoğru yola ulaştır. “
[/FONT]
[FONT=Verdana]Diye dua etmiştik ya. İşte o şu anda cevabını buluyor, o duamıza Allah bu kitabı uzatıyor.[/FONT]

[FONT=Verdana]“İşte bu kitap, kendisinde kuşku olmayan bir kitap.”
[/FONT]
[FONT=Verdana]“hüdel lil müttekıyn.”
[/FONT]
[FONT=Verdana]“Müttakiler için hidayettir.”
[/FONT]
[FONT=Verdana]Bu “la rayb” daki Rayb kelimesi kuşku anlamına gelir. Bu hangi anlamda anlaşılması gerekir diye sorulacak olursa, yine bu surenin hemen 23. ayetinde;
[/FONT]
[FONT=Verdana]Ve in küntüm fiy raybin mimmâ nezzelnâ alâ abdinâ fe’tû Bisûretin min mislihi ved’û şühedâeküm min dûnillahi in küntüm sadikıyn;[/FONT]
[FONT=Verdana]
(“Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur’ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah’tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz.” (elmalı)
[/FONT]
[FONT=Verdana]Eğer siz kulumuza indirdiğimiz şeyden kuşkulanıyorsanız, şüpheleniyorsanız, haydi şahitlerinizi de getirerek, Allah dışındaki tüm şahitlerinizi de toplayarak onun gibi bir sure getirin, onun bir benzerini getirin. Diye meydan okumaktadır.
[/FONT]
[FONT=Verdana]O ayette kullanılan şüphe ile bu ayette kullanılan şüpheyi birbiriyle tefsir etmek gerekirse o zaman burada kendisinde şüphe olmayandan kasıt, bu kitabın kaynağının ilahi olduğunda şüphe olmayan biçiminde açıklanır.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Yine bu şu manaya da gelebilir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]“la raybe fıh* hüdel lil müttekıyn”
[/FONT]
[FONT=Verdana]Bu kitabın Muttakiler için bir kılavuz, bir rehber, doğru yolu gösteren bir kılavuz oluşunda kuşku yoktur. Biçiminde anlaşılabilir. Böyle de anlaşılabilir. Dolayısıyla her iki anlayışta doğrudur. Bu ayeti kerime de geçen; “Muttakıyn” ifadesi Allah bilinci diye çevrilebilir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]“İttika” Aslında etimolojik anlamı korkmak, korunmaktır. Sakınmaktır. Mesela Arap’lar; “ıttaka bi terasihi.”, Kalkanıyla kendisini korudu derler. Yine bir hadiste;
[/FONT]
[FONT=Verdana]“Künna izeşteddel be’se ittegayna bi resulillah”
[/FONT]
[FONT=Verdana]“Savaş çok kızışınca biz resulallah’a etten duvar ördük. Koruduk. Yani biz resulallah’a korunak olduk. O ittegayna bu anlama geliyor. Düşmanıyla kendisi arasında bir engel koymak ittiga budur. Peki bu manayı eğer şer’i manaya taşırsak ne anlama gelir;
[/FONT]
[FONT=Verdana]Cehennem ile insan arasına engel koymak.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Allah ile insanın arasının açılmaması için, şeytan ile insan arasına engel koymak.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Nefis ile insan arasına engel koymak.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Arzular, heva ve heveslerle iman arasına engel koymak.[/FONT]

[FONT=Verdana]Düşmanla dost arasına engel koymak. Bu anlamlara gelir. Ama tabiî ki eğer biraz önceki misalimizden yola çıkarsak; Bir insanın Muttaki olabilmesi, Allah’a karşı sorumluluk şuuruyla donanabilmesi ile mümkündür. Bu bir şuur meselesidir. Şeytan’a karşı, cehenneme karşı engel koyabilmemiz için, Allah ile aranızdaki engelin kaldırılması gerekmektedir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Niçin koyarsınız engeli, Allah’a daha yakın olabilmek için. İşte bu manada Allah şuurunun uyanması lazım insanda.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Bazı ilim adamları bu kelimeyi; Allah’a karşı sorumluluk şuuru biçiminde çevirmişler. Bu güzel bir çeviri ancak eksik bir çeviri. Bu Yalnızca Allah’a karşı sorumluluk bilinci değil, aynı zamanda Allah’a karşı duyulan bir muhabbet ve yakınlığı da ifade eder. Çünkü Allah’tan sakınmak değil, Allah’a yaklaşmak için günahtan sakınmak. Allah’tan da çekinmek, niçin, O’nun sevgisini kaybetmekten O’nun sevgisini yitirmekten çekinmek.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Devam ediyoruz;


[/FONT]

[/FONT][/FONT][/FONT][/FONT][/SIZE]
 
[FONT=Verdana]-----

Kur'an
da yok oluş diye bir şey yoktur. Ölüm vardır, ölüm bir başka hayata geçiştir.

--------------

Mustafa İslamoğlu
[/FONT]
 
[FONT=Verdana]--------
[/FONT]
[FONT=Verdana]Eğer Kur'an'ın dibine toprak olursanız Kur'an'ın kokusu size siner.

----------------------

[SIZE=2]Mustafa İslamoğlu [/SIZE]
[/FONT]
 
[FONT=Verdana]-----------

Vahiy
aç ruhları doyurmak için indirilmiş bir gök sofrasıdır.

Bu sofradan yemek için, insanın, ruhunun acıktığını bilmesi lazım. Midemizin açlığını beynimize haber veren enzimler vardır. Bu enzimler organizma ile beyin arasında bir “elçi” işlevi görürler. Bu elçilerin getirdiği haberle insan açlığını fark eder ve yiyecek arayışına yönelir. Hayatı idame ettirmek için karın doyurma süreci işte böyle gelişir. Ne var ki aç ruhlara açlıklarını haber veren “enzimler” yoktur, fakat Allah’ın seçtiği “elçiler” vardır.

Allah o elçiler aracılığıyla yolladığı vahiyleri aç ruhların önüne bir gök sofrası gibi sermiştir.

--------------------------------------

Mustafa İslamoğlu[/FONT]
 
[FONT=verdana][FONT=Tahoma]----

Kur'an
[/FONT]
[FONT=Tahoma]eğitimi değer eğitimidir.

----------------

[FONT=verdana]Mustafa İslamoğlu [/FONT]
[/FONT][/FONT]
 
--------

Herkes bir şeyle teselli olur.

Biz de vahiyle teselli oluyoruz.

Hamdolsun

------------------

Mustafa İSLAMOĞLU
 
[FONT=Verdana]---------------

Kur’an
[/FONT]
[FONT=Verdana]Kur’an, fu’lan vezninin de delalet ettiği gibi “okumanın tüm olumlu anlamlarıyla daima okunan” demektir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Kur’an’ı Kur’an’a sorduğumuzda, o kendisini bize şu özellikleriyle tanıtmaktadır:
[/FONT]
[FONT=Verdana]1) Allah’ın kelâmıdır. Kelâm sıfatının, tüm diğer vahiyler gibi, başı arşta ayakları arzda olan Şilî bir tecellisidir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]2) Arapça bir hitaptır. Arapça Allah’ın dili değil Kur’an’ın dilidir ve hiçbir tercüme Kur’an değildir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]3) Tevatür yoluyla nakledilmiştir ve Allah’ın koruması altındadır. İndiği ilk günden itibaren binlerce inananın hafızalarında, gönüllerinde, hayatlarında ve yazılan mushaşarda taşınarak bugünlere gelmiştir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]4) Anlaması kolaylaştırılmış, bizzat kendi kendisini tefsir eden apaçık bir hitaptır. O, her okuyanın kendine göre anlam verdiği bir hitap değil, murad-ı ilâhiyi taşıyan bir hitaptır.
[/FONT]
[FONT=Verdana]5) Mucizedir. Önceki Peygamberlere verilen mucizeler göründüğü zaman ve mekânla sınırlıydı ve tarihseldi, Kur’an ise zamanlarüstü yaşayan bir mucizedir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]6) Evrenseldir. Sadece belli bir mekana ve zamana değil tüm insanlığa rehber olarak gönderilmiştir.
[/FONT]
[FONT=Verdana]7) Kapsayıcı ve bütüncüldür. Hayatın her alanına dair değişmez değerleri ortaya koyar.
[/FONT]
[FONT=Verdana]8) Hidayet, nur ve furkandır. İnsana rehberlik eder, doğruyu yanlıştan ayırır ve karanlık akılları ışığıyla aydınlatır.
[/FONT]
[FONT=Verdana]9) Parça parça inmiştir. Çünkü Kur’an hayat kitabıdır ve ilâhi bir inşâ projesi olarak hayata anlam katmak için gönderilmiştir.


----------------------------------------------------------------------------

[FONT=Verdana]Hayat Kitabı Kur'an (Gerekçeli Meal-Tefsir) / Mustafa İslâmoğlu[/FONT]
[/FONT]
 
[SIZE=2][FONT=Verdana]Kur' an (2. bölüm)

--------

Sözün özü, Kur’an okumak ucu cennete ulaşan bir yolculuğa çıkmaktır. Tıpkı
Hz. Peygamber’in dediği gibi: “Kur’an okuyan kimseye şöyle denir: Oku ve yücel! Dünyada okuduğun gibi oku! Makamın, son okuyacağın âyetin olduğu yerdedir.” (Tirmizî, Fedailu’l-Kur’an 17).
[/FONT]
[FONT=Verdana]Şuara 192-196, İsra 106 ve Âl-i İmran 3-4’ten yola çıkarak Kur’an’da Kur’an’ın tarifi şöyledir: Âlemlerin Rabbinden emin bir elçi vasıtasıyla ebedi hakikatin anlam ve amacına uygun olarak Hz. Muhammed aleyhisselamın kalbine açık ve anlaşılır bir Arapça ile insanlığa iletilmek üzere indirilen, önceki vahiylerde yer alan ezeli hakikatleri bünyesinde taşıyan ve onları tasdik eden, insanlığa yol gösteren ve iyiyi kötüden ayıran ilâhi kelâmdır.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Kur’an’ın kendi tarifinde, vahyin Arap diliyle indirilişi doğrudan Kur’an’ın bir sıfatı olarak yer alır (Kur’ânen ‘arabiyyen). Kur’an’ın Arapça oluşunun vurgulanması, zımnen “anlaşılabilsin diye beşer türünün konuştuğu dillerden bir dille indirildi” vurgusunu taşır. Fakat bu zımni vurgu Arapça’nın vahyin sıfatı olduğu gerçeğini değiştirmez. Arapça’nın Kur’an vahyinin sıfatı olması demek, son tahlilde Kur’an’ın bir dili olduğunu söylemektir. Zira her peygamber kendi kavminin diliyle gönderilmiştir (14:4). Bunun da gerekçesi mesajın anlaşılmasıdır.[/FONT]

[FONT=Verdana]Kur’an vahyinin Arapça ile gönderilmesi vahyin mesajının evrensel olmasına mani değildir. Zira mâna ruh, lisan o ruhun üşendiği beden gibidir. Nasıl ki beden ruhun aracı ise, dil de mânanın aracıdır. Kur’an’daki hakikatlerin önceki kitaplarda da beyan edildiği söylenmiştir (26:196; 87:18-19). Önceki kitaplar ise farklı dillerde indirilmişti. Kur’an’ın nazmı mânasındadır ve mâna bir dilin lafızlarına hasredilemez. Hele bu mâna zamanlar ve zeminler üstü vahyin mânasıysa, bu daha bir böyledir. İlâhî kelâm kelimelerin kalbine inmiş, Arapça lafızlar yüce mânaları taşıyan birer kab olmuştur. Mânalar kabın şeklini almış, kab mânaların boyasıyla boyanıp haliyle hemhal olmuştur. Lafız ve mâna et ve tırnak gibi birbirine kaynamıştır. Bilincin mânaya değebilmesi için önce lafza değmesi gerekir. Yani kabın içindekine ulaşmanın yolu kaba ulaşmaktan geçer.

---------------------------------------------------
[/FONT]


[FONT=Verdana]Hayat Kitabı Kur'an (Gerekçeli Meal-Tefsir) / Mustafa İslâmoğlu[/FONT][/SIZE]
 
[FONT=Verdana]-----

"Objektiflik namussuzluktur! Ben tarafım. Hakikatten tarafım..."

-------------

Cemil Meriç
[/FONT]
 
[FONT=Verdana]-----

Allah insana vahiyle, insan Allah'a dua ile konuşur.

----------------

[SIZE=2]Mustafa İslamoğlu[/SIZE]
[/FONT]
 
[FONT=Verdana]------
[/FONT]
[FONT=Verdana]Yusuf suresinin mesajı şudur:
[/FONT]
[FONT=Verdana]Ey Mekke’nin Yusuf’u! Kıskanç kardeşlerin seni kuyuya atmak istese de Rabbin seni Medine’ye sultan edecek.

--------------------------

[SIZE=2]Mustafa İslamoğlu[/SIZE]


[/FONT]
 
[FONT=Verdana]------

“Âlim Kur’an’ın önüne hiçbir şeyi geçirmeyendir”.

------------------
[/FONT]
[FONT=Verdana]Hz. Ali (r.a.)[/FONT]
 
Mustafa İSLAMOĞLU | Facebook

----

[FONT=Verdana]Sıkıntılarımızın ana nedeni kitaba uymak yerine, kitabı kendimize uydurmaktan ileri gelmektedir.

----------------

[SIZE=2]Mustafa İslamoğlu[/SIZE]
[/FONT]
 
------

İlahi bir inşa projesi olan vahyin muhatabı insandır. Zira insan hayatın öznesi olsun için yaratılmıştır. Hayatı inşa edecek olan insandır. Yerler ve gökler, güneş ve ay, karalar ve denizler bu yüzden insanın emrine musahhar kılınmıştır. Bu yüzden insan Allah tarafından “yeryüzünün halifesi” olarak atanmıştır. Halifeliğini hakkıyla eda edebilmek için önce bir ustaya çırak olması lazımdır. O usta vahiydir. İnsan yeryüzünün ustası olmak istiyorsa önce vahyin çırağı olmalıdır. Vahiy tarafından eğitilmeli, vahyin terbiyesinden geçmelidir. Bunun olmazsa olmaz şartı vahyi anlamaktır.

------------------------

Mustafa İslamoğlu
 
Kur'an'da nerede yağmurdan söz edilirse,orada zımnen vahiyden söz ediliyor demektir.Örneğin,Rûm süresi 24 ayette işaret edildiği gibi.Tıpkı çöle düşen yağmurun çölü göle çevirmesi gibi, çöle dönmüş gönüllere düşen vahiy de orayı dirilterek eşkıyadan evliya çıkarır.Ebu Zer'in hayatı, bunun en çarpıcı örneğini oluşturur.
[SIZE=3]
Mustafa İslamoğlu[/SIZE]
 
---------

Namaz kılmak kolay iş. Namazın maksadını hayatımızda gerçekleştirmek zor iş.

Kur’an kıraat etmek kolay iş. Kur’anî ahlak ile donanmak zor, ama çok zor iş.

[FONT=verdana]Hacca gitmek kolay iş. Hacı olmak, Âdem gibi adam olmak zor iş.

Kur’an’ın tefekkür, tedebbür, taakkul, tezekkür ve tefakkûh üzerinde neden bu kadar durduğu sanırım daha iyi anlaşılıyor.

Boşuna demiyor Kur’an, “Onlar Kur’an üzerinde derin derin düşünmüyorlar mı?” diye.

“Kur’an tak diye emir verir, mü’min şak diye yapar” mı diyeceksiniz. Eğer iş böyleyse, Kur’an üzerinde düşünme emri de neyin nesiydi? Belli ki iş böyle değil.

Son sözü Kur’an söylesin: “Aklını kullanmayanları Allah pisliğe mahkûm eder.”

-----------------------------------

(Mustafa İslamoğlu)[/FONT]
 
[FONT=verdana][SIZE=2]-------

Çocuklarınıza masal yerine Kur’an kahramanlarının; Hz. İbrahim’in, Hz. İsmail’in, Hz. Musa’nın, Hz. Yusuf’un, Hz. İsa’nın kıssalarını anlatınız. Onların hayal dünyasına çağdaş kültür sahte futbol ilahlarını ve pop megastarlarını sokmadan, siz, Kur’an kahramanlarını sokunuz.

-------------------------

Mustafa İslamoğlu
[/SIZE][/FONT]
 
[FONT=Verdana]---

Cuma 9. ayet

[FONT=Verdana]Hayat Kitabı Kur'an - Gerekçeli Meal - Tefsir - Mustafa İslamoğlu [/FONT]
- SiZ ey iman edenler! [1] Cuma günü[2] namaza çağrıldığınızda,[3] alışverişi keserek Allah’ın öğüdüne[4] koşun! Eğer (hayır ile çıkar arasındaki farkı) bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.[5]
[/FONT][FONT=Verdana]
[FONT=Verdana]Tefhimul Kuran Ey iman edenler, Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ı zikretmeğe koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. [/FONT]

[FONT=Verdana]Diyanet Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. [/FONT]

[FONT=Verdana]F. Kuran Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer siz gerçeği anlayan kimseler iseniz elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. [/FONT]

[FONT=Verdana]M. Esed Siz ey imana ermiş olanlar! Cuma günü namaz için çağrıldığınızda her türlü dünyevi alışverişi bırakıp Allah'ı anmaya koşun! Eğer bilseniz, bu sizin yararınızadır.



[/FONT]
62/CUMA-9

[SIZE=5]يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِي لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ[/SIZE]​

Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ nûdiye lis salâti min yevmil cumuati fes’av ilâ zikrillâhi ve zerûl bey’a, zâlikum hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).

Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Cuma günü namaza nida olunduğu zaman (çağrıldığınız zaman) hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. İşte bu, sizin için daha hayırlıdır, keşke bilseniz.

Kelime kelime anlamı
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
3.
izâ nûdiye
: nida edildiği zaman, seslenildiği, çağrıldığı zaman
4.
li es salâti
: namaza, namaz için
5.
min yevmi
: (günlerden) ..... günü
6.
el cumuati
: cuma
7.
fes'av (fe is'av)
: o zaman, hemen koşun
8.
ilâ zikri allâhi
: Allah'ı zikretmeye, Allah'ın zikrine
9.
ve zerû
: ve bırakın
10.
el bey'a
: alışveriş
11.
zâlikum
: işte bu
12.
hayrun
: daha hayırlı
13.
lekum
: sizin için
14.
in
: eğer, keşke
15.
kuntum
: siz oldunuz
16.
ta'lemûne
: biliyorsunuz, bilirsiniz









[/FONT]
 
[FONT=verdana]---

Hayatımız Kur an
Sevdamız Kur an
Davamız Kur an

----------------

OKUDUN MU?[/FONT]
 
[FONT=Verdana]--

Dünümüz
Kur an[/FONT]
[FONT=Verdana]Günümüz Kur an[/FONT]
[FONT=Verdana]Ömrümüz Kur an

-----
[/FONT]

[FONT=Verdana]OKUDUN MU ?[/FONT]
 
[FONT=verdana]----

İLİM İLİM BİLMEKTİR

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır
Okumaktan mani ne, kişi Hakkı bilmektir
Çün okudun bilemedin, ha bir kuru emektir

Okudum bildim deme, çok taat kıldım deme
Eri hak bilmez isen, abes yere yelmektir
Dört kitabın manisi, bellidir bir elif te
Sen elif dersin hoca, manisi ne demektir

Yunus der ki Ey hoca
Gerekse var bin Hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir

-----------------------------

Yunus Emre

Taat : İbadet
Abes : Boş yere, boşuna
Yelmek : Ardından gitmek
Manisi : Anlamı
[/FONT]
 
[FONT=verdana]----

Allah’ım!
Ben kulum, Sen Allah’sın.
Ben isteyenim, Sen verensin.
Ben susayanım, Sen suvaransın.
Ben muhtacım, Sen ihtiyaç giderensin.
Ben kendine yetmeyen, Sen her şeye yetensin.
Ben beni bilmeyen, Sen beni benden iyi bilensin.
Ben bende olmayan, Sen şahdamarımdan yakın olansın.
Kul kulca ister, Sen Allah’ça verensin.
Halim arzuhalimdir, duruşum duam.
Sensizsem neyim var, Senliysem ne gam?

--------------------------

Mustafa İslamoğlu
[/FONT]
 
[FONT=Verdana]----------
[/FONT]
[FONT=Verdana]Celadetli olunuz. Asrımızın en büyük eksikliği celadet yokluğudur. İlim celadetle taçlandığında fazilettir. İnandığı değerler uğruna yeri gelince Sokrates gibi [/FONT][FONT=Verdana]baldıran tasını tepesine dikemeyenler, ilimlerinin ve imanlarının namusunu feda etmişlerdir.[/FONT]

[FONT=Verdana]-----------------------
[/FONT]
[FONT=Verdana]Mustafa İslamoğlu [/FONT]
 
[SIZE=5][FONT=Tahoma][SIZE=3][SIZE=2][FONT=Verdana]--

Yeni tanıştığımız her insan, Allah’ın bize nazil ettiği bir ayettir.

-------

[/FONT][FONT=Verdana]Mustafa İslamoğlu [/FONT][/SIZE]
[/SIZE]
[/FONT][/SIZE]
[SIZE=5][FONT=Tahoma]

[/FONT][/SIZE]
 
[FONT=Verdana]-------

Vahyin amacı:

Vahiy ilahi bir inşa projesidir.
İlk inşa ettiği Allah Resulü dür.
Hz. Muhammed as. vahyin insana dönüşmüşüdür.
Vahiy Allah Resulü nün hitaba dönüşmüşüdür.

-------------------------

Mustafa İslamoğlu
[/FONT]
 
[SIZE=4][FONT=verdana]
[SIZE=2][FONT=Verdana]------

Hâkim’in istihrac ettiği bir hadis, benim hayat düsturumdur: “Allah’ın dinini dert edinenin özel dertlerini Allah satın alır, Allah’ın dinini dert edinmeyeni Allah kendi dertleriyle baş başa bırakır.“

-------------------[/FONT]
[/SIZE][SIZE=2][FONT=Tahoma]

[/FONT]
[FONT=Verdana]Mustafa İSLAMOĞLU[/FONT]
[/SIZE]
[/FONT]
[/SIZE]
 
[FONT=Verdana]----------

Ramazan elbette ikram eder. Çünkü o, bir gök sofrası olan vahyin insanlığın kararan ufkunu aydınlattığı ayı temsil ediyor. O, Kur'an vahyinin doğum ayı olduğu için kutlanıyor. Bunun anlamı açıktır: Ramazan tüm bereketini, tüm kutsiyetini, tüm hikmetini vahiyden alıyor!

------------------------------

Mustafa İslamoğlu[/FONT]
 
[FONT=Verdana]---------

Ramazan, Kur'an'la bütünleşme ayı olmalı.[/FONT]
[FONT=Verdana]
Kur'an sadece elimizde ve dilimizde değil,
yüreğimizde, aklımızda, hepsinden öte hayatımızda olmalı.

------------------------------------------
[/FONT]

[FONT=Verdana][SIZE=2]Mustafa İslamoğlu [/SIZE]
[/FONT]
 
Üst Alt