Öncelikle selamlar ve herkese geçmiş olsun, ben 20 sene önce yutak kanseri oldum ve bir defa nüksederek 4 sene sonra Ankara onkoloji hastanesinde tedavim tamamlandı. kemoterapi yan etkisi olarak düşük kan değerleri sonucu baskılanmış bağışıklık sistemi ve radyo terapi sonucu çenemin kilitlenmesi, burnumun içinin başta mekanik temizlemeler olmak üzere sürekli temizlenmeye muhtaç olması neticesi damakta delik, çekilen dişlerden sinüse boşluk, ağzım burnum bir oldu gibi, koku almıyorum, burunda sürekli sinüzit ve enfeksiyon neticesi dışarı kötü koku soluyor ve sürekli özellikle işe giderken türlü türlü yağları burnuma çektim, aşırı krutlanma neticesi burun yolunu açmak için sıcak suyu ince hortumla burnuma verdim, kulaklarda işitme kayıpları ve sol kulak 17 senedir iltihap dolu, neyse bir sürü başka şeyler ile 14 sene idare ederken gözümde yanma başladı bir gün kardeşim şaşı olmuşsun dedi, hastaneye koştuk mr çekildi, kafada kanser heryeri sarmış diye özetlenebilecek bir rapor aldık, ancak biyopsi şart idi ve netice cerrahpaşada ameliyat falan derken 1 aydan fazla geçti kafa tabanı osteomyeliti yani kafanın ortasındaki kemik enfeksiyonu, iltihapı gözün arkasından atıyor ve sürekli gözden iltihap geliyor idi, hastalık başlayalı iki sene oldu, kafa çok çetrefilli ameliyatı neredeyse imkansız bir yer olduğundan debridman falan yapamadılar, yapılabilecek yerleri cerrahpaşa'da yapamadılar, kbb'sinde endoskopik ameliyat yapabilecek bir teknoloji bile yok, ama bir defa biyopsi almak için yüzüme cladwell tekmiği ile burnumun yanındaki kemiği açıp oradan parça aldılar ama inanın kemiği kesen aletler var ince taşlama cihazı gibi , bunlarda yok idi ve bildiğiniz normal çekiç ve keski ile açtılar, kafatasımı tam hissettim, madem bu kadar açtınız bari debridman yapaydınız bu cefa için değermiydi diye doktorlara dert yandım, yüzün yanlarında nekrotik yarı ölü dokular dolu zaten, neyse evde damardan enfeksiyon tedavisi başladı kutularla ilaç bitti, hastanede boş oda yoktu benim içinde tercih edilebilir olan ev idi, mesele zaten zamanında kemo damarları bozmuştu , antibiyotik pierasilin tazobaktam idi başta , 2 aya yakın bir süre sonunda polinöropati'ye ve alerjik reaksiyona sebep oldu, vücudun her noktasının beni kaşı diye insanı çıldırttığı bir reaksiyon, polinöropati ise fena ağrı ve sancı ve yanma denilemeyecek bir çeşit karışık acı ve uyuşma veren bir hastalık, sürekli ilaç alıyorum, el hasıl bu süreçte bir sürü yabancı makale okudum, hatta doktora enfeksiyon tedavisi öncesi anlattım , bak kemik temizlenmeden ölü dokular alınmadan antibiyotik tedavisi işe yaramaz sadece yayılmayı geciktiriyor, önce tedavi yaptılar sonra ağızdan antibiyotik verip eve gönderdiler, bir süre sonra haplar midemş mahvetti, ağzımdan kan geldi, onu bıraktım hastaneye gitmeyi de bıraktım , nsaid yani ibuprofen ve diklofenak gibi antienflamatuvar ilaçlarla ağrılara çözüm bularak devam ettim zira kafamın sağ tarafı ağrıyordu, sağgözümü iltihap bölgesi ileri itmişti, antienlamatuar ilaçlar gerçekten iltihabı kesiyor ancak tedavi edici değil sadece geçici iltihabı kesiyor belki dışarıda yara varsa iyileşmesini hızlandırabilir, bunun dışında eski çocukluk tabiriye kafam sağ tarafa büyük bir bombe yaparak şişiyor idi, biz önceden faydasına inandığımız sülük tedavisi ile bu sıradışı şişmeyi ve ağrıyı bir kaç defa sonlandırdık çok şükür , ama şimdi yeni anlıyorumki bu şişlik beyinde absenin yaptığı bir şişlik imiş, ben modern tıbba hürmetkarım ancak çok spesifik vakalarda maalesef doktorlar yetersiz kalabiliyor, neyse bu şekilde işe lardeşimin yardımıyla gidiyor idim araba süremeyecek derece halsizdim ve istanbul trafiği zaten stres, iki ay önce işten eve dönerken kendimi iyice halsiz hissettiğim noktada bir epilepsi nöbeti başlamış en son hatırladığım şey eve dönüp kahve içme arzum idi, o sırada kardeşim bir yandan sürekli tireyen bei bir yandan arabayı kontrol etmeye çalışırken bezmi alem valide sultan hastanesine ambulansa sevk ederek beni götürüyorlar arada karmaşada arabadan cep telefonumu çaldılar
Ben en başda şiddetli baş ağrısı ile artık imdat isteme noktasına gelmiştim yarı şuurlu olarak, bana morfin verin derdime o çare olur diye etrafa sözler savururken şuur iyice gidiyor ve beni özel odaya kaldırıp antibiyotik tedavisi başlamışlar, mr'da beyinde büyük abse görmüşler yani menenjit olmuş, bir gece solunum tehlikeye giriyor diyerek ameliyata almışlar, riskli bir ameliyat benim dünyadan haberim yok, çok güzel ameliyatla abse alınmış, ben sonra kafamda zımbalar olduğunu gördüm beni ameliyat mı etmişler dedim, neyse aradaki hadisatı boşverip yeniden antibiyotik tedavisi başladı, hastanede 2 aya yakın yatıp 13 gün önce nihayet eve döndüm ama kolumda intraket sanki pranga gibi, son bir hafta 24 saatte bir damar patlamaya ve hastaneye damar yoku açmaya gidiyoruz, damaryolu zor bulunuyor ordan dene burdan dene tahammülüm kalmadı , en son taktılar dün patladı, antibiyotik seftazidim, doktora abimin durumu böyle diye anlattı kardeşim damar idare edene kadar gitsin sonra aüızdan devam diye sağolsun doktor hanım kolaylık gösterdi, şu an gözümden hala iltihap geliyor, yani kemiklerin içine herkesin bahsettiği gibi antibiyotik nüfuz edemiyor ve yarı ölü dokularada öyle, bu forumu baştan sona okudum ve genelde bacakta olan osteomyelitler var bende daha riskli yerde, yılanın başını ezmek lazım değil mi
Sonra dedemin vefatını düşündüm yıllarca dizinden iltihap aktı neticede dizinden ameliyata girdi çıkamadı anladım ki o da osteomyelit, ankara çubuk devlet hastanesinde yaptılar ameliyatı, gönülyarası ısırgan otu deneyecektin denemedin galiba, hatta sadece ısırgan konusu açıldı kapanmadı, ama soğan ve sarımsak tavsiyeni uygulamaya başladım, foruma katkı olarak şunları ekleyeyim, mutlaka kendi bağışıklık sistemi kuvvetli olmalı, ben kemo gören birisi olarak önce zeytin ağacı yaprağı ekstresi, sonra zencefilli ballı şurup, ve yiyyebildiğim kadar paça yemeye devam etme kararı aldım, yemeklerde çiğ soğan, şimdi ısırganı burada okudum denemeye değer, son hastane tecrübem sağlığın ne kadar kıymetli ve insan olarak benim ne kadar yanlızlığa tahammül edemediğimi öğretti, kalbimi temizledi, beyin ameliyatı yada antibiyotikler nedeniyle unutkanlık var ama herşeyi hatırlamamakta güzel, burada yine bugün izledim üniversite araştırması google'da t1 hücreleri ve kanser diye aratın belki bulursunuz, bağışıklık sistemi hücresi t1 serotonin hormonu ile aktive olarak kanserli hücreleri yok ediyor, serotonin ise mutluluk olunca salgılanan hormon, zaten gönülyarası arada bahsetmiş moralim bozuldu yaram kötüleşti diye, el hasıl bu hamur çok su götürür ben anti
biyotik alternatifi tedavilere muhtacım ve deneyenler yazarlarsa müteşekkir olurum, normalde benim crp 37 civarı seyrederdi, en son hatırlamıyorum hemoglobin seviyem 13 bunu yükseltmek için çabalayacağım ve 1 hafta içinde son tedavi bana ne yaptı bakacağım, ölüme çok yaklaştığımı defalarca hissettim, çok şükür yaşamayı da seviyorum eğer kolay olacaksa ölümü'de seviyorum kimisi için nasiptir, buradaki arkadaşların hastalığı benimkinde farklı lütfen ölümden bahsetmemden rahatsız olmayın, öyle ağrılarım oldu ki ölümü sanki kaçış gibi hissettim, burada tecrübelerini paylaşan bütün arkadaşlara başta gönülyarası olmak üzere teşekkürlerimi arzediyorum. Gönülyarası senin yerinde olsaydım tavsiye olarak dolaşım sorunu olan diz altı'na dolaşımı düzeltmek üzere harekete geçerdim, mesela sülük mükemmeldir ve burada bazıları hafife alıyorlar, kesinlikle amerikan belgeselinde dahi nasıl modern tıpta kullanıldığını gözlerimle gördüm. herkese selamlar. Şiddetli hastalık musibetinden allah cümlemizi muhafaza etsin, huzur içinde yaşamak için hep güzel şeyler düşünün bilimsel olarak ispatlı açın videoyu izleyin t1 bağışıklık hücresi serotonini yiyince nasıl saldırganlaşıyor )