Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Yaşam kavgadır, kavga ile güzeldir [Tartışma]

Bana göre göre entellektüel insan, kendi kafasında sorunsallar yaratıp sonrada bu sorularına cevap arayan kişidir.
 
marx ı doğru okuyan biri konulara tarihe böyele fizik ötesi yöntemle idealist açılım getirir anlayamadım.
 
Suyun kaynamasını beklemeye bizim ömrümüz kifayet etmeyebilir Baben:D
 
O bizim meselemiz değil ki..:)

Daha dorusu "beklemek" bizlik mesele değil..

Kısa bir zaman önce başka bir başlıkta yazmıştım:

ayrımcılık da, pozitif ayrımcılık da, çelişkiler de, neden oldukları mücadeleler/kavgalar da hep ama hep devam edecektir!

Mülkiyet kavramı da kalkmayacaktır! Ama kalkması için uğrunda mücadele bile başlı başına bir olay, bir keyiftir!!

Zaman kavramı yok yani burada! Var da yok!:rolleyes:
 
Kabul. Başım üstüne...:)
Sadece ben artık o malum- tüm gece burada sözkonusu olan kavgada yokum.
Tek kavgam kendimce, elimden geldiğince insanca yaşam üzerine.
Bu kavgada hiç bir sistemden, hiç bir teoriden hiç bir öğretiden yana değilim. Sadece insanım. İnsanca yaşamak ve yaşatmak isteyen basit bir insan:rolleyes:
 
hayat tek düze olmaz.mesela yemekte acı yeriz canımız acır ama bu bize zevk verir herzaman tatlı yenmez hayatta kavga ile güzeldir mücadele etmeliyiz yaşamla savaşmalıyız hatta can arkadaşımızla tartışmalıyız bunlar ağlamak ve gülmek kadar doğal ve olması gerekenlerdir.
 
empatizana haksız yüklenmelerin olduğu kanısındayım.

Kominizm mükemmel bir teori olabilir. Fakat kominizmi hayata geçirecek araç olan insan türü mükemmel bir varlık değildir.

Tarihin hiçbir döneminde insan türü melek seviyesinde mükemmel bir varlık olmamış. her fırsatta imkan ve şartları kendi lehine manipüle etmeye çalışmıştır.

Bu her zamanda böyle olacaktır. Bunu nerden mi biliyorum.?

Çünkü canlılık bencil olmayı gerektirir. Eğer ''beni '' savunma yoksa canlılık bitmiş demektir.
 
insan bencil olmak zorunda deil insan düşünebilen düşündüğünü uygulayabilen isterse kendini geliştirebilip değiştirebilen düşünen sosyal bir canlı

insanı bencilleştiren nedir ?
 
Her insan bencildir. Daha doğrusu insanın tüm davranışlarının temel odağı kendisini savunmaktır.

Her türlü iyi düşüncemiz ,duygumuz,niyetimiz dahi aslında değişik bir yönden kendimize fayda sağlamak amaçlı ürettiğimiz şeylerdir.Temel amaç 'beni' korumak, kollamak ve geliştirmektir.

Bunu bütün davranışlarımızda görebilirsiniz.
 
Baben’in haklı bir tespiti vardır, konular istediği yere kendisi gider, o yüzden fazla müdahalede bulunmak anlamsız gelir bana ..

Evet sosyalist öğreti sistem olarak bir çok soruya cevap verebilir .. Devletçi bakış açısı da sorunlara gerekçeleri ile sistemli cevaplar verebilir .. İslami bakış açısı da kendi içinde tutarlı cevapları verecektir kuşkusuz.. Bunların bakış açılarını aşağı yukarı hepimiz biliriz, yada karşı tarafın ne kadar tuka kaka olduğu da öğretilmiştir bizlere .. Kendi düşüncelerimiz yerine karşı tarafın eksiklerini öğreterek adam ettiler bizi yıllarca..

Oysa ben başka bir şeyin peşindeyim.. Bunu anlatıncaya kadar tekrar tekrar anlatacağım düşüncelerimi.. Taki anlatmak istediğim şeyi anlattım diyene kadar.. Kabul görmesi yada red edilmesi umurumda değil.. Benim kavgam bu olsun .. Yoksa açtığım başlığın altına yazarım sosyalist bakış açısı, devletçi, kapitalist yada ruhani bakış açısı bu diye.. Buna yeterli birikimim var..

Benim kavgamsa genelde yığınların özelde engellilerin yaşamı kavga olarak algılamasıdır .. Pes etmek, sızlanmak, ödülü öteki dünyada beklemek, yalvarmak ve acındırmak yerine, kafalarındaki yaşamlar için kavgayı seçmelerini öneriyorum.. Bunu herkes öneriyor diyebilirsiniz.. Evet ama gel bizim önderliğimizde yapalım diye öneriyorlar.. Daha yolun başında kavramlarla doldurulan kafası diğer insanlar iletişimini kesiyor.. O yüzden ben diyorum ki;
Sana kim ne derse desin inanma.. Çok kısa ve net ifadeler kullan.. Seni kim davet ederse oraya git fakat orada onları dinleme ve onlara kafandaki yaşamı anlat.. Kime gittiğinin hiçbir önemi yok .. Herkese git .. Farkları yok aslında.. Fakat asla onları öğreneceğim diye uğraşma.. Onları dinleme.. Onlara kendini anlat.. Onlara gerekirse kulaklarını tıka..
Kafandaki yaşamı anlat.. Kafalardaki yaşamı anlatmaya gücün var senin diyorum.. Yeter ki ezilme, utanma ve yılma bu kavga da .. Senin hiçbir eksiğin ve onların hiçbir üstün yanı yok.. Onların on kitaplık bilgileri senin duyarlılığın yanında anlamsız bir teferruat.. Kendine güven..
Bu işte benim tartışmak istediğim.. Benim kavgam bu.. Bizler istemeliyiz düşlediğimiz yaşamları anlatmayı.. Bizler açmalıyız kapılarımızı birbirimize..
İleteşebilmeliyiz birbirimizle .. Onlar bizi değil biz onları değiştirmeliyiz..
Çok değil yirmi kelime yeter vallahide billahide bizlerin kafasındaki yaşamları anlatmaya .. Çok basit değil mi tartışmak istediğim konu?
Başka ağızlardan alıntı yapmaya gerek var mı acaba?
 
KAVRAMLARLA YAPILAN KAVGA VE GÖRÜNTÜ

Yaşam kavgadır dedik.. Kavga güzeldir dedik.. Kavgamız toplu olsun , toplu olması için biz gibi olanları kavgaya davet etmeliyiz dedik.. Sokaklara çıkmalıyız, sokaklar yaşamın kendisi ve sokaklar bizimdir dedik.. Kapılarımızı açmalıyız dedik birbirimizi..
Bazı dostlar itiraz ettiler haklı olarak; Bunun bir öğretisi olmalı diye.. Sosyalist öğreti bu iş için biçilmiş kaftan dediler.. Bende tüm öğretilerin kendini kavramlarla hapsettiğini anlatmaya çalıştım.. Onların artık kimseyle iletişim kuramadığını iddia ettim..

Son İMF toplantılarını protesto eylemlerinden sonra dedim ki kendime; Bazen insanlar toplu halde düşündüklerinin, görünmek istediklerinin , yapmak istediklerinin tam tersi eylem içinde olabiliyorlar.. Bunun provakatörlerin oyunu ile açıklanması ise epey zorlar insanı..

İMF dünyada paraya yön vererek, global dünya ekonomisi adı altında , yoksul insanların üzerindeki yoksulluğu pekiştirmeye çalışmaktadır.. Yoksulluğa gerekli siyasi, ahlaki ve bilimsel desteği vermek ahlaksızlığını yapmak, ideolojiler üretmek için bu toplantıları yapmaktadır.. Devletlerin sosyal yönlerini budamak için gerekçeler üretmektedir.. Devletler bu toplantılarda yoksulluğu pekiştirmek, yeni yoksullaştırma politikaları için eğitilmekte hatta İMF tarafından tehdit edilmektedir..

İşte bu kadar açık ve net şekilde oynanan bu oyunu protesto etmek elbet yurtseverlik görevidir.. Karşı çıkmak insanlık onuruna katkı yapmaktır.. Oysa;
Protesto eylemlerinin durumu başka şeyler anlatmaktadır bizlere.. Protesto eylemine katılanları halkımız alkışlayacağına, onlara katılacağına, çiçekler vereceğine onlarla çatışmakta, onlardan korkmakta, onlardan kaçmaktadır.. Çünkü protestocular halkı da adam etme sevdasına kapılmışlardır.. Oyuna geldik, medya böyle gösteriyor demesinler.. Başka eylem, başka iletişim şekli bulsunlar..

Neye yanarım bilir misiniz? Her tür protestocu ile, her tür karşı çıkan ile, her tür devrimci ile
halkımız arasında binlerce yıl kapanmayacak uzaklıklar oluştu.. Tüm köprüler yakıldı, yıkıldı.. İşte bu yüzden onlara derim ki; Girin halkımız arasına, kavgayı öğrenin, evlerine girin, kapılarını açsınlar önce size.. Vahşi batı filmlerinde Şerif ile çatışan Kovboylara döndünüz.. Bu kavga sizin kavganız oldu.. Halkımız ise panik içinde kaçmakta..
 
Tepkilerinde samimi olanlara sözüm yok,yürekten kutluyorum takdir ediyorum doğrusu
ama
bağzı sözde eylemciler
esnafın camlarını kıranlar,
araçlarına zararverenler,
banka camlarını kıranlar,
kaldırımları sökenler,
resmi araçlara saldıranlar,
devletin polisine saldıranlar,
otobüs duraklarını parçalayanlar,
soruyorum
bu nasıl protesto
savaşa hazırlanırcasına
onlarca hazırlanmış monotof kokteyl le neyin protestosunu yapıyorlar
sizce bunlara karşı çıkan vatandaş,esnaf..haksızmı tepkilerinde..
 
M.zahid kardeşim..
Sen bana soruyorsun ama bende onlara soruyorum zaten aynı soruları..
Sizin kavganızda yanınızda olması gereken insanlar sizden niye kaçıyor diye ben onlara soruyorum.. Ve diyorum ki sizle paralel düşünen insanları bile kendinizden korkutup kaçırıyorsunuz.. Düşünceleriniz ve eylemleriniz örtüşmüyor diyorum..
 
arkadaşlar türkiyede 40 ın üzerinde sol örgüt var. hepsinin taktiği eylem biçimi aynı deil. siz bu örgütlerin hepsini bir kefeye koyuyorsunuz.
sağ taraftaki medyada zaten, türkiye toplumunun böyle görmesini istediğinden, özellikle öyle görüntüleri özellikle seçip yayınlar, sistemleri taraflı propaganda yapar, buda pisikolojik savaşın bir uygulanışıdır.

örnek 40 50 kişilik faşist gurup sopalı hazırlanıp polisle birlikte eylemci halka saldırır, belli mühitte , tabi onlara katılan türk ırkcısı esnafın bir kaçıda katılır, polis hariç medya hepsini esnaf olarakta gösterir . yada kafa karıştırmak için halk eylemcilere tepki gösterdi de der, eylemciler halk deillermiş gibi gösterir. pisikolojik savaş bu.

2. örnek gazda kalan biri kalp kırizi geçirir hastaneye gitmesi gerekir polis yolu açmaz adam ölür. medya bunu böyle göstermez. pisikolojik savaş bu .

sistem bankaları , tekel bankaları yasal tefecilerdir o yüzden mudahaleye uğrarlar.
resmi devlet , resmi araç , resmi polis , emperyalizmin uşaklarıdır . o yüzden mudahaleye uğrarlar.

kapitalist sistemli ülkelerde toplum iki sınıfa bölünmüştür ezen ve ezilenler bu iki sınıf sürekli savaşım içindedir.

(ezenler) > patronların çıkarını koruyan , yasalar, parlemento, devlet , kolluk kuvetleri vb,

(ezilenlenler) > işçiler emekçiler ve katmanları yani patronların devletin fabrikalarında kurumlarında emeğini iş gücünü ucuza satmak zorunda bırakılanlar.
 
ŞİMDİKİ KAVGA

Kavga korku tüneli gibidir.. Orada her gördüğünün insanı nasıl etkileyeceği baştan bilinir.. İnsan, adı baştan söylenmemiş bu korku tünelinde delirtilir, şaşırtılır, en sonunda fırlatılıp atılır..
Yada bant üretime sokulan bir ham maddenin başına gelecekler önceden bilindiği halde, ham maddeye söylenmek zorunda değildir.. İşte yaşamda insan aynı hammadde gibi kullanılır.. Başına neler geleceği baştan bilindiği halde sonuç onun eylemlerinin sonucu gibi algılatılır..

Savaşa , kavgaya giren insanların ne kadarının öleceği, sakat kalacağı ve sağ kalanlarında savaş travmalarını bir ömür boyu nasıl taşıyacağı baştan bilinir..

Bir kavga yaşam .. Bir yarış arenası.. Bir yarış pisti.. O arenada hangi hayvanlar tarafından parçalanacağı biliniyor insanın.. O arenada hangi parçasının hangi aslan, hangi parçasının çakallar tarafından parçalanacağı biliniyor.. Parçalarını toplayamayacağı biliniyor ..

Nereden mi biliniyor? O hayvanları o arenaya koyanlar biliyor bunu.. O piste çalıları, taşları koyanlar biliyor.. Korku tünelini kendileri yaptı çünkü, neden bilmesinler?

İşte kavga bu aslında.. Bu taşları, çalıları kaldırmak lazım ortadan.. Bu korku tünelini yıkmak lazım.. O arenaya sokulan hayvanları öldürmek lazım.. Sonra? Sonra yine kavga olacak yaşam .. Ama kendimizle ederiz, ulaşılmış olanı geçmek için .. Ve güler yüzle ederiz kavgayı .. Parçalanmadan..

İşte yaşamın başındaki insanı bekleyen kavga.. Oysa bir bilse sonunu.. Tuzaklarla kavga edecek.. Oysa kulağına fısıldanan, BAŞARI.. Başarının sırrı ise yanındakini geçmek, onun sırtına çıkmak, onun üstünde olmak, onun hakkını almak .. Şimdiki kavga bu.. Herkesin bir başkasına yenilmeye mahkum olduğu bir kavga.. Ve o kadar güçlü oluyor ki yaşamın başındaki insan, her defasında kaybedilen kavgaya atıveriyor kendini.. Çünkü başka yol yok sanıyor .. Böyle öğretilmiş ona..

Acıyorum yemin olsun başından kaybedeceği kesin girişilen kavgalardaki insanlara.. Deli bir yürek, kayalara vura vura kendini parçalayan dalgalar gibi kırılıyor insancıklar .. Buna kavga denmez .. Bu olsa olsa puşt tuzağıdır, hain tuzağıdır.. İnsan nasıl kıyar kendi oğluna, kızına ve gençlerine..

İnsanın önüne haince konulan bu tuzaklarda telef olup gideceği baştan bellidir.. Çok acırım o yüzden yemin olsun hayata yeni başlayanlara.. Sonu belli be kardeşim derim bu kavganın.. Birde bu sonu bilip sinsi sinsi ‘’biz geçtik o yollardan birde sen geç’’ diye sırıtanlardan nefret ederim.. Hangi tuzağı söktün geçerken? Hangi taşı kaldırdın, hangi çakalı öldürdün, arkadan gelenler rahat gelsin diye, hayvan herifler derim.. Bari tuzakları işaretleseydiniz ya, görünsünler diye.. Birde yeni tuzaklar kurmalarına yardım ettiniz üstüne üstlük, biz nasıl yok olduysak, hiç kimse geçemesin diye.. Tam bir ihanet içine girdiniz..
Bari sahiplerinize ihanet etseydiniz be kardeşim, köle kardeşlerinize değil..

İşte kavga bu bugün.. Kurulu tuzakları göstermek, işaretlemek ve kaldırmaya çalışmak.. Bir pes edenin arkasında binlerce ceset bıraktığı bir kavga bu . Pes edenlerin arkasında binlerce acı ve gözyaşı bıraktığı bir kavga..
 
kavganın her zaman içerisindeyiz bilerek ya da farkında olmadan, kavganın olmadığı bir ortam mı var? kutsal kitaplar kavgayla dolu, adem'in şeytanla ve allahla kavgasıdır konu edilen, gılgamışta anlatılan,tüm kadim dinsel söylemlerde ve tarihsel döngüdeanlatılan. kısaca spartaküsten bugüne süregelen hep insanın kavgasıdır.
 
İNADINA KAVGA

İlk çocukluk yıllarını saymak gerekir mi bilmem? Hani çocuk denen canavarların birbirini ısırmak için fırsat kolladığı yılları.. Onların her birinin canavar olduğunu ve sadece engelli olanları ısırmayı adet edinmediklerini biliyorum.. Onlar önüne gelen her şeyi ve herkesi ısırmayı seviyor.. Kendilerinin de ısırılınca acıdığını anlayınca büyümüş oluyorlar..
-Okulda anlıyorsunuz ama farklı olduğunuzu.. Kendinize ve başkalarına sıkıntı verdiğinizi okula başlayacağınız zaman daha kayıt aşamasında anlıyorsunuz.. Hazır değiller çünkü.. Size hiçbir anlamda hazır değiller..Kavga şart ..
-Her okul değiştirişte, yükseldiğinizde, hiçbir okulun size hazır olmadığını anlıyorsunuz.. Kavga şart ..
-Hiçbir yatılı okulun ve yurdun size hazır olmadığını anlıyorsunuz.. Kavga şart..
-Sonra sizin merakınız yada çevrenizin zorlamasıyla hayata açılmaya başlayınca hiçbir şeyin size hazır olmadığını anlıyorsunuz.. Sinemalar, Tiyatrolar , parklar bahçeler size hazır değil.. Kavga şart..
-Okul bitiyor ve siz akademik kariyeri bile düşünemiyorsunuz.. Üniversiteler ve Profesörler size kucak açmaya hazır değil..Kavga şart..
-Bir işe girmeye çalışıyorsunuz sırası gelince.. Devlet yada işveren sizi işe almaya hazır değil. Kavga şart…
-Sağlık hizmetleri size hazır değil.. Kavga şart ..
-Sağlık hizmet binaları size hazır değil.. Kavga şart..
-İşe girdiniz, işyerleri size hazır değil..Kavga şart…
-Üretimin içindesiniz, pazarlama, sunma ve iş takibi size hazır değil.. Kavga şart..
Bir yuva kurmaya geldi artık sıra değil mi? Size hiçbir şey hazır değil..
-Kendi aileniz bile evlenebileceğinize hazır değil.. Kavgaya hazırmısınız?
-Sizi sevecek karşı cins hazır değil.. Kavga şart ama kime karşı?
-Sevdiğinizin ailesi hazır değil. Kavgaya hazır olun..
-Sizin yuvanız olacak ev, eşya size göre hazır değil.. Kavga Allahın emri..
-Sizi her yerde görmeye toplumun gözleri hazır değil.. Kavga şart..
-Plajda, havuzda, barda, pavyonda ve dağ başında sizi karşılamaya kimse hazır değil.. Kavga şart ama sakın moraliniz bozulmasın..
-Statlar size hazır değil.. Kavga şart..
Hepsi oldu diyelim bir şekilde;
-İşyerinde çalışanlar size hazır değil.. Kavgaya hazır olun ama sakın işten atılmayın..
-Vazgeçilmez oldunuz ve işte yükseldiniz fakat piyasa size hazır değil.. Kavga şart..
-Müşterileri yemeğe götürdünüz o görkemli yerler size hazır değil.. Kavgaya hazır olun ama altınıza etmeyecek önlemleri alın yinede ..
-Başka şehirlere gitmeniz şart, ulaşım size hazır değil.. Kavga şart ama alternatif ulaşımı hazır edin siz yinede..
-Devletle işiniz var, devlet size hiçbir şekilde hazır değil.. Kavga şart ama ananı belleyen kadı misali fazla abartmayın sonuçta aynı yere gideceksiniz..

Devlet/Toplum işbirliğinin sizi hazır karşıladığı bir yer görmedim ben daha.. Üstümüzdeki şiddeti yaşama daha çok girenlerin duyduğunu biliyorum.. Yaşama girmeye uğraştıkça şiddet artıyor üzerimizdeki.. Ancak inadına yaşam diyorum ben..İnadına yaşam.. Hazır olun bize artık. Kavga yumruk yumruğa olsa razıyım .. Oysa biz gölgelerle kavga ediyoruz..
Sahi siz hangi kavga aşamasındasınız kavganın?
 
Üst Alt