Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Devotee (cinsellikte sakatları tercih etmek) hakkında ne düşünüyorsunuz?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Esra, aşağıdaki boşluğa hangi sözleri koyabilirsin, neden?

Bir insanı salt ....(???).... diye cinsel anlamda çekici bulmak normaldir.


ölü sevicilikte de, sübyancılıkta da tek taraflı br durum ve karşındaki "şeye" zarar vermek sözkonusudur. Oysa birinin sakatlığını çekici bulmak... onunla karşılıklı paylaşımda bulunmak demektir. Yani birinde nesnesin diğerinde özne; yani birinde objesin, diğerinde taraf.
 
Katılmadığını biliyorum Esra, ve açıkçası ne sen benim gibi düşün ne de ben senin gibi düşüneyim diye de uğraşmıyorum. Sadece "sapık" gibi ağır bir sözün altını nasıl doldurduğunuzu anlamaya ve kendi görüşümdeki olası hataları gidermeye çabalıyorum.
 
Baben' Alıntı:
[size=4]
1 . Tavır ve davranışları normal olmayan veya geleneklerden, törelerden ayrılan, anormal (kimse), gayritabii, anormal:
"Sapık düşünce."- .
2 . Delice davranışları olan, meczup.

[/size]

Bu tanımın doğruluğu ve yeterliği de tartışılabilir.. :)

Ancak, tanım böyle olduğunda bir "devotee"ye de "sapık" demek çok normal! Sizin tanımlarınızı da alalım. ;)

Bu tanımın yanlış ve yetersiz olduğu kanısındayım. "Tavır ve davranışları normal olmayan veya geleneklerden törelerden ayrılan, anormal (kimse), gayrıtabii, anormal" tanımlamasının içerisine bütün bir site giriyor, hatırlatayım istedim. Şöyle ki, engellilerin bütün toplumca kabul görmesini, eşit davranılmasını, farklılık gözetilmemesini, acıma ve merhamet duygusu ile yaklaşılmaması gerektiği noktasında birleşerek böylesine mükemmel ve devasa bir site haline getirmiş hepimiz, toplumun engellilere karşı anane ve davranışlarına karşı çıkarak anormal bir davranış içerisine girmiş bulunuyoruz. Bu bizim sapık olduğumuzu gösterir mi? Hayır!

Ve sevgili OturanBoğa'nın belki de benim durumumu özetleyen tek cümlesi,
Oturanboğa' Alıntı:
Bir insanı salt ....(???).... diye cinsel anlamda çekici bulmak normaldir.
Bunu çeşitli örneklemelerle desteklersek;
Bir insanı salt Sarışın diye cinsel anlamda çekici bulmak normaldir.
Bir insanı salt esmer diye cinsel anlamda çekici bulmak normaldir.
Bir insanı salt uzun boylu diye cinsel anlamda çekici bulmak normaldir.
hallerine girecektir. Betimlemeyi kurgulayabildiğinizi düşünüyorum?

Bu betimlemeye benzer olarak; devotee liğin sapıklık sayılmaması gerektiğini, fetişist olgulara dayandığını belirten -ama nedense cevabi sayılan- mesajlar yollamıştım.

En sonunda, tecavüz, ölü sevicilik, sübyancılık istismar olayını esas alan ilişki biçimleridir ve sadece "istismar" sebebi ile "tu kaka" dır. Yoksa, sandığınız üzere, mideniz kaldırmıyor diye eşcinseller sapık olmaz, aşırı kilolu biriyle yatan bir erkek sapık olmaz, kısa boylu biriyle ilişki yaşayan fazla uzun boylu biri ayıplanmaz, engelli birini -artık eminim ki sadece kendince- çekici sayan biri de -her ne kadar kabul ettiremesem de- sapık sayılmaz.

Sapıklık; birine doğrudan veya dolaylı yoldan saldırı, istismar ve zarar verme eylemi sonucu doğar ve bütün insanlar bunda hemfikirdir. Bir ölüye tecavüz etmek gibi, yaşayan birine tecavüz etmek gibi, tecavüz etmemek ama üzerine kezzap dökmek gibi, hadım etmek gibi, kanını güzelim toprağa -onun iradesi ve isteğinden bağımsız biçimde, zorla- akıtmak gibi! (Oturanboğa' ya yaptığı sapıklık tanımı için ayrıca teşekkür ediyorum) Bunun yerine konabilecek başka bir tanımın daha mükemmel olacağına ihtimal vermiyorum.

Olayı cinsel aktivite ile sınırlandıramayarak bütün yaşam düzlemine çekmemizin yersiz olacağını düşünüyorum. Cinsel aktivite sırasında insanlar birbirlerinin ideolojisini tartışmazlar, yazılarını, düşüncelerini eleştirmezler. Ayrıca cinsel güdülenim sonucu bütün insanlar birbirinden bıkar, farklılık ararlar. (Bu sadece devotee'liğe özgü bir şey değildir) Bir ömür boyu aynı hevesle birbirleri ile sevişen çiftler ancak filmlerde ve kitaplarda mevcuttur. Aksini iddia edenlerden kaçınız, kaçınınız.

En nihayetinde bazı arkadaşların tavsiye ettiği üzere; üyelik ismimi ve üslubumu değiştirmeyeceğim. Alengirli işler çeviremeyen biri olarak, bütün bıçaklı, kezzaplı tehlikelere rağmen, aynı isimle -site sahibi izin verdiği sürece- yazmaya da devam edeceğim.

Saygılar.

Dipnot : Bu konuda, direk olmasa da dolaylı olarak değinen, bir kaç psikoloji/felsefe kitabı aldım, okumaya fırsat bulamıyorum şu sıralar. Eğer forum canlı kalır, kitapları da okumaya fırsatım olursa öğrendiklerimi yazarım.
 
Söyle bir not düşmüştüm geçenlerde bu başlıktaki bir mesajıma (K):

  • Sohbet odalarına arada girer bazıları ve kadın olabilecek kullanıcı ada sahip kişilere musallat olur, tacizde bulunurlar. Emin olun bu kişilerin belki de tamamı sakatlardan oluşuyordur.
    Bir de aslında erkek olup kadın kullanıcı adıyla, kadın olup erkek kullanıcı adıyla kaydolan kişileri; kendi arkadaşını kandırmak, tongaya düşürmek için başka adla kaydolup ona "zarf atan" kişileri... bunun gibi onlarca entrikayı yapan kişileri düşünün.
    Sapık mı dediniz!!
Bilin bakalım bu şekilde davranan en son kişi kimmiş? Bu başlığı ikinci kez gündeme getiren [size=6]zeytinnn[/size] efendi!
Kendisini kadın diye gösterip, aslen erkek olan dürüst şahsiyet!
 
Belash' Alıntı:
Bu tanımın yanlış ve yetersiz olduğu kanısındayım.
Katılıyorum.. Zaten tanımın üstüne ve altına şerh düşerek başka tanımlara gerek olduğunu belirtmiştim. Aslında bu tanım, "sapık" terimini ağırlaştırmıyor tersine hafileştiriyor, bence. ;) Çünkü çok geniş bir tanım ve dediğin gibi bizi dâhil her şeyi içine alıyor ve genele yaymış oluyor. Hatta kendi kendime sordum: Acaba ben de mi bir "sapık"ım, diye.. :p

Ama konumuz cinsellik üzerine olunca, bu terimin başına "cinsel" sözcüğünün getirilmesi, ayrıca belirtilmese bile öyle algılanması, gerekir diye düşünüyorum. Ve öyle de algılanmış. Ancak, Sevgili OturanBoğa'nın muzipliği tutmuş, konuyu çarpıtmış. ;) Belash da tufaya gelmiş, biraz da işine öyle geldiği için, derin yorumlarda bulunmuş..

Ayrıca, andantenin cümlesine SALT sözcüğünü katarak yaptığım cümledeki diğer sözcüklerin yerlerini ve vurgusunu değiştirerek cümlenin anlamını tamamen değiştirmişsiniz.. Buradan yola çıkarak yapılan tanım tam oturmamış! Çünkü, bu tanımdaki "ikinci kişi" sosyal bilinç düzeyi açısından, ne derece olgundur? Yani, 18 yaşını doldurmuş olmak, her zaman doğru kararlar alabilmek için yeterli midir?

Belash' Alıntı:
Olayı cinsel aktivite ile sınırlandıramayarak bütün yaşam düzlemine çekmemizin yersiz olacağını düşünüyorum

Ben de tam tersini. :p

Cinsellik; açlık, susuzluk gibi canlılarını iradeleri dışında bile, harekete geçmelerini sağlayan bir güdü! Yani çok çok önemli! Ancak hayat SALT cinsellikten ibaret değil! Çok ve değişik aktiviteler mevcut..

Baben' Alıntı:
sadece ve sadece cinsel obje olarak gören, dünya görüşün, duyguların, buradaki yazıların vb. söz konusu olduğunda sana "tren" muamelesi yapan bir partnerden, isterse dünya güzeli olsun, eminim ki sen de kısa zamanda bıkarsın.

"Öküzün baktığı tren" muamelesinden başka, "işi bitince buruşturulup atılan kâğıt mendil" muamelesi de vardır! Çekincemiz bundadır.. Yoksa kimsenin kendisi de, partneri de bir başka kimseyi ilgilendirmez!!

Belash' Alıntı:
Dipnot : Bu konuda, direk olmasa da dolaylı olarak değinen, bir kaç psikoloji/felsefe kitabı aldım, okumaya fırsat bulamıyorum şu sıralar. Eğer forum canlı kalır, kitapları da okumaya fırsatım olursa öğrendiklerimi yazarım.

Bekleriz. ;)

OturanBoğa' Alıntı:
... Bu başlığı ikinci kez gündeme getiren zeytinnn efendi!
...
Garip gelecek ama bence, bu başlığı tekrar gündeme getirdiğinden dolayı, teşekkür etmeliyiz zeytinnn'e. Çünkü, bayağı bir beyin fırtınası yaşadık ve bazı şeyler daha netleşti. En azından kendim için. ;)
 
horizon73 paylaşımın devamını bekliyoruz. Tek seferde ekleyeceğini söylemiştin diğer kalan metni. Sabırsızlıkla geride kalan kısmı bekliyorum. Ondan sonra önce Bülent'in sorularına yeniden cevap vereceğim ardından paylaşımın hakkında düşüncelerimi yazacağım bitmeden yorum yapmak istemiyorum. Bu arada araştırmaların için ve verdiğin emek için sana ve arkadaşına teşekkürler.
 
geç kaldığım için çok özür dilerim. Haklısın tek seferde yazacağıma söz verdiğim için en mükemmel şekilde hazırlıyorum. Arkadaşımın çevirileri çok bilimsel veri olduğu için forumdaki kişilerin aradığı cevapları kısmen karşılıyor. Yani klinik örnekler lazımki bunu iyi algılayalım. Çok az kaldı ama bu kadar beklediğimize değdi. En azından ben tatmin oldum. Çünkü işi abartıp :D kendi çalıştığım üniversitenin psikoloji bölümü ile psikaytri kliniğindeki hocalarımada konuyu açtım randevu aldım yanlarına gittim. Araştırdılar bana kaynak önerdiler. Ve ben özellikle şu sapıklık noktasını yüzyüze konuştum anlattılar. Zaten yazımda hepsine teşekkür edeceğim. Eğer 1-2 gün daha sabrederseniz yazım tamamen bitecek. Oya bu arada bunun devamı nerde diyen bi tek sen çıktın. İlginden dolayı çok teşekkür ederim. Saygılarımla
 
Evet sanırım kilit noktamız sapıklık tanımının gerçek anlamda yapılıp yapılamadığı konusunda kilitlendi.

Diyorsunuz ki;

Sapıklık; birine doğrudan veya dolaylı yoldan saldırı, istismar ve zarar verme eylemi sonucu doğar ve bütün insanlar bunda hemfikirdir.

Peki sizin cümlelerinizle yola çıkayım.

Her insan bir bütün olarak beğenilmeyi arzular. Sadece bir özelliğimizden dolayı çekici bulunmak pek o kadar güzel bir şey değil, düşünebilen bir insan için.

Çok güzel dişlerin var Sanem.... senin dişlerine bayılıyorum. Ya kardeş at mı seçiyorsun , yada diş doktorumusun ki dişlerime takmış bir durumdasın derim ben inanın....

Senin bu saçların var ya, deli ediyor beni..... Yine ya kardeş küaför yarışmasında beni kullanmayı mı düşünüyorsun benim saçlarımdan sana ne de diyebilirim.

Bu uzar gider....

Şimdi daha önemlisi;

Sakat arkadaşlarımızın bir insan olarak bir kimliği var mı yok mu?Ve yine sakat arkadaşlarımız bir bütün olarak beğenilmeyi ve cinsel yönden arzulanmayı hak edip etmiyorlar mı sizce?

Bana göre tabikii ediyorlar, bedenlerine ait bir sakatlık yani bir özelliğin dışında diğer tüm özelliklerini hiçe saymak, onları yok saymakla eş değerdedir ve çok inciticidir.

İstismara gelince....

Evet gerçekten çok iyi anlamış bulunuyorum ki, sakat arkadaşlarımız sakın bana kızmasın, ben bunları sizlerden öğrendim, benim dünyamda sakatları ayırmak diye bir düşünce dahi yoktu önceleri, kendilerini bu toplumun bir parçası gibi göremediği gibi, bir çok yönden de eksik ve kusurlu olarak kendileri görüyorlar öncelikle.Bu sebeple kendilerini pek beğenmiyorlar. Güzellik normları toplumda bu kadar açık ve netken, kendi sakatlıklarıyla beğenilmemek gibi bir durumu önce kendilerinde kendileri yaratıyorlar. Zaten toplum sürekli olarak bunu da pompaladığından sonuç olarak beğenilmeme gibi bir durum genişlemeye başlıyor.

Ve böyle bir durum varken, bir devotee için sakat bir insanın ona göre eksikliği son derece çekici bir hal alabiliyor. Ve bunu kendi için bir cinsel haz haline getirirken sakat bir insanın sakatlığı kullanılmış oluyor.

Bu bir istismardır. Oysa sakat tüm insanlarımız sakatlıklarının dışında öncelikli olarak bir insan kimliğinde tamdır.

Kendisine yaklaşılan davranışların sonucunda beğenildiğini düşünerek büyük bir mutluluk duyarken bir de bakıyor ki aslında partneri olacak kişi onun sakatlığının fiziksel durumuyla bir arzu çemberinde dolanıyor duruyor.Duygusal anlamda bir zarar vermedir bu.

Sonuçta gördüğünüz gibi kendi yaptığınız tanıma yaklaşıyorsunuz. Şu ana kadar ben devotelik bir sapıklıktır hiç demedim. :D

Daha önceki yazılarımda sapıklık olarak değerlendirilen uç örnek olarak yorumlanan bazı özellikleri de yazmıştım.

Tekrar hatırlatayım.

Bir insan düşünün, alt tarafı minicik bir örümceği öylesine farklı algılıyor ki, örümcek onun için cinselliğin en büyük haz uyandırıcılarından biri olabiliyor. Tüm cinsel yaşamı bir örümceği düşünmesiyle gelişiyor.

Sonuçta gerçekten örümcek ilginç bir hayvandır ve bence de ağları son derece özeldir. Hayran olunabilir. Ama bu beğeninin dışında bir insan olarak cinsel güdüyü ateşleyen bir nesne olduğunda bu da örümcek için acayip gurur verici bir olay olmalıdır bu koşulda. :D

Bir ilgi çekici örnek daha vardı onu da hatırlayalım.

Geçen gün İstanbul sis e teslim oldu. :D

Bir çok kişi için bu acayip harika bir olaydır. Gerçekten de sis in dayanılmaz garip bir büyüsü vardır. Romantiktir sis....

Ama şimdi bazılarımız için farklı bir olgudur da. Sis, bazı kişilerde cinselliği harekete geçiren bir olaydır. Tüm yaşamı sis düşleyerek tatmin olma üzerinedir. Böyle vatandaşlarımızın Karadeniz in yüksek yaylalarında nasıl mutlu olabileceklerini varın siz düşünün.

Ayrıca devoteliğin sınırları da oldukça geniş. Bilimsel veriler gelince umarım bu bilgiler çakışır. Sakatlık o denli heyecan verici bir olgu ki bazıları için, kendilerinde hiç bir sakatlık olmadığı halde uvuzlarını kesenler var.

Ya bunlar gerçekten çok normal se, bana anormal denir siz açıklayın.
 
andante: "Bana göre tabikii ediyorlar, bedenlerine ait bir sakatlık yani bir özelliğin dışında diğer tüm özelliklerini hiçe saymak, onları yok saymakla eş değerdedir ve çok inciticidir. "

Bundan en küçük bir kuşkum yok ki zaten. Her ne olursa olsun tek bir özelliğinden dolayı cinsel obje olarak görülmek berbat bişeydir. Ner ne özellik olursa olsun!..

Gözden kaçmış olabilir mi diye şu mesajımı hatırlatmak istiyorum: www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?p=190527#190527

andante, aslında birbirimizden çok farklı şeyler söylemiyoruz bence. Birini sadece dişleri için cinsel obje olarak görmekle sakatlığı için görmek arasında hiç bir fark yok; ikisi de manyakça :)
Benim normal saydığım şey, bütün özelliklerim yanı sıra sakatlığımın da seviliyor olması. Yoksa sadece sakatlığımın seviliyor olmasını elbette normal saymıyorum. Onun için de devoteeleri tek bir kaba koymak yerine, bu ayrımı yapanları ayırmak istiyorum. Manyak manyaktır, devoteesi şusu-busu olmaz. :)
 
horizon73' Alıntı:
geç kaldığım için çok özür dilerim. Haklısın tek seferde yazacağıma söz verdiğim için en mükemmel şekilde hazırlıyorum. Arkadaşımın çevirileri çok bilimsel veri olduğu için forumdaki kişilerin aradığı cevapları kısmen karşılıyor. Yani klinik örnekler lazımki bunu iyi algılayalım. Çok az kaldı ama bu kadar beklediğimize değdi. En azından ben tatmin oldum. Çünkü işi abartıp :D kendi çalıştığım üniversitenin psikoloji bölümü ile psikaytri kliniğindeki hocalarımada konuyu açtım randevu aldım yanlarına gittim. Araştırdılar bana kaynak önerdiler. Ve ben özellikle şu sapıklık noktasını yüzyüze konuştum anlattılar. Zaten yazımda hepsine teşekkür edeceğim. Eğer 1-2 gün daha sabrederseniz yazım tamamen bitecek. Oya bu arada bunun devamı nerde diyen bi tek sen çıktın. İlginden dolayı çok teşekkür ederim. Saygılarımla

Teşekkürler horizon bence benim dışımda çok insan bu açıklamayı bekliyordur dile getiren ben olmuş olabilirim ama gerçek bu. Hadi bakalım devamını görelim. :wink:
 
A benim güzel kardeşim!!!!! :D

Tabikii sakatlığının da seviliyor olması son derece normal ve olması gereken bir olgu.

Eğer insanoğlu birine karşı derin bir sevgi beslemeye başladıysa ona ait tüm özellikler onun için önemlidir. Bunun içine sakatlıklarımızda girer. Bunun için buna bir isim takmamızın bir anlamı yok zaten. Buna genel anlamda insanlık diyoruz.

Aynı şekilde daha önceleri sakat olmadığı halde sonradan sakat olduğunda aynı yastığa baş koyduğu eşi tarafından terk edilenler de var aramızda. Bunlarada yeni bir isim takmıyoruz. İnsanlık dışı diyerek geçiştiriyoruz.

Devotelik, gerçekten bir konu da anlaşalım, sakatlığın ön planda olduğu bir hayranlık olarak değerlendirildiğinde bile sadece bir olgu, o da sakatlık, hayranlık olarak ön plana çıkıyor.

Kuşkusuz sakat insanlara hayran olunabilir tüm insanlar gibi, bunun ayrımında değiliz. Ama benim için sarı saça duyulan hayranlıkla sakatlığın sadece kendisine duyulan hayranlık arasında bir fark yok.

Ha sakatlığı ön plana çıkartarak sakatlığa methiyeler düzmüşsün, ha sarı saçı ön plana çıkartarak sarı saça methiyeler düzmüşsün.

Haaaa!!! bu sarı saç yada sakatlığa methiye içinde x kişisini de barındırıyorsa ona söyleyecek bir şeyim yok.

Ama devotelik bu değil. Her şeyden önce sakat kavramına duyulan bir hayranlık ve daha ileri boyutunda sakatlığın özellikle bir cinsel istek uyandırma hali. Bu sebeple özel bir ismi var. :D
 
:) devoteeler beğeni kriterlerinin en önüne sakatlığı koyuyorlar sanırım (?), bu yanlış mı?
Beni mesela siyah saçlı beyaz tenliler daha çok etkiler, kalabalıkta hemen gözüme çarparlar; başkasını da sarışın ve ampute etkileyebilir.
Somut bu haliyle bakarsak ne dersiniz, olabilir mi?

Yapmaya çalıştığım şey, kabul edilebilirlik sınırlarını somut örneklerle belirlemeye çalışmak.

Ama şunu yineleyeyim: Nasıl ki herhangi bir özelliği için beğenilmek adına her şeyi kabul edebilen kişiler varsa, salt sakatlığından hoşlanan biriyle birlikte olmak isteyenler de olacaktır. Ben bunları da yadırgamam açıkçası. Sonuçta karşılıklı beğeni ve tercih sözkonusudur. Yani ortada karşılıklılık olduğu sürece problem görmüyorum.
 
sadece şunu söylemeliyim
bülent yönetici arkadaşımız
gazeteci olsaydı gazetenin traji yüksek olurdu
hangi haberin ve konunun ne boyutta tepki ve etkilişim gösterdiğini bize çok iyi gösterdi
bu sayfayı kilitlememesi beni hayrete düşürüyor artık
 
Kilitlemek falan bir işe yaramaz ve gereği de yok diye düşünenlerdenim sevgili hasan kardeş.... :D

Mesele yadırgamak yada yadırgamamak ta değil benim için. Ben yadırgayanı da yadırgamam yadırgamayanı da. Ancak karşılıklı olarak bir beğeni söz konusuysa senin deyiminle sevgili şefim, bana gölge etme başka ihsan istemem demek düşer. Ama iş, iki kişinin özelini aşarsa ki aşıyor genel anlamda, orda da çok fazla serbest olacağımı sanmıyorum.

Serbest kelimesini özellikle kullanıyorum. Çünkü artık benim toplumumda özgürlük ve serbestlik birbirine karışır oldu da ondan. :D

Özgürlük sorumluluk ister, ne adına olursa, serbestlikte ise buradaki durum söz konusur. :D
 
şöyle söylemeliym ki artık konu amacını aşmış ve bilimsel bir bilgi edinilmeden çok kişisel düşünceler ve düzeysiz konuşma diyaloglarına girilmiş
ve bunun sonucunda her yazılan yazılara karşı tarafın söz hakkı doğmuştur
bunun bi sonu olmalı bence
 
Hasantalay' Alıntı:
sadece şunu söylemeliyim
bülent yönetici arkadaşımız
gazeteci olsaydı gazetenin traji yüksek olurdu
hangi haberin ve konunun ne boyutta tepki ve etkilişim gösterdiğini bize çok iyi gösterdi
bu sayfayı kilitlememesi beni hayrete düşürüyor artık

Sevgili Hasan,

Kendi içinde çelişkiye düşüyorsun.. Hangi gazete sahibi çok satan gazetesine kilit vurur yahu.. Manyak mı bu adam? :twisted:

Aslında, Sevgili Bülent'in senin düşündüğün gibi "hit" artışı olsun diye bir kaygısının olmadığını çok iyi biliyorum.. Onun da, bizim de derdimiz; bildiklerimizi bilmeyenlerle paylaşmak, bilmediklerimizi bilenlerden öğrendiklerimizle artırmak. Bunun dışındaki iddialara sadece gülmekle yetiniyorum. ;) Ayrıca, yaptığımız beyin fırtınası da keyfimize keyif katar. Şöyle bir söz vardır. Bilmem bilir misin: "Bin çiçek açsın, bin fikir yarışsın"

O nedenle, bu sayfayı kaldırması ya da kilitlemesi de beni hayrete düşürür! Ve sadece hayrete düşürmekle kalmaz epeyce de öfkelendirir! :evil:


Hasantalay' Alıntı:
şöyle söylemeliym ki artık konu amacını aşmış ve bilimsel bir bilgi edinilmeden çok kişisel düşünceler ve düzeysiz konuşma diyaloglarına girilmiş
ve bunun sonucunda her yazılan yazılara karşı tarafın söz hakkı doğmuştur
bunun bi sonu olmalı bence

Bunu söylemek için, zamanlama hatası yapıyorsun. Bu başlıktaki, -ikinci turdan sonrası için- 283'üncü mesajdan sonrasını okumadığını tahmin ediyorum.. Çünkü özellikle horizon'un bu mesajından sonrası için konu, o senin dediğin "bilimsel bir bilgi edinme" aşamasına girmiş ve düzey yükselmiştir! O nedenle; böyle bir şey söylemek, an azından horizon ve arkadaşının emeğine haksızlık olur!

Artı; bu tür forumlarda, "konu başlığına bağlı kalınacak", "başlıkta yazılanın dışına çıkılması zinhar yasaktır" gibi bir kural yoktur! Seviyeyi düşürmemek, polemiğe ve zevzekliğe girmemek koşuluyla ve diğer forum kurallarına uyarak isteyen, istediğini yazabilir, cevap hakkı doğmuşsa karşıdakine cevabını verir, bir "son" şartı aranmaz!!

Rahatsız olan arkadaş, sol alt köşedeki Bu başlığı takip etmeyi bırak linkine ve sağ üst köşedeki ( X ) işaretine tıklayıp tartışmadan çekilmekte tamamen özgürdür!

Oya Tekin' Alıntı:
horizon73' Alıntı:
... Oya bu arada bunun devamı nerde diyen bi tek sen çıktın. İlginden dolayı çok teşekkür ederim. Saygılarımla

Teşekkürler horizon bence benim dışımda çok insan bu açıklamayı bekliyordur dile getiren ben olmuş olabilirim ama gerçek bu. Hadi bakalım devamını görelim. :wink:

Sevgili horizon, Burada çok çok yeni sayıldığın için biraz açıklama yapayım; Sevgili Oya, bu forumun en aktif üye ve adminlerinden biridir. Ol nedenle, gerektiğinde bütün adminler adına konuşma hak ve yetkisi vardır! (Öyle değil mi sevgili OturanBoğa ;) )

Zaten senden cevap geciktiği için, TDK sözlüğünden aldığım "sapık" tanımını buraya koyunca kızılca kıyametler koptu, toz dumandan görülmez oldu ortalık. :D Şimdi senden bekliyoruz. ;)
 
Bir kaç zamandır yazmayı hep unuttuğum bir konu var.O kadar hızla gelişiyor ki bu sayfa ister istemez o anın sıcaklığına kayarak farklı yerlere kayabiliyor yazacaklarımız da.

Ben burada bir konudan şikayetçiydim. Sanırım bu şikayetim henüz yok olmadı bu sebeple bu şikayetimi bir dile getireyim.

Tabii en iyi bildiğim yol olan müzikle dile getireceğim bu konuyu. İnanın konuyu saptırmıyorum araya müzik alarak :D

Müzikte öğrencilere öğretmekte en çok zorlandığım konuların başında hız terimleri gelir. Gerçekten de her parçanın kendine özgü bir temposu vardır. Eğer bu çocuklar müzik eğitimini yaşamlarının bir parçası yapmayacaklarsa, yani ders verdiğim yer bir müzik okulu değilse genelde müzik hız terimleri üçe ayrılır diye özetlerim.

Ağır, orta ve hızlı olmak üzere...Bunların italyanca anlamlarının da bilmeleri gerekir çünkü böyle kullanılır. Ama burada bir anlamama gibi durum söz konusu olur.

Çünkü;

Lento, andante, adagio hepsi ağır tempoyu ifade eder. Aralarında fark yokmudur? Olmaz mı?????Ama kafaları karışmasın diye bunları ağır olarak bilin der ve geçerim küçük çocuklara.

Şimdi burada da ilk kez duyduğumuz bir kavram kargaşasında her kafadan bir ses çıktı açıkcası.

Devotee.....

Ne saçmalıyorsunuz, devoteelik kötü bir şey değil, o aslında kelime olarak hayranlık anlamına gelir. Saçmalamayın.... a kadar varan söylemler söz konusu.

Valla haklısın, bizde kör bir uçuşla her duyduğumuzu kendimize rehber edeninlerdeniz. Ya bu nedir diye hiçççççççççç araştırma falan yapmayızzz!!!! :twisted:

Evet kelime olarak hayranlık, tapınma mürid gibi anlamlara geldiği doğru.

İyi de nasıl bir hayranlık????

Öyle bir hayranlık ki kendinden vaz geçecek ve kendi öz benliğini hiçe sayacak kadar büyük bir hayranlık. Yani marazi bir hayranlık.

Kısacası bir müzik gurubuna yada sanatçıya duyulan hayranlıktan çok daha öte bir şey. Kuşkusuz bu anlamda da kullanılması söz konusu. Ama genel olarak kullanıldığı yer çıkış noktası olan antik yunan a kadar uzanıyor. Ve özellikle kolları ve bacakları olmayan sakatlara duyulan bir hayranlıkla özdeşleşiyor.

Kısacası devoteliğe sakatlara duyulan bir hayranlık derken, kömüre su demiyoruz açıkcası...

Bilimsel olarak her sakatlığa duyulan marazi hayranlığın bir adı var. Bunlar bilmek zorunda da değiliz açıkcası.Bunların çoğu da bir sapkınlığı içinde barındırıyor ve sonuç olarak sakatlığa duyulan bu hayranlığın birleştiği bir kavram olarak karşımıza çıkıyor devotee.

Bu sebeple burada bu kelimeyi yanlış kullanıyorsunuz deme cesaretini gösteren arkadaşların bir de olaya bu şekilde yaklaşmasını açıkcası bekliyorum.

Neyin ne olduğunu gayet iyi araştırabilen ve farkında olan kişileriz de aynı zamanda.

Apotemnophilia, psellismophilia, amelotatizim vs. gibi sonuçta sakatlıkların türüne yada kişilerin tercihlerine göre değişen isimlerle bir bütün oluşturuyor devoteelik kavramı.

Bu arada ne kadar bilimsel araştırma yapılırsa yapılsın sapıklığın kesin çizgilerle ayrılan bir tarafı bilim adamları tarafından netleşmiş bile değil.

Yinede gelecek bilimsel yazıları beklediğimi yazarak şimdilik sonlandırayım.
 
andante' Alıntı:
Bu arada ne kadar bilimsel araştırma yapılırsa yapılsın sapıklığın kesin çizgilerle ayrılan bir tarafı bilim adamları tarafından netleşmiş bile değil.

Zaten böyle bir yaklaşımda da bulunulmuyor. Bilim ahlaki yargılarda bulunmaz. Bunu akademik olarak daha çok felsefe yapar.

Bilimin görevi burada durum tespitidir. Süreçleri, başlangıçları, nedenleri ve sonuçları inceler. Bilim bunu sınıflayabilir ama bunu toplumsal olarak yargılamak (ya da yargılamamak tabii ki) kültürün işidir, bilimin değil.

Eğer hastalık olup olmadığı merak ediliyorsa da standarttan ayrılan bölümün bozukluk olup olmadığı ile tıp ilgilenir. Burada amaç tedavidir. Ruhsal farklılıkların hastalık olup olmadığını, tedavi edilip edilmemesi gerektiği ile de psikiyatri ilgilenir. Sosyoloji, psikoloji veya hukuk değil.

Yani burada eğer bilimsel bir sınıflama değil de bilimsel bir yargı isteniyorsa bunun psikiyatrik olması gerekir. Bilimsel disiplinlerin sınıflamalarına yapılan yargılar psikiyatrik yargı dışında kültürel olur ve sadece ve sadece kişilerin ve toplumların hayata bakış açıları ile ilgilidir.

Üstelik bu psikiyatrik bakış açısı bu topikte çoktan verildi bile. :) :) DSM4'e (psikiyatristlerin kutsal kitabı :) ) göre hangi sınıflandırmadaki hangi sapmanın hastalık olup olmadığını bu topikte Rekursion altı ay önce epey emek verip yazmıştı. Eğer bakarsanız şimdiki bilimsel yaklaşıma göre açıkça bunun hastalık olup olmadığını okuyabilirsiniz. Tüm diğer saptama ve sınıflandırmalar için bunun dışında yargıda bulunmak kişisel, toplumsal, felsefik, hatta hukuksal olabilir ama bilimsel olmaz.

Bu yüzden horizon73'ün nakledeceklerini herhangi bir yargı için değil de kavram hakkında bilgi kazanmak için değerlendirmek gerekir. Bunun herhangi bir genel yargısal değerlendirme olamayacağını aklınızda tutmanız oldukça önemli. Kararı herkes kendisine göre verecek.

Selamlar. :)
 
IMDb - Boxing Helena

Ekşi Sözlük - Boxing Helena


YA ARKADAŞLAR BUNLARI Bİ İNCELERSENİZ ÇOK SEVİNİRİM

http://www.imdb.com/title/tt0106471/

BU FİLM YANILMIYOSAM ALMAN ÇEKİMİ BİR FİLM VE KONUSU DEVOTELİK

BEN ARTIK BU DEVOTE ARKADAŞLARLA UĞRAŞMIYICAM :)

HANİ ŞEBNEM FERAH Bİ ŞARKI SÖLÜYODU YAA
BENİM CAM KIRIKLARIM VAR DİYE :) ONUN CAM KIRIKLARI VARSA BENİMDE BAYAN DEVOTEM VAR :) VE SİTEMİZDEN :)
 
abdo58' Alıntı:
HANİ ŞEBNEM FERAH Bİ ŞARKI SÖLÜYODU YAA
BENİM CAM KIRIKLARIM VAR DİYE :) ONUN CAM KIRIKLARI VARSA BENİMDE BAYAN DEVOTEM VAR :) VE SİTEMİZDEN :)
:?: :?:

Sapık demiyorsun yani şimdi öylemi.
 
:shock: Filmin adı geçince jetonum yeni düştü .
Engelliler.biz Sinema Kulübünü hazırladığım dönemlerde bu film ile ilgili ısrarla fikrimi almak isteyen bir arkadaş olmuştu ve kendisi engelli değildi. Sanırım sandığımızdan çok sayıda devotee'miz var :roll: Amanııın :roll:
 
BEN YİNE SAPIK DİYORUM EĞER FİKRİ YARARLANMAK ÇIKAR İÇİNSE SAPIK AMA ALAN MEMMUN SATAN MEMMUNSA O PAZARLIKTA BİZE HİİÇ AMA HİİÇ BİŞİY DÜŞMEZ YİNEDE BENİM KATİ FİKTİM
DOVETE= SAPIKLIK
VE YİNE ÜSTÜNE BASARAK BELİRTİYORUM ÖNCE İKİ TARAFIN MEMMUNİYETİ ÖNEMLİ BAY YADA BAYAN RAZI OLUYOSA HÜR İRADE OLUYO :) BEN ŞİMDİ SAPIK KURBANIMI OLDUM :) YOOO SADECE KENDİ HÜR İRADEM VE GÖNÜL RIZAM İLE HERŞEY OLUYO
 
andante' Alıntı:
Ve böyle bir durum varken, bir devotee için sakat bir insanın ona göre eksikliği son derece çekici bir hal alabiliyor. Ve bunu kendi için bir cinsel haz haline getirirken sakat bir insanın sakatlığı kullanılmış oluyor.

Bu bir istismardır.

Bilinen sözdür; "Gündüzleri Maria Magdelena'yı taşlayıp, geceleri koynuna girmeye çalışıyorlar" denir.

Özellikle son yazılardan rahatsız olduğum için bu ilaveyi yapıyorum,
Tersine nasıl bakıyorsun? Yani yöneldikleri insanların devoteelerin bir zaafını, ya da senin deyiminle "eksikliğini" kullanarak onlardan faydalanmalarını? Bu istismar değil mi? Bu şekilde düşünen insanları nasıl adlandırmak gerekir dersin? :)
 
Ben ise verilecek cevapları hiççççççç merak etmiyorum.

Çünkü çok iyi biliyorum ki, insanoğlu kıvırma konusunda uzmandır ve olayı kendi lehine çevirmede ve kendini haklı bulmada son derece yeteneklidir. :D

Sevgili neptün,

Açıkcası sana hemen cevap yazacaktım sabah yazdığın yazıyı okuduğumda ancak zorunlu olarak gitmem gereken bir yer olduğundan geldiğimde yazmaya karar vermişken, yeni eklentileri gördüm. Dediğim gibi burada konular öylesine hızla değişiyor ki, asıl yazmak istediğin dururken başka bir yöne ister istemez savruluyorsun.

Gitmek zorunda olmayıp yazacaklarımı bunlarla birleştirebilirim de. Onu yapacam zaten. :D

Bir konu da anlaşalım;

İlk sayfalarda dediğim bir şey vardı. Hatırlatmak isterim. Cinsellik bizde hala çok fazla konuşulan bir konu olmadığı halde ve işin içine ahlak erdem gibi kavramlarla konuya yaklaşırken, birden bire okunma rekorları kırma sebebinin üzerinde durulması gerekiyor.

Bir yerde bir konuya böylesine küfürler, böylesine tehditler, böylesine kınamalar varsa o yerde aynı zamanda gizli bir heyecanla meraklanma ve konuyu öğrenme ve içinde olma duygusu da vardır. En fazla kükreyenler her zaman en çok endileşendiklerim arasındadır.

Bir konuya tepki çeşitli şekillerde verilir, insanca olanı kendi fikrini söylerken, karşındakini kabul etmesende yok saymamaktır. Bu yapılıyorsa ben kahramandan değil, ona saldıranlardan korkarım.

Şimdi madem bu kadar açık ve net bir şekilde konuşuluyor bizde açık ve net olalım o zaman. Gerçi her zaman net olduğum söylenebilirde biraz daha dilimi sivritebilirim anlamında diyorum bunu.

Gerçekten bu sitede son derece aklı başında ve çok ama çok değer verdiğim bir sürü sakat arkadaşım var. Kimsenin alınmayacağını, ümit ederek yazmaya başlıyorum.

Sana diyecektim ki sabah yazabilseydim;

Kendimi bildiğimden beri sakat tanıdıklarım arkadaşlarım ve dostlarım oldu. Özellikle bu siteye üye olduktan sonra tanıdıklarımın sayısında da artış oldu doğal olarak. Kabul etmeliyim ki, burada tanıdıklarım, yazılarını okuduklarım, sohbet odasında konuşmalarına denk geldiklerim sonucunda durumun tahmin ettiğimden çok daha vahim olduğunu gözlemledim.

Son zamanlarda engellilerin eğitim durumlarıyla ilgili araştırma yaparken çok kapsamlı bir araştırmayı da sürdürmek zorunda kaldığımda ortaya ilginç sonuçlar çıkıyordu.

Her şeyden önce engellilerin büyük bir kısmı eğitim konusunda son derece kötü durumda oldukları gibi ekonomik açıdan da aynı kötü sonuca sahipler. Büyük bir çoğunluğun iş güvencesi, sağlık güvencesi vs. gibi insan haklarının temelini oluşturan konularda dipte olduğu bir gerçek.

Toplumda da engellilerle ilgili bir sürü şey yaşanılırken, engellilerin büyük bir çoğunluğunun içsel dünyalarında da sağlıklı olmadığı ortaya çıkıyor.

Cinsellik gibi son derece önemli bir konu da onlara göre normal insanlar bir çok şey yaşarken cinselliği kendi sakatlıkları sebebiyle yaşanmamasını normal bile karşılıyorlar. Büyük bir çoğunluğu evlilik öncesi bir cinsel deneyimi bırak iki cins arasındaki yakınlaşmayı bile yaşamamış.Son derece romantik olarak adlandırılan el ele tutuşmayı dahi yaşamayan üyelerimiz var.

Doğal olarak bu site özellikle sohbet odası, insanların karşılıklı olarak tanışmasına vesile olurken en uçuk şekliyle platonik ilişkileri yaşarken, sanal ortamda birbirlerine duydukları sevgi aşk gibi kavramlarla yaşanılmamış gerçeklerini yaşamaya çalışıyorlar.

Kendini önemseyen gerçekten birey olabilmeyi başarabilmiş engelli arkadaşlarımızın dünyasında bile zaman zaman dalgalanmalar olurken, genel anlamda büyük bir çoğunluk aç ve susuz bir biçimde arayış ve saldırı peşinde.

İşte bu kendini bilen arkadaşlarımız her yere sızabilen yanlışların etkisiyle devoteelerde dahil olmak üzere bir sürü hayal kırıklığı yaşarken burada bu konunun tartışılması esnasında benim devoteeliğe karşı duruşumun kökeninde yara almış arkadaşlarımız vardır.

Öte yandan bir çok yerde engellilerin bu durumunu çok iyi bildiğimden aslında devoteeliğin tanrı tarafından oluşturulmuş bir olgu olup olmadığını sorarken, kendi öz benliğinin farkında olmayan ve sakatlığı sebebiyle zaten bir sürü olumsuzluk yaşayan engellilere ilaç gibi gelebilir mantığını da unutmadığımdan devoteelere karşı hem iyi duygular hem de olumsuz duygular barındırıyordum.

Doğru olan nedir?? Doğru sadece bir tanemidir?

Bu sebeple devoteeliğin ister sapıklık ister sapıklık olmasın kesin bir tanımının ister bilimsel ister ahlaki, ne dersen de var olan bu yaşanılmışlığı değiştiremeyeceğini bildiğimden sessiz çığlıklar atıyordum.

Sessiz çığlıklar duyulmaz biliyorum ama elimde değildi. :D

Bu üyemize ne denir bilmiyorum.

Deseki, kardeş ben sakatım, bir çok kez bir çok kişi tarafından red edildim( Ki öyle olduğundan eminim ) ama insanım ben, cinsel güdülerimi durduramıyorum ve bunun yaşanılmasına ihtiyacım var, benim ihtiyacımı gideren bu olguyu kutsuyorum....

İnan saygı duyarım.

Ama böyle yapılmadığı için son derece çirkin ve ahlaksızca buluyorum bu durumu. Sen günlerce aylarca bas bas bağıracaksın, sonra kendi işine geldiğinde ters yöne çevirecek ve birde yine sapık tır diyeceksin. Öyleyse kardeş sen sapığın önde gidenisin.

Bu arada devotee olan arkadaşımız istismar ediliyor mu?

Hiç sanmıyorum. Onun burada olma nedeni bu zaten. Bir sakatla cinsel ilişki yaşamak. Bu sebeple zorlama olmadığından istismar edilmediğine eminim. Duyguları falan da zedelenmez bana göre. Bir incinme de yok.

Ancak emin olduğum durumun gittikçe vahimleştiği ve çirkinleştiği.

Çok daha fazla devotee olduğundan eminim, çok daha fazla bu tarz yaşanılmışlıkların yaşanıldığından eminim.

Burada en büyük sorun, kendisini bilen ve gerçek anlamda birey olabilmiş engelli arkadaşlarımızında zaman zaman saldırıya uğramalarıdır. Ancak onlar da bilinçlendi artık, kendi mücadelelerini verebilecek güçteler zaten.

Ahlaksızlığın sakatı normali olmaz. :D
 
Daha önce fikirlerimi yazmıştım bu konuda. Kısaca birinin beni salt engelli olduğum için reddetmesiyle salt engelli olduğum için beğenmesi arasında fark yoktur demiştim.

Ancak konunun anlaşılması adına bazı arkadaşlarımız sarışın birini beğenip birlikte oluyoruz da engelli birini çekici bulduğunu söyleyen birine neden cevaz vermiyoruz" meyanında sözler ettiler.

Herşeyden önce sarışın ya da zayıf olmanın bir kişi için ifade ettiği anlam ile sakatlığı oluşturan rahatsızlığın beğenilmesini aynı kefeye koymak bizi meseleyi baştan yanlış teşhis etmeye götürürü kanısındayım.

Sakatlık bir olumsuzluk halidir. Duymamak, görmemek, yürüyememek birer olumsuzluktur. Ancak bizler bu olumsuzluklarımızdan cok daha fazla anlamlar ifade ettiğimizi düşündüğümüz ve de ettiğimiz için hayata devam ediyor ve toplumdan bizleri kapsayan sorunları çözmesini istiyoruz. Çünkü bizler sakatlığımızı oluşturan rahatsızlıklarımız yanında Ahmet'iz Bülent'iz Fatma'yız vbvb.

Tam bu noktada biri çıkıp bizi salt bu olumsuzluklarımız nedeniyle çekici buluyorsa yani kimliğimizi kişiliğimizi umursamadan sakatlığımızla bizi beğeniyorsa başka bir deyişle bizi zayıf kılan eksikliiğimiz nedeniyle cinsel bir eğilim gösteriyorsa bu durum ucunda her iki taraf için artı getirisi olan sonuçlar içerse bile kabul etmeden önce uzun uzun düşünülmesi gereken bir garabeti içermektedir diye düşünüyorum.

Burada sakat bir arkadaşımızın bu eğilimden yağ çıkarmak istemesi de bu gerçeği değiştirmez. Çünkü sakat kişi varolan olanakları içerisinde zaten koşullarının madurudur ve doğaldırki her türlü alternatifi değerlendirecektir. Başka çaresi yoktur, olsa da kısıtlıdır. İşte bu koşullardan yararlanan devote kişi bu sakata ne olduğunu söyleyerek yanaşsa bile olayın özündeki mahiyet değişmeyecektir.

İsterseniz olayı sakatlıktan çıkartalım. Olumsuzluk olarak ele alalım. Nedir başka olumsuzluklar? Mesela yüzü sivilceli kız/erkek beğenen bir kişi hayal edelim. Bu kişi yüzünde derin sivilceler olan kişilere diğer özelliklerini umursamadan cinsel bir iştah duymakta ve bu sivilceleri öpmekten ve hatta onları -çok özür dilerim- emmekten zevk alıyor olsun. bu durum yüzündeki sivilceleri öpülüp sevilen kişinin de hoşuna gitsin. "Alan razı veren razı ortada anormallik yok" mu diyeceğiz?

Sanırım bu durumun normalliği şüphe götürür. Ama baktığımızda tıpkı bir sarısını begenmek gibi bir ilgiden bahsediyoruz. Fakat rahatlıkla görülebileceği gibi aynı şey değil.

Başından beri olayı mahkum etmekte kendi adıma çekingen davrandım. Çünkü sınırları oldukça muğlak bir konu bu. Ama usul usul normalleşmeye doğru gittiğini görünce sapıklık ya da değil bu olayın "kollektif normal" in sınırları dışında kalma olasılığının daha yüksek olduğunu belirtmek istiyorum.

Bu olayda tepkileri frenleyen bir mekanizma var. Benzer vakaların aksine olayım maduru olabilecek kişi şans eseri bu eğilimden fayda sağlayabiliyor(Tabi buna fayda denebilirse) Bu sayede engelli kişi kendi egosunun okşandığı yanılsamasıyla olaya tepki vermeyebiliyor. Ancak bu yanılsama objektif bir tahlile tabi tutulduğunda mevzu farklılaşacaktır.

Çıkarlarımıza uygun bile düşse olayı nesnel bir şekilde değerlendirmeye çalışmalıyız ve kişiselleştirmemeliyiz. Mesele bizim bir kadınla ya da erkekle öyle ya da böyle ilişkiye girebiliyor olmamızdan ibaret değildir. Bu yaklaşım belki pragmatist ama paragmatistliği oranında da aldatıcı olur.
 
Firuze' Alıntı:
Bakıyorum da konu tersine döndü.Formun adı "Cinsellikte sakatları tercih etmek"ti.Erkek devote bazı üyelerce sapık ilan edildi.Şimdi ise engelli bir erkek üye bayan devote bulduğunu söylüyor.Bunun da kendi özgür iradesi ile gerçekleştiğini belirtiyor.Bu durumda engelli kişi de neptune'nin dediği gibi devote kişinin zaafını kullanıp ondan cinsel açıdan faydalanmıyor mu?Kim kimi istismar ediyor?
Erkek devoteye engellileri istismar ettiğini söyleyip hakaret eden,sapık diyen üyelerin bu konu hakkında ne diyeceklerini merakla bekliyorum.

Yoo.. Tersine dönen bir durum yok.. Aylar önceki ilk oturumda, bu konudan da söz edilmişti, ama üzerinde durulmadı..

"Aleme verir talkını, kendi yutar salkımı" ile başlayan bir dizi atasözü bu gibi durumlar için söylenmiştir.. Politik hayatımızın artık sıradanlaşan ritüelleri de, bu durumu meşrulaştırıyor.. Şöyle ki; muhalefetteyken eleştirdiği bir konuyu iktidara geldiğinde virgülüne dahi dokunmadan aynen uygulaması, gibi.. O yüzden, bu tiplerin konuşulmasının dahi bu tartışmaya bir şey katacağını sanmıyorum. Ben sadece gülüyorum! Acı acı. :(

İstismar konusuna gelince..

Bu şuna benziyor: "Amerika, Türkiye'yi sömürüyor, ama Türkiye de Amerika'yı sömürüyor"..

Tabii tabii.. Buzdolabı satarak sömürüyoruz onları, bir iyice :p ;) :D
 
Yazılanları tek tek okuyorum. Sapık demekte biraz erken davranmışım. Hatta hiç dememem gerekirmiş. Çünkü daha hiç bir yönü belli olmadan demişim. Fakat Konu başlığı kişinin ne için burda olduğunu anlatmaya yetiyordu benim için. Sırf cinsellik yaşamak için gelen insanın sırf bu başlığa yazdığını görünce ve aynı zamanda kendisini tanımak, kendisini tanımak için derken tabiki devotelik hakkında bilgi almak babında sorulan sorulardan istediğine istediği gibi alaycı tavırlarla ve burdaki kişileri küçümser sözlerle olduğu için bende sapık dedim.
Şimdi dörtgözle horizon73'ün yazacaklarını bekliyorum. Ama karar verip ahkam kesmek amacıyla değil. Sadece bilgi edinme amaçlı.
Sapık kelimesini geri aldım ben.
 
konu oldukça ilgili olmalı ki herkes dahil oluyor...

arkadaşlar kısaca şunu söyliyim Devote kavramına pek yabancı olmamakla birlikte karşı da olmadığımı gayet doğal bir olgu olarak yaklaştığmı belirtmek istiyorum.Kişinin kendi tercihidir.Neden haz alıyorsa nasıl duygularını açığa çıkarabiliyorsa öyle yaşamalıdır.Taraflar arasında bir uyuşma ve anlaşma ( akli ve fikri hür bir iradeye sahip iseler)söz konusu ise bunu Sapıklık veya ters bir olgu olarak bakmıyorum Gayet normal insan psikolojisinin veya parapsikolojinin buna elverişli olduğunu belirtmek istiyorum..
 
Şu Muhteşem Vikipedi, özgür ansiklopedisinin verdiği veriler aşağıda.

Engel Türleri : Engelliliğin çeşitli şekilleri olabilir. Bunlar arasında fiziksel engellilik, zihinsel engellilik, öğrenme engelliliği, gelişimsel engellilik, görünmeyen engellilik, gıda alerjisi, madde bağımlılığı sayılabilir. Fiziksel veya zihinsel sakatlıkları olmayan bazı kişiler de dış görünüşleri veya davranışlarının farklılığına gösterilen tepkiler yüzünden toplumsal yaşantıda sınırlanabilirler.

Bu anlatım da özellikle bir yere dikkatinizi çekmek istiyorum.

"Fiziksel veya zihinsel sakatlıkları olmayan bazı kişiler de dış görünüşleri veya davranışlarının farklılığına gösterilen tepkiler yüzünden toplumsal yaşantıda sınırlanabilirler."

Şimdi Yanlışsam yada yanlış anladıysam düzeltin lütfen; Bu yazılanların içine her olguyu katabilirsiniz.Yani devotee leride neredeyse engelli sınıfına sokmuş olunmuyormu?

Vallahi Ben Vikipedinin veya oraya bunları nakış gibi işleyip koyanların yalancısıyım.

şimdi dileyen form izleyenleri bu çok meşhur ansiklopedinin linklerinde şöle bir gezintiye çıkabilir.

http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Engelli&oldid=883047

http://tr.wikipedia.org/wiki/Engelli

http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Engelli&action=history

Özellikle History olayına dikkatinizi çekecem azcık.

Merak ettiğim şu; buraya bunları kim yazıyor ?
İsteyen istediği gibi bazı kavramlarda oynama yaparak ve daha sonradan oynadığı kavramları kaynak göstererek ne elde etmeyi amaçlıyor ?
 
sunburn: "Fiziksel veya zihinsel sakatlıkları olmayan bazı kişiler de dış görünüşleri veya davranışlarının farklılığına gösterilen tepkiler yüzünden toplumsal yaşantıda sınırlanabilirler."

Bunları konuyla doğrudan alakalı görmüyorum doğrusu, ama yine de kısaca şöyle demek mümkün benim açımdan:
Orada geçen, "toplumsal yaşamda sınırlanmak" kavramı, geniş sosyolojik anlamda kullanılmış ve "sınırlanmak" derken, "ayrımcılığa uğramak" kastedilmiştir. Yani engellenenler/sınırlandırılanlar/ayrımcılığa uğrayanlar sadece sakatlar değil..." denmiş.
Bu varsayım tartışmasız doğrular içermektedir. En basit kanıtı da (tarihsel süreç içerisinde) tüm dünyada Çingenelerin, mültecilerin, yabancı işçilerin, Yahudilerin ve son zamanlarda da Müslümanların gördükleri sınırlamalar/ayrımcılıklardır. Onlar hiç bir fiziksel ya da zihinsel sorunları/farklılıkları olmamalarına karşın, sırf çoğunluktan farklı oldukları için ayrımcılıkla/engelle karşı karşıya kalıp, sınırlanabilmektedir.
Burada elbette onlara 'sakat/engelli' denemez; sadece (yine en geniş tanımla söylersek) engelle karşılaştıkları söylenebilir.
Devotelere dönersek, hayır, onlar bu en geniş tanımın içine dahi giremezler! Çünkü hem bu kişiler dış görünüşleriyle belli olmazlar ve hem de bu tercihlerinden dolayı iş/eğitim/sosyal yaşamda sınırlandırılmamaktadırlar. Yani devoteeler yaşamın hiç bir alanında devotee oldukları için engellenmiyorlar.

Not: wikipedia herkese açık, geliştirilebilir bir ansiklopedidir. İsteyen herkes (üye dahi olmaksızın) oradaki her tanımı değiştirebilir. Ama sistem/gönüllüler o kadar pratiktir ve kendi kendini kontrol eder ki, abuk-subuk tüm veri gerişleri kısa sürede silinir. Ayrıntılı bilgi: http://tr.wikipedia.org/wiki/Yardım:İçindekiler
Not Not: Örneğin oradaki "engelli" tanımı ve "kavram kargaşası" metinleri (sanırım hala bir değişiklik olmadı) benimdir.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt