Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

En Son Hangi Kitabı Okudunuz ?

Unutma Bahçesi- - Latife TEKİN

"Unutacağımız hiçbir şey kalmayana dek her şeyi unutabilsek tanrıyla karşılaşacağız ama oraya kadar unutmayı beceremiyoruz bir türlü..." demiştim. "İnsan iniyor aşağı, ama bir noktada soluksuz kalıp yukarı sıçrıyor," demişti, "unuttuğun kadarı bile fazla bana kalırsa, boş laflar ediyorsun..."
"Her şey geçmişte gömülü, başlangıçta" diyorum ben. Şeref, "Sırlarımız gelecekte çözülecek ama" dediğinde de soluğumun açıldığını hissediyorum. Söyleyecek olsam, "Benim öyle seni rahatlatmayı düşünerek böyle konuştuğumu sanıp kendini yanıltma," der, "unuta unuta in aşağı sen... Madem anılar bizim atıklarımızmış, unutmanın sonuna var, anlarsın... Tanrı senin yüzüne bakıyor muymuş? Her şeyin başına dönmek isteyen nedir biliyor musun, akıl ister bunu... Aklı da kendi haline bırakmamak gerekir, aptalca işlere kalkışır çünkü..."
 
Beşinci Dağ Paulo COELHO


'Beşinci Dağ', İlyas Peygamberin romanlaştırılmış öyküsü. İ.Ö. 870 yılında İsrail'den ve bu ülkenin korkunç kraliçesi Yezavel'den kaçıp Fenike'ye sığınan İlyas, orada, Tanrının İsrail'e yeniden dönmesine izin vereceği günü beklerken, ona kucak açan, evinde ağırlayan dul kadına ve oğluna büyük bir sevgiyle bağlanır.
 
Mekanın Poetikası....Gaston Bachelard... (Halen Okuyorum) gözlerim hemen ağrıdığı için günde 3-4 sayfa okuyup ara veriyorum...

İnsanlar evlerinde neden mutlu ve yalnızlıktan nasıl keyif alır diye merak ediyorsanız okuyunuz...Özellikle ben ve benim gibi evinde huzur bulan evini ilk evreni olan görenlere gelsin bu kitap :) felsefe ağırlıklı karmaşık bir kurgusal dille yazılmış ...

ne yapaydım İnce Memedimi okuyaydım :) biraz ağır kitap okuyalım dedik bildiğin çukura girdik ama bitirecez el mahkum :)


Özellikle Kitap Kurdu hamfendilere inat artık Tolstoy ve Dostoyevski okuyacağım...onlar sayesinde entel ve dantel olmaya karar verdim...
 
Kış Bahçesi-Kristin Hannah,Bir anne nasıl olurda öz kızlarına karşı bu kadar soğuk ve sevgisiz görünmeyi başarabilir.Üstelik ömrünün son demlerinde bu ilerlemiş yaşında bile bir nebze olsun sarsılmadan,yumuşamadan.Yıllardır Meredith ve Ninanın annelerine dair bulamadığı soruların cevabını Vera bizi II.Dünya savaşında almanların kuşatması altındanın açlığa, soğuğa,ölüme terk edilen Leningrada götürüyor ve Vera anlatıyor, siz dinliyorsunuz.Dinledikçe hikayeyle birlikte sizde kalbinizin nasıl taşlaştığını, hissizleştiğini fark ediyorsunuz...
 
Mart Menekşeleri 'ni okudum. Sürükleyici bir kitap, tavsiye olunur. :) Özellikle sürprizli finali hoşuma gitti.
 
[FONT=Verdana]Jan-Philipp Sendker ‘in romanı ; Her Kalp Kendi şarkısını Söyler –ve yalnızca diğer yarımız o sesi duyar-
[/FONT]
[FONT=Verdana]Konusunu hiç bilmeden kapak tasarımına ve ismine bakarak seçtiğim bir kitap , okumaya başladığımda beni neden çektiği konusunda şaşırttı. Artık şaşırmamam lazım , engellilerle ilgili her şeyi mıknatıs gibi çekiyorum zaten.
[/FONT]
[FONT=Verdana]Yolları manastırda kesişen, biri görme yeteneğini kaybetmiş, diğeri hiç yürüme şansı olmamış iki çocuk. Görmenin gözlerle ilgisinin olmadığı, hareketin ayaklara bağlı olmadığı bir dünya… Çocuklukta başlayan 50 yıllık bir aşk. Masal gibi, şiir gibi mistik bir hikaye. İçten, samimi ve en önemlisi estetik bir anlatım. Duygudaşlık olduğu için etkilendim hikayeden. [/FONT]

Geçen Haziran ayında okumuş olduğum yukarıdaki kitabın devamı niteliğinde olan "Kalp Yalnızca İçeriden Açılan Bir Kapıdır" kitabını bitirdim. Bu yazarı sevdim gerçekten, kelimeleri zarif ve estetik. Her iki kitapta da hikaye içinden başka bir hikaye çıkıyor. Kitabın bir bölümünde mutlaka engelli hayatlara dokunuyor. Zor hayatlar ve sevgi dolu insanlar çıkıyor karşımıza.

Kitaptan öğrendiğim dikkatimi çeken bir konu da şu ; Budizm inancında sakatlığın kötü "karma"nın sonucu olduğu düşünülüyor, lanetli insanlar olarak kabul ediliyor ve çevrelerinde görmek istemiyorlar. Aileleri bile kötü şans getirdiği inançları yüzünden çocuklarını terk ediyorlar. Budist manastırları da sakat talebe istemiyorlar. Ancak fiziksel ve ve ruhani açıdan "lekesiz" olanlar keşiş olabiliyor. Hristiyan manastırları sahipleniyor bu yüzden sakat çocukları...

Şimdi Müslümanlığın bu konuda durduğu konumu düşünüyorum. Tatmin etmiyor beni bulduğum cevaplar...
 
Nuke Türkiye!---Alev ALATLI

Prof. David Pavloviç, bir bilim adamının rasyonalitesiyle yaklaşıyor hem Türkiye’ye hem de burada tanıdığı insanlara: Kuşkucu, araştırıcı, mantıklı...İstatistiki bilgilere tapıyor, bu oranlarla konuşuyor ama duygularını dile getiremiyor. O, bir Yahudi. Babası dinine düşkün biri ve onu da öyle yetiştirmeye çalışmış. Ne ki David, felsefeye merak salmış, psikoloji okumuş, dinini yorumlamaya çalışmış, inancının ne durumda olduğunu anlamak için, karşına çıkan ilk fırsatta Orient’e, Doğu’ya, Türkiye’ye gelmiş.Aradığını(inancı, kendisi, ruhu...) burada da bulamamış ve büyük bir şaşkınlıkla Tanrı’nın olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Diana Pavloviç, annesinin tüm karşı çıkmaları ve hatta Doğuluların sapık olduğunu kendine göre ispatlamasına rağmen, kocasından daha farklı amaçlar için, çocuklarını da alıp onunla birlikte Türkiye’ye geliyor. David gazete kupürlerinin ve sayıların arasına gömülmüşken, o, insanlarımızın arasına karışmış, Türk kültürünü tanımaya çalışmıştır. Saz çalmayı kısa bir sürede öğreniyor, G. Rodoplu’yu da o arada tanıyor. Diana insanımızı, davranışlarımızı, duygusal tepkilerimizi sorgulayarak anlamaya çalışıyor. Ama sonuçta, o da kocası gibi işin içinden çıkamıyor ve akıl hastanesindeki odasında insanımıza ve Türkiye’ye lanetler yağdırırken “Nuke Türkiye! ” diye avaz avaz bağırıyor.
 
Mahşer:Hak elçisi Seyyid Nesimi --- İsa Muganna Hüseyinov
 
Şeytan ve Genç Kadın--Paulo COELHO

Gözlerden uzak, kuytu bir dağ köyü ve bu köyün dış dünyadan soyutlanmış, kendi halinde, çoğunluğu yaşlı, zamanın dışında bir yaşam süren insanları. Köydeki tek genç kadın, küçük otelin barında çalışan güzel Chantal'dır. Gelip geçen avcılarla ya da turistlerle gönül eğlendiren genç kadının tek dileği bu sıkıcı yerden kurtulmaktır. Beklenmedik bir anda köye gelen ve gerçek kimliğini gizleyen bir yabancı, köy halkına, hepsinin yaşamını alt üst edecek, onları kışkırtacak, değer yargılarını tersine çevirtecek, hatta kökünden değiştirtecek bir öneride bulunur. Yabancı, köy halkına yedi gün süre tanımıştır. Bu süre içinde bu insanların her biri yaşam, ölüm, adalet ve dürüstlükle ilgili temel sorunlarla yüzleşecek, bir yol ayrımında durup kendi yaşam çizgilerini değiştirecek bir karar almak zorunda kalacaklardır.
 
Melez sözleşmeleri serisi ve lüks serisi,vampir akademisi serisi harika!!!
 
Muinar . Latife TEKİN

Latife Tekin Muinar’da, bedenden bedene geçerek binlerce yıldır yaşayan, bilge bir kocakarıyla söyleşiyor. Kâh neşeli masallar kâh tekinsiz, hatta tehditkâr hikâyeler anlatan bu ölümsüz kadın, uzun ve derin bir geçmişin bilgisini, görgüsünü aktarıyor. Parlak atlaslar gibi, kadınlığın katman katman tarihini seriyor önümüze. Dahası bizi akıl yoluyla inşa edilmiş medeniyete karşı bir meydan okumanın içine çekerek dünyayı, doğayı, hayatı sezmemizi sağlıyor. Kaç bin yaşındaki yarı deli Muinar, ciddiyetle ve incelikle, içinde yaşadığımız egemen kültürü tiye alıyor.
 
Aşk özgürlük tek başınalık

osho
 
kadınları anlama yolları. 500 sayfa.30 saniyede okursunuz.. :)
 
zülfü livaneli "kardeşimin hikayesi" Bu kitabınıda çok beğenerek bitirdim.
 
Günaha Son Çağrı - Nikos Kazancakis


Hristiyanlık tarihini öğrenmek isteyenler için bazı yerlerde durarak küçük araştırmalar yapılması gerekiyor, önceden dönem hakkında daha basit bir şeyler okunabilir. Yazar ve eser Ortodoks ile Katolik kiliseleri tarafından aforoz edildi, yazarın Ortodoks mezarlığına gömülememe nedeni olan kitap filmiyle de geniş yankı getirdi.
 
Ormanda Ölüm Yokmuş Latife Tekin


Ormanda Ölüm Yokmuş, doğanın kucağında, zamandan azade bir hikâye anlatıyor. Resim yapmayı bırakmış ressam Emin ile öyküler yazıp biriktiren Yasemin’in, kendilerine ve hayata hesap veren uzun sohbetine şahit oluyoruz romanda. Düş kırıklığıyla sonlanmış aşklarını geride bırakarak ormana sığınmış bu iki yakın arkadaş, birbirlerine tutunarak ormanın kuytularına doğru yol alıyorlar. Latife Tekin şiirselliğin zirvesinde gezinen anlatımıyla karamsarlığa düşmüş bir erkeği ve onu ayakta tutmaya çalışan bir kadını tutkuyla resmediyor. Yaprakların, taşların, kuşların gölgesinde sarsıcı bir içsel yolculuk hikâyesi.
 
Wladimir Bartol-Fedailerin kalesi alamut, 1938 yılında yazılmış ama son yıllarda popüler, mistik bir konu haline gelen haşhaşinleri mercek altına alan son derece akıcı bir uslupta yazılmış keyifli bir romandı konuya ilgi duyanlara tavsiye olunur...
 
"Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!"- Alev ALATLI


Eyy Uhnem! "( "Ah vatan" ) Rusya'yı ve Rusları anlatan bir serinin devamı niteliğinde bir kitap. Bir Rus aydını ile bir Türk hanımın dostluğundan yola çıkarak bize son dönemde, yani SSCB dağıldıktan sonra, o topraklarda olanları anlatıyor. Bir roman akışı barındırmadığı için kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini merak edemiyor insan. Aslında ben merak ediyorum ama kitap o soruların cevabını vermeyi istememiş. Yazar akıllı, kültürlü, duyarlı ve hüzünlü bir Rus aydını olan Aleksi'nin ağzından bize kocaman bir devletin başına neler geldiğini anlatmayı murad etmiş. Belki de Türk olan Güloya karakteri üzerinden, anlatılanlardan dersler çıkarmamızı istemiş.
 
Sevgili Arsız Ölüm - LATİFE TEKİN

Geniş bir ailenin köyden kente göçünü ve yaşadığı değişimleri anlatıyor. Yazar hem nesnel hem öznel bakış açılarıyla 20. yüzyılın ikinci yarısında,koskoca bir şehirde ayakta kalma mücadelesi veren küçük insanların büyük sorunlarını ele alıyor.
 
PERDE - Milan KUNDERA
Deneme Türü sevenlere...
 
Ahmet Ümit 'in Kavim'ini bitirdim. Güzeldi.
Murat Bardakçı'nın "Neslişah" - Cumhuriyet devrinde bir Osmanlı prensesini okuyorum, henüz bitmedi.
 
Prag Mezarlığı Umberto ECO

19. yüzyılda Paris: Komün Günleri; hançer darbeleri; absent dumanları arasında hazırlanan cinayetler; kanalizasyonda yatan cesetler; patlamalar; isyanlar; takma sakallar; sahte noterler; düzmece vasiyetler; satanist örgütler; kara ayinler; cinsellikle pek fazla ilgilenmeyen, hastalarının rüyalarına burnunu sokmamaya kararlı bir Doktor Froïde Torino, Palermo, Paris şehirlerinde dolaşan histerik bir satanist; iki kez ölen bir rahip; masonlara karşı entrikalar kuran Cizvitler; rahipleri kendi bağırsaklarıyla boğan masonlar; çarpık bacaklı raşitik bir Garibaldi; bir sahte belgenin Siyon Bilgelerinin Protokollerine dönüşmesi...
 
Operasyon ve Muhsin Yazıcıoğlu Suikast.: Selman Kayabaşı...
 
Üst Alt