@Konyaereğli,
Üstadım,bahsettiğiniz Anayasa mahkemesi Esas sayısı : 2022/51 karar sayısı : 2022/ 94 kararına ulaştım.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 31. Maddesi (Engelli Vergi İndirimi Belgesi ) 'ne atıfla Çalışma Gücü kaybı ile Engellik oranının aynı kavramlar olmadığı,Hastanelerden aldığımız Erişkin Engelli Sağlık Kurulu raporlarının Gelir İdaresi Merkez Sağlık Kurulu tarafından aynı oranla kabul edilmeyip daha düşük bir oranla onaylanmasının haksız bir işlem olduğu ve buna bağlı olarak konuyla ilgili tüm bakanlıkların ortak yönetmelik çerçevesinde bekirlenmesinin Anayasa aykırılı nedeni ile Antalya 2. Vergi Mahkemesi dava açmış olduğu karardır.
Anayasa mahkemesi dava red etmiş ve hükümlerin Anayasa ilkelerine aykırı olmadığı kanaatine varmıştır.
Sizin burada farkettiğiniz Anayasa Mahkemesi red kararı dayanakları şu anki yeni yasa ile ilgili olduğu yönündeki fikrinize katılıyorum.İlgili kararın bir linkini yazının sonuna ekleyeceğimi belirterek herkesin okumasında yarar olduğunu düşünüyorum.
Anayasa Mahkemesinin red kararlarına dayanak olarak seçtiği bir kaç cümleyi alıntılıyorum.Bence önemli ve sizinde söylediğiniz gibi Üstadım yeni yasaya ,bugüne ışık tutuyor.Ekte paylaşıyorum;
"
Engellilere yönelik farklı kanunlarla düzenlenen desteklerin kullandırılmasında
engellilik oranının gözetilecek olması ve 193 sayılı Kanun’un 31. maddesinin başlığında “Engellilik
indirimi” ibaresi kullanılmışken içeriğinde çalışma gücü kaybına yer verilmişse de çalışma gücü
kaybının engellilik oranından farklı olduğuna/farklı belirleneceğine dair bir düzenlemeye yer
verilmemiş olması karşısında çalışma gücü kaybı ile engellilik oranının aynı şeyleri ifade etmediği
ileri sürülemez. Çalışma gücü ibaresinin 31. maddeyle sağlanan desteğin çalışmakta olan engellilere
yönelik olması dolayısıyla tercih edildiği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla kuralın belirsiz ve engellilik
oranı ile çalışma gücü kaybının farklı şeyler olduğu söylenemez."
"Verginin kanuniliği ilkesi, takdire dayalı
keyfî uygulamaları önleyecek
sınırlamaların kanunda yer almasını gerektirmekte ve vergi yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelerin
konulması, değiştirilmesi veya kaldırılmasının kanun ile yapılmasını zorunlu kılmaktadır (AYM,
E.2019/32, K.2021/54, 14/7/2021, § 5)."
"
Söz konusu indirimin kanunla düzenlenmiş sayılabilmesi için
kanunun şeklen var olması yeterli olmayıp kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli,
ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir (benzer yöndeki karar için bkz.
AYM, E.2019/32, K.2021/54, 14/7/2021, § 7)."
"Esasen kanunun bu niteliklere sahip olması, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye
alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir.
Hukuk devletinin temel unsurlarından olan hukuki
belirlilik ilkesi uyarınca kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir
duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması,
ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda
bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu
ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven
duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden
kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154)."
" Engellilerin vergi aracı kullanılarak desteklenmesine yönelik olarak vergi kanunlarında
lehe bazı düzenlemeler yapılmış olup bu bağlamda dava konusu kuralla da çalışma gücünü belli
oranlarda kaybeden hizmet erbabı engelliler için belli maktu tutarların vergi matrahından
indirileceği hüküm altına alınmıştır. Böylelikle engelli hizmet erbabının gelir vergisi matrahının bir
kısmı vergi dışı tutularak diğer hizmetlilere göre daha az vergi ödemesi suretiyle parasal olarak
desteklenmesine yönelik bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu suretle hayatlarını sürdürebilmek için
diğer bireylere göre farklı ihtiyaçları bulunan engellilere parasal destek sağlanarak engelli olmayan
bireylerle aynı standartlarda yaşamlarını sürdürmelerine katkı sağlanması amaçlanmıştır."
"
Engellilere yönelik farklı desteklerin türü ve miktarının belirlenmesinde dikkate alınan
temel unsur engellilik oranıdır. 193 sayılı Kanun gibi başka bazı kanunlarda da engellilik oranının
belirlenmesine ilişkin ayrıntılı düzenlemelerin yönetmeliklerle yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu üçüncü fıkra gereğince de engellilik derecelerinin tespit şekli ile uygulamaya ilişkin
esas ve usuller yönetmelikle belirlenecektir."
"
5378 sayılı Kanun’un 5. maddesine göre bireyin engelliliğini ve engellilikten
kaynaklanan özel ihtiyaçlarını belirleyen derecelendirmeler, sınıflandırmalar ve tanımlamalarda
uluslararası temel yöntemler esas alınacaktır. Anılan Kanun’un genel kanun olması ve 193 sayılı
Kanun’da aksine bir hüküm bulunmaması nedeniyle itiraz konusu fıkra uyarınca çıkarılacak
yönetmelikte de gerektiği ölçüde uluslararası standartların dikkate alınacağı kuşkusuzdur."
Üstadım,kararın birkaç dayanağını buraya ekledim.Karar dayanakları yönetmelik ile işlem yapılmasını,Engellilere yasa ile pozitif ayrımcılık (Sadece onlara özel fayda ve hizmet) yapılmasını,
uluslararası norm ve standartlara uygunluğunun olmasını,kanunların veya düzenlemeletin keyfiyete yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak yazılı şekilde belirtilmesini
ve de bence en can alıcı noktası Çalışma Gücü Kaybının çalışan engelliler için kullanılan bir tanım olup Engelilik oranları ile aynı temele dayandığını farklı olmadıklarını belirtmişler.
Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi esas kararının okunmasının önemini bir kez daha belirtmek istiyorum.
Saygılar.
İlgili Link; "
Anayasa Mahkemesi Kararı E: 2022/51, K: 2022/94 – 193 Sayılı Kanun – Çalışma Gücü"