Tamamen şahsi fikirlerimi aşağıda derlemeye çalıştım. Haaa “sen kimsin birader” derseniz benim, “”zurnanın son deliği”” misali, sol ayağı felçli kendi halinde bir sakat olduğumdur.
Bundan yıllar önce T.Sakatlar Derneği’nin Vatan Caddesindeki bir lisede yapılan seçimlerinde, adayların cehaletlerinden kaynaklanan kepazeliğe şahit olduktan sonra, elimi ayağımı hem bu dernekten hem de biz sakatlarla ilgili sair işlemlerden çektiğimi başka bir forum konusunda dile getirmiştim. Son iki yıldır biz sakatlarla ilgili karınca kararınca kendi çapımda bizlerle ilgili bazı faaliyetlere katıldığımdan bizlerin ruhiyatı ile ilgili daha net fikir sahibi oldum ve neticede iki yıl önceki fikirlerim ile şimdiki düşüncelerim arasında olumsuz manada biraz farklar oluştu.
Burada buna benzer bir forum konusu açarak sakatların siyasete aktif olarak katılmalarının gerektiğini ve bunun için de siyasal parti kurarak örgütlenmelerinin mümkün olduğuna ve bunun yapılmasının gerektiğine inandığımı ve bunu şiddetle savunduğumu dile getirdim. Hala da bu görüşümü şiddetle savunmaktayım lakin şimdi bunun hemen hemen imkansız olduğunu maalesef görmüş bulunmaktayım. Neden derseniz; bu öneriye üzerinde HİÇ BİR BEYİN JİMNASTİĞİ YAPILMADAN hemen itirazlar yapıldı. İlk gerekçe olarak da biz sakatların farklı görüşlere sahip olduğumuz gösterilerek bu farklı görüşlerin bir araya nasıl gelebileceği, nasıl hareket edebilecekleri, nasıl bir strateji izlemeleri gerektiği, böyle olumsuz şartlarda nasıl birlik oluşturulabileceği sorgulanmadan, hiçbir öneri getirilmeden olaya anında olumsuz bakıldı. Kafa kafaya verilerek bu işin olup olamayacağı ciddi ve mantıklı bir şekilde tartışılmadı. Mesela işin teşkilatlanma veya maddiyat kısmının nasıl halledilebileceği konuşulmadı. Sadece dediğim gibi olumsuz bakıldı ve bakılırken de üstelik felsefi metotla akıl da verilmeye çalışıldı. Sadece bu sitede değil dışarıdaki görüşler de ekseriyetle menfi idi. Ben şahsen bizlerin bu tavrına çok şaştım. Bizlerin kendi sorunlarına sahip çıkmasını ve bu sorunların çözümünü kendisinin halletmesini veya en azından bunun denenmesi yönünde adımlar atılmasını beklerdim. En azından bu yönde görüşler beyan etmemizi umuyordum. Mesela aylardır hatta yıllardır bir toplantıya katılmaktayım. İlçe belediyelerinin vurdumduymaz tavırlarından, bizlerin sıkıntılarına genellikle göstermelik önlemler alarak çözüm bulmaya çalıştıklarından dert yanar dururuz. Çarelerini söyleriz ama yıllardır kimsenin bu konuda radikal önlemler almaya niyeti yok, almıyorlar. Toplantılarda “HAKLISINIZ, DAHA İYİSİNİ YAPACAĞIZ” türünden cek ve cak’larla vaatlerde bulunuyorlar ama sonuç yok. Biz bir şekilde sesimizi demir yumruk şeklinde dile getirsek kötü mü olur? Sakatlar gününde İstiklal Caddesinde elimizde trampet, ağzımızda düdük ve balonlarla, elimizde beyaz bastonlarla bir veya iki gün yürümekle ne elde ettik veya ne elde edeceğiz? Hiçbir şey elde etmek mümkün değil. Bizler böyle davranınca bizlere şirin gözükmek isteyen bazı partiler oyuncak gibi kullanacakları, istedikleri anda ellerini kaldırıp indirecekleri bazı sakatları aday olarak gösterip bizlerin oyuna talip oluyorlar. Mesela Sayın Lokman Ayva tamam bazı güzel kararlar çıkmasını sağladı, hiçbir şey yapmadı diyen ayıp eder ancak yapılması gereken onlarca kanuni düzenlemenin sadece son derece kısıtlı kısmının yapılmasına gücü yetti. Gücü yetti diyorum zira tek kişi ne yapabilir Allah aşkına? Oysa orada onlarca sakat arkadaşımız olsaydı çok daha fazla hak elde edemez miydik? Her siyasi parti aday seçerken kendisine/başkanına kulluk yapacak kişileri aday olarak kabul eder. Şimdilerde biliyorsunuz şarkıcı arkadaşımız Metin Şentürk’ün adaylığı konuşuluyor. Bu sempatik arkadaşımızın her halinden partiye kulluk yapacağı alenen ortada, kendisinin bazı beyanlarından ben böyle bir yorum yapıyorum. Kulluk yapmayıp direnmeye kalksa neye ne kadar direnebilir, bizlerle ilgili önerileri tek kişi olarak arkasına ne kadar destek alarak gündeme taşıyabilir? Neticede bizlerin siyasi parti olarak örgütlenmesi şart.
Şart ama mümkün mü peki? İşte burada cevabım maalesef HAYIR. Geçmişte ise "neden olmasın kesinlikle olabilir, olmalı da" diyordum ama dedim ya iki yıl içerisindeki gözlemlerim beni hayırcı yaptı. Öncelikle bizlerde doğru düzgün tartışma, derinlemesine ciddi şekilde düşünüp taşınma kültürü yok. Birlik yok. En önemlisi de bu zaten. Görüyorsunuz bir tasarı gündemde idi ve bu tasarıya göre sakatlar bir yerde toplanıp orda çalışmaya zorlanacaklardı. Ben 30 yıl sağlam insanlarla çalıştım, takdirler aldım sorun çıkmadı ama bundan böyle sağlam insanlarla çalışmak yassak arkadaş yassak. Belki biraz abartılı oldu bu misal ama iyice tetkik ederseniz neticede tasarı bu yönde hükümler taşımaktaydı. Organize olup bu tasarıya karşı vilayetin önündeki Ankara Caddesinde her gün tekerlekli iskemlemiz, koltuk değneklerimiz ile Eminönü’nden Cağaloğlu’na kadar gürültü patırdı yapmadan, slogan atmadan sakin sakin birkaç kere yürüsek diye birisi bir öneri getirse Allah aşkına kaç kişi bu turlama katılır? Ben eminim ki sadece bunu öneren gariban tek başına orda yürür ve canı sıkılmasın diye de etraftaki kitapçıların vitrinlerine bakardı. Neticede birlik olmayan yerde hareket de olmaz sonuç da çıkmaz.
Diğer bir neden ise bizlerin hayata küsmüş olmaları. Sakatlığımızdan ötürü adeta hayata küsmüş gibiyiz. "Etraf bana bakar, etrafa ayıp olur" düşüncesiyle bizler denize bile girmekten kaçınırken elin gavuru bırakın denize girmeyi diskoya gidip pistte arabası ile dans bile ediyor ve kimse kalkıp da bunu garipsemiyor.
Bunu söylemek istemezdim lakin bizlerin ne yazık ki eğitim seviyemiz oldukça düşük. Keşke eğitim seviyemiz daha yüksek olsaydı da başkalarının verdikleri ile yetinmek zorunda kalmasak buna karşı çıkabilseydik. Eğitim seviyemiz düşük olunca ne yazık ki güven eksikliğinden ötürü bu partileşme işine de soğuk bakıyoruz.
Daha başka nedenler sıralamak mümkün lakin gecenin bu ilerlemiş saatlerinde kafa artık daha fazla basmaz oldu. Netice itibariyle biz sakatların partileşmesi ve parlamentoda iyi kötü kendimizi temsil edebilir hale gelebilmesi çok güzel bir ütopya ama ne yazık ki bu şartlar altında mümkün olmayan bir şey, dediğim gibi sadece GÜZEL BİR ÜTOPYA. Biz yine bazı partilerin bize atacakları ile yetinmek zorundayız maalesef.
İyi uykular ayakta uyuyan ve arada sırada da oturduğu yerken felsefi ahkam kesen biz sessiz kalabalığa.