Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Eshat] Menfaatlerin başladığı yerde dostluklar biter...

Sevgiyi içinde yaşamak...

Bana göre en değerli sevgiler insanın yüreğinden gelerek, içinden geldiği gibi iki kişi arasında yaşanan ve deşifre olamamış, yani yıpranmamış sevgilerdir.

Sevgiyi içinde yaşayarak büyütmek, sevginin hak ettiği değeri hakkıyla vermek, içinden gelen o sese kulak vermek, en önemlisi de samimi ve içten duygularla, sevmek ve sevmektir.

Sevginin o kadar basit ve sıradan yaşandığı günümüz de bu değerleri görmek, kıymet versen de, kıymet bileni bulabilmek, gerçek sevgiyi gerçek manada yaşayabilmek o kadar zor ve o kadar çileli ki; diyeceksiniz seviyorsan çilesine katlanacaksın! Çünkü sevgide fedakârlık vardır. Evet, sevginin çilesini yaşamak bile çok güzeldir. Ama değer veren kıymet bilen kişi içindir. O çile belki de insanın içinde getirdiği zorlukların yanında sevginin heyecanıyla bir anda mutluluğa dönüşebilir.

Ama ne olursa olsun her sevgi değerlidir. Fakat onun değerini bitiren sevgiyi basitleştiren bizleriz. İşte bir düşünün! Hayatta her zaman sevgiyi yaşatabildiğimiz kadar ve sevilebildiğimiz kadar varız. Var olmak için sevgiye ihtiyacımız var.
 
Çok uzaklarda bir umut var. İçimde yaşadığım, hayatımda aradığım, ruhumda bulduğum, içinde kaybolduğum çok uzaklarda umutlarım var.

Bazen bir güneşin doğuşunu simgeler, bazen batışını simgeler... Bazen bütün açıklığıyla içimi tırmalar, bazen yok olmuşcasına haybolur gider...

İçimde yaşanan umutlar her an benimle başlar benimle biter. Ama her zaman biri biterken bir diğeri başlar. İşte benim için umutlar, hayaller, sevgiler...http://www.engelliler.biz/forum/editpost.php?do=editpost&p=222438
 
Anlamayacağım

Sevgin içimde bir gül olsa ve solsa da,
Hiçbir şey senin umurunda olmasa da,
Ben sevgimi yaşarım sen yaşamasan da,
Ben seni unutmam sen beni unutsan da.

İçimdeki sevginin suçu nedir bilmiyorum?
Değer mi? Değer verdiği insan anlamıyorum,
Anlamadığın bir şey var nerede yanlış yaptığım,
Sanırım bunu hiçbir zamanda anlamayacağım.

Eshat
 
Menfaatlerin başladığı yerde dostluklar biter...

İşte benim hayat felsefemi anlatan bir sözdür. Günümüz de çevremizde ki insanlara baktığımızda dostluklar ve arkadaşlıklar o kadar basitleşmiş ki, o kadar hafife alınır olmuş ki; işte bizim toplumsal olarak içinde bulunduğumuz durumun vehameti bu şekildedir.

Gerçek dostlukların ve arkadaşlıkların o kadar az olduğu günümüzde, az olan o arkadaşlarımızın kıymetini bilmeliyiz. Gerçek olan dostlukları gerçek samimiyet ve içtenlikle yaşayabilmeliyiz ve yaşatabilmeliyiz.

Gerçek dostlarla olabilmek dileklerimle....
 
Forumlarda birçok konuda birçok yorumlar yazıyorum. Elimden geldiği kadar engelli arkadaşlarıma bir nebze de olsun yardımcı olmak için, sadece çorbada ki bir tuz misali, destek olmaya çalışıyorum. Ama tam olarak bu konuda başarılı olduğumu da düşünmüyorum. Ama ben burada zaten bir başarı, bir gösteriş, bir farklılık aramıyorum. En azından bir insana da olsa, yardımcı olabilmek benim için çok mutluluk ve sevinç vericidir.

Yazmış olduğum yazılarıma ve yorumlarıma, birçok kişi tarafından teşekkür de ediliyor, eleştiri de yöneltiliyor. Benim yazımı ve yorumumu okuma nezaketini gösteren herkese saygı duyarım. Teşekkür edenlere, bende yürekten teşekkür ederim. Saygı sınırları içinde eleştiri yapanlara, bende saygı duyuyorum. O arkadaşlarımın eleştirilerini de çok önemsiyorum ve kendi içimde bunun muhasebesini de mutlaka yapıyorum.

Evet, eleştirme konusunda benim anlayamadığım bir şey var. Bazı kişiler beni eleştirirken, beni eleştirdikleri şeyleri daha sonra kendileri yapıyor. O zaman ben soruyorum bu haksız eleştiri neden? İnsanları sadece eleştirmek için eleştirmek yerine, önce bir kendimizi bu konuda düzeltsek de sonrada başkalarını rahatça eleştirsek olmaz mı? Şura da kendi yazıları olarak, dört satır yazı yazmayan kişilerin uzun bir uğraş sonucu bütün iyi niyetle ve destek amaçlı yazılmış olan yazıların adeta bir cümlesini eleştirmesi büyük haksızlıktır. Yani kopyala yapıştır yaparak, kendi fikirlerini ortaya koyamayan kişilerin nereye kadar gideceklerini de hiçte merak etmiyorum.

Evet, bütün güzelliklere, adeta çamur at izi kalsın mantığıyla yaklaşılmasının hangi akla hizmet ettiğini de doğrusu kestiremiyorum. Kendi fikrini ortaya koyacaksın, ondan sonra saygı kuralları çerçevesinde güzel bir üslup ile hem eleştirini yapacaksın, hem de kendi benliğini ortaya koyacaksın. Yoksa başkalarının fikirleriyle hareket ederek, başkalarının ağzıyla birilerini eleştirmek bana göre hiçte etik olmaz..

Eleştiri yapan arkadaşlarımın, eleştirdikleri şeyleri umarım ki kendileri de yapmazlar. Çünkü bu bana çok komik ve sıradan geliyor…
 
En güzel umutlarla yaşamak…

Umutlarla yaşamak, umutlara umutlu bir yaklaşımla değer vermek umutlu olmak umut dolu yaşamak ne güzeldir. İçindeki heyecanı bütün sıcaklığıyla yaşmak ne güzeldir.

Bir hayal düşün hiç gerçekleşmese de içinde dursun, sen yaşadıkça o da yaşasın, sen var oldukça o da var olsun… Hani kim demiş ben hayal kurmam diye, her zaman gerçekleri yaşarım diye… Var mı hayal kurmayan, hayalleri olmayan, içinde küçükte olsa bir hayal yaşatmayan… Ben hayalsiz yaşarım diyen…

Kimseye değil kendine bakarak mutlu olmaya çalışmak varken, Hayallerle, umutları birleştirerek yaşamaktır gereken, içinden geleni içinden geldiği gibi yaparken, umutları beklemek yerine sen onların peşinden giderken, unutmak ki hiçbir şey için değildir erken…

Kim ne söylemiş, kim ne yapmış, kim nerede? Bırak artık bunları kapat gözlerini dal hayallere. Şu üç günlü hayatta değer mi üzülmeye? İşte o zaman sende üzülme! Var mı seni senden başka teselli edecek? Var mı senin senden daha çok düşünecek? İşte budur reel olan gerçek…

Var mı içindeki seni anlayacak? Bütün güzellikleri seninle yaşayacak? Seninle hayal kurarak seninle bir yürek olacak? İşte bu o kadar zor ki imkânsız değil ancak… Yaşamak için değil yaşamak mutluluk için uğraşmak. Çok uzaklarda olsa da o mutluluğu bularak mutlu bir hayat yaşamak…
 
Umutlarım hala varsa, Ve ben sessiz kalıyorsam... Zannetmeki bu sessizliğim anlamsız değildir. Susuyorum çünkü içeçecek suyum yok...!
 
Bir tebessüm..

Güne bir tebessümle başlamak, güzel bir gülücükle sevdiklerimizi karşılamak, bütün sorunları güzel bir lisanla aşmak ne güzel olurdu.

Oysa bizler bunları yapmak yerine kendi içimide ki duygu ve hırslarımızla hem kendimizi, hem de çevremizdekileri negatif hale getirebiliyoruz. Ne var ki şu üç günlük dünyada... Dün başladı, bugün geçiyor, yarında var mı bilinmez? İşte bilnmeyen bir yola doğru ilerlerken içimizdeki olumsuzluklar neden? Güzelce yaşamak varken...

Tabi bunu ne kadar da söylesek o anki yaşadığımız duygularımızın esaretinde, o anki hırsımızla yaptığımız şeyleri sonra bir düşündüğümüz zaman, ne kadar yanlış ve akıl almaz olduğunu farkediyoruz. Ama ne yazık ki olanlar oluyor, yaşananlar yaşanıyor. Yani son pişmanlığın hiç ama hiç bir faysdası olmuyor. Kırılan kalpler, buruklaşan duygular, asılan suratlar kalıyor. En önemlisi de insan güzel olanı çabuk unutuyor ama kendisine yapılan kötülükleri hiç de öyle kolay kolay unutamıyor.

İşte böyle bir dünyada insan gibi insanca ve karşımızdaki insana değer vererek yaşamak çok önemlidir. Sonuçta hepimiz insanız, hepimiz değerli olmayı isteriz. O zaman biz de karşımızdaki insanın değerini bilelim.

Umutlarımızın her zaman zirvede olduğu ve son pişmanlıkları hiç yaşamadığımız güzel ve mutlu bir hayat dilerim.
 
Çok uzaklarda bir umut var. İçimde yaşadığım, hayatımda aradığım, ruhumda bulduğum, içinde kaybolduğum çok uzaklarda umutlarım var.

Bazen bir güneşin doğuşunu simgeler, bazen batışını simgeler... Bazen bütün açıklığıyla içimi tırmalar, bazen yok olmuşcasına haybolur gider...

İçimde yaşanan umutlar her an benimle başlar benimle biter. Ama her zaman biri biterken bir diğeri başlar. İşte benim için umutlar, hayaller, sevgiler...

zevkle okuduğum satırlar,paylaşımların için teşekkür ederiz :)
 
Çok sağılun teşekkür ederim arkadaşım. Güzellikler insanın içnde de güzel olmalıdır. yani tek taraflı olan güzelliğin de bir anlamı yoktur.:)
 
Anlayamıyorum…

Anlaşılmayan anlaşılmazların içimdeki anlamsızlığını anlayamıyorum. Sanki bir kavram karmaşası içindeyim. Sanki farklılıklarla değişiyor günden güne ömür…

Anlayamıyorum…

Anlamsız gelen duyguları, anlamsızlaştırılan umutları, anlamı yok olmuş hayalleri ve anlattığım fakat anlaşılmak istenmeyen duygularımı…

Anlayamıyorum…

Kendimi anlayamıyorum yaptıklarımdan dolayı, kendimi anlatamıyorum yaşadıklarımdan dolayı… Diyorum kendi kendime, söz veriyorum içten içe ama bazı anlamsızlıklara anlam veremiyorum. Zaten anlamsız olana anlam verilmez bunu da çok iyi biliyorum.

Anlayamıyorum…

Anlatmak istediği nedir? Anlaşılmayanı anlaşılabilir bir hale getirmek aslında hiçte zor değil. İçimdeki söylediğim tek bir söz vardır. O da beklemek en iyisidir.
 
Anlatmak istediği nedir? Anlaşılmayanı anlaşılabilir bir hale getirmek aslında hiçte zor değil. İçimdeki söylediğim tek bir söz vardır. O da beklemek en iyisidir

bekle bekle nereye kadar ki...
anlaşılmayı beklemektense, anlamaya çalışmak en iyisi...
 
Değerli hemşerim;

Herşeyden evvel yaptığın yorum için teşekkür ederim. Beni onure ettin.

Evet aslında geniş bir açıdan baktığımız zaman insnalar arasında ki ilişkilerin temelinin bir menfaate dayandığını görebiliriz. Bu menfaatlerin zaman ilerledikçe daha da hat safhalara ulaştığıda bir gerçektir.

Zira menfaatlere dayali olmayan dostluklaın istisnalarla sınırlı oludğunu görmekteyiz. İşte bu bağlamda düşündüğümüz zaman o istisnaları bulabilmek çok önemlidir. Yani böyle menfaat olmayan istisna olan dostlukları değerli kılanda çok nadir olmasıdır.

Diyeceksiniz ki öyle dostluklar kaldı mı? Evet, belki kimine göre kalmadı, kimine göre çok az kaldı. Bizim için bu sorunun cevabı ne olursa olsun, biz kendimiz eğer menfaate dayalı olan dostluklardan rahatsız isek; o zaman gelin biz menfaatsiz dost olalım.

Menfaatlerin olmadığı güzel dostluklar kurabilmek temennisiyle.
 
Engelli sorunları önemsenmiyor mu?

Yaşadığımız ortamlara baktığımız zaman, birçok yerde, birçok konuda engelli insanlar hala sorunlar yaşamaktadırlar. Öyle sorunlar yaşanıyor ki insan bazen “pes artık” diyor. Hatta bazen insan yaşadığı sorunun trajikomik olduğunu gözlemliyor.

Günümüz şartlarında her şeyin Avrupa standartlarında yapılması için bazı düzenlemelerin yapıldığını görüyoruz. Fakat engelliler ile ilgili sorunlarda hala eski zihniyetlerden kalma fikirlerle, hiçbir değişim ve gelişim olmadan ilerleme çabaları gözümüze çarpmaktadır. Öyle ki; bazı düzenlemelerde adeta dünleri de arıyoruz. İşte insan bu noktada şunu düşünüyor. Acaba biz engellilerin engelinin yanında birde bu engeller neden? Bizde bu toplumun birer ferdi olarak en güzel şekilde yaşamak varken bu çileler neden?

İşte böyle bir durumda insanın aklına ister istemez şöyle bir soru geliyor. Acaba engelli sorunlar önemsenmiyor mu? Günümüz toplumunda önemli bir kitleyi ilgilendiren bu sorunların bu kadar ağırdan alınması, bu kadar atıl bir şekilde yaklaşılması birçok engelli insanı ve engelli yakınlarını mağdur etmektedir. Bu konularda yapılan çalışmaların çok sınırlı olduğu ve engellilerin hak ettiği yaşama ortamının oluşturulmadığı açık ve net bir şekilde görülüyor.

Günümüzde insana verilen değerin; yaşam şartlarının iyileştirilmesi, ekonomik ve sosyal yönden güzel imkânların sunulmasıyla değerlendirilmesi gerekmektedir. Şifahi söylemlerle ve atıl eylemlerle yapılan çalışmaların kimseye bir yarar ve değer noktasında bir getiri sağladığı zaten söylenemez. Her şeyden evvel insana insan olduğu için değer vermek gerekir. Çünkü her insan yaşadığı hayatta her şeyin en güzeline layıktır. Bu değeri insan gibi insan olan herkes fazlasıyla hak etmektedir.

İnsanların yaşam standartları düzenlenirken çok yönlü ve geniş bir açıyla düşünülerek ulaşılabilecek en azamı insan kitlesine hitap edebilmek çok önemlidir. Bu şekilde yapılarak bütün insanların yaşama alanını genişletmek gerekir. İşte burada şunu da düşünmek gerekir; engelli olan insanların toplumla iç içe olmaları için, insanlarla kaynaşmaları için, güzel be mutlu bir yaşam sürebilmesi için, toplumun içinde, toplumla bir arada yaşaması gerekmektedir.

Yapılan çalışmaların bu şekilde yapılarak, engelliye gerekli değerin ve önemin verilmesi onların yaşadıkları toplumda ve yaşam standartlarında yaşamaları için çok önemlidir.

İnsan yüce bir değerdir, ona gerekli değer verilmelidir.
 
Çok Erken

Çölde bir damla suya hasret misali arıyorsam seni
İçimde yaşıyorsam hem seni, hem de yüce sevgimi
Yaşadıklarımız bir rüyamıydı? Yoksa gerçek mi?
Bütün güzellikler sence bu kadar çabuk mu bitti?

Bir hasretin başlangıcı içimde başlamak üzereyken,
Bütün duygularım bir kor gibi yüreğimi yakarken,
İçimden bir şeyler koptu sen veda etmeden giderken
Sen nasıl istersen öyle olsun ama unutma çok erken.

Eshat
 
Neredeyim?

Bekliyorum beni bekletip de beklemeyeni,
Bilmiyorum hayal midir? Yoksa gerçek mi?
Yoksa bir hiç uğruna çabucacık bitecek mi?
Bütün bunlar hayal mi? Yoksa gerçek mi?

Yine ufuklara daldı gözlerim bakıyorum,
Ben bu aşkın neresindeyim bilmiyorum,
Bazı gerçekleri anlamıyorum anlayamıyorum,
Çok uzaklarda sessizce kaderimi bekliyorum.

Eshat
 
Dostluk;

Sonsuzluğu ifade eden fedakarlıktır,
Hatalara her zaman katlanmaktır,
Sonuna kadar yanında olmaktır,
Hüzünleri ve sevinçleri paylaşmaktır.

Eshat
 
Biri bize sorsa engelimizle yaşamayı nasıl tanımlarız?

Engelimiz bizimle birlikte hiç yanımızdan ayrılmayan, genel anlamda bakıldığında hayatımızı zorlaştıran bir unsurdur. Tabi bizi hiç yalnız bırakmayan engelimizle kimimiz yaşamayı öğrenirken, kimimiz hala çelişkiler ve çekincelerle yaşamaya çalışmaktayız.

Engelimizle yaşamak zorda olsa, bütün bu zorluklara rağmen engelimizle barışık bir şekilde yaşayabilmekte bana göre oldukça güzeldir. Evet, engelli olmak, engelli olarak yaşamak en önemlisi de bu zorluklara alışmak hiçte öyle kolay değildir. Tanımlanması bile çok zor olan engellerin yaşanmasının ne kadar zor oluğunu artık anlatmaya gerek yok sanırım.

Şöyle bir çevremize baktığımız zaman aynı engel gurubunda bulunan kişilerden birinin çok farklı diğerinin çok farklı olduğunu görebilmekteyiz. Yani bir engelli hayata gülerek bakarken diğer engel hayata küsebilmektedir. Tabi bunda kişilik ve karakter yapısının yanında, yaşam tarzı insanlarla kaynaşmakta çok önemlidir. Evet, engelliyiz bazı kişilerden belki bir adım gerideyiz. Ama hayatı hep beraber yaşıyoruz. Daha da önemlisi bu hayatı biz yaşıyoruz. Bu hayat bizim hayatımızdır. Bir adım geriden başladığımız veya bir adım geriye düştüğümüz hayattan galip çıkmasını bilmeliyiz.

Bizim burada yapmamız gereken, engel olanlara inat, engelleri önce kendi içimizden söküp atarak beynimizdeki engeli kaldırmalıyız. Unutmamalıyız ki; “Biz kendimize engel olmadığımız sürece hiç kimse bize engel olamaz.”

İçimizdeki engelin bizi engellememesi dileklerimle…
 
Engelli olmanın tarifi nedir?

Kimimizi hayata ilk baktığımızda karşılaştık engelimizle, kimimiz sonradan olduk engelli hiç isteme sekte… Kimimiz engelimizle yaşamayı öğrendik, kimimiz kendi içimizde kendi dünyamız hapsettik… Kimimiz engelsiz yaşamamın ne olduğunu hiç bilmedik, kimimiz hayatımıza kâbus gibi giren bu acıyı sonradan gördük…

Engelli demek neydi engelli olmak neyi ifade ederdi? “Sen engellisin” kelimesi belki çok zorumuza giderdi. Çok sevdiğimiz kişiler üzerimize titrerdi. Engelli olmasam şöyle yapardım diyerek adeta içimiz erirdi. Engelli yaşamak beklide birçok hayallerimizi bitirdi.

Bir engelinin engeli tarifiyle, engelli olmayanın tarifinde sizce ne değişirdi? Biri yaşayarak tarif ederdi, diğeri mantığıyla söylerdi. Bu tarifte sizce mantık mı önemli, yoksa yaşamak mı önemli? Bana göre yaşanmadan yapılan yorumlar, yaşanarak yapılanların yanında söner giderdi.

Biz engelliyiz engelimizle yaşamayı bilmeliyiz. Belki hayatı biraz daha zor yaşıyoruz ama yinede yaşamın kıymetini bilmeliyiz. Önce kafamızdaki engeli silmeliyiz. İçimizdeki hedeflerimize sonuna kadar gitmeliyiz. Kim ne derse desin biz engelimizle engelsiz yaşamayı başarabilmeliyiz.

Engelsiz yaşam dilerim
 
Çoğu zaman sadece içimden kendime söylediğim, bunu kimse anlamaz dediğim tüm kelimeleri tüm cümleleri kurmuş bunları yazınızı okuyarak sizlerle paylaşma imkanı vermişsiniz. İfadelerinizin güçlü yönünü, sizi kutluyorum...
 
Değerli arkadaşım çok güzel olan yorumunuz içşin bende size teşekkür ediyorum.

Elbetteki o sizin bakış açınızın güzelliğindendir. Unutmalaımki birgün birileride bizleri anlayarak gerekli hakkı verecektir. Her zaman bu inancı içimnizde taşıyalım..
 
Engelli kimdir?

Engelli olan insan toplumda ne amaçla yaşar? Toplum engelliye hangi gözle bakar? Engelliye neden engel olurlar? Bütün bu ve buna benzer birçok soru karşımızda durmaktadır.

Oysa engelli insanların diğer insanlardan zorlu yaşam haricinde hiçbir farkı yoktur. Diğer insanlar fiziki olarak belli konularda avantajlı olsalar da, yaşanan sıkıntılar, yaşanan duygular genelde aynıdır.

Olayları değerlendirirken engelli insanları diğer insanlardan ayırmadan değerlendirerek, sırf engelinden dolayı insanlara ayrımcılık uygulamanın akıl ve mantık dâhilinde bir izahı söz konusu olamaz. Hiçbir kişinin bu hayatta engelli olmayı istemediğini düşünürsen veya engelli olmak hiç kimsenin kendi inisiyatifinde olmadığını düşünürsek… Engelli olmak ile olmamak arasındaki olumsuz düşünceleri biraz daha olumluya çevirebiliriz. Yada ilerleyen zaman diliminde bizim yada sevdiğimiz kişilerin, bugün bizim ayrımcılık gibi gördüğümüz durumda olma ihtimalini varsaydığımızda bazı konulardaki fikirlerimiz sanırım daha farklı olacaktır.

Engelli kimdir?

Engelli, yaşam çilesini diğer insanlara nazaran biraz daha fazla çeken, engeliyle hayatta mücadele eden, herkes gibi güzel bir hayat isteyen, Sevgiyi, aşkı, umudu diğer insanlar gibi bekleyen, engellerin yaşamında istemeyen, engelsiz yaşama destek veren kişidir.

Engelin hayatımıza engel olmaması temennisiyle…
 
Evet haklısınız;
Ama gerçek olan dostları çok iyi seçmeliyiz. Menfaatler olmamalıdır.
 
Meğerse birilerinin özeli bizim insanımızı ne kadar ilgilendiriyormuş.. Oysa o kadar kendi sorunlarımız varken birilerinin özel sorununu gündemde tutabilmek için adeta yarış içerisinde olmak bana anlamsız gelsede istatistiklere baktığımızda kişilere çok cazip gelmektedir.

Biz toplum olarak insanların fikir ve görüşlerine saygı duyabilmeliyiz. Benimsemeyebiliriz. Fakat onu zirvede tutmakta bence çok ama çok gereksizdir. Bu konularda aklıselim olarak hareket etmek bu tür yapılanları en az zararla atlatmak demektir. Yani kimse bizi bir basamak olarak kullanmasın... Bu konuda aklımızı kullanmak en mantıklısıdır.
 
Menfaatlerin başladığı yerde dostluklar biter....
 
Umutlar nedir? Sevgi nedir? Tarifleri kimdedir, kime sorsan herkes ayrı bir tarif verir... Biten bir umudun tarifi olur mu? Umutsuz bir yaşam ne ıolurdu? Yaşam biter, hayat ateşten bir kor olurdu... mutlulular solar, gözlerin dolar, olanlar olur, çekilen acılar kalırdı.

Sevginin tarifni, umutların olması belirler. Yaşamın güzellğini sevginin değeri belirler. Değerli olan değerler bir gün bakarsın bir kuş misali uçar giderler.
 
Bilmiyorum sızlıyor mudur?
Para insan için bazı konularda geçiş noktasıdır. Ne varlığına güvenilir ne yokluğuna...
 
Her güzellikte daha güzelini aramak hiç olmasada o güzllikle mutlu olmak ne güzeldir. Sevginin saygının her zaman dorukta olduğu, güzelliklerin güzelce yaşandığı bir dünya istemek her insanın hakkıdır. Fakat bu dünyayı böyle kötü hale yaşanmaz hale getirenlerde yine insanlardır.

Değerlere değer vermek, insanları üzmemek, herşeyi daha da gzelleştirmek için biz neler yapıyoruz? Bu güzellikleri isterken biz de kendimizi güzellikler adına düzenleyebiliyor muyuz? İşte bunları istemek için önce biz bizden başlayarak güzellikleri yaşamalıyız ve yaşatmalıyız. Nefsi duygularımızı bir kenara atarak önce iyi olan biz olmalıyız... Biz kendimizi güzelliklere adamalıyız.
 
Uzaklara dalar gözlerim yine sessizce, yaşamaktayım bu hayatı sensizce, senin sen varken sensiz ve sessiz yaşamak en azı yaşam demek, yaşama umut eklemek, seninle gerçekleşecek, sen ise bütün bunlar görmeyecek beklide bilmeyeceksin…

Hayatın en büyük çilesidir senin varlığındaki yokluğunu yaşamak, her bir şeyi anlatmak, bütün güzellikleri doyasıya yaşamak, seni mesafe olarak çok uzaklarda ama içimde ise çok yakınlarda yaşamak…

Senin olmadığın bir dünyada yaşamak, sensizliğe alışmak, o kadar zor ki; yaşamanın anlamı hayatın tadı sensin, umutlarım sensin, hayallerimde sensin, düşerimde yaşayan sensin…. Sensin her anımda olan, içimde yaşayan, sevgiyi bana anlatan, güzelliklerin timsali, gönlümdeki güzelliklerin emsali, yaşanan masalların misali…

Hani senin yokluğun var ya, uzaklardaki hayalin var ya içimde hep durur, bazen bir kor olur yakar içimi, bazen umut olur dökerim içimi, yaşarım sensizliği içim içim… Bütün umutlar sadece ikimiz için… Sevgiye hasret kalmamak için, bütün güzellikler sadece ve sadece senin için…

Uzaklardaki sevgiye, uzaklardaki hayallere, onlar uzakta olsalar, benden kaçsalar, ben yaklaştıkça uzaklaşsalar… Fark etmez umut olduğu sürece, bütün azimle sürecek mücadele… İşte o umutlar biterse, içimde o umutlar sönerse, sevgi bitmez ama umutsuz sevgi insanı bitirir, içindeki değerler her gün insanı eritir, hayalleri bitirir…

Her şeyin güzelliklerle dolu olması ne güzel, sevgiyi yaşamak, sevgiyi anlamak ne güzel… Her sevgide mutluluk yaşamak ne güzeldir. Güzelliklerle dolu sevginin güzelliklerle büyümesi, insanın içine sığmaması ne güzel…

Sevgisiz bir hayat zaten düşünülemez, düşünülse de yaşandım denilemez, sevenin sevgisine değer biçilemez, sevenin sevgisinin büyüklüğü asla ölçülemez, gerçek sevgiye kıymet biçilemez…

Uzaklardasın hem de çok uzaklardasın sen, senin için yanan şu kalbi bir bilsen, vuslata hasret şu gönlümü anlayabilsen, anlamlı olan sevgini bir yaşatabilsen…

Her sevgide bir hasret olur muş derler Bende hasreti yaşadım. Alışamadım sensizliğe sensizce yaşadım. Ne olursa olsun ben sensizliğe alışamadım
 
Üst Alt