[size=4]
http://www.tsd.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=1330&Itemid=182
Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan'a sunulan Motorlu taşıt vergilerinden muafiyeti hakkında önergemiz
Konu: Motorlu taşıt vergilerinden muafiyet
Sayın Kemal Unakıtan
Maliye Bakanı
Sayın Bakanımız,
Engellilerin yaşamını kolaylaştıran bir çok yenilik son dönemlerde sizlerin de öncülüğünde Meclisimizin büyük çoğunluğunun desteğiyle yasalaşmış ve yürürlüğe girmiştir.
Bütün bu yenilikler, biz engellilerin uzun yıllardır süre gelen sorunlarının çözümünde ciddi katkılar sağlamıştır.
Bununla birlikte bazı alanlarda yapılan düzenlemeler, ne yazık ki, beklentileri karşılamakta yetersiz kalmaktadır.
Bunların başında da engellilerin ulaşım sorunu açısından motorlu taşıt alımında getirilen muafiyet ve indirimlerle ilgili düzenleme gelmektedir.
Mevcut düzenleme engellilerin bu hakkını kullanmasını çeşitli yönlerden kısıtlamaktadır. Her vatandaşımızın yalnızca engelli olması nedeniyle yararlanması gereken haklar, bu kısıtlamalar nedeniyle günlük yaşamda geçerliliklerini önemli ölçüde yitirmektedir.
Talebimiz ayrıcalık değil, hakların her engelli vatandaşımızın eşit kullanabileceği biçimde düzenlenmesine yöneliktir.
Aynı zamanda, düzenlemelerin kamu yararına çalışan ve engelliler tarafından kurulmuş dernekleri de kapsamasıdır.
Çok sayıda vatandaşımızın müracaatları neticesinde saptamış olduğumuz değişiklik taleplerimiz ve gerekçelerini yazımız ekinde bilginize sunar, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Saygılarımızla,
Kenan Özüdoğru Şükrü Boyraz
Genel Sekreter Genel Başkan
MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİLERİMİZ VE GEREKÇELERİ
1- MOTOR HACMİ KISITLAMASI
Gelişmiş ülkeler ve Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de engelliler kendi ulaşımlarını sağlayabilmeleri konusunda özgür ve eşit haklara sahip olmalıdır.
Bu anlamda engellilerin seyahat özgürlüğünün sağlanması amacıyla ülkemizde yalnız ÖTV indirimi uygulanmaktadır. Ancak bunun pratik uygulamada, bir indirim değil, ileri tarihe erteleme, yaygın kullanımı ile “öteleme” olduğu bilinmektedir.
Benzinli ve dizel motor ayrımı yapılmaksızın getirilen 1600 cc’lik motor hacmi sınırlaması ile dizel motorlu bir araç almak isteyen engellinin yolu kapanmaktadır.
Çünkü Avrupa piyasasında var olsa bile, bugün için Türkiye’de 1600cc veya altında otomatik vitesli ve dizel motorlu araç bulmak neredeyse mümkün değildir ya da ancak belli bir markanın belli bir modeline bağımlı olmaya neden olmaktadır.
Oysa dizel motor doğası gereği aynı beygir gücündeki benzinli motora göre daha büyük bir hacme sahiptir.
Piyasadaki birçok modelde dizel otomatik araçların motor hacmi 1900cc’den başlamaktadır.
Karşılaştırma yapıldığında ise çoklukla 1600cc benzinli motorun beygir gücü 1900cc dizel motorun beygir gücünden düşüktür. Dolayısıyla burada bir “lüks tüketim”den söz edilemez.
Bu düzenleme ile engellilere “lüks tüketim” seviyesinin altında, ihtiyaçlarına uygun ve çok seçenekli otomobil alma olanağı sağlanmış olacaktır ve yapılan ayrımcılık bu düzenleme ile ortadan kaldırılmış olacaktır.
Önerimiz
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Yasası’nın 7/2-b maddesinin, (11) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tabi malların motor hacmi;
- Benzinli araçlarda 2.000 cm3
- Dizel araçlarda 3.000 cm3’ye çıkarılmalıdır.
Ticari hiçbir amaçla kullanılmamak kaydı ile malul ve engelliler tarafından bizzat kullanmak amacıyla engelli vatandaşımızın engeline uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran araç garanti süresince bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabında ÖTV ve KDV’den muaf tutulmalıdır.
Engelli vatandaşlarımız, araçlarını garanti süresi bitimi itibari ile hiçbir vergi ödenmeden üçüncü şahıslara satabilmelidir.
2- YIL SINIRLAMASI
Suiistimalleri önlemek için süre sınırlaması getirilmesi kimsenin itiraz etmeyeceği bir durumdur. Ancak bunu yaparken de bazı noktalara dikkat edilmesi gerekir.
Şöyle ki;
Yolda kaldığında araca müdahale edemeyecek olan engellinin sürekli olarak iyi durumda bir araçla seyahat etmesi amaçlanmalıdır. Oysa 5 yaş civarındaki bir aracın sorun çıkarmaya başlaması beklenebilir bir durumdur.
Engellilerin genellikle ekonomik sıkıntı yaşadıkları ve ellerindeki kısıtlı olanakları araç sahibi olmak için kullandıkları düşünüldüğünde, almış olduğu aracı fazla eskimeden “piyasa fiyatından” satıp, eline geçecek olan parayla, üzerine fazla bir fark ödemek zorunda kalmaksızın yeniden araç alabilmesinin sağlanması yerinde olacaktır. Esasen eski düzenlemelerin hepsi bu yöndeydi. Oysa yeni düzenlemeye göre 5 yıl dolmadan ya da dolduktan sonra aracını engelli olmayan birine satan engelli vatandaşımız, ödememiş olduğu ÖTV’yi geri ödemek durumundadır.
Örnek;
Günümüz fiyatlarıyla 45.000 YTL değerindeki bir aracı alırken yaklaşık 12.000 YTL tutarındaki ÖTV ödenmemektedir. Araç 5 yaşına geldiğinde aracın değeri yaklaşık olarak 18.000 YTL civarında olmaktadır. Engelli kişi aracı engelsiz birine satmak istediğinde daha önce ödenmemiş olan 12.000 YTL tutarındaki ÖTV geri istenmekte, engellinin elinde kalan sadece 6.000YTL olmaktadır. Bu parayla engellinin aynı aracı (değerinin hep aynı kaldığını varsayarak) alması için 27.000YTL daha üzerine koyması gerekir. Pratikte bunun olanağı yoktur. Örnek 5 yerine 10 ya da daha fazla yıla ilerletildiğinde engelli vatandaşımız, aracın satışından eline geçen para ile ÖTV’yi dahi geri ödeyemeyecektir.
Engelli birine “piyasa fiyatından” satış da pratikte mümkün değildir.
Görüldüğü üzere, burada bir ÖTV indirimi söz konusu olmamakta, sadece ÖTV ilerdeki bir tarihe ötelenmiş olmaktadır.
Yasada, engellinin aracının bir kaza, doğal afet ya da kötü niyetli bir hareket durumunda hurdaya çıkması, teknik terimle “pert” olması durumunda ne olacağını, engellinin 2. ya da 3. bir kez ÖTV indiriminden yararlanabileceğini gösteren bir düzenleme mevcut değildir. Şu anki uygulamada bu durumda olan bir engellinin yeniden araç alabilmesi için 5 yıllık sürenin dolması şarttır.
Yasa, engelliye sağlığıyla ilgili bir ölüm kalım durumunda bile aracını satarak tedavisinde kullanabilmesini sağlayacak hiçbir düzenleme içermemektedir. Bu şekilde belki de aracı olan ancak acil durum için bir birikimi olmayan engellinin tedavisinin önü tamamen kapatılmaktadır.
Önerimiz:
Araçların yıpranmaya bağlı olarak sorun çıkarmaya başlama süresinin ortalama 2 yıl olarak kabul edilmesi ve 5 yerine 2 yılda bir veya araç garanti süresince ÖTV ve KDV indirimi uygulanmasına geçilmelidir.
Belirlenen süre sonunda engellinin, aracını engelli olsun olmasın “istediği kişiye” ÖTV tutarını geri ödemek zorunda kalmaksızın satabilmesi ve bu sayede fazla zorlanmadan “yeni” bir araç alması kolaylaştırılmalıdır.
Kaza, doğal afet, hırsızlık, kötü niyetli hareketler vs. gibi durumlar sonucunda arabası kullanılamaz hale gelen ya da araçsız kalan engelli yeniden ÖTV ve KDV indiriminden faydalandırılmalıdır.
Sağlık kurulu raporuyla belgelenmek şartı ile, belirlenen süre dolsun dolmasın, kendisi veya 1. dereceden akrabaları için yapmak zorunda olduğu sağlık harcamalarını karşılamak üzere aracını ÖTV ve KDV tutarını geri ödemeksizin satması olanağı sağlanmalıdır. Bu durumun suiistimal edilmemesi, engellinin yeniden ÖTV ve KDV indiriminden faydalanabilmesi için en az 1 yıl beklemesi ile sağlanabilir.
3- ENGELLİLERDE SAĞ BACAK–SOL BACAK VE SAĞ EL-SOL EL AYRIMI
Yasaya göre sol bacağından engelli birinin otomatik vitesli bir araç alması durumunda ÖTV ve K D V indirimi uygulanmamaktadır. Bunun açıklaması olarak sol bacağı engelli birinin otomatik vitesli aracı tadilat veya özel tertibat yapmaksızın kullanabiliyor olması gösterilmektedir. Aydı durum sağ el yada sol elin olmaması durumu içinde geçerlidir.
Oysa aynı kişi trafik kanununa göre engelli kabul edilmekte olup “H” sınıfı ehliyet almaktadır.
Bu kişi düz vitesli araç alarak tadilat veya özel tertibat taktırdığında ise ÖTV indirimi uygulanmakta ancak gereksiz yere özel tertibat ile araba kullanmaya zorlanmaktadır.
Sol ayak engellinin otomatik araç kullanması düz vitesli araçta tadilat yaparak kullanmasından çok daha güvenli ve rahat bir yoldur.
Önerimiz:
Burada otomatik vites “engellinin aracı kullanmasını sağlayan, önceden düzenlenmiş bir özel tertibat” olarak kabul edilmeli ve yasada bu şekilde düzenleme yapılmalıdır.
Bu nedenle de sol ayak, sağ ve sol el engellilerin otomatik vitesli araç almaları durumunda ÖTV ve KDV indirimi uygulanmalıdır.
4- ŞİRKETLERİN ENGELLİ ÇALIŞANLARINA ARAÇ TAHSİS EDEMEMELERİ DURUMU
Yasa, şirketlerin engelli çalışanlarına –örneğin engelli bir yöneticisine ya da satış elemanına- araç tahsis etmek isteyebileceğini tamamen göz ardı etmektedir.
Bu durum uygulamada engelliler aleyhine bir durum yaratmaktadır.
Şöyle ki;
Bugünkü yasaya göre engelliler plakalarında engelli aracı olduğunu belirtir bir işaret olmadan trafiğe çıkamazlar.
Bu işaretin alınabilmesi ve ruhsata “özel tertibatlı araç” kaydı yapılabilmesi için ise aracın mülkiyetinin engelli üzerinde olması şarttır.
Bu durum bir şirketin engelli çalışanına araç tahsis etmesine kesinlikle olanak vermemektedir. Çünkü tüzel kişilikler, ÖTV ve KDV’yi ödeyerek dahi olsa engelli plakası alamazlar.
Önerimiz:
Şirketlerin engelli çalışanlarına araç tahsis edebilmelerine yönelik kanuni düzenlemeler yapılmalı ve tüzel kişiliklerin “ÖTV ve KDV’si ödenmiş araçları” “özel tertibatlı” olarak kaydettirebilmeleri ve engelli çalışanlarına tahsis edebilmeleri sağlanmalıdır.
5- ENGELLİ YAKINLARININ ARACI KULLANABİLMELERİNİN SAĞLANMASI
Yasaya göre, aynı zamanda engelsiz kişilerin kullanımına uygun olsa bile, özel tertibatlı araçların engellinin kendisinden başkası tarafından kullanılması yasaktır.
Bu düzenleme ÖTV ve KDV indiriminin suiistimal edilmesini önlemek için yapılmış olsa bile uygulamada birçok olumsuzluklara yol açmaktadır.
Engellinin eşi dahi aynı aracı kullanamamaktadır. Oysa engellilik tüm ailenin birlikte yaşadığı bir olgudur. Engellinin kendisinin dışarı çıkamadığı bir durumda (örneğin ilaç almak için) eşinin veya 1. dereceden bir akrabasının aracı kullanması yasaklanmıştır.
Özellikle şehirlerarası yolculuklarda engelli aracı tüm yol boyunca tek başına kullanmaya zorlanmaktadır. Bu durumda, yani engelli kişi araçtayken eşinin ya da 1. dereceden bir akrabasının bile aracı kullanması yasaklanmıştır.
Engelli, aracını servis elemanına vererek servise dahi gönderemez.
Önerimiz:
Engelli araç içerisindeyken akrabası olsun yada olmasın, eğer araç engelsiz birinin kullanımına uygun olarak tadil edilmişse, o araç herhangi biri tarafından kullanılabilmelidir.
Engelli içinde olsun yada olmasın, eğer araç engelsiz birinin kullanımına uygun olarak tadil edilmişse, eş ve 1. dereceden akrabalar o aracı kullanabilmelidir.
Bakım, tamirat vs. gibi zorunlu durumlarda araç servis elemanları tarafından teslim alınıp, teslim edilmek amacıyla da kullanılabilmeli, trafikte bizzat test edilebilmelidir.
6- ENGELLİ PLAKASI
Plakalara konan engelli işaretinin amacı engellilere yönelik belli bir hizmetten faydalanmak olmalıdır. Ülkemizde bunu yapmanın belki de en kaba yolu tercih edilmiştir.
Plakalara işaret konması zorunluluğunun nedeni ise varolan düzenlemelerin amacının, engellilerin belli bir hizmetten(?) faydalanmasını sağlamak değil, araç alımlarındaki suiistimallerin engellemesinin amaçlanmasıdır. Yani uygulamadaki suiistimaller yüzünden tüm engelliler adeta damgalanmaktadır.
Bir çok ülkede hizmetten faydalanma, araçta bulundurulan ve sadece hizmetin alınacağı anda cam önüne konan bir plaket ile yapılmaktadır.
ABD’deki bazı eyaletlerde plakaya da takılmaktadır, ancak bu tamamen tercihe bağlı olarak ve talep halinde yapılmaktadır.
Öneri:
Dünyadaki bir çok ülkenin yaptığı gibi, plakalardaki işaretin kaldırılması ya da en azından tercihe bağlı hale getirilmesidir.
Yerel yönetimlerce sağlanacak bir plaketin hizmet alınacağı zaman cam önüne konulması ile de sorun çözülebilir.
7- İSTEYEN HERKESİN ARACINI ÖZEL TERTİBATLI OLARAK TADİL ETTİREBİLMESİ
Var olan yasa, herhangi bir kişinin mülkiyeti kendisine ait olan ve ÖTV ve KDV’si ödenmiş aracını, engelli yakınlarının ve arkadaşlarının kullanabilmelerine uygun tadilat yaptırarak, özel tertibat taktırmalarına olanak vermemektedir.
Bu durum, aracın mülkiyeti ile takılacak özel tertibat arasında doğrudan ilişki kurulmasından kaynaklanmaktadır. Oysa yapılacak uygun projelendirme ile bir araç aynı zamanda hem engelli birey hem de engelsiz birey tarafından ortaklaşa kullanılabilmektedir.
Yürürlükte olan yasa, ÖTV ve KDV’si ödenmiş olsa dahi, engellilerin mülkiyeti kendilerine ait olmayan herhangi bir aracı kullanmalarını yasaklamaktadır. Yani ekonomik durumu araç almaya izin vermeyen engellilerin araç kullanmaları engellenmektedir.
Örnek;
Ailede babanın mülkiyetinde olan bir aracın, tadilatı yapılarak da olsa –ki yasaya göre bunu yapmak yasaktır- engelli evlat tarafından da kullanılabilmesi mümkün değildir. Bu yönüyle şirketlerin çalışanlarına araç tahsis edememeleri ile benzerlik taşımaktadır.
Öneri:
Mülkiyeti engelliye ait olmasa bile, ÖTV ve KDV’si ödenmiş herhangi bir aracın uygun projelendirme ile aynı anda hem engelli hem de engelsiz bireyler tarafından kullanılabilmesine olanak tanıyacak düzenlemeler yapılmalıdır.
8- ENGELLİ DERNEKLERİ HİZMET ARACINA VERGİ MUAFİYETİ
Engellilerin tek tek veya birlikte ulaşımında ihtiyaç duyulan özel tertibatlı (asansörlü, rampalı vb.) araçlar kamu tarafından yeterli miktarda sağlanamamaktadır.
Bilindiği gibi engellilerin sağlık, sosyal etkinlik gibi bir çok nedenle nakli gerekmekte, bu konularda engelliler üyesi oldukları veya hizmetlerinden yararlanmak istedikleri derneklerden bu tür destekleri talep etmektedirler.
Aynı şekilde dernekler yaptıkları etkinliklerde, eğitim çalışmalarında ve daha bir çok çalışmada üyelerinin taşınmasına yardımcı olmaktadırlar.
Ülkemizdeki mevzuat nedeniyle motorlu taşıt araçları üzerindeki vergi yüklerinin yüksekliği Derneklerimizin bu tür hizmet araçlarını satın almakta zorlamakta hatta almaktan alıkoymaktadır.
Önerimiz:
Kamu yararına dernek statüsüne sahip engelli derneklerinin satın alacağı hizmet araçları (binek, minibüs veya otobüs) motor hacmine bakılmaksızın ÖTV ve KDV’den muaf tutulmalıdır.
SONUÇ
Unutulmamalıdır ki ulaşım, bir çok engellinin üretime ve sosyal yaşama katılabilmesinin olmazsa olmaz koşullarından biridir. Bu açıdan motorlu taşıt sahibi olmanın kolaylaştırılması bir çok engelli açısından son derecede önemlidir.
Düşünülmesi ve akıldan çıkarılmaması gereken en önemli nokta, özel tertibat takılan aracın trafikteki herhangi bir araçtan farkı olmadığının, durumun eşitlendiğinin, trafikte tehlike yaratacak bir araç haline gelmediğinin kavranmasıdır.
Yapılacak tüm düzenlemeler bu durum göz önüne alınarak yapılmalı, insan haklarına ve kişilik haklarına aykırı düzenlemelerden kaçınılmalıdır.
Engellilerle ilgili yasalar ve suiistimalleri engellemek için seçilecek yöntemler engelli bireylerin yaşam kalitesini düşürmemeli, aksine engellinin yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik olmalıdır.
Bu yüzden her yasa derinlemesine ve ayrıntılı bir şekilde düşünülmeli, temel insan haklarını çiğneyen, kurunun yanında yaşı da yakan uygulamalardan sakınılmalıdır.
Örnek:
Ülkemizdeki mevzuat ve uygulamaya örnek olması bakımından, Almanya’daki uygulamalarla ilgili olarak, kendisi de engelli olan Hamburg Belediyesi Sosyal Danışmanı sayın Diyap Gökduman’dan almış olduğumuz bilgileri aktarmak isteriz
ALMANYA’DA MOTORLU ARAÇ SATIN ALAN ENGELLİLER İÇİN SAĞLANAN DESTEKLER
Almanya’da;
1- Eğitim gören veya özel tedavi görmesini kolaylaştırmak için küçük çocuklar,
2- Mesleklerini yapan gençler,
3- İş aramak veya işine gidip gelmek isteyenler
Motorlu taşıt yardımı almak için başvurabilmektedir. Bu yardımın alınmasında yaş sınırı bulunmaktadır. Engelli olarak doğan birisi ölünceye kadar bu haktan yararlanabilmektedir.
Motorlu taşıt almak, motorlu taşıtını engel oranına göre düzenlemek veya motorlu taşıt kullanabilmek için sürücü belgesi almak isteyenlere motorlu taşıt yardımı yapılabilmektedir.
Engelliler için vergi muafiyetinin uygulandığı Almanya’da her engellinin engel derecesini de belirten bir kimlik kartı bulunmaktadır. Örneğin başkalarının yardımına ihtiyaç duymadan gezebilecek kadar engeli olan “G” grubu bir engelli, %50 oranında vergiden muafiyet için başvuru yapma hakkına sahiptir.
Engelliler tarafından vergiden muaf olarak satın alınan araçları; başka işlerde kullanmamak ve önceden sigortaya bildirerek koşuluyla, ihtiyaç duyan engellinin annesi, babası, kardeşi veya herhangi bir kişi, o engelli için kullanabilir.
Bu şekilde engelli kişinin örneğin alışveriş, tatil yerine götürüp-getirmek, havaalanı gibi yerlere ulaşımını sağlamak gibi ihtiyaçları doğrultusunda araç kullanılabilmektedir.
Engellilere ayrıca ulaşım kolaylığı da sağlanmaktadır. Bu kolaylık engellilik oranına göre değişmektedir. Hiç hareket edemeyen veya yüksek oranlı gezme engeli olan “aG” grubundakiler; başkalarının yardımına muhtaç olan “H” grubundakiler ve göremeyen “Bl” grubundakiler kamu taşımacılığından ücretsiz yararlanmaktadır. Engellilik oranına göre “G” gurubuna girenler ise yılda 120 Euro ödemek koşuluyla kamu taşımacılığından yararlanabilmektedir.
Engellilere yapılan bu türden yardımlarda engellinin yaşadığı ortam, ailesinin veya kişinin gelir durumu göz önünde bulundurulur.
Lüks olmamak koşuluyla engelli kişinin ihtiyaçlarını karşılayacak araçların fiyatlarına göre yardım yapılır.
İsteyen kişi bu yardımı alıp, üzerine kendisi katkı yaparak daha yüksek bedelli bir araç da satın alabilir. Bu şekilde yapılan yardımlar, normal koşullarda 8 yıl içinde tekrarlanmaz.
Eğer kullanılan araç çok eskimiş ve tamir masrafları aracın kendi değerinin üzerine çıkmaya başlamış ise bu durumda engelli 8 yıllık süre dolmadan yeniden yardım için başvuru yapabilir.[/size]