Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Haftanın Konusu] Sakatlar da 'Hrant'

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
[size=4]Neden Sakatlar da Hrant?
Şimdi biraz bencillik yapıp, O’nu kendime daha yakın hissetmemi sağlayan yukarıda saydıklarımın dışında birkaç ortak noktamızı daha sıralamak istiyorum.
‘O’ askerde hak ettiği halde çavuş olamamış mesela, ‘biz’ de ne asker ne polis olabiliyoruz. ‘O’ kaymakam ya da üst düzey bir bürokrat olamıyor mesela, ‘biz’ de olamıyoruz. ‘O’nun nüfus cüzdanına “Ermeni” diye yazılıyor mesela, ‘biz’imkine “sakat”. ‘O’ndan Ermeni diye uzak duruyorlar mesela, ‘biz’den sakatız diye. ‘O’nu ders kitaplarında aşağılıyorlar mesela, ‘biz’i okullara almıyorlar. ‘O’na Ermeni diye kız vermiyorlar mesela, ‘biz’e sakatız diye. ‘O’na rahatça yaşayabilmek için göze batmaması öğretilmiş mesela, ‘biz’e sakatız diye evde oturup verilenle yetinmemiz. ‘O’nu Ermeni diye ötekileştirdiler mesela, ‘biz’i sakatız diye. ‘O’ Ermeni diye ikinci sınıf vatandaşlığa itiliyor mesela, ‘biz’ sakatız diye.
Ve ‘Ermeni’ sözü de ‘sakat’ sözü de aşağılama ve küçük görme aracı olarak kullanılıyor mesela.
Ve ‘O’, Ermeni diye öldürüldü mesela! [/size]
neden bizim nufus kağıdımıza sakat yazılıyor ki böyle bir şey yok. Neden bize kız verilmiyor benim pek çok sakat arkadaşım sağlam kızlarla evli bende sağlam bir erkekle. bu birazda kişinin karşı tarafa kendini ispatlayamaması ile ilgili olsa gerek. Üstelik sadece babası eski hükümlü olduğu için harb okullarına da alınmıyor insanlar. neden şimdi çıktı bu askerlik meselesi. Siz de askere alınmıyorsunuz. arkadaşlar olayları farklı yerlere çekmeyin tamamen bedeninizi kullanarak vatan savunması yapılacak bir yere nasıl alınmanızı beklersiniz. Üstüne üstlük madem bu kadar eşitlik bekliyorsunuz bu ülkeden neden ÖTV indirimi, neden hastanelerde öncelik, neden belediye otobüslerinde bedava bilet istiyorsunuz. Ben anlamakta zorluk çekiyorum artık. Biz normal bir insanlar aynı muameleyi görmek mi istiyoruz yoksa sakat olduğumuz için pohpohlanmak mı önce onu söyleyin bana...
 
Nüfus kağıdımıza "sakat" yazılıyor:
www.ozida.gov.tr/yenimevzuat/4-18.htm

Neden bize kız/erkek verilmediği ile ilgili onlarca (%95'i kapsar) örnek:
www.engelliler.biz/forum/viewforum.php?f=25

"Siz de askere alınmıyorsunuz"
Ben de onu diyorum ya!
Askerlik ölmek/öldürmek koşmak/beden üzerine mi kuruludur? Bir ayağı topal olan kişi ya da "standartlar(!!!)"ın dışında vücut özellikleri olan biri askeriyeye faydalı olamaz mı? Askerlikte-polislikte saha dışında masa başı, strateji, bilgisayar vb. konularda görev alınamaz mı?

Sakatlığı olan kişilere uygulanan indirimler ve bu uygulamaların bedelleri:
www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=20989

Neden otomobil alımında pozitif ayrımcılık olmalı:
www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=20820
 
Toplumun en fazla ayrımcılığa uğradığını iddaa eden engelli arkadaşlarım. Siz sanıyormusunuz ki, bu toplumda cinsiyeti için ayrımcılığa, düşüncesi için kurşunlara uğrayan insanlar olduğu sürece size ayrımcılık yapılmayacağına. Üzülüyorum bu ben merkeziyetçiliğe ve direniyorum herkes için eşitliğe. Benim gibi düşünmeyen insanlara sonuna kadar saygı duyarım bunu bir taahammül sınırı değil hoşgörü erdemi içinde gerçekleştirebilirim. Elbette benimde fikirlerime duyulan saygı çerçevesi içersinde. Aşşağılarsan, kızarsan, küfredersen sadece susarım. Bilirim ki en büyük tepki sessizliktir. Şimdide onu yapıyorum.Sadece susuyorum en büyük tepkinin bu olduğunu düşündüğümden. Takii bu mesele Bülent'in yazdığı yazı tam manasıyla okunup anlaşılana kadar.
 
etnik gruplar,azınlıklar,başörtülüler,engelliler,kadın vs. gibi gruplar da ayrımcılıga tabi tutuluyorlar. ozellikle hem kadın olması hem de inancı yüzünden ayrımcılıga tabi tutulan başörtülüler gibi mesela...

başörtülüler de bu ülkede ötekileştirilmiş ayrımcılga tabi tutulmuştur. bugün özel sektör bile başörtülü olunca bir bayanı işe almıyor. bugün başörtülü olduğu için kızlar universiteye alınmıyor.
bu toplum ondan bundan dolayı ayrımcılıgı oyle benimsemiş ki... bu kafa yapısı kökten değişmedikçe bir adım bile atılmaz.
bir yerde ayrımcılığa karşı çıkan zihniyet başka bir yerde ayrımcılıga taraf olabiliyor. gerekçelerini de hep haklı sebeplere dayandırabiliyor.
hrantla ilgili bu yazının başına geldiği gibi tıpkı.
burda ayrımcılık ve ötekileştirmek zemininde başlık açılmış ama konu soykırımdan nerelere kadar uzanmış.
tıpkı başörtüsü konusu gibi.bu konu ayrımcılık ve ötekileştirmek başlıgı altında açılsa aynı sorun burda da karşımıza çıkar.
boyle ciddi konuları hiç mi konuşamayacak ve tartışamayacgız ya?
biraz insaf diyorum...
engellilerin toplum içinde ötekileştirilmesinin ve ayrımcılıga tabi tutulmasının sebeblerini irdelemek ve saglıklı sonuçlara ulaşmak için ayrımcılık konusunun butun ana hatlarıyla ele alınması şarttır.

not: hrant dink ve hrantlar için üzgünüm:( dilerim bir daha boyle olaylar yaşanmaz. barış ve kardeşlik içinde konuşabilen bir toplum oluruz. hrant için allahtan rahmet diliyorum...o toprağında öldü...
 
Büyük yürüyüşten arda kalan anlamlı bir enstantaneyi (aklımda kaldığı kelimelerle) aktarmak istiyorum:

Bir Alman televizyonu için çekim yapan gazeteciler yürüyüş yapan kişilr arasında bulunan, boynundaki haç'tan giydiği yas kıyafetine dek her yönüyle Ermeni olduğu belli olan yaşlı bir kadına yaklaşır;
- Ermeni misiniz?
- Hayır! Madem bu kadar Türk Ermeni olabilme büyüklüğünü gösterdi, o halde ben de burada Türk'üm.

***
İşte, "sakatlar da Hrant" derken, bu duygudaşlığı dile getirmek istiyorum.
İnsan olmak ortak paydasının yanı sıra, sakat olup ayrımcılıkla mücadele eden kişilerin ekstra daha kolay duygudaşlık kurabileceğini düşündüğümden...
 
Son yılların etki gücü en yüksek sloganlarındandır. timsah gözyaşı döken rol kesicilerin bile çenesini açmış, içlerindekileri dökmelerini sağlamıştır. mesela, "efendim, şehit cenazelerine gelip biz türküz diye niye bağırmıyorlar?" diye sitem ederken şehit cenazelerini kendi siyasetleri için kullandıklarını itiraf etmişler, görüldüki hala şehit cenazeleri üzerinden oy avcılığı onlara yetmemiş ve .............. devam etmekteler, "ermenilere azınlık muamelesi yaparak ayrımcılık yapmayız" diyerek uluslarası anlaşmalarla türkiye'nin azınlık olarak tanıdığı etnik gruplara bile asimilasyon için ellerinden geleni yaptıklarını itiraf etmişlerdir. hatta ve hatta şehit cenazelerini hrant dink'in cenazesinin zıttı olarak söylemlerine taşımışlar, ermeni azınlığı düşman gördüklerini zaten bağıra bağıra söylemişlerdir. sonuç olarak, ogün samast'ın tek azmettiricisinin yasin hayal olmadığını cümle aleme haykırmışlardır.
Yukarıda bülent arkadaşın yazısından hala farklı düşünceler çıkarmaya çalışanlar, anlamayan güzel yurdumun güzel insanları burada bulunuyor.
Gelin bizlerde öle bir güç olalımki 3 aralıklarda engelli olamayan kitleleri dışarı çıkarıp engelli haklarına sahip çıkmalarını sağlayalım hepbirlikte. Engelli olmayanlarda ogün "hepimiz engelliyiz" dediklerinde onlarda gerçek engellimi olacaklar sadece dayanışmadır bu.
BUradan netten ahkam kesmekle olmuyor beyler,vatanımı seviyorum demeklede vatansever olunmuyor...
 
Öncelikle ASALA'nın yıllardır döktüğü kanlar için bu işi yapanları ve bu işe destek verenleri şiddetle kınıyorum.Haksız yere birilerinin kanını dökenleride şiddetle kınıyorum. Ben Elhamdülillah Müslimanım ve Türk'üm ve bundanda son derece gurur duyuyorum.Ve üstelik ben SAKATIM. Bu nedenle "sakatlar da Hrant" başlığını protesto ediyor ve bugünden itibaren böyle başlığın atıldığı ve böyle düşünenlerin olduğu bir forumunda yazı yazmaya son verdim.

Saygılar......
 
HRANT DINK ÖLÜMÜNÜ ENGELLİLERLERLE İLGİLİ NASIL BAGLANTI KURDUN SENİ TEBRİK EDERİM BÜLENT.PEK İYİ O KADAR ŞEHİT VE GAZİ MEHMETCİKLERİMİZ VAR. MAYINA BASIP SAKAT MEHMETCİKLERİMİZ VAR İNSAN OLARAK ÖLÜMÜNE ÜZÜLDÜM HERKESİN YAŞAMA HAKKI VAR.ÜLKEMİZİN EKMEGİNİ SUYUNU İÇMİÇ VE BURADA İYİ VEYA KÖTÜ YAŞIYOR HEPİMİZ AYNI. BUNUN HRANT CENAZE TÖRÖNİNİ ALTINDA YATAN ACABA TÜRKİYEYİ NASIL PARCALARIZ NASIL BÖLERİZ DÜÇÜNCELERİ UYANDI BENDE. ( HEPİMİZ ERMENİZ )DEMEKNE DEMEK BU ÜLKEDE ŞEHİT VERİLİRKEN ERMENİ ASALA GÖRGÜTÜ TARAFINDAN VATANDAŞLARIMIZ ÖLDÜRÜLÜRKEN NEDEN TÜRKKÜZ DİYE SOKAKLARA DÖKÜLMEDİK BİZİM GAZTECİ YAZRLARIMIZ ÖLDÜRÜLDÜ NEDEN BİZ DEMEDİK ONLARDA GAZETECİYDİ DİYECEKSİNİZ O ERMENİ DEĞİLDİ EVET HEPİMİZ TÜRKKÜZ DİYE BAGRILMADI.


BEN ÜLKEMİ BAĞRAIMI SEVİYORUM BU AYYILDIZLI BAYRAK DALGALANDIKCA HEPİMİZ BU ÜLKENİN VATANDAŞIYIZ.


ABALI
 
Ya Bülent...
Allahaşkına güleyim mi, ağlayayım mı bilmiyorum!!!!!
offffffff offfffffffffffffffffffffffffffffff........
Vallahi konunun ne anlama geldiğini elinden geldiğince açıklamışsın.....
Yok!!! Anlamıyorlar ki.....
Allahım yaaaaa... Yok abi ben bu sayfaları okudukça darmadağın oluyorum...
Sonra uzunca yazarım aklımdakileri.............
 
Tartışmayı açtığım alıntılar, içimi döktüğüm yazı ve sonrasında yazdığım(ız) onca mesajı okumayıp, "nasıl bir bağlantıo kuruluyor sakatlıkla" diyen arkadaşlara diyecek birşey bulamıyorum.
Tabii görüştür...
 
bu konunun neden farklı yerlere cekıldıgını anlayamıyorum.bulent umarım yazdıgıma kızmazsın eger yanlışsa uyar benı lutfen...
arkadaslar burda tartısılan milliyetcilik bayrak deıl...
olaya bu acıdan bakmayın.daha genıs dusunelım lutfen...
sosyal acıdan bakılsa bu yazıya daha farklı seyler cıkacak ortaya..
kımsenın bu ulkenın bayragına yada baska seysıne laf ettıgı yok neden buraya takılıp kaldınızkı?
bulentın yazdıgı yazının ıcındede yok boyle bısey...
sadece ınsanca bı duyguyu anlatmıs bulent...
her ınsanın ıcınde bulunan bı duygu ....üzüntü....vurulan bı cana duyulan üzüntü...
lutfen arkadaslar dogru yerden bakalım...
yazılanları dogru okuyup anlayıp yorumlayalım....
 
Barış Nedir Sevgilim

barış nedir sevgilim biliyor musun
bir köprü müdür üstüne gölgeler düşünce çöken
halka açılamadan batan bir şirket
iki savaş arasında verilen çay molası mıdır barış yoksa
hurdacıya söylediği son sözler mi
bisikleti vurulan bir çocuğun söyle sevgilim
Einstein'ın Roosevelt'e yazdığı mektup mudur barış
Lozan'dan gelen telefon mu Mustafa Kemal'e
çöplerini bilimin süpürdüğü bir sokak mıdır barış yoksa söyle sevgilimde ki
tünediği balkon uçuruma düşen yavru bir kuştur barış
saatçiyi hapse attıkları için kurulamayan bir meydan saati
ayağımızdaki paslı çiviyi bacağımızı keserek çıkaran
bir melekde ki aptalların türküsü
oyuna getirilenlerin ülküsüdür barış
dişleri sökülmüş Asya kaplanıdır kapitalizmin sirkinde ki sevgilim
içine bayat pil konmuş el feneridir barış
fosforlu izleridir bayrakların üzerinde gezen salyangozların
barış düşsel beyaz buluttur bir kaleye çarpıp dağılan
kör bir toplumun tehdit dolu yazılarla kirlettiği bir defterdir barış
kendinde bulamayıp başkalarında aradığıdır insanın barış

halkının üzerine devrilen bir devlettir zor dönemeçlerde
açılmadığı için posta kutusunda ölen bir mektuptur barış
patlayıp seyircileri öldüren bir futbol topudur
son dakikada bunların hiçbiri
hiçbiri değilse barış söyle sevgilim savaşın düş kurduğu yerlerde
hangi yüzsüzün uydurduğu bi' sözcük türşu dillerden düşmeyen barış

Akgün Akova

 
ddm_76' Alıntı:
yazılanları dogru okuyup anlayıp yorumlayalım....

E.. bilmez misin Sevgili ddm_76,

Güzel yurdumun insanlarının, hiç de güzel olmayan hasletlerinden birisi de; okuMAz-yazar olmak, başka deyişle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktır.

Bırak doğru okuyup anlamayı, çoğu arkadaşın başlıktan gayrisini okuduğunu sanmıyorum! :evil:

Ne de olsa; kişi başına günlük ortalama okuma süresi 12 saniye olan bir ulusun bireyleriyiz. :(
 
[size=4]Solingen’de Almanlar, ’Hepimiz ’Türk’üz’ demişti

Hrant Dink’in cenazesindeki yürüyüşü organize eden Hrant Dink’i Uğurlama Komitesi, "Hepimiz Hrant’ız" "Hepimiz Ermeni’yiz" sloganına tepki gösterenleri daha duyarlı olmaya çağırdı.

Komite adına "Hrant Dink öldü, Hrant Dink’ler mücadelesini sahiplendi" başlıklı basın açıklamasını okuyan DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, Hrant Dink’in cenazesinin ardından bazı köşe yazarlarının ve siyasi parti liderlerinin "Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz" sloganını eleştirerek, Dink cinayeti gibi yeni cinayetlerin işlenmesine hizmet eden toplumsal kültürün oluşmasında pay sahibi olduklarını iddia etti. Daha önce de savaş karşıtı yürüyüşlerde "Biz Irak’lıyız", "Biz Filistin’liyiz" diye bağırdıklarını hatırlatan Çam, "Solingen’de 5 Türk’ün yakılarak öldürülmesinin ardından binlerce Alman, ’Hepimiz Türk’üz’ diye slogan atarak yürümüşlerdi. Bunu unutmayın. Ülke insanının birarada yaşama iradesi ortadan kaldırılmamalı" dedi.

Kaynak: www.hurriyet.com.t r[/size]
 
[size=4]Hepimiz Ermeni miyiz?

k_dundar.gif


Pazar günü Malatya'da oynanan Malatyaspor-Elazığspor maçı...
Tribündeki Elazığsporlu taraftarlar "Ermeni Malatya" sloganı atıyor. Çünkü Hrant Dink Malatyalı...
Ardından bir pankart açılıyor:
"Ne Ermeniyiz, ne Malatyalıyız. Biz Elazığlıyız. Türkiye sevdalısıyız."
Bunun üzerine Malatyasporlular "PKK dışarı" diye bağırıyor.
Küfürleşme, arbedeye dönüşüyor.
Sonuç:
3'ü polis 10 yaralı...
***
Aynı günün gecesi Pop Star Alaturka programı...
Bülent Ersoy yarışmacılardan birini fırçalıyor. Fırçalarken sivri dilini ırkçılık kavanozuna batırıp çıkarıyor:
"Öyle bir söyledi ki, Ermeni üstüme geliyor zannettim" diyor.
Sonra da Dink'in cenazesinde atılan "Hepimiz Ermeniyiz" sloganını eleştiriyor. Eleştiri cümlesi şu:
"Ben elhamdülillah Müslümanım! Bedenim teneşire de gelse 'Ermeniyim' demem."
***
Dink'in cenazesinde "Hepimiz Ermeniyiz" sloganı atanların anlatmak istediği, karşı çıktığı şey tam da buydu işte:
Bazıları "Ermeni" sözcüğünü küfür niyetine kullanıyor. Bu ırkçı yaklaşıma karşı Ermenilerin yanında saf tutmak; onların hassasiyetini paylaşmak, bir insanlık görevi...
Eminim aynı topluluk, ASALA Türk diplomatlarını kalleşçe vurduğunda "Hepimiz şehit ailesiyiz" diye yürürdü; çünkü burada asıl mesele "Ermeni olmak" değil, mağdurun yanında durmak...
***
Şimdi milliyetçilik bayrağı altında Ermeni düşmanlığı yapanlara şunu sormak isterim:
"Malazgirt Savaşı'nı Türklerin Ermenilerle birlikte kazandığını biliyor muydunuz?
"İstanbul'un alınmasında Ermenilerin yaptığı kahramanlıklardan haberiniz var mı?
"Çanakkale'de Mustafa Kemal'in yanında savaşan Ermeni askerlerin adlarını biliyor musunuz?
"Atatürk'ün bugün kullandığımız alfabeyi Ermeni dil bilgini Agop Martayan'a hazırlattığını ve sonra ona Dilaçar soyadını verdiğini biliyor muydunuz?"
Son bir soru:
Bir Ermeni dostuna bu soruları soranın, Alparslan Türkeş olduğunu biliyor muydunuz?
O Türkeş'in, 600 yıllık Türk-Ermeni dostluğunu diriltebilmek için Ermenistan Devlet Başkanı Petrosyan'la buluştuğunu, Ermeni askerlerin Azeri topraklarından çekilmesi şartıyla Ermenistan'la diplomatik ilişki kurulmasını savunduğunu ve 1915'te ölenlerin anısına, Türk-Ermeni sınırına bir anıt dikilerek Ermenistan'a bakan yüzüne Türkçe, Türkiye'ye bakan yüzüne Ermenice "Verdiğimiz acılardan dolayı üzgünüz" diye yazılmasını bile düşündüğünü biliyor muydunuz?
Bu tavırdan bugünün milliyetçilerinin alacağı bir ders yok mu?
***
Bir daha yazalım:
Bizler "Türkler, Ermeniler, Kürtler, Süryaniler, Aleviler" diye ayrılmıyoruz birbirimizden...
Bizler "vicdan sahipleri" ve "vicdansızlar" olarak ayrılıyoruz.
Bir yanda ırkçı, duyarsız, vicdansız Türkler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Müslümanlar, Hıristiyanlar...
Öte yanda komşusunun acısını kendi acısı bilen, onun yarasına merhem süren, vicdan sahibi Türkler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve diğerleri...
Tasnifi böyle yapmazsak, sonunda hepimiz kaybederiz.


can.dundar@e-kolay.net [/size]
 
Gördüğüm o ki bence “bu konu bize yapılan ya da yapıldığı düşünülen ayrımcılıkla – Hrant Dink arasında bir bağlantı yoktur ben böyle düşünmüyorum” diyen herkesi dışlamaya yönelmiş, aslında tamamen fikir ayrımcılığına dayanan bir durum olmaya başladı. Neden karşı gelen herkese saldırılıyor anlamadım. Burası siyasi bir platform olmamalı derken gerçek anlamda bir boğa arenasına döndürülmeye çalışılıyor.

Solingen de 5 Türk ün yakılmasından tutunda bu ülkede başörtüsü ayrımcılığı var yazılarına kadar hepsini okudum. Bazılarına katılıyor bazılarına katılmıyorum. Hangileri olduğu da bende kalsın. Ama bence “hepimiz Ermeniyiz” sloganını isterseniz başka bir tartışma konusuna alın ki insanlar “doğru konuş ha” gibi tehditler almadan gerçek fikirlerini yazabilsinler

Gerçekten haftanın konusu buysa ben de ayrımcılık olayına gelmek istiyorum. Pozitif ayrımcılık- negatif ayrımcılık. Bir sevdik gitmeyince bir sevdik gelmez arkadaşlar. (bu sözün üzerine benim gayet politik davrandığımı düşünen olursa bilsin ki ben politika yapmak yerine durumu irdeleyip var olan şartların içindeki kabul edilebilirlikleri alıp kabul edilemezlerle uğraşmaya çalışan biriyim ve hayalperestlikten de uzağım –ki bunun içinde forumlardan birinin içinde yer alan “arabamı ÖTV siz 1-2 yılda bir değiştirebileyim” teklifi de yer alıyor-) Zamanında araçlarla ilgili bir forum da arkadaşlardan biri çok güzel bir söz söylemişti. Alın ÖTV nizi verin bacaklarımı. Bacaklarımı geri veremiyorsanız verin arabamı. Bu da güzel doğru bir mantık. Peki istenilen nedir? Ben sakatım. Devlet bana işe girmem için kontenjan ayırsın beni işe sokamıyorsa bana maaş ödesin (ama ben günün birinde işe girersem bu sakat maaşını kestirmeyeyim –ki bu örneği çok yakınımda yaşadım-) ama bana sakat gibi davranmasın. Ben okumayayım bir meslek sahibi olmayayım üstelik herkes bilsin ki ben ekmeğimi amelelikle hamallıkla taştan çıkaracak durumda değilim ama bana kız versinler.( üstelik bu ülkenin Avanos ilçesinde düzgün çömlek yapamayan adama da kız verilmezmiş bundan 10 sene önce) Ben otobüse bineyim tek değneklide hatta değneksizde olsam -gerçekten düşününce- (çünkü ben iki değnekli olduğum halde duruğumu iyi ayarlayıp bir saatlik yolu ayakta gidebiliyorum ve çoğu zaman yer verme tekliflerini ihtiyacım olmadığı gerekçesiyle reddettiğim için çok da ayakta gittim) ihtiyacım olmadığı halde birinin bana yer vermesini bekleyeyim ama sakat olduğum için yer verdiklerini belli etmesinler. Her şeyden önce ben kendimi sakat olarak göreyim bekleyeyim başkalarından her şeyi… bana yer, bedava otobüs bileti, indirimli araba, kuyruklarda öncelik, işe girişte kontenjan vs ama bana sakat olduğumu belli etmesinler. Pozitif anlamda ayrımcılık gören herkes negatif kısmına da katlanır. Süper zekalı insanlar da toplumda yer tutamazlar.Einstain ında ilkokulda okuldan kovulduğunu bilmiyor musunuz? Bu da onların hem negatifi hem pozitifidir. Zannediyorum 1993 yılında özel bir havayolu şirketi Ankara- Antalya arası uçuşlarda yeşil gözlü bayanlara %50 indirim yapıyordu. Neden yeşil gözlüler ayaklanmadı. Çünkü işlerine geldi ama düşününce bir anlamda yine bir takım insanlar sınıflandırılmıştı. Evet bu ülkede başörtülülerde ayrılıyor ama otobüste aynı yaşlarda biri örtülü diğeri açık bir kadın görüldüğünde ilk önce kapalıya yer veriliyor. Bazı firmalar eleman alırken kapalıları tercih ediyor.

Okullarda kısa boylular öne uzunlar arkaya alınırlar. Bu da ayrımcılık o zaman. Birkaç yıl öncesine kadar (tam kaldırılma tarihini bilmiyorum) doktorların DR plakası aldıklarını/alabildiklerini biliyor muydunuz? (tabii bunun asıl amacının acil durumlarda bu doktorların kullandıkları araçları ayırt etmek olduğunu da anlamışsınızdır) ama bu da ayrımcılık. “vay be bak şu geçen doktormuş” “ne yapayım bende mimarım”
Avrupa da sigara içenler 3. sınıf insan muamelesi görüyorlar. Bu da ayrımcılık.

Ayrımcılık dediğiniz şeyler bunlarsa evet bütün dünyada bir ayrımcılık var o zaman… Peki ne yapacaksınız. Size karşı duranlardan farkınızın olmadığını siz ispat edeceksiniz. Bu ülkede sakatlara karşı duyulan acıma duygusunu bir yok edeceğiz. Kendimize ilk önce biz acımayacağız. Sakın acımıyorum demeyin çünkü ben bu forumlarda kendine başkalarından daha çok acıyan insanlar olduğunu gördüm. (herkes demiyorum lütfen iyice düşünüp üstüne alınacaklar sonra alınsınlar)

Son olarak anlatmak istediğim bir şey var:

Diyarbakır da yurttayken bir bardak sıvı yağa ihtiyacımız oldu kantine indik iki kız… Kantinciyle aram iyiydi ondan istedim. O getirmeye gittiğinde yanımdaki arkadaşın başka bir odaya uğraması gerektiği geldi aklına bana “sen yağı alıp odaya çık ben yetişirim size” dedi. Yüzüne baktım “Nursel” dedim gülerek “kızım ben bardağı nasıl taşıyacağım” birden dondu sonra o da güldü “valla ben senin böyle olduğunu unutuyorum hep” Diyarbakır da ve şu anda da Ankara da hiçbir arkadaşım benim sakat olduğumu fark etmiyor iki değneğime rağmen…
 
Bülent bey burada konu ile ilgili yazılan yazılanları okudum.Okudukdan sonra düşüncemi yazdım.Belki benim kabahatim senin gibi düşünmediğimden olabilir.zannediyorum bu konuyu başka bir ardaşımız acmış olsaydı ya silerdin yada ayrımcılıkla eleştirini yapardın .Bu konuyu hrant dink ölümü ile engelliler arasındaki baglantıyı kurarak ayrımcılıgı buraya taşıdığın kanısındayım..Hrant ölümüne üzüldüm insan olarak kimsenin ölmesini veye öldürülmesini istemem.sen nasıl fikrini söylüyerek eleştiri yapıyorsan sana karşı zıt fikirlerede saygı duymak gerek ben kerkesin fikrine saygı duyarım.



ABALI
 
bases, "Hrant Dink'e ayrımcılık yapılmıyor, bizle aynı değil" fikrini bin defa yaz... bu tartışmanın amacı bu zaten! Burada mahkum ettiğim düşünce, ırkçı-saldırgan ve ayrımcılık-ötekileştirme zemini dışında yapılan siyasal polemiklerdir. İkisini karıştırmayalım lütfen...

***
bases: "Pozitif ayrımcılık- negatif ayrımcılık. Bir sevdik gitmeyince bir sevdik gelmez arkadaşlar"

Öncelikle burada kavram kargaşası var. İşin hukuki tanımı şudur:

Aynı zamanda SUÇ da olan, İNSAN HAKLARI ile temelden çelişen (ilk mesajda deyalıca alıntılanan) ayrımcılık tanımı:
"Ayırımcılık (discrimination), bir kişi ya da gruba yaş, ırk, renk, milliyet ya da etnik köken; cinsiyet, hamilelik ya da medeni durum; özürlülük; dini inanç; cinsel tercih veya diğer kişisel özellikler nedeniyle başka kişi ya da gruplara göre farklı davranılması sonucu oluşur.”
“Bazı insanların, din, yaş, cinsel yönelim, cinsiyet, sosyoekonomik sınıf, kültür, etnik köken, ulus, siyasi görüş vb. nedenlerle diğer insanlardan farklı muamele görmesi ve çoğunlukla aşağılanması.”
Bir başka deyişle ayrımcılık, “insanları ırk-dil-din-cinsiyet-sakatlık vb. ayrımı yaparak değerlendirme”ktir.

Şimdi, uluslararası ve ulusal oluşumlar bu ötekileştirmekten doğan ayrımcılığı görüp, bunu ortadan kaldırıcı düzenlemeler getirmiştir. Bunları yaparken demiştir ki, HER İNSANIN İNSAN OLMAKTAN DOĞAN HAKLARI vardır. Bunlara NEGATİF HAK denir. Negatif hak, bir toplumda ayrım yapmadan, herkese tanınan haklardır; ör. Toplu ulaşımdan yararlanma, mülk alabilme, eğitim-sağlık vb. haklar.
Yani düşündüğün gibi "negatif ayrımcılık" gibi birşey YOKTUR. Onun adı düpedüz yukarıda alıntıladığım üzere suç olan ayrımcılık, yani “insanları ırk-dil-din-cinsiyet-sakatlık vb. ayrımı yaparak değerlendirme”ktir.

Bu temel standart yani İnsan Hakları standardı koyuldu koyulmasına ama, bazı kişi ve gruplar toplumlarda varolan önyargı ve tutumlardan dolayı bu temel insan haklarına erişemez hale düştü/düşürüldü. Birkaç örnek vermek gerekirse, T.C. anayasasında herkes seçme ve seçilme hakkına sahiptir, der. Ama sonuca bakarsak, Meclis'İn %2-3ü ancak kadın, ve sakat sadece 2 kişi var! Anayasaya göre herkesin eğitim görme hakkı vardır, ama uygulamada kızlar okutulmaz, mimari ve doğrudan dışlama sonucu sakatlar okullara gidemez/alınmaz. Herkesin kamu hizmetlerinden yararlanma hakkı vardır mesela, ama mimari yanlışlıklar sonucunda sakatlar bu hizmetlerden yararlanamaz vs.vs.vs.
İşte bu durum oluşunca, yani İnsan Haklarına erişmekte dezavantajlı olan grupların, fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya kaldığı ve bu yüzden mağdur olduğu görülünce, o halde dediler, "herkes eşittir" demek yetmiyor, bu dezavantajlı grupların İnsan Haklarına erişebilmesi için artı haklar vermemiz gerekiyor. Onun için de POZİTİF HAK kavramı yaratılmıştır. Yani Pozitif hak, negatif hak standartlarına erişemeyen/eriştirilmeyen kişi ya da gruplar herkesle gerçekten eşit olabilsinler diye destekleme girişimidir. Yani herkesten çok hak verilmiş olmaz bu dezavantajlılara; herkesle gerçekten eşit olmaları için, düşürüldükleri bu mağduriyetin giderilmesi için, negatif hakların kullanılabilmesi için, artı haklar verilmesi olayıdır. Örneğin, kadınlara ve sakatlara Meclis'de alt kota uygulaması, binbaların sakatların erişimine uygun hale getirilmesi için yasal düzenlemeler vs.

Sonra bu temel (negatif) İnsan Hakları yapıldı, üstüne yetmedi, Pozitif Hak getirildi... Bitti mi? Hayır! Bakıldı ki sorunlar hala devam ediyor. Hala insanlar dışlanıyor ve ayrımcılığa uğruyor. Devletler "Pozitif ayrımcılık yapın" diye yasalar çıkarsa bile, buna uyulmuyor... İşte burada üçüncü aşama devreye giriyor. Bu da POLICING (yaptırım uygulama) aşaması. Bu da kişi ve kurumlara, "verdiğiniz hizmetten ve olanaktan herkesin eşit olarak yararlanmasından sorumlusunuz. Bu konuda yaptığım tüm yasal (pozitif-negatif hak) düzenlemelerinden herkes sorumludur. Bu standartlara uymayan kişiler suç işlemiş olur ve cezalandırılırlar"
Literatürde bu üç aşama şöyle formüle edilebilir.
İnsan ve Azınlık Haklarında Devletin Yapıcı Tutumunun Evreleri:
Birinci Evre: Ayrımcılığın Önlenmesi / Azınlıkların Korunması (pasif)
İkinci Evre: Pozitif Ayrımcılık / Olumlu Edim (aktif)
Üçüncü Evre: Yaptırım Uygulamak (policing)

Küçük bir örnek: TC sınırları içindeki her çalışanın iş yaşamını düzenleyen İş Kanunu vardır. Bu kanunda herhangi bir kişi ya da grubun aleyhine hiç bir düzenleme olamaz (birinci evre). Sonra kadınların ve sakatların iş yaşamında dışlanmamaları ve olası ayrımcılığın önlenmesi için ekstra düzenlemeler (ör. kota, doğum izni vb.) getirilir (ikinci aşama). Sonra dışlayanların cezalandırılması için düzenlemeler yapar ve ayrımcılığı suç sayar (üçüncü aşama).

Hasılı, "negatif ayrımcılık" diye birşey yoktur. Hele "gülü seven dikenine katlanır" anlamında bir mantık hiç yoktur. Onun adı düpedüz ayrımcılıktır ve suçtur. Tek norm vardır, o da İNSAN HAKLARIdır.

Ayrımcılık, bir insanın sakat diye (ya da her ne ise) dışlanmasıdır. Yani eğitimini aldığı halde kamuda mühendis olamamasıdır, mahallesindeki okula gidememesidir, toplu taşıma araçlarını kullanamamasıdır, okulundan, "diğer veliler sakat bir çocukla aynı okulda olmalarını istemiyor" denilerek okuldan atılmasıdır, düşük maaşla çalıştırılmaktır, işyerinde kötü muamele görmektir vs.vs.vs.

Yani ayrımcılık kısa-uzun-esmer-sarışın-üniversiteli-cahil arasındaki fark değildir! Elbette herkesin binbir özelliği vardır ve birbirlerinden farklıdırlar. Yeter ki o özelliklerinden dolayı dışlanmasınlar. Dışlandıkları zaman ayrımcılık doğar.
İşte bu dışlanmışlıktır diyorum ben Hrant Dink ve sakatları benzer yapan şey.

Durup durup, şehitlerle özdeşletiriliyor bu konu, buna da bir anlam vereniyorum.
Arkadaşlar, şehitler ötekileştirilip dışlanıyor, ayrımcılığa uğruyor mu da aynı kefeye koyalım! Şehitlere ağlayanlar masum bir canın katledilmesine de ağlayamaz mı yani!? Asala diplomatlarımızı katlettiğinde bizler çıkıp HEPİMİZ TÜRKÜZ desek, adama gülerler yahu! Elbette Türküz! Orada işi anlamlı kılacak şey, Türk olmayan kişilerin HEPİMİZ TÜRKÜZ demesidir, o erdemi, büyüklüğü gösterebilmesidir. Yukarıdaki mesajlarımdan birindeki örnekleri tekrarlamam gerek sanırım:

[size=4]öteki olmanın ne demek olduğunu bilmeyen, hiç öteki olmamışlar tarafından soylenince komik, hatta absurd oluyor. burda 70 milyon içinde birbirine soylenince pek bi anlamı yok, ama ne zaman türk olmak öteki olmaktır, o zaman bu cümle anlamlı olacaktır.

"Hepimiz Türküz" sözünün söylenmesi Türklerin evlerinin yakıldığı Solingen'de, Türkler'in isim değiştirdiği Sofya'nın üniversite koridorlarında güzeldir, "müslümanım" diyemeyenlerin yürüdüğü Kavala'nın arnavut-kaldırımlı yollarında, sırf oralı değilsiniz diye garip görüldüğünüz Stockholm'de anlamlıdır, onların dilini bilmiyorsunuz diye sizle konuşulmayan Paris'te önemlidir; kısacası Türk olmanın öteki olduğu yerde, ötekiyi, farklı görüleni genel görüşün karşısında, savunmasan da, "o" olmasan da değerli kılmaktır, anlamaktır.

**
17 ağustos depremi sonrasında, önemli bir Yunan gazetesinin (sanırım nea) attığı manşetti bu. birkaç gün sonra, gazetenin genel yayın yönetmeni, bir röportajında "sert tepkiler bekliyorduk ama birkaç ufak eleştiri hariç hiç tepki gelmemesi bizi de şaşırttı" diyecekti.
K[/size]

  • [size=6]A NEA adlı Yunan gazetesinin 20 agustos 1999 cuma günü attığı başlık[/size]

    [size=7]HEPİMİZ TÜRKÜZ[/size]
    Eğer ki acı ve neşe aslında insanları birleştiriyorsa, Yunanlılar ve Türkler kardeş olmaya mecburdurlar.

    "bu beklenmedik ve hakedilmemiş trajediden dolayı acı çeken tüm Türklere: dualarımız sizinle... ve hükümetimizin mümkün olan bütün yardımları acınızı biraz olsun hafifletmesi için göndermesini talep ediyoruz. Türkiye ekonomisini düzeltebilmek için çok çalışıyor ama bu darbe çok üzücü ve talihsiz" - yorgos likudis" şeklinde bir okuyucu yorumuyla başlıyor yazı.

    Şimdi tüm Yunanlılar 1999'dan beri Türk tabii!!!

***
SON UYARI: SİTEYE SLOGAN YAZAN HERKESİN ÜYELİĞİNİ BU DAKİKADAN SONRA SİLECEĞİM!
 
Sanırım oldukça tuhaf bir apartmanda yaşıyorum.Tuhaf kelimesini burada yazılı olanları okuduktan sonra karar verdim.

Bizim apartman 8 daireli bir apartman. Adı ; Pehlivan.

Her katta iki daire var. Ancak tuhaflığı alt katlarla başlıyor. Genellikle apartmanların üst katları dublekstir bizimkinde alt katlar dubleks.Bu dairenin üçünde Ermeni komşularım oturuyor, ben en üst kattayım ve yan dairem bir İngiliz e ait. Yani üç Ermeni, Üç Türk ve bir İngilizden oluşmuş bir apartman ve hiç biri kiracı değil hepsinin kendi evi.

En son gelen ben oldum. Yaklaşık beş yıldır bu evde yaşıyorum.Şu ana kadar apartmanımızda daha önce yaşadıklarımdan hiç birini yaşamadım. Nazar değmesin diyeceğim tuhaf bir barış içinde yaşıyoruz.

Hepimiz çalışan insanlar olduğumuzdan pek sık görüşemezsekte artık gelenekselleşmiş olan bazı toplanma günlerimize katılmamak diye bir şey söz konusu değildir.

Örneğin;

Yaza girerken apartmanımızın arka tarafındaki çok güzel bahçemizde hepimiz evlerimizde yaptığımız yiyeceklerle kadın erkek, çoluk çocuk bir araya gelir ve "yaza merhaba " partisi yaparız.

Kar yağdığı zamanda bahçe harika bir durum alır ve o zamanda yine hep beraber karda mangal partisi düzenleriz.

Bu birlikteliklerimizde özellikle yöneticimizin yaptığı sıcak şarabı zevkle yudumlarken muhabbetlerimize katılmanızı isterim.

Gördüğünüz gibi oldukça farklı bir din anlayışı da var doğal olarak. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içersinde yaşadığını hiç unutmayan bizim apartman sakinleri herşeyden önce kurban ve ramazan bayramını yine birlikte kutlarız. Resmi tatiliz ya...

Ama bunun dışında kendi dini bayramlarında onlardan gelen kendilerine özgü yiyecekleri yemekten de acayip bir keyif alırım. Özellikle yılbaşına girerken bizim İngiliz komşunun yaptığı ve tüm apartmana dağıttığı hindilerin lezzetini sizlere anlatamam, farklı yapıyor kadın allah için. :D

Kimseyi rahatsız etmemek için piyano çalışmalarımı pedala basarak sessiz bir ortamda yapmaya çalışırım. Ses olduğu gibi aşağıya ve yanlara heryere gidebilir çünkü. Ama bazen kızımla çoştuğumuz olur. Pedal falan hak getire tüm mahalle piyano sesiyle çalkalanır. İşte o anlarda ilk geldiğimizde bir şey keşfettik.

Ben değil, kızım piyano çaldığında yan komşumdan mutlaka ama mutlaka ya bir dondurma yada pasta gelir. Canımız dondurma çektiğinde inanın biz sadece piyano çalıyoruz... :D

Hemen hemen iki ayda bir alttaki Ermeni komşularımızın bir toplanma günleri vardır. O günü dört gözle beklerim. Bizler davetli değilizdir o güne sakın yanlış anlamayın. Ben sadece o toplantının sonucunu heyecanla beklerim. Böylemi güzel söylenir Türk Sanat Müziği......

Bir araya gelir ve çalgılar eşliğinde şarkılar söylerken mahalle başka bir sesle yankılanır......

En tuhafı da resmi diğer bayramlarımızdır. Apartmanımıza ait kocaman bir Türk bayrağı vardır. Ve bu İngiliz komşumuzda durur.Bayramdan bir gece önce en üst katta olduğumzdan komşumla birlikte o kocaman Türk bayrağını biz asarız apartmanımıza.

Böyle bir apartmandır işte Pehlivan apartmanı. Tuhaf değil mi?

İşin özünde sadece insan olduğunu hiç unutmayan bu sekiz daireli yaşayan halkı seviyorum.Hiç biri kendi öz değerlerini yitirmeden birbirine saygılı son derece insanca bir yaşam sürdüğü için huzur dolu günler yaşadığımız ortada.

Ülkeler bunları başaramıyor işte. Başarmamak için bir sebep yok aslında.Birileri çıkıyor öyle yada böyle bir şeyleri bozuyor.

Sevgili oturanboğa;

Seni anlamıyor değilim.Böyle bir başlık açtığın zaman burada yazılı olanlar seni şaşırtmasın. Bunlar normal sonuçlar. O kadar hızla ve isteğimiz dışında gelişiyor ki hemen herşey, ve hızlı iletişim sayesinde doğru ya da yanlış bir çok şey yazılıyor çiziliyor.Bunlar arasında en doğru olanı dünyaya bakış penceremiz oluşturuyor. Ve bu pencereler asla birbirine benzemek zorunda değil.

Kuşkusuz bu benzemeyen pencerelerde bir başkasını zedeleyici unsurları ayıklamak gerekiyor. Bunu konuşarak yapabileceğimizi düşünüyorum. Her şeye rağmen yasaklamalar la değil. Çünkü ne adına olursa olsun tüm yasaklamalar bir çığ gibi yasaklamaya çalıştığımız düşüncenin kökleşmesine sebep olacaktır.

Sevgiler............
 
andante, çok yaşa sen, işte ben de onu diyorum ya, AYRIMCILIĞA UĞRAMADAN BİRARADA/İÇİÇE YAŞAMAK!

Beni azcık tanıyanlar benim karşı görüşe ne kadar "bağımlı olduğumu" ve tartışmaktan ne kadar keyif aldığımı bilirler. Yeter ki içi boş sloganlar olmasın.

Bu başlığı açarken elbette biliyordum böyle bir ortam doğacağını. Ama ayrımcılıktan muzdarip ve mücadelesi bunun üzerine kurulu olan biri olarak bu tür yaşamsal tartışmalardan kaçmanın imkansız olduğunu düşünüyorum. O yüzden tartışmayı sadece ve sadece ayrımclık-ötekileştirme üzerinde götürmeye çalışıyorum.

Şu olmasın diye sloganlara ve siyasi polemiklere yer vermemeye çalışıyorum:

Can Dündar' Alıntı:
[size=4]Pazar günü Malatya'da oynanan Malatyaspor-Elazığspor maçı...
Tribündeki Elazığsporlu taraftarlar "Ermeni Malatya" sloganı atıyor. Çünkü Hrant Dink Malatyalı...
Ardından bir pankart açılıyor:
"Ne Ermeniyiz, ne Malatyalıyız. Biz Elazığlıyız. Türkiye sevdalısıyız."
Bunun üzerine Malatyasporlular "PKK dışarı" diye bağırıyor.
Küfürleşme, arbedeye dönüşüyor.
Sonuç:
3'ü polis 10 yaralı...
K [/size]
Yoksa bırakayım da bu mu olsun?! Bırakayım da içinde nefret ve kin barındıran kişilere sofra mı olsun bu site?
Başkasının yarasına merhem aramayanın, onun yarasına ağlamayanın yarasına kim merhem olur, kim ağlar onun için?
 
Bu konuyla ilgili son olarak yazıyorum. Kimse beni sakat olduğumdan dolayı aşağılamıyor. Kimse Hrant Dink ide Ermeni olduğu için aşağılamadı. Eğer öyle olsaydı kendi ekmeğini kazanabilen ve de düşünebilen bir insan neden böyle bir ülkede yaşasın ki… O bu ülkede çalışıyor, kazanıyor her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gibi konuşuyordu. Mahkemelik olmuş olabilir bu ülkede Türk olduğu halde mahkemelik olan bir çok fikir yazarı vardır. Katilin biri çıktı O’ nu vurdu. Peki ifadesinde ne dedi “Ermeniydi onun için yaptım mı” hayır o adam kendine göre bir fikirle yaptı bu caniliği. Hatta Orhan Pamuk içinde savruldu bir tehdit. Orhan Pamuk da mı Ermeni? Değil. Demek ki bu adamın amacı –ki her ne olursa olsun insanlığa sığmıyor- farklı ırklardaki insanları öldürmek değilmiş. Son mesajınızla hala bunu ön plana çıkardığınıza göre size şöyle söyleyeyim ben ırkçı biri değilim. Kimsenin de burada ırkçılık yapmaya çalıştığı yok. Böyle bir konuyla sakatlık arasında bağ kurmaya çalışırken belki amacınız iyi niyetliydi ama SAKATLARDA HRANT diyerek asıl sloganı siz attınız.
 
Beyoğlu nun arka sokaklarında Cansu isimli bir travesti öldürüldü Cuma günü hep birlikte cenaze törenine gidip hepimiz cansuyuz hepimiz .......yiz diye yürüyüş yapalım...
 
demirbilek' Alıntı:
Beyoğlu nun arka sokaklarında Cansu isimli bir travesti öldürüldü Cuma günü hep birlikte cenaze törenine gidip hepimiz cansuyuz hepimiz .......yiz diye yürüyüş yapalım...


YORUMSUZ :roll: :roll: :roll:
 
EVET, belki dalga geçmek için yazdınız ama, evet-evet-evet bin defa evet! O yürüyüşte HEPİMİZ CANSUYUZ
Biz "bugün" CANSU-HRANT-KADIN-ERKEK-YUNAN-ERMENİ olacağız ki, "yarın" herkes SAKAT olabilsin!
Biz bugün onların acısını paylaşacağüız ki, yarın onlardan merhem istemeye yüzümüz olsun!

Not: Selamlar!
 
Tabiiki cansuda olunur, nerde ayrımcılık yapılıyorsa onun karşısında olunacak. İşte böle yaparak birileri sonunda anlayacak bu ülkede illegal birşeylerin yapılamayacağını, fakat şu yukarda yazılanlardan sonra hala eğitim ve kültür eksiğimiz olduğunu anlıyoruz, sanırım duyarlı insanlar çoğaldıkça buda yerleşecek.Bazı şeyler hemen olmuyor birileri bedel ödeyerek oluyor, bu ödenen bedellerinde değerini bilecek bilinçli ve örgütlü toplumlarada ihtiyacımız var.
 
FATİH SULTAN MEHMET HAN'IN İSTANBULU FETHETTİKTEN SONRA İSTANBULDA YAŞAYAN AZINLIKLAR İÇİN YAYIMLADIĞI FERMAN AŞAĞIDADIR.

ŞU HUSUSUDA BELİRTMEDEN GEÇEMEYECEĞİM BEN TÜRK VE MÜSLÜMANIM AMA BURADAKİ KONU NE TÜRKLÜK NE DE MÜSLÜMANLIKTIR. AYRIMCILIK KONUSU İŞLENİRKEN KİŞİLER FARKLI ALGILAMALAR YAPARAK KONUNUN ÖZÜNDEN AYRILMIŞLAR GÖRDÜĞÜM KADARIYLA.

[size=4]Fatih Sultan Mehmed, Bosnayı fethettiği zaman Osmanlı devlet politikasının sonucu olarak bölge halkına dini serbestiyest getirmiştir. Fatih Sultan Mehmed'in buradaki latin papazlarına verdiği 883 (1478) tarihli ferman suretinde; "Nişanı-ı hümayun şu ki Ben ki Sultan Mehmed Han'ım; üst ve alt tabakada bulunan bütün halk tarafından şu şekilde bilinsin ki, bu fermanı taşıyan Bosna rahiplerine lütufta bulunup şu hususları buyurdum: Sözkonusu rahiplere ve kiliselerine hiçkimse tarafından engel olunmayıp rahatsızlık verilmeyecektir. Bunlardan gerek ihtiyatsızca memleketimde duranlara ve gerekse kaçanlara emn ü aman olsun ki, memleketimize gelip korkusuzca sakin olsunlar ve kiliselerinde yerleşsinler; ne ben, ne vezirlerim ne de halkım tarafından hiç kimse bunlara herhangi bir şekilde karışıp incitmeyecektir. Kendilerine, canlarına, mallarına, kiliselerine ve dışardan memleketimize getirecekleri kimselere yeri ve göğü yaratna Allah hakkı için, Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) hakkı için, yedi Mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki, yukarda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkâr oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir." Bu ferman suretinde de görüldüğü gibi azınlıklar tam bir hürriyet ortamı içinde hayatlarını sürdürmüşlerdir.

Kaynak: Ermeni İddiaları ve Gerçekler[/size]
 
Okuduğum kadarıyla biz bir hrant'ız ile biz bir ermeniyiz ifadelerini birbirinden ayırmalıyız.Bir Türk hiç bir zaman ermeni olamaz ama hrant bir isim o isim ahmet,mehmet,vs bir isim olabilirdı ozaman işler değişik olurdu.Hrant'a yapılan engeller bizede yapılmıştır,bu dünde yapıldı bügünde yarında yapılacaktır her toplum ve millettede aynısı olur.
Şayet bizim ülke topraklarımızda hiç bir ayrım yapmadan yaşayan her insan ülke menfaatleri doğrultusunda herkes yaşamaktadır.
Birileri Hrant olayında emeline ulaşmıştır,yıllardır ülkemizi parçalamak için uğraş veren ülkeler ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar bir hrant olayında ülkenin her tarafından uğultular duyulmaya başladı şayet bizler
karşı tarafa bilinçlı bir şekilde drenemesek kaybeden biz oluruz.
Bunun örneğini Irak'ta gördük bizlerde bölük porçük olursak sonumuz Irak gibi olur.Ama Allah'ıma şükürler olsun yıllardır bunu başaramadılar vede başaramayacaklar buda bizlerin yapılan oyunlara hiçbir zaman prim vermememızden kaynaklanıyor.
Bizim Ülkemizde Bizlerin insanların maneviyatlarına şahşiyetlerine saygımız vardır ama,o şekildeki haykırışına asla;
Tüm arkadaşlarıma Saygılar;
 
Bir şiirle merhaba,

Düşüncelerinizin hamalıyım
Sırtımda taşırım istediğiniz yere
Ama düşüncelerinizin kölesi değilim
Asla olmam…


Kavramlarla düşünmeyi seviyorum. Kavramlarla düşünen insan, dogmatik olmaz. Çünkü artık o olgusal bilinçle hareket etmez. Peki ne yapar? Yaşama nesnel bakar.

Oğuz Atay “ Tutunamayanlar” romanında şöyle der:
“ Hiçbirşey yapmadan aptalca bir düzen içinde yaşarken kimse görmüyordu. Sonra, alışılmışın dışında en küçük davranışı görüyorlar. Nasıl görüyorlar acaba? Sizi gördük diyorlardı. “

Roman boyunca alışkanlıkları ile yaşayan insanların dünyasını anlatır. Bizleri…
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?
Ne yapıyoruz?
İşe gidiyoruz. Eve geliyoruz. Eşimizle henüz yabancılaşmamış isek, birbirimize o gün gördüklerimizi, yaşadıklarımızı anlatıyoruz. Yorumlar yapıyoruz. Çocuklarımız var ise, onların bakımı ile ilgileniyoruz. Yatırıyoruz. Gazetemizi okuyoruz. Ya da televizyon seyrediyoruz.
Kurulu makine gibi…
Düşünmüyoruz. Ne zaman düşünüyoruz.
Ev satın alırken düşünüyoruz. Çocuklarımızın geleceğini düşünüyoruz. Tatile giderken düşünüyoruz. İş yerinde yükselmek için düşünüyoruz. Bunlar düşünmek mi?
Şimdi… Dünya nereye gidiyor? Irak’ta neler oluyor? Nato, IMF, Dünya Bankası ne iş yaparlar? Neden Lübnan’da binlerce insan öldürülüyor?
Evet, bu sorunlarla pek de ilgili değiliz. Biz sadece alışkanlıklarımız esiriyiz.
Peki insan nedir?
İnsanı nasıl açımlarız?
Ben felsefenin yanında sanatla, estetikle donanan insanın insanlaşma sürecinde akıl ve duygu birlikteliğini geliştireceğini düşünüyorum. Dolayısıyla böyle bir insan, insan olma yetilerini geliştirir. Öğrendiklerini gözlemleriyle birleştirerek analizler yapabilir.
“ İnsan nedir “ dedik değil mi?
İnsan gibi insan olmak… Evet, çok zor… Benim insanlık anlayışım, evrensel… Bu anlayışta hiçbir sınır yok…
Öyleyse…
Evrensel düşünen insan, insanlığı bölen her şeye de karşıdır.
Ne için yaşar?
İnsanlığı birleştirmek için yaşar. Mücadele eder.
Peki kimlik ve dinsel öğeler bunun için bir engel midir?
Evet…
Kimlik, gerçek yalandır.
Bunu nerden çıkarıyorum. Platon’dan…
Ne der Platon…
“ Yanılgıya düşmüş insanın ruhundaki o bilmeme halidir. Çünkü sözlerdeki yalan, ruhtaki bu halin bir kopyasıdır. Sonradan meydana gelen bir görüntüdür. “
Kimlik, bizleri diğer canlılardan ayırır. Nasıl ayırır?
Bizlerin birtakım özellikleri ya da nitelikleri vardır. Nedir bunlar?
Yaş, cinsiyet, inanç, meslek, milliyet v.s. v.s. hepsi kimliğin içine girer.
Sonra ne olur?
İnsan nesneleştirilir. İnsan dondurulur.
Peki daha sonra ne olur?
Nesneleştirilen ben, edilgin duruma düşer. Onu nesneleştiren şey, yani özne ise, etkindir.
Kimlik ayırıcı bir nitelik kazanır.
Oysa, insan insandır.

İşte bu yüzden “ HEPİMİZ HRANTIZ, HEPİMİZ ERMENİYİZ “
 
Sevgili Andante ne güzel yazmışsın.. Keşke ülkemiz değil tüm dünya pehlivan apartmanı gibi olsa.. İnsanlar birbirlerine saygılı ve hoşgörülü..
 
Ben bölünmekten sıkıldım insan olma temal özelliğimin alt özellikleri olan ırk, cinsiyet, milliyet, din, sağlık vs. gibi ayırt edilici özelliklerimle benim gibi temel özelliği insan olan diğer kişilerden ayrılmaktan, ayırılmaktan veya ayırmaktan sıkıldım.

Engelliliğimin bende yarattığı farklılığı herhangi bir kişinin başka bir özelliğinden doğan farklılığını acıtasyonla harmanlanıp benzeştirilmesinden de sıkıldım.

Ötekileştirilenlerdenmiyiz ? Kendi kendini Ötekileştirenlerden mi ?

Kendi beyninizde ötekileştiyseniz toplumun da sizi aynı şekilde yorumlamasını tepki göstermemelisiniz. [

Milliyetçilik nidaları yükselten arkadaşalara da söylemek isterim ki ;

Bölünmek ırk milliyetçiliğinin bir getirisidir.

Karşılıklı hoşgörü ve sevgiyi kaybederseniz niye bölündük veya bölüneceğiz diye bir endişeye kapılmaya gerek yoktur zaten kendi beyninizde bölünmüşsünüzdür. Kendi kendinizi ötekileştirdiyseniz niye beni ötekileştiriyorlar diye şikayetite bulunmanıza hakkınızın olmadığı gibi...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt