Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Haftanın Konusu] Sakatlar da 'Hrant'

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Sanırım biraz daha aklı selim düşünceler yazılmaya başlandı. Tabikii farklı düşüncelerde olacağız, farklılıklar bu anlamda ufkumuzun zenginleşmesi demektir.

Her ne kadar sevgili oturanboğa daha farklı bir algılayışla yazısını yazmış olduğunu söylese de yazılar ister istemez burada şekillendiği gibi olabilir. Bu yapacaksak eğer anafikri saptırmadan bu konu da da fikrimizi söyleyerek eleştirilerimizi doğru zemine kaydırmak zorundayız.

Bende Hrant ın öldürülmesinden son derece üzüntü duyan birisiyim. Bunu duymayan yok. Bunu bile görmek çok güzel.Kuşkusuz benim de aklıma takılanlar olmadı değil.

Cenaze törenini burada yazılı olduğu gibi biz olabilmek adına yapıldıysa bunun bize getirisi son derece faydalıdır. Törenler esnasında üzüntüleri nedeniyle törene Türk bayraklarıyla katılmak isteyen insanlarımızın bayraklarını açtırmama gibi bir durumu yaşadıklarını da biliyorum.

Kuşkusuz her olayda art niyetli kişiler olacaktır. Ertesi gün yine benzer şekilde hunharca öldürülen Türk aydını Uğur Mumcu nun İstanbul da anma törenleri vardı.Bir gün önceki kalabalığın aksine neredeyse gözle sayılacak kadar az bir sayıda insanın bir araya geldiği bir anma günü oldu.

Benzer şekilde öldürülen onlarca aydınımızın unutulmadığının ve bu tip bölünmelerden, ayrıştırmalardan bıktığının son derece güzel bir örneği olması gerekecekken bir önceki gün cenazede olan aydınlarımızın hiç biri yoktu o anma gününde.Nereye gitti o insanlar?Neden yoktular?

Bu sebeple ben gerçekten biz olmamızı isteyip istemediklerinden kuşkuluyum. Ötekileştirmenin bir başka versiyonunu izledik anlayacağınız.

Kuşkusuz bunda Hrant ın hiç bir günahı yok.O düşüncelerini özgürce söyleyemedi sadece.Söyleyebilmeliydi arkadaşlar. Birileri de çıkıp yanlış düşünüyorsun diyebilmeliydi.Bu; nefreti ,kini beraberinde taşımanın gerekliliğini sağlamaz.

Buradaki arkadaşların bir kısmı sakatlıkları nedeniyle ayrımcılığa uğramadığına inanıyor. Açıkcası bende sakatlara bu anlamda bir ayrımcılık yapıldığına inanmıyorum. Eksiklikler yok mu? Düzinelerce.Bu uğurda savaşılmalı mı? Evet, savaşılmalı.

Ben hala neler yapılmalı konusunda bir adım atmamamızın endişesindeyim sadece.

Sahi neler yapmalıyız???? :D
 
andante ne güzel sormuşsun "sahi neler yapmalıyız?"
...
burda tüm yazılanları okudum. okumadın denmesin yani:)
işin açıkçası başlığı gördüğümde olabilecekleri tahmin etmek güç olmadı. işin açıkçası bütün bu olacaklara rağmen hrant'ın anılması,akabinde ayrımcılığa atıfta bulunulması ve güya bizden olmadığı sanılan( aslında bizden biri hrant) birinin başına gelenin acısını paylaşma isteği beni oldukça duygulandırdı.

ülkemizde çoğu güzelim konular sırf bu "konuşamamak" yuzunden, hep sloganlara kurban gitmiştir. bu anlamda site yönetiminin bu ekstra mesai gerektirecek konuyu gundeme getirmesini, buyuk bir özveri olarak algılıyorum.

aslında hrant bu sitede de bir ilke imza attırdı. onun ölümü, olması gereken bir mucadelenin önemini ve yollarını hatırlattı. sloganvari çıkışlar,kışkırtıcı ortam yaratır düşüncesi artık önemini yitirdi. yüreklerimize ayrımcılıkla mucadelenin oyle kolay olmayacagını gösterdi.bu anlamda onun için tekrar rahmet diliyorum. tskler...

şimdi gelelim başka bir konuya... elbette bu konular konuşulmalı. elbette kışkırtıcı mesajlar da olacak. fakat unutmayalım ki bu konular ulkemizde hep boyle "konuşulamamıştır".
o yuzden karşı düşüncelerini ifade eden arkadaşlar düşüncelerini ifade ederlerken, onlara "ırkçılık, ayrımcılık içeren ve sloganvari konulara girilmesin" demekle bitmiyor mesele. ve elbette kurallar da uygulanacaktır. buna da şükür...
fakat arada onlara "konuyu okumadınız galiba" ya da "eminim burdan çoğu sadece konunun başlığını okumuştur" gibi çıkışlar yersiz.
madem hrant isek bizler ve "bizler hrantız" derken ki soylemin açılımını yapıyorsak eger, bu konuda "okumadınız" ya da "bilgi sahibi olmadan yazılmış" gibi çıkışlar yerine bin kere anlamaya ve anlatmaya çalışacagız.
buna barış ve sevgi adına mecburuz.
bahsettiğimiz şey barıştan sevgiden yana ayrımcılıktan uzak bir dunya ise bunun yolu mucadeleden ve sabırdan geçer.

hrantı ugurlayan yüzbinlerin olması tahmin ediyorum ki yine hranta baglıydı. o hayatı boyunca ayrımcılıkla mucadele ederken; kaybetmek yerine kazanmayı, sevecenlikle sürekli anlatmayı ve eyleme dönüştürmeyi seçmiştir.aşağılamadan, küçümsemeden, cahil mahil gibi atıflarda bulunmadan ugraşmayı benimsemiştir.

evet okumamaktan herkes şikayetcidir. ama bir mucadelenin insanı, okumamayı yüze vurarak bu işten sıyrılmaz. nitekim birkaç arkadaş ısrarla konuyu defalarca her açıdan anlatıp duruyor. çünkü boyle gerektiğini biliyorlar.
bazen okunulsa da baştan sona, her yazı anlaşılacak diye bir olay yoktur. anlamamanın sebebi, salt okumamak ya da bilgi sahibi olmamak değildir.
çoğu okumayanların ya da bilgisi olmayanın bile ayrımcılık konusunda yazılan bu yazıları anladıgını görebiliriz. o halde sorun ön yargı dediğimiz olaydadır.
önyargı da ancak konuşarak bilgi paylaşımıyla yıkılacak bir meseledir.
biz ermeni kelimesinin küfür olarak kullanıldıgı bir ülkede yaşıyoruz.
elbette önyargıları yıkmak kolay olmayacaktır.
bunun için bin kere de yuz bin kerede soylenecek çizilecektir.
önemli olan bu fazla mesaiye deger mi bu konu?
ayrımcılıkla mucadeleye gönül vermiş bizlere soruyorum deger mi?
bence deger.
ayrımcılıkla mucadelenin onundeki en önemli engellerden biri de çünkü yerleşmiş kalıplaşmış önyargılardır.
bu yuzden madem bu toplumda bunlardan şikayetciysek ugraşalım çabalayalım. sabırla bıkmadan...
yeter ki konuşabilecek hale gelelim önce.
gerisi Allah Kerim...
bu ulkede boyle önyargıların olduğu konularda slogansız,kavgasız konuşmayı beklemek aşırı bir iyimserlik olur.
ama ben hrantı takip eden yuzbinleri, gördükten sonra işin açıkçası umutluyum:))
sadece biraz sabır!!
elbette baştan sert çıkışlar olacak. ama durulacak.
çünkü biz boyle bir milletiz. boyle sevgi dolu bir millet...
bizim insanımız bu sevgisinden yola çıkarak hemen atlar, sivri çıkışlar yapar.başka konulara atlar.
ama ermeni filan dinlemz yolda kaldıysa, açsa sofrasını da paylaşır:)
o yuzden arkadaşlarıma sesleniyorum. yüreklerinizi yüreklerimizle birleştirelim, geliniz.
geliniz her konuyu konuşabilecek bir ulusun evlatları olduğumuzu gosterelim.
karşı çıksak da bir konuya, hepimizin bu ulkenin çocukları oldugunu unutmayalım.
barış için,sevgi için. gelin şu tartışmanın zevkini çıkaralım.
bilgilerimizi ve duygularımızı saygı ile bize yakışır bir şekilde paylaşalım.
inanın çok aç kaldık bilgi ve duygu paylaşımına çokkkkkkkkkk.
sevgiler...
 
[size=6]IMAGINE[/size]

imagine there's no heaven,
it's easy if you try,
no hell, below us,
above us only sky,
imagine all the people
living for today...

imagine there's no countries,
it isn't hard to do,
nothing to kill or die for,
no religion too,
imagine all the people
living life in peace...

you may say i'm a dreamer,
but im not the only one,
i hope some day you'll join us,
and the world will live as one.

imagine no possessions,
i wonder if you can,
no need for greed or hunger,
a brotherhood of man,
imagine all the people
sharing all the world...

you may say i'm a dreamer,
but im not the only one,
i hope some day you'll join us,
and the world will live as one........


[size=6]HAYAL ET[/size]

hayal et cennetin olmadığını
denersen kolaydır
cehennem yok altımızda
üstümüzde ise
sadece gökyüzü
tüm insanların
bugün için yaşadığını
hayal et

hayal et ülkelerin olmadığını
o kadar zor değil bu
uğruna öldürecek ya da
ölecek bir şey yok
ve din de yok tabii
tüm insanların
barış içinde yaşadığını
hayal et

hayalci diyebilirsin bana
oysa yalnız değilim ben
umarım bir gün sen de
katılırsın bize
ve bir bütün olur dünya

hayal et malın mülkün
olmadığını
merak ediyorum
yapabilir misin
ne açlık var ne aç gözlülük
insanların hepsi kardeş
tüm insanların
tüm dünyayı paylaştığını
hayal et.

John LENNON...
 
[size=7]Konu dışı[/size]


İLAYDA' Alıntı:
madem hrant isek bizler ve "bizler hrantız" derken ki soylemin açılımını yapıyorsak eger, bu konuda "okumadınız" ya da "bilgi sahibi olmadan yazılmış" gibi çıkışlar yerine bin kere anlamaya ve anlatmaya çalışacagız.

İLAYDA' Alıntı:
burda tüm yazılanları okudum. okumadın denmesin yani:)

E.. böyle başladıysan mesaj yerine ulaşmış demektir. Bizim de amacımız oydu.. ;)

Yeni üyeler için bişey demiyoruz. Ama eski üyeler, bir forum kullanma konusunda bir şeyler öğrensinler di mi? ;)

Sadece bu başlık ve forumda değil, çok mesajı olan bütün başlıklarda; biz adminlerin, hatta birçok üyenin yakındığı en büyük problemlerin başında gelir: Ortadaki ve uzun mesajların okunmaması! Oysa sorduğu sorunun cevabı orada vardır. Okumuş olsa o mesajı yazmayacaktır!

İLAYDA' Alıntı:
evet okumamaktan herkes şikayetcidir. ama bir mucadelenin insanı, okumamayı yüze vurarak bu işten sıyrılmaz. nitekim birkaç arkadaş ısrarla konuyu defalarca her açıdan anlatıp duruyor. çünkü boyle gerektiğini biliyorlar.

Burada hiç kimse, profesyonel gazeteci ya da –dediğiniz gibi- mücadele insanı değildir, olduğunu iddia etmez.. Çünkü bunun, klavye başında yazı yazmaktan çok daha farklı gerekleri vardır!

Bu forumlarda; eski yazılarından gerek alıntılar yapan, gerek link veren kişilerden biri de benimdir. (Belki de başta gideni :p ) Bu işlemi yapmayı hiç ama hiç sevmem! Çünkü o yazıyı daha önce okumuş olan arkadaşa saygısızlık yapmış olarak görürüm kendimi. Ancak, üye yapısının sürekli değiştiği bu tür forumlarda zaman zaman gerekli oluyor bu!

Her şeyden önce burası bir okul değildir! Üye yapısı, yaş ve öğrenim derecesi olarak çok farklıdır. Bazı üyelere tekrar tekrar anlatmaya çalışmak, yukarıda değindiğim gibi, bazı üyelerin rahatsız olabileceği bir durum ortaya çıkartabilir. Ve hiç kimseyi zorlayamazsın!.. Ancak, uyarabilirsin. Çünkü, her arkadaşın mesajını yazarken verdiği bir 'emek' vardır ve bunun karşılığında onun okunmasından başka bişey istemez.. Ama cevabını verdiği soruların tekrar tekrar sorulması o yazısının okunulmadığı anlamına gelir. Bu da emeğe saygısızlıktır!

İLAYDA' Alıntı:
bazen okunulsa da baştan sona, her yazı anlaşılacak diye bir olay yoktur. anlamamanın sebebi, salt okumamak ya da bilgi sahibi olmamak değildir.

Burada haklısın! Ancak, dediğim gibi burası bir okul değildir, biz de öğretmen değiliz. Yine de, kimsenin kimseyi "küçümseme", "aşağılama" durumu yoktur, olamaz, buna izin verilmez, diyebilirim!!!

İLAYDA' Alıntı:
inanın çok aç kaldık bilgi ve duygu paylaşımına çokkkkkkkkkk.

Bu sitede de bunu diyorsan "pesss" demekten başka çarem yok! ;)

Aslında başka şeyler yazmak geçiyordu kafamdan ama bu seferlik böyle oldu. :oops:
 
Hrantımıza kıydılar

...Geçenlerde bir yazımın sonunda “Yazık! 2007 yılı da Mevlânâ Yılı olmayacak!” demiştim. Mevlânâ “Hrantımız” diyebilenlerin ulularındandır. Ancak “aşk” ile, yoğun ve katışıksız sevgi ile Türk ve Ermeni farkı kalmayacağını, doğru anlamında sevgi ile herkesin insanlık değeri açısından eşit görüleceğini söylemişti. (Der aşk bedel şeved heme çîz/Türkî sazend ermenî râ!)

“Hrantımız” başlığı gösteriyor ki, bu ülkede İslâm'ın sevgi tebliği boşa gitmemiştir. Ey bu başlığı ilham eden temiz yurtdaşlar, eli temiz, gönlü temiz olanlar! Hrantımız son kurban olsun, gelin artık bir dört başı mamûr Hılf-ul-fudûl (Erdem andı) ile, ülkemizi baştanbaşa bir zehirli bataklığa döndürme tehlikesi gösteren bu ufûnetli bataklığı kurutalım. Ancak bu işe girişirsek (2007) yılı Mevlânâ Yılı olur.

Yazık! Tedirgin güvercinimizi koruyamadık. Ey kebûter! Ger perî ber bâm-i kasr-i ân perî/Mî nevîsem nâmeî ez hûn-i dil, ân câ berî! (Ey güvercin! O perînin kasrının damına doğru uçarsan, gönül kanı ile bir mektup yazayım da oraya götür!) Bu mektubu sevgili Hrant'a veriyorum: ....Biz insanlık sınavında henüz başarılı olamadık! Yine de Allah'ın sonsuz rahmetinden ümîdimizi kesmiyoruz. Hrant'ı da sevgi insanı olduğuna tanıklık ederek sevgiyle uğurluyoruz. İnnâ Lillâhi ve innâ ileyhi râci'ûn.

Umarım, artık başka bir güvercin ile başka bir mektup göndermeme ve gönül kanını mürekkep olarak kullanmama gerek kalmaz. Seni çok özleyeceğiz Sevgili Güvercin! Allah'a emânet ol!

Hüseyin Hatemi
Kaynak

Bu halk biziz

Hrant Dink'i uğurladık.. Hem de ne uğurlama. Özlediği Türkiye portresine sağlığında kavuşamadı Hrant..
Ama hiç olmazsa son gününde..
Halkı onu tek yürek olarak uğurladı..
Hrant Dink, bizden daha fazla bu memlekete aitti.
“Kaç” dediler kaçmadı..
“Git hayatını yaşa, Avrupa'da seni el üstünde tutarlar” dediler..
Gitmedi..
O, “Toprak istiyorum, ama üstünü değil, altını.. Bu topraklarda gömülmek istiyorum” dedi.. Öyle de oldu..
Her insan gibi doğal yollardan yaşama veda etmek isterdi..
Olmadı..
17 yaşında bir çocuğun eline silahı tutuşturdular karanlıkta..
Hrant Dink ise aydınlıktaydı..
Daha önce de karanlıkta düşman gösterilenler oldu biribirine..
Sabah sağcıyı vuran silah, akşam bir solcuyu vurdu..
Ya da tersiydi, bilmiyorum..
Binlerce memleket çocuğu düştü toprağın kara bağrına..
Kimisi ondört yaşındaydı..
Kimisi yirmi..
Sonra bir düdük çaldılar ve silahlar sustu..
İkinci düdüktü bu..
İlki “Ayrılın ve vurun biribirinizi” idi. Ayrıldık..
Ve vurduk..
Ve vurulduk..
Sonra kardeş olduğumuzu hatırladık..
Mahalle arkadaşları olduğumuzu..
Babalarımızın aynı çorbaya kaşık salladıklarını..
Düğünde dernekte kol kola halay çektiklerini..
Cenazede aynı safta el bağladıklarını..
Aynı harmanda buğdayı başaklardan ayırdıklarını..
Birileri unutturmuştu..
Şimdi de unutturmaya çalışıyorlar..
Ama artık unutmayacağız..
Bu memleket bizim..
Bu halk biziz..
Hrant Dink, ölümünle bile bize hatırlattın kardeş olduğumuzu.. .
“Güle güle”

Abdullah Muradoğlu
Kaynak
 
Olayın özünü yakalayan güzel bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Ece Temelkuran yazmış;

[size=4]Biz korkuyuz!

"Bu ülkede kimse kimseyi istemiyor. Ülke dolusu bir kalabalık artık beraber yaşamaktan haz etmiyor. Birileri ölünce başka birileri "Oh!" çekiyor. Biri can verirken ötekinin canına değiyor. Her ölümde bir, her "Oh!"ta iki ilmek sökülüyor bizden. Birbirimizin ölümüne karşı meraksızlık, birbirimizin hayatına karşı meraksızlıkla başlıyor. En çok birbirimizin hikâyelerini bilmemek çözülmez hale getiriyor "çilemizi".
Her gün ilmek ilmek çözülüyoruz biz. Bizi söküyorlar durmadan. Hikâyelerimizi söküp söküp, dolaşık bir yün çilesi gibi önümüze atıyorlar. Çilemizle baş başa kalıyoruz, karışıyoruz ve vazgeçiyoruz çözmekten, yeniden örmekten. Toplumsal bağlarımız, düğümleriyle bizi yıldıran bir çile gibi çözülmüş duruyor önümüzde.
Biz, bu ülkenin muhalif insanları olarak bu sökümün neresinde duruyoruz? Birinin ölümüne trene bakar gibi bakanlar memleketin toplumsal örgüsünü sökerken ilmek başlarında inatçı düğümler gibi durabiliyor muyuz mesela?"

Ağustos ayında yayımlanan "Ne Anlatayım Ben Sana!" kitabının önsözüne böyle yazmışım. Bir gün Hrant'ın gideceğini bilmeden, "Hepimiz Ermeniyiz" sloganının acıyı paylaşmak için olduğunu anlatmak zorunda kalacağımızı hiç bilmeden... Şimdi yeniden soruyorum: Biz bu sökümün neresinde duruyoruz?

Anlatsan anlarlar mı?
Dün Can Dündar yazdı, pazar günü ben yazdım, bizler yazıyoruz. Biz o sloganla ne kastettik, bunu anlatmaya çalışıyoruz. Ama mesele ne bizim anlatamayışımızda ne de onlarda anlama kıtlığı var.
"Hepimiz Hrant Dink'iz! Hepimiz Ermeniyiz!" sloganını ilkokul düzeyinde eğitim almış, hatta hiç eğitim almasa bile bir kalbi olan herkes anlar. Bunun kimseyi Ermeni yapmayacağı da açıktır. Böyle olduğuna göre bu "anlaşamazlık" halinin başka bir nedeni olmalı.

"Canımızı istediler..."
"Milliyetçi hislerle" doya doya yazılıp çizilen "slogana tepkiler" haberlerinden biri ilginçti. Trabzon'da oynanan futbol maçında tribünlerdeki bir pankart şöyle diyordu:
"Can dediniz canımızı verdik/Kan dediniz kan verdik/Biz bu vatanı karşılıksız sevdik/Serseri lafını hak etmedik"
Bu pankartı yazan çocuklar, 90'larda doğdular. Hayatlarında milliyetçilikten, dinden, güçten ve paradan başka bir erdem olduğunu öğrenmemeleri için her şey yapıldı. Onlara Abdi İpekçi'nin değil Mehmet Ali Ağca'nın, Uğur Mumcu'nun değil Abdullah Çatlı'nın, Deniz Gezmiş'in değil Baki Tuğ'un, Musa Anter'in değil İbrahim Şahin'in ayakta kaldığı gösterildi, iyice belletildi.
Onlar da ayakta kalmak istediler. "Varlığım varlığına armağan olsun" diye diye, "milliyetçiliğin azı zarar çoğu yarar" diye diye, Rakel'in dediği gibi "bebeklerden katiller yaratılan" bir tezgâhın içinde biçimlenip büyüdüler. Belki abileri Güneydoğu'da öldü ve cenazelerde "vatan için kurşun atan da yiyen de..." diye başlayan konuşmalar dinlediler. Ne bekleniyordu? Sonunda büyüdüler ve çoğaldılar.

Beyaz Bereliler
Daha da kötüsü artık onlardan korkuyoruz biz. 16-17 yaşındaki çocuklardan korkuyoruz. Artık meşru olanı onlar belirliyor çünkü. O çocuklar da Ermeni olmaktan, Kürt olmaktan, Süryani olmaktan korkuyor, ülkeleri elden gidecek, kendileri hain olacak diye korkuyor.
Tek övündükleri şey olan Türklükleri elden gidecek diye korkuyor. Aşağılanmaktan korkuyorlar. Geçen hafta yazdım, beyaz bere satışlarının patladığını. Önceki gün yüz kişilik bir grup beyaz bere giyip tribünlerde kendini gösterdi.
Biz niye o sloganı attık, anlamak istemeyecekler. Anlatmayın boşuna. Çünkü onlar korkuyorlar. Korkuyla örgütleniyorlar. Peki biz ne yapıyoruz? Bu sökümün inatçı düğümleri olmayı hâlâ becerebilir miyiz? Son günlerde olup bitenlerden sonra artık bu soruyu sormanın vakti gelmiştir[/size].
 
büyük bir ulkeyiz bunun için farklı inançların farklı ırkların olması narmal yalnız insanların inaçları veya ayrı ırklardan olması yuzunde duşunceleri ayrı fikirlerden dolayı öldurulmesini kınıyorum hepmiz kardeşçe beraber yşamalıyız yanlış yapanı devlet kanunlar cezalandırmalı kişiler deyil
saygılar
 
ben din,dil,ırk ayrımı yapmıyorum...
sonuçta hepimiz insanız....ve insani özellikleri taşıdıktan sonra,sorun yok bence...
(kimsenin,kimseden üstünlüğü yoktur.)

[size=6][/size] [size=6]''her şey sevmekle başlıyor.''diyor mevlana...

''yaradılanı, yaradandan ötürü sevmek''[/size]
[size=6][/size]
 
Ben cinsiyetimi, dinimi, adımı, soyumu, dahada ileri gidersek insan alarak dünyaya gelmemi seçmedim. Bunlar bana atandı. Benim tercihlerim dışında olan ünvanlar. Benim tercihlerim şu anlamda Mademki ben, insan olarak yaşama katılmışım, o zaman dilimden, ırkımdan, cinsiyetimdem, soyumdan,engelimden utanmamalıyım. En önemlisi de hesap vermemeliyim. Demokrasiden,insan haklarından,milliyetçilikten,anayasadan bahsediyorsunuz.Hangi demokrasiden,hangi milliyetçilikten …bahsediyorsunuz!!Bu kavramlar kullanılarak ülkemizde neler yaşandı ve yaşanıyor bir bakmak gerekir.Yasalardan bahsediyorsunuz bunları uygulamadıkça pratiğe dökmedikçe ne önemi var söyler misiniz?Hem ayrımcılığa uğramaktan şikayetçi oluyoruz (engelliler olarak)hem de asıl ayrımcılığı bizler yapıyoruz .Kürtçü,Türkçü,Ermeni…diyerek insanları bölüyoruz.Bu çok tehlikeli.Vedat Türkali’ye Kürtçü diyen zihniyetin kendisi Türkçüdür .Yazarlarımızın,aydınlarımızın isimlerini böyle bir platformda lekelemek çok yanlış.Aynı düşüncelerde olmayabilirsiniz,olmayabilirimde bu ayrı bir zeminde tartışılır.Yeri burası değil.Çamur at izi kalsın!İnsanları hedef haline getirmeyin!Ermeni bir vatandaşımıza’.. kendi ülkesine gitsin,..komutanda olsun.’bu nasıl bir zihniyettir anlamış değilim.TC vatandaşıysa neden komutan olmasın! ‘Milliyetçiliğin Kötü örneklerini bu coğrafyada bulamaz kimse.Etnik yapısından dolayı haksızlığa uğradığını söyleyenler tam tersi bu ülkede en rahat eden,düşündüğünü rahatça söyleyen çevrelerdir..’diyen başka bir arkadaş. Olaylar tam olarak kimsenin istediği gibi gitmiyorsa, durum bütün taraflar açısından karmaşıklaşıyorsa, sebep, işte bu, yüzleşilmesi tüm taraflar açısından imkansız olan tarihtir.
Hep aynı hata yapılıyor. Herşeyi unutuyoruz!!İnsanlar unutuyor ya, memleketin bir hafızası, bir tarihi olmadığı sanılıyor. Bir ülkenin hafızası, teker teker insanların hafızasıyla eşitleniyor. Doğrudur, insanlar unutur.Nelerin unutulduğuna değinmeyeceğim.

Ama insanların bunları unutması, tüm bu karanlığın bir bütün olarak memleketin hafızasından silindiği anlamına gelmez. Bunlar o hafızadan silinir sanıyorlar. Bir memleket bunlardan yaralanmaz, yaralansa bile çabuk iyileşir sanıyorsunuz. İnsanların hafızasından silinen olaylardır. Olgular, neden-sonuç ilişkileri bir insan hafızası sorunu değildir. Sistemin çözülüş dinamikleri tarihte saklıdır ve o çözülüşün nedenleri el yakmaktadır. Yüzleşemediğiniz, çaresiz kaldığınız yer burasıdır!!

Hiç kolay değildir ama umut vardır, bu memleket her şeye rağmen iyileşir. Ama iyileştirecek olanlar, hastalığa sebep olanlar değildir!!!
 
Bülent bey burada konu ile ilgili yazılan yazılanları okudum.Okudukdan sonra düşüncemi yazdım.Belki benim kabahatim senin gibi düşünmediğimden olabilir.zannediyorum bu konuyu başka bir ardaşımız acmış olsaydı ya silerdin yada ayrımcılıkla eleştirini yapardın .Bu konuyu hrant dink ölümü ile engelliler arasındaki baglantıyı kurarak ayrımcılıgı buraya taşıdığın kanısındayım..Hrant ölümüne üzüldüm insan olarak kimsenin ölmesini veye öldürülmesini istemem.sen nasıl fikrini söylüyerek eleştiri yapıyorsan sana karşı zıt fikirlerede saygı duymak gerek ben kerkesin fikrine saygı duyarım.



ABALI
 
BEN NE HRANTIM NE ERMENİYİM NEDE HRİSTİYANIM
BENBEN ELFİM TÜRKÜM VE DE ALLAHIMA CK ŞÜKÜR MÜSLÜMANIM ELFİM TÜRKÜM VE DE ALLAHIMA CK ŞÜKÜR MÜSLÜMANIM
ELHAMDURİLLAH!!
:twisted: :twisted: :twisted:

SİZİ VE YAZINIZI KINIYORUM!!!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!!!

NOT:BENİDE BANTLAMINIZI İSTİYORUM DİĞER TÜRKLERE VE MUSLÜMANLARA YAPTIĞNIZ GİBİ!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
 
elifşah hayırdır niye böyle yazdın? elbette biz de Türküz ve müslümanız. burda Türklüğe ve müslümanlığa hakaret filan yapılmadı ki? elhamdülillah biz de müslümanız tabi ki. yazılan yazılarda böyle bir hakaret filan yok.
eğer Türklüğe ve dinimize saldırılsaydı burdaki herkes senin gibi sinirlenirdi. tamam mı:))
hiç burdakilerde kendi milletine ve dinine laf ettirecek göz var mı?
öyle birşey yapılmadı.
 
Birkaç gündür bu başlığı sadece izlemekle yetiniyordum. Yazılanları okudum. Evet bir insan öldü. Evet yapılan yanlış. Fakat elmalar armutlarla karıştırılmış. Hrant= sakat kavramı ne kadar doğru ? Ne açıdan aynıyız ? Ermeni olduğu için ayrımcılıkla karşılaştığı iddia edilmekte. Yaşam hikayesini okudunuz mu bilmiyorum ama orada en dipten en yukarıya çıkan bir adamın hikayesi var. Bu kişi Türkiye'de iş güç sahibi olmuş , evlenmiş , istediği yerde istediği şekilde yaşamış. Hatta Ermeni gazetesi bile çıkarmış. Ve T.C buna hiçbir şekilde mani olmamış. Maddi olarak da çoğumuzdan iyi şartlarda olduğuna eminim. Olayları at gözlüğüyle değerlendirmekten vazgeçelim.

Bir de şunu söylemek istiyorum. Bu sitenin ve Bülent'in demokrat olduğunu düşünüyordum. Karşıt fikirlere ve çok sesliliğe her zaman hoşgörüyle yaklaşıldığına inanıyordum.
Ama silinen mesajları ve banlanan arkadaşları görünce anladım ki ; en başta burada demokrasi yok. En başta burada ayrımcılık yapılmakta. İşte Hrant'da tam bu yüzden öldürüldü. Susturulmak için. Karşıt fikirlere tahammül gösteremediğimiz için. Çok sesliliği ve kardeşliği özümseyemediğimiz için. Mesajları silinen ya da banlanan arkadaşlar da aynı akibete uğramıştır. Hoşumuza gitmeyen şeyler söyledikleri için kurşunu yemişlerdir. Bu kadar basit. Hem de tam da bu cinayeti kınayan bir başlığın içinde bu olayın yaşanması traji komiktir
NE MUTLU TÜRKÜM DEMEKTEN BU KADAR KORKAR HALE GELDİĞİMİZ İÇİN YAZIK DİYORUM.
 
yahu burda Türk olmayan yok ki zaten:) üstelik bundan gocunan da yok ki...
şimdi herkes tek tek Türküm diye mi yazması gerekecek!
önce ben başlatayım bari.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
...
kim korkacakmış bu güzel ifadeden ya! gururla soylenecek bir sözdür bu.
hepimiz Türküz!
fakat yazılarda anlatılmak istenen başka şey.
biz Filistin için de meydanlarda hepimiz Filistinliyiz diye bagırmıyor muyuz?
orda Filistinli mi oluyoruz?
sadece filistinlilerin yanında olduğumuzu soyluyoruz.haksızlıga ugrayanların yanında yani...
Allah haksızlıga kim ugrarsa ugrasın, ayrım yapmadan yanında olunuz demiş.
 
hrant'ın dusundugun kadar varlıklı oldugunu soyleten arkadas...sanırım ufak bır ayrıntı dikkatın kacmış.hrant ölduruldugunde ayakkabısının altı DELİKTİ..senın altı delık ayakkabın varmı?
onun vardı....
sımdı burda TÜRKLÜĞÜ zedeleyen yada asaglayan bı yazı olmadıgı ortada...
ama malesef kı malesef hala bu olaya ve dıger olaylara bakıldıgı gıbı dar pencerelerden bakıldıkca bu ulkede huzur barış ortamı yaratılamayacak...
herzaman dedıgım gıbı DOGRU OKUYUP ANLAYIN ARKADASLAR....
 
akasya, sen hukukçusun, birkaç şey hatırlatayım:
1- Nefret içerikli ve ırkçı söylemler SUÇTUR. Dahası bunlara site yöneticilerinin müsade etmesi de SUÇTUR: www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=22029

2- Burada baştan beri ne diyorum: buraya düşünce yazın, slogan değil.
Irkıyla gurur duymak ne demektir yahu!? Kedi kedi olduğu için kediliğinden gurur duyar mı? Gurur duyulacak olan şey emek istemez mi? Bu coğrafya onlarca etnik gruptan oluşmuyor mu, bu dünya b,nlerce etnik kökenden oluşmuyor mu; hepsi ırklarıyla gurur duysun ve hepsi diğerlerinden nefret mi etsin! Bu mudur?

3- Bu başlığı açtığım için beni kınayan, utanan arkadaşlar daha bu başlığı hazmedemezken, benden nefret ve ırkçılık içerikli sloganlarına izin vermemi nasıl beklersiniz!

Yıllardır bu sitenin teknik tanıtım yazısı nedir bilir misiniz?
<meta name="description" content="Sakatlık (aslında farklılık) bahane edilerek önlerine engeller konup ayrımcılığa uğrayan kişilerin, ve bu ayrımcılığa ortak olmak istemeyip eşitliği savunan herkesin, engelleri yok etmek adına biraraya geldiği; bilgilenme, bilinçlenme, paylaşma ve ortak hareket etme mekanı. İlkemiz: Her şey, her yerde, her zaman, herkes için"

BU SİTE BARIŞTAN, ÖZGÜRLÜKTEN, EŞİTLİKTEN, KARDEŞLİKTEN TARAF, AYRIMCILIK KARŞITI BİR MİSYONA SAHİPTİR.
Bu temel İNSANLIK ÖZELLİKLERİNİ RUHUNDA BARINDIRAMAYAN kişilerin bu sitede yeri yoktur.
Kendisini bu değerlerin dışında gören her kim varsa, bir saniye bile burada durmasın ve üyeliğini iptal ettirsin...

Hrant Dink'le ortak yanımız olan AYRIMCILIK konusunda yarın bir doküman hazırlayacağım ve buraya yazacağım . Bakalım ne kadar zengin, ne kadar rahatmış Hrant Dink!
Bakalım katil, "abi burda yok herif. içeri girip birkaç Ermeni öldiriim mi?" derken, sonra, "tamamdır abi, geberttim Ermeni'yi" derken, "Ermeni dölü" derken... ne kadar da rahatını düşünüyormuş(lar) Hrant'ın!
Yarın...
 
burda tartısılan seyı nasıl ne sekılde algıladıgınızı merak edıyorum...
burda tartısılan sey soykırım deıl...kım ne kadar türk deıl...kım ne kadar ermenı yada baska kökenli deıl....
kımse vatan elden gıdıyor turkluk bıttı naraları atmasın ya...galyana gelmeye ne kadar hazır bı toplumuz...
arkadaslar yapmayın ne olur ya...
bu konunun ıcınde anlatılmak ıstenenı dogru anlayan bu kadar az kısımıyız?
yazık ya...
bu kadarmı anlamaktan mahrum bı toplumuz bız.....
 
Siteye gelir gelmez karşıma hırant dink çıktı bir kaç kelamda ben yazayım hangi inanç insan öldürmeye izin verebilir hangi vicdan insan öldürebilir yapamaz savunulacak hic bir tarafı yok..ve bu gun cinayetin amacının ne olduguna bakıldıgında cinayetin sonuclarına bakmak lazım ne kazandırdı ne kaybetirdi insanları nasıl guruplara ayırdı basarılı bir siyasi cinayet bence ve biz bölündükce başarılı cinayetlere devam edecekler hic kimse hırant veya ermeni degil bu tepki canların alınmasına bir tepki ben boyle gostermem tepkimi ama gösterende ne sartta olursa olsun TC vatandasi olan bir canın kıyılmasına tepki olarak gosterdi bizim yapacagimiz TC vatandaşi olan herkesi bağrina basip lazla laz, kürtle kürt ermeniyle ermeni türkle türk olmak zorundayiz memleketimi bölmelerine izin vermeyin ne olur bölünmeyin en yakın örnek komşu ırak şii sünni türkmen kürt kimin cani yanmadı hangisi özgür hangisi geleceğini görebiliyor KAZANAN KİMM??
BU VATAN BİZİM BİZİM KALACAKMI??????
 
Evet Bülent alıntı yaptığım cümlenin dışında da yazılarını okudum ve burdan yola çıkarak Dink iyi bir Ermeni Milliyetçisidir dedim.Eğer bir ermeni olsaydım Dink'le, yapmak istedikleri idealleri ve hayalleri nedeniyle gurur duyardım heralde.Ama ermeni değilim peki ne düşünüyorum?.Helal olsun adam kültürüne ve milletine sahip çıkmş diyorum.

surveyor, Ben Milliyetçi değilim demedim ki.Evet Milliyetçiyim.Merak edenler için,benim milliyetçilik anlayışım Ziya Gökalp'in tarif ettiği "Hars(kültür) Milliyetçiliği"dir.Hatta Ziya Gökalp'in "Atlarda şecere aramak lazımdır......." diyip devam eden birde tanımı vardır.Yani Türk miletinin bir ferdi olmak için etnik açıdan Türk olmak gerekmez.Türk harsını(kültürünü) sevmek,benimsemek ve yaşatmak yeterlidir.Benim kabul ettiğim Milliyetçilik budur.Yok sen buna da ırkçılık diyorsan.Kabul bu tarif çerçevesinde evet ırkçıyım.

Birlik beraberlik, bir arada, insanların birbirine saygı duyarak yaşaması gerektiği konusun da çok güzel ifadeler var.Katılmamak mümkün değil..Ancak!

Anlamadığım şey şu....

Bu ifadelerinize rağmen Dink'in cenaze töreninde ön saflarda, öncesinde ve sonrasında o ekran senin bu ekran benim gezen, adı aydın,yazar-çizer-bozar,gazeteci, olan zatı muhteremlerin forumda ki ifadeyle ayrımcılık ve ötekileştirme çaba ve gayretleriyle terörü siyasallaştırma, federatif yapıyı kabullendirme çalışmalarıyla tanınmış olduklarını hepimiz iyi biliyoruz sanırım.

1-Soru : Bu çevreler Cenazeye, cenazeyi kullanmak için mi? yoksa Dink'le aynı çizgide oldukları için mi ? katıldılar.(insanlık, birlik-beraberlik için katıldılar demeyin sakın.Güneydoğu da sivil kürt vatandaşlarımızda dahil 35 bin civarında Asker-Polis-Öğretmen'lerimiz Şehit edildiğinde nerdeydiler sorusunun cevabını isterim).

Yeni okuduğumuz bir haberde elinde Türk bayrağı ile cenazeye katılmak isteyen 4 bayanın engellendiği.Peki Hırant Dink öleceğini ve cenazesine bu ayrılıkçıların katılacağını bilse ailesine vasiyet bırakıp müsade etmeyin mi derdi?.Yoksa eski yoldaşlarının ((Dink'in eski komünistlerden ve eski TKP örgütü üyesi olduğu biliniyor <--TKP üyesi olduğu konusunda ki bilgim yanlışsa düzeltin lütfen)) cenazesinde bulunmalarından gurur mu duyardı?.Işte bütün bunları görmeyip sözünü dahi etmemeniz bu güzel ifadelerin samimi olmadığını gösterir...Evet surveyor benim bir kaygım var.O da sizin bunları görmemeniz.
 
Forumda bu noktaya geldiğimizi görmek üzüntü verici. Amacımız geçmişi, Ermenileri veya Türkleri tartışmak değil ki. Sevgili Oturanboğa azınlık kimliğine sahip olmakla, sakat olmak arasındaki rabıtayı bence açık ve anlaşılır şekilde ortaya koydu. Dolayısıyla Hrant Dink adından öte ve yaptıklarının dışında sadece bu kimliğiyle nasıl dışlandığını koydu önümüze. Ama biz ne yaptık? Kendimizce bu dışlanmaya ve sahiplenmemeye sebep olan nedenleri sıraladık: asalaymış, sözde soykırımmış, taşnakmış, diasporaymış…

Geçmişte olanların ne kadar doğru olduğunu tartışarak, içimizden bir grup insanı yaftalayıp nasıl tu kaka yaptığımızı gözden kaçırıyoruz. Kimse kimsenin ne kadar Türk olduğunu tartışmıyor. Söylenen, toplumların yaftalayıp ötekileştirmekte mahir olduğu. Ve bu ötekileştirmenin mağdurlarının birbirini daha rahat anlayabileceği.

Biz sakatların da dışlanması için bir çok neden var. Şimdilerde, açık açık “sakat” diyerek hakaret etmek -var olmakla birlikte- popüler değilse de, eskilerde sık sık duyabilirdiniz. Sakatlar için birçok mit uydurulmuştur. Bütün sakatlar aynı ve bir farzedilmiştir. Hepimizin insan olduğu ıskalanmıştır. Ermeni meselesinin siyaset ve tarih boyutunu irdelemenin, bizlere yararı yok. Sadece sakat kimliğimizi öne çıkarıp dışlanma boyutuna yoğunlaşmalıyız. Farklı olmak her zaman dışlanmaya neden olmuştur. Biz sakatlar genelde, farklı olmadığımızı söylesekte, farklı olduğunu ve öyle kalmak istediğini söyleyenler tepki çekmiştir. Biz de farklıyız, her insan farklıdır. Önemli olan farklılığını kabul etmeden geçiyor. Sakatlar toplumun genel geçer haline adapte olmanın uğraşı içinde, yani var olan sistem değişmeden herkesten biri gibi yaşamaya çalıştığımızdan (iyi çocuğuz yani) genelde açık ve düşmanca dışlanmalara maruz kalmayız. Ama ne zaman ki, toplum düzenine ayak uydurmak yerine bu düzenin bize uygun hale sokulmasını talep etmeye başlayacağız ve bunlar kimilerinin işini bozacak esaslı değişiklikler getirecek, asıl dışlanmayla o zaman karşılaşacağız.

Bu tartışmayı bırakıp, bir hukukçu gözüyle şunu belirtmek istiyorum: Hrant Dink in yargılandığı yazısında Türklüğü aşağılamak suçunun işlenmediği kanısındayım. Yargıtay ceza genel kurulunun gerekçeli kararını ve karşı oy yazısı yazan kurul üyelerinin yazılarını okudum. Harnt Dink in yazı dizisini de okudum. Oturanboğa nın aktardığı, dava sırasında hukukçu profesörlerin sunduğu bilirkişi raporunda belirtilen “Türk’ten kasıt Türk milleti değil, Ermeni diasporasının zihnini hastalıklı şekilde taktığı anlayıştır” o kadar net olarak yazılardan çıkıyor ki, affedersiniz ama anlamamak için insan ya kötü niyetli ya insanın anlayışında sorun ya da AİHM kararlarından bihaber olmalı.

Dava sırasında hukuk profesörlerinin, yazının suç teşkil etmediği yönündeki raporlarına rağmen mahkeme ceza vermiş, Yargıtay ın ilgili dairesi de onamıştır. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Baş Savcılığı bu onama kararına, kendiliğinden, bilirkişi raporu doğrultusunda itiraz etmiştir. Bunun üzerine Ceza Genel Kurulu oy çokluğuyla kararı onamıştır.

Bana göre yanlış olan bu kararla birlikte, Hrant Dink in Türklüğü aşağıladığı yargı makamlarınca resmen kesinleşmiştir. Ve nitekim bu eylemin bundan böyle haksız olduğu artık Türk Yargısı için tartışmasızdır. Bakın ceza kanunu ne diyor:

Madde 29 - (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir

Şüpheli ne diyordu, “Türklüğü aşağıladığı için, küfrettiği için vurduğum”. Yani eylemine bir nebze olsun açıklama ve yargı kararıyla kesinleşmiş bir sebep getirmiştir. Hatta cezasını indirebilecek bir sebep.

Sonuçta cezasının “haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlendiği için” indirilmesi kuvvetle muhtemel. 301. maddenin kanunun yapım tekniği açısından büyük zaafları vardır. İnsanların yaptıkları veya yapmadıkları eylemler için cezalandıran ceza kanunlarının ise, açık ve anlaşılır olması ve bu yönde yoruma müsait olmaması gerekir. Ancak ne kadar açık olursa olsun, fikir suçlarında, yargıcın etkisi yani yorumu büyüktür. Dolayısıyla öncelikli ama en zor olanı anlayış değişikliğidir.

Demem o ki, önyargılardan uzak, insanı temel alan bir eksende düşünmeye başlamanın vaktidir.

Son söz: kötü örnek, örnek olmaz. Batıda veya geçmişte biz Türklerin maruz kaldığı zulüm, aşağılanma ve horlanma şimdi ülkemizde bizim yaptıklarımıza mazeret olmaz. Uluslararası Hukukta karşılıklılık geçerliyken, İnsan Hakları Hukukunda bu karşılıklılık işlemez. Yani Yunanistan Türk azınlığa baskı yapıyor, taşınmazlarını ellerinden alıyor diye, aynı uygulamayı Türkiye’nin yapması bu işlemi meşru kılmaz.
 
Sevgili pegasus ülkemde her insana insanca yaşadığı sürece insanliğina ve maneviyatina saygı gösteririm diye ifade etmiştim.
Şayet Her hangi bir ülke vatandaşıda kendi ülkesinde başka bir ülkenin sloganını atıyorsa ben o kişinin ülke sevgisinden şüphe ederim isimlerle milleti temsil eden slogonları ayırt etmek gerkir diye düşünüyorum bu benim şahsı görüşüm.
Size şöylede bir örnek verebilirim yakın zamanda Irakta yaşananlar bir canlı örnek teşkil etmektedir.halk olarak ne yaptılar savaşa girmiş bir ülke kendi içerisinde bölünürse düşmanında o ülkeyi kuşatması daha kolay olur.
Hepinizi seviyorum saygılar;
 
PESSS! YANİİ.BU KONU DA ENGELLİLİKLE KIYASLANDI YA.

HER KONUDA OLDUĞU GİBİ BU KONUNUN DA SAPTIRILACAĞINI BİLE BİLE BU BAŞLIĞI AÇIP,İNSANLARIN ÇOK HASSAS OLDUĞU BİR KONUYLA KIYASLAYARAK,SONRADA UYARILAR YAPMAK VE ÖNLEM ALMA ÇABASI NE KADAR AKILLICA VE NE KADAR ÇÖZÜMLÜLÜKTÜR.

HER ŞEYİ HER KESİ OLDUĞU YERDE OLDUĞU ŞEKLİYLE DEĞERLENDİRME YAPMAK, ÇÖZÜME GİDEN EN KISA VE BİLİNÇLİ YOLDUR.

BİRİLERİYLE AYNI KULVARDA GÖSTERİP, DEMOGOJİ İÇEREN BİR YAZIYI KAALE ALIP,OLAYI BAŞKA SEYLE BAĞLAMAKLA NE YAPILMASI GEREKTİĞİNİ ANLAYAMIYORUM, DAHA DOĞRUSU ANLAMAKTA İSTEMİYORUM.
BİZ AKILLICA ÇÖZÜMLER ÜRETMEK YERİNE, OLAYI FARKLILAŞTIRIP DUYGUSALLIĞA DÖKTÜKÇE,HİÇ BİR ŞEYİN OLMASINIDA BEKLEYEMEYİZ.

BURADAKİ TEPKİ KONUYu HAZIMSIZLIK DEĞİL,KONUNUN GENELLEME YAPILMA OLAYIDIR TAMAMEN.BENİM ADIMA KİMSE KARAR VEREMEZ, VERMEYEDE HAKKI YOKTUR.BU BAŞLIKTA BUNU KAPSAMAKTADIR RESMEN.
ENGELLİLERİN ÇEKTİĞİ VE YASADIĞI AYRIMCILIK ZATEN HER KULVARDA DİLE GETİRİLİYOR,GETİRİLECEKTE,GETİRİLMELİDİR DE.AMA BUNU ANLATMAK İÇİN İLLEDE BİRİNİN OLAYI İLE KIYASLAMA YAPILMASI MI GEREKİYOR.

ASIL PROBLEM HAZIMSIZLIK DEĞİL,SAPLA SAMANIN DAHA AYIRT EDİLEMEMESİDİR.
10 YILDIR BU İŞİN İÇİNDEYİM VE YAPTIĞIM HER PROGRAMDA EKSİKLİKLERİ VE YAPILABİLECEKLERİ HAYKIRDIM DİYEBİLİRİM.BUNA RAĞMEN BÖYLE BİR KIYASLAMAYI ASLA HOŞ GÖREMİYORUM.
YAPILAN ÇİRKİN BİR OLAYDIR.ENAZINDAN ORTADA BİR İNSANIN HAYATI VARDIR."VE KINIYORUM"DA.AKLI BAŞINDA HİÇ BİR İNSAN DA BUNU HOŞ GÖREMEZ.AMA BU ÜLKE O KADAR BÜYÜK,YÜCE VE BAĞRI GENİŞ BİR ÜLKEDİR Kİ HERKESİ İÇİNDE BARINDIRABİLİR.YETERKİ DEĞERLERLE,BİRBİRİMİZE SAYGIYLA YAŞAMASINI BİLELİM.
HER YERDE ARTILARDA EKSİLERDE VARDIR.BUNLARIN DÜNYANIN VE YARATILIŞIN BİR GEREĞİNİN OLDUĞUNU UNUTURSAK,KARIŞTIRIRSAK İŞTE BÖYLE İÇİNDEN ÇIKILMAZ DURUMLAR YAŞANIR.
 
"Bu konu sakatlarla alakasızdır" diyen arkadaşlarıma soruyorum:

1- Yukarıdaki mesajlarımda alıntıladığım ayrımcılık (insanları ırk-dil-din-cinsiyet-sakatlık vb. ayrımı yaparak değerlendirmek ve ona göre davranmak) tanımları ile ilgili sorunu/eleştirisi ya da önerisi olan var mı?

2- Ayrımcılık ve ötekileştirmenin kötü/bölücü/suç olduğu konusunda kafasında şüphe olan kimse var mı?

3- "Sakatlara ayrımcılık yapılmıyor", "Hran'lara ayrımcılık yapılmadı" mı diyorsunuz, yoksa, "sakatlara yapılıyor, Hrant'lara yapılmıyor" mu diyorsunuz?

Bu sorulara vereceğiniz cevaplara göre devam ederiz...



***
Bu tartışmada hiç bir önemi olmadığını düşündüğüm için konu dışı olarak birkaç ayrıntı:
Not: Grafiker, Hrant Dink değil milliyetçi olmak, bariz bir antimilliyetçiydi. O'nun en büyük özelliği zaten iki halk arasındaki husumetten buradaki ve Ermenistan'daki milliyetçileri sorumlu tutması ve onların bertaraf edilmesi gerektiğini düşünmesi/yazmasıdır. Hrant Dink gençliğinde TKP'liydi, sonrasında ise sosyalist. Yani O'na milliyetçi demek külliyen hakarettir :)
Not Not: O cenazeye katılan YÜZ BİNin üzerindeki HALK, orada bir acı paylaşmak için ve bir İNSANın sırf farklı olduğu-düşündüğü-yazdığı için öldürülmesini protesto etmek için bulundular. Sence oradaki insanlar, askerlerimiz-diplomatlarımız şehit edildiğinde, 35 bin kişi (bu rakam sadece kamu görevlilerini kapsamaz, oradaki halk bu rakamın çoğunluğunu oluşturur) öldüğünde ağlamadılar mı?! Ben o cenazede senin beğenmediğin "yazar-çizer bozuntuları"nı onbeş yıldır çok iyi takip ederim. Bence kimseyi bir galeyan anında ortaya salınan birkaç slogan/bilgi ile değerlendirme... Bu coğrafyadfa yaşayan herkes bu coğrafya üzerinde yaşayan insanların daha güzel günler görebilmesi için yazar-çizer-çabalar. Kimse kimse ile aynı düşünmek zorunda değil...
Not Not Not: O muhteşem cenazede "duyduğumuza göre bayraklı 4 kadın alınmadı" gibi efsanelere gerek yok. Cenaze komitesi cenazeden günler önce zaten duyuru yaptı: Cenazede Bayrak dahil hiç bir afiş-döviz-pankart olmayacak. Hiçbir siyasi parti ya da sivil toplum örgütünün flaması olmayacak. "Hepimiz Hrant'ız ve Hepimiz Ermeniyiz" dışında hiç bir slogan atılmayacaktı (ki o sloganlar Hrant öldürüldüğü gün Agos önünde toplanan onbeş bin kişinin spontane olarak attığı iki slogandı; oradan kaldı).
Neden? Çünkü orada olmamızın sebebi gösteri yapmak değil, İNSAN OLMAK idi. Çünkü amacımız olası provokasyonları önlemekti. Çünkü amacımız reklam yapmak değil, ağıt yakmaktı.
Bırakın Türkiye'yi, dünyada böyle bir ağıt görülmemiştir! Kendiliğinden, hiç bir siyasi yönlendirme olmaksızın orada toplanan yüzbinden fazla insana ayıp etmeyelim ne olur. O kalabalık Türkiye'nin vicdanıydı. Gurur duyun...
 
1. Ayrımcılıkla ilgili açık ve detaylı yazmışsın onun üzerine sölenecek ne olabilirki.(bence)
2.Evet ayrımcılık ve ötekileştirme suç ve insan haklarına aykırıdır. (Ancak bizde birileri ötekileştirme hakkına sahip ancak karşıt fikirde olanlar ötekileştirdiğinde suçtur.)
(Adam türk üz dediğinde suç değil ama farklı etnik kökene bastırdığında suç sayılmakta.)
3.Sakatlara aleni her alanda ayrımcılık yapılıyor.Ülkede yaşayan diğer etnik kökenerede aleni yapılıyor. (baksanıza sadece sembolik bir slogan dahi bir kısım insanı rahatsız etmiş durumda)

Evet hırant sosyalistti zaten karşıt kesimlerinde rahatsız olduğu konu buydu.Burdada görüldüğü gibi sosyalist ve komünistler dahi ötekileştiriliyor ve vatan haini belleniyor.

Bakın türk bayrağı filama vb taşınmadığı gibi ermeni bayrağı yada farklı bir dini simgeleyen birşey taşınmamıştır. O cenazede halklar temsil edilmiştir.
 
mesnevide körlerin fili tarifi diye bi benzetme vardır.
Bilge bir zat körleri bir filin yanına götürmüş ve sormuş onlara bilin bakalım bu nedir?Kimi filin hortumunu eline almış, kimi kuyruğunu. Kimi kulağına yapışmış, kimi karnına.Kimi bacaklarına sarılmış, kimi göğsüne ve başlamışlar fili tarif etmeye. Bu bir sütundur ,demiş bacağını tutan. Karnına değen bu bir duvardır demiş. Bu bir borudur, demiş hortumunu tutan.Kuyruğuna yapışan, yılan olduğunu iddia etmiştir.

Aslında körler, tasvirlerinde yanılmıyorlar. Onlar sadece kendi durdukları yeri esas alarak tanımlamada bulunuyorlar.
ben de tuttuğum yerden tarifleyeyim şu konuyu.

garabet (garo)
antronik (anto)
kirkor(koko)
leon (levo)
haçik
bedros
kevork
silva
tanya
hilda
melina
eva
elizabeth
maryam
bunlar benim doğup büyüdüğüm ortaköy'de ki ermeni arkadaşlarım ,kimisiyle çok yakındım, kimisiyle uzaktan bi merhabam vardı sadece.
bu saydığım ermeniler orta halli ama daha çok dar gelirli ailelerin çocuklarıydı.
çoğu ortaköy'de ki özel takmanças ermeni okuluna bile gidemeyecek durumdaydı ve devlet okullarına giderlerdi.

hafızamda yer eden olaylar:
gençlerin çoğunun takma bir türk ismi vardı..tanınmadıkları yabancı çevrede bu ismi kullanırlardı.
cumhuriyet bayramlarında bizler yani türkler, bazen asardık bazen asmazdık bayrağımızı..unutkanlık üşengeçlikten falan işte. ama onlar unutmaz ve üşenmezlerdi hiç.
(ben diyeyim saygıdan siz deyin korkudan)

kesinlikle ramazanda ulu orta yiyip içmezlerdi ve bizlerle bayramlaşırlardı.
(ben diyeyim saygıdan siz deyin korkudan)

onların bayramlarında,onları kutlamazdık..kasıt yok haa...pek umursamazdık.

bir gün birol'la garbis kız yüzünden kapıştı. birol garo'ya defolun buradan sizi istemiyoruz dedi.
garo:
- ben 700 senedir buradayım sonradan gelen sensin..sen git dedi.

rumlar ve yahudiler türklere kız vermez kız almazlardı.. nadiren evlenenler olurdu ama kıyamet kopardı. ermeniler bunu pek sorun etmezdi.

silva, ilkokul arkadaşım, sabah törenlerinde bizlerle birlikte türküm doğruyum diye bağırırdı..çalışkanım yasammm..
ama o hiç göndere bayrak çekip indiren görevli öğrenci olamadı.(umarım hafızam beni yanıltıyordur)

leon askerden geldi.
nasıldı dedik askerlik?
ordu dökülüyo abi dedi..tüfekler 1. dünya savaşından kalma.
tanklar hurda yığını..eğitim sıfır, sabah akşam yattık.
nasıl derdim ona:sen enterne edilmiş birlikte askercilik oynayıp geldin diye...
ankara'da ki gençlik parkının 2. dünya savaşı sırasında askere alınan fakat askerlik yaptırılmayan azınlıklar tarafından yapıldığını biliyor muydu acaba.

sahildeki ortaköy camisinin minaresine çıkıp boğaz manzarasına karşı şaraplama yapar çişimiz gelince aşağı işerdik. onlar işemez ve orda içmezlerdi.
(ben diyeyim saygıdan siz deyin korkudan)

..haa biz o sıralar komünisttik amma eşşşek de diildik yani...o senelerde -1970 ler - caminin temeli, rıhtımına bir şilep çarptığı için denize doğru kayıyordu ,yıllardır harabe halindeydi ve ibadete kapalıydı.

şerefeden işemektense yüzlerce basamak inip çıkıp denize işemeyi tercih eden garo:
- siz yapınca bi şey olmaz, ben yapınca laf olur derdi.
bence anahtar cümle bu.
onlar cumhuriyet bayramında bayrak asmazlarsa laf olur
dini bayramlarımızı kutlamazsa laf olur
diyelim savaştayız ve hedefi ıskaladı..laf olur
her tavır ve davranışı aidiyetleriyle paralel ve önyargılı olarak değerlendirilir.
toplumumuzda "ötekiler" olarak görülen tüm kitleler için de bu önyargılı değerlendirmeler geçerlidir.
bu konu, ötekiler ve ötekileştirdiklerimiz diye ayrılmalı.
ötekiler, ağızlarıyla kuş tutsa bizimkilerden olamayacak olan ve yaşam sınırları lozan'da belirlenmiş gayri müslim azınlıklardır.
hırant dink'in öldürülmesinin bu kadar büyük yankı bulmasının en büyük sebebi ötekilerden olarak gördüğümüz halde bi de baktık ki o aslında bizimkilerden biriymiş.
bunu öldükten sonra anladık. ölmeden önce anlasaydık o büyük kitleler 301 den yargılandığında da yanında olurdu.
kişiler aidiyetlerine ve önyargılarımıza uygun davranmazsa ya yüceltiriz ya aşağılarız. hangisi işimize geliyorsa tabii. engellinin başarıları niye yüceltiliyor sizce?

bir de ötekileştirdiklerimiz var.
bizden oldukları halde ötekilerden gördüklerimiz.
ayırdıklarımız, ayrıştırdıklarımız.
aleviler, türbanlılar,eşcinseller,sağcılara göre solcular,solculara göre sağcılar,laiklere göre dinciler,dincilere göre laikler.
tabii bunlar da kendi aralarında, kendilerinden farklı gördüklerini ötekileştiriyor.
insanda bir de ayrıştırma/ötekileştirme geni mi var acaba diye düşünmeden edemiyorum.
Jonathan Swift guliver'in seyahatleri kitabında ne güzel dalga geçer bu ayrımcılıkla.
guliverin içine düştüğü halk ikiye ayrılmış savaşıyordur.
yumurtayı sivri tarafından kıranlarla yuvarlak tarafından kıranlar :D

YANİ İLLAKİ ÖTEKİLER OLACAK.
ÖTEKİLER OLMAZSA TOPLUM İÇİNDEKİ -kendimizi yakıştırdığımız-KONUMUMUZU NASIL BELİRLERİZ..?
hayatının 27 yılını engelsiz olarak geçiren biri olarak engellilerin ötekileştirildiklerini hiç düşünmüyorum.
en azından bu ötekileştirmenin sakatların hayatını zorlaştırmaktan çok kolaylaştırmaya yönelik olduğunu düşünüyorum.

yafu işin en acı tarafı ölünce bile kurtulamayacağız bu ayrımcılıktan. cennetlikler bi tarafa cehennemlikler bi tarafa.. bitti mi ? bitmedi. onlar da kendi içinde ayrışacak.
bildiğim kadarıyla her iki tarafında kendi içinde bölümleri/katmanları var.
ama orada çark tersine çalışacak.

okuduğum ortaköy burak reis ilk okuluna 150 metre mesafedeki takmanças ermeni okulunda da çocuklar her sabah "türküm doğruyum çalışkanım..." diye andımızı söylerlerdi.
hırant dink'de türkiye'de eğitim gören on binlerce ermeni çocuğu gibi en az beş yıl her sabah türküm diye bağırmıştır.
BİRGÜN DE BİZ ONUN İÇİN ERMENİYİZ DEDİK ÇOK MU ŞEY KAYBETTİK.

(*) biz türküz diyoruz ama atamız dedemiz dediğimiz osmanlı türklüğü kabul etmez hatta aşağılardı.
osmanlı sarayında yükselen bir tek türk yoktur (bknz: ilber ortaylı’nın “osmanlı’yı yeniden keşfetmek”, emre kongar’ın “tarihimizle yüzleşmek” kitapları.
orta asya hatta kafkaslardaki bir çok türk devleti de türkiye türklerini türk olarak görmez.
diğer ırklarla karışıp bozulmuşsunuz der. ama türkiye’ile gurur duyup bize özenirler. bu da ayrı bi konu.
 
Sen çok yaşa emi bayke!!!!

Gerçekten çok güzel bir yazı yazmış bana göre. Ve sözü ağzımdan almışsın ben de ötekileştrmenin asla yok olmayacağını yazacaktım ki sen yine o güzel ve kendine özgü cümlelerinde özetleyivermişsin.

Gerçekten de bir kişi varken,ikinci bir kişi geldiği andan itibaren bir başkası yani öteki kesinlikle vardır. Sadece insan olarak ele almayın. Mavi gezegenimiz bir bütün olarak evrende durduğunda mavi gezegenimizin dışındaki bir başka gezegen de ötekidir. Siz ona jüpiter deyin, mars deyin ne derseniz deyin....

Önemli olan öteki söz konusu olduğunda olduğu gibi kabul edebilmek.Onu yok saymamak.... :D
 
Bayke tek kelimeyle harikasın ya:) ne kadar güzel anlatmışsın. tam üç kere okudum yazını. çok hoş bir tarzın var. bunları derlemelisin kesinlikle. gerçek hayatlardan yola çıkarak o kadar guzel anlatıyorsun ki... pek fazla söze gerek bırakmıyorsun. lütfen yazmaya devam:)
bu tarzı sevdim ben...
ayrıca bir tanıdığım çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra bir ermeninin yanında iş bulmuştu. önce tereddüt ettiydi. ama şimdi çok memnun. asla işini bırakmak istemiyo. türbanlı olduğu için iş bulmada baya sorun yaşamıştı arkadaş. kesinlikle beni ayırmıyor diyor, ermeni patronu için.
sadece yaptığı ve işyerine götürdüğü yemeklerden sürekli istemesinden şikayetçi:) bizim yemeklerimize hasta diyor, gülüyor:)
kesinlikle vergi zamanı geldiğinde, hemen ilk gün ödüyor diyor. oyle endişeleniyor ki diyor. resmi herşeyde kurallara uyuyor. asla geciktirmiyor diyor.
müslümanım diye geçinen bir kaç paragözün yanında çalıştıydım, kolay iş bulamayacagımdan dolayı(türbanlı olduğumdan dolayı iş bulmakta zorlanıyordum, mesleğime göre) bana az para veriyordu diyor.
ama şimdi hakkını yeni patronu tam veriyormuş. ve asla geciktirmeden.
en küçük sorunumda imdadıma yetişiyor diyor.
ailesi ise bu durumdan oldukça memnun.
çünkü iş ortamında hiç bir konuda sorun çıkartmıyor. bayan olarak asla rahatsız ettirilmiyor...bu konuda oldukça guvenli ortam saglıyormuş...
(ben deyim saygıdan, siz deyin korkudan)
baykeden çalayım son sözu de bari:)))
 
Sevgili Oturanboğa, bu forumda herkesin kendi düşüncesini yazabilecek kadar özgür olduğunu düşünüyordum. Mesajımın silindiğinin farkına vardıktan sonra burasının aslında bu kadarda özgür olmadığını ve sizin ötekileştirme platformunda, yazılarımızı silerek aslında kendi çapınızda ötekileştirdiklerinizden olduğumun farkına vardım! Evet, sizde kendi çapınızda ötekileştiriyorsunuz ve ayırıyorsunuz bizleri!
Bu kadar hassas bir konuda bu türden benzeştirme yapmanız en başta yanlış! Bu başlığı açarken karşı düşüncelerede kendinizi açmalıydınız! Hürmetler!
 
Düşünce mi dedin canan!? Şehit mektubunun bu başlıkla ya da düşünceyle ne alakası var? Bak, düşünce yukarıda yazdığın şeydir ve hakettiği değeri görür. Ama slogan olursa, o zaman silinir. Bu kadar basit.
 
Sanırım yine zaman zaman bir sürü kavram kargaşası yaşıyoruz.

Eğer bu ansiklopedik tanımlara bakarsak genel anlamda Türkiye de hemen her konuda ayrımcılık yapılıyor. Ayrımcılık yapılmayan bir yer hemen hemen yok gibi derim ben. :D

“Ayrımcılık, bir kişinin normal günlük yasam etkinliklerine özgürce ve tam olarak katılma olanağından mahrum bırakılması durumunda ortaya çıkmaktadır. Ayrımcılık, işyerinde taciz ya da haksızlığa uğrama; bina ya da tesislere fiziksel erişimin engellenmesi; mal ve hizmetlerden yararlanmadan mahrum bırakılma; uygun barınma ya da konut bulmada zorluklar; ya da sendikaya katılmadan mahrum bırakılmayı kapsayabilir.”

Kısacası işe bu açıdan baktığımızda ayrımcılığa uğramayan var mı????

Kuşkusuz ayrımcılık bu tanımların ötesinde kabul edilmesi doğal bir şey değildir. Adı üstünde yaaa ayrımcı, ayırt eden, bir başkasını daha üstün gören....

Söz konusu sakatlık olduğu zaman da ayrımcılığa uğramadığını bu anlamda tabii, söylemek söz konusu değildir.

Ben de diyorum ki Türk toplumunda bilinçli ve istekli bir şekilde sakatlar ikinci sınıf vatandaştır, onlara yaşam alanı bırakmayalım onlar kim kii gibi bir düşünüşle ayrımcılık yapılmıyor.

Bu ülkenin her alanda olduğu gibi bu alanda ki başıbozukluğu nedeniyle en büyük yarayı sakatlarımız alıyor u kesinlikle kabul ediyorum.Ancak bu sadece salt sakatlara ait bir şeymiş gibi algılanırsa bunu kabul etmem.

Bu arada milliyetçilik, bana göre bu ülkede çok fazla önemi olmayan bir olgu bakmayın siz o veryansınlara.

Milliyetçiliği de çok dar kapsamıyla tartışıyoruz bana göre.Ve ne yazık ki ülkeyi sevmek sanki sadece bazılarına ait bir olgu gibi ele alınmıyor mu çok kızıyorum.

Evet gerçek anlamda milliyetçi olmak öyle lafla olmuyor bana göre. Bu ülkenin her taşını toprağını benimsemek ve sevmek, her insanını önemli ve değerli görmek, insanlarıyla birlikte daha güzel günler ve yarınlar için çalışma azminde olabilmektir aynı zamanda milliyetçilik.

Bu anlamda sapına kadar milliyetçiyim.

Bu ülkede insanların büyük bir kısmı aç olacak, bu ülkede insanlarımızın büyük bir kısmı eğitimden yoksun olacak, bu ülkenin toprağını denizlere akıtacaksın, havasını kirleteceksin, endüstrisini geliştirmek için bir şey yapmayacaksın,ormanlarını yok edeceksin, denizlerini kirleteceksin, ormanlarını yok edeceksin, bir depremde neredeyse 40 bin insanın ölümüne sebep olacaksın, ulaşımını sağlayamayacaksın, ülkenin kalkınması için üretmeyeceksin ve bana milliyetçiyim diyeceksin.

Yok!!! öyle kolay şey değil milliyetçilik.Adam gibi adam olmak lazım milliyetçiyim diyebilmek için.Gerçek anlamda kendi özümüze dönerek belirlenen normların dışında hangimiz bu anlamda bu ülkenin insanları ve toprağı için ne yapıyoruz.?

Gerektiğinde savunacaksın da kuşkusuz. Ama önce yaşayacaksın insan gibi.Layık olacaksın sevgiye de saygıya da. İşte budur benim milliyetçilik anlayışım.

Eline silah alıp dur ben biraz adam öldüreyim, Türklüğüme laf söyletmem le olmuyor bu işler.

Türk olmak Türk gibi düşünmekle olur.Ve bunun nasıl olduğunu da geleneklerimizden bilirken yitirdiğimiz geleneklerimizle amerikanvari tavırlarla ve maçoluklarla söylemler değildir Türk olmak bilinci.

Yasalarımız varken, kendimizi yasalarımızın üstünde görmekle de olmuyor.

Ama ayrımcılığa dikkat. Çok ince bir çizgidir bu ülke söz konusu olduğu zaman.Bir bütün olduğumuzu unutmadan yaşamaktır Atatürk ün kurduğu ve filizlendirdiği cumhuriyet Türkiyesinde el ele yürümektir Türk olmak.

Türk olmak aynı zamanda burada belirtildiği gibi ötelemek değildir bir başkasını, ayrımcılığı ise aklına bile getirmemektir.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt