Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Kulak çınlamasının bir çaresi var mı?

ahh burayi MEHMET AKSIT bey okusaydida. bize bu klavyeden gelen seslerin hangi frekansa geldigini aciklasaydi bizde o frekansimizi korurduk:(kulak cinlamasi olmamasi icin ben vaz gecerim o frekanstan. hic olmazsa isitme cihazimizi ayarlatirken o frenkansin seslerini az yukselttirirdik.
hadi bilen biri yazarmi:confused: bence 500 frekansta klavye sesi.alooo MEHMET BEY ne olur bizleri bilgilendir.
 
Bir konusuyoruz ama bırde cıkıp ben kurtuldum bu cınnamadan dıyım bıze yardımcı olmuyor artık bende umudumu kesdım bu cınnama bızı bırakmayacak omur boyu karamsar olmam ıstemem ama durum onu gosterıyor
 
Çınlamadan muzdarip arkadaşlar; uzun süre yazıp yazmama kousunda terddüt ettim ama yazıyorum; annemin kulaklarında tinnutus yani çınlama vardı; bunun için çok doktora götürdüm;
Vastsarel, Vasoserc falan kullanıyor ama bunlarda çınlamayı kesmemişti; şimdi sadece vertigo için kullanıyor bunları; Gelellim sadede; İnternetten araştırıp buldum Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu'nun LAHANA Kürü: Belirli bir şekilde lahanayı kaynatıp belirli sürelerde içiyorsunuz; tam kullanım şeklini net ten bulabilirsiniz; U vitamini ve Lahana Kürü açıklaması ne te mevcut;
Arkadaşlar annem bu kürü 2-3 kere denedi; daha ilk denemede çınlama kesildi; bir süre sonra tekrarlayınca çınlama yeniden denedi ve SONUÇ : ÇINLAMA KESİLDİ!!!!!
 
bu kürü bende okumuştum ama denemedim sizde işe yaradığına çok sevindim geçmiş olsun.

kür bu olsa gerek :)

[h=2]İbrahim saraçoğlu Tinitus kulak çınlaması için beyaz lahana kürü[/h][FONT=Arial][/FONT][FONT=arial]Diyadinnet'te yayınlanan [FONT=inherit]İbrahim saraçoğlu Tinitus kulak çınlaması için beyaz lahana kürü[/FONT] yazısı, sitemizde[FONT=inherit]İbrahim saraçoğlu Tinitus kulak çınlaması için beyaz lahana kürü[/FONT] hakkında yayınlanan yazıyı okumaktasınız.[/FONT]
[FONT=Arial]Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Tinitus - kulak çınlaması şikayeti olanların, halk arasında çerez olarak adlandırılan fındık, fıstık, ceviz , ayçekirdeği ya da kabak çekirdeği tüketmekten uzak durmaları gerektiğini söylüyor.
Özellikle kabak ve ayçiçeği çekirdeklerinin tinitus üstünde oldukça olumsuz etkileri bulunmaktadır.[/FONT]
[FONT=Arial]Uzun yıllardan beri tinitus problemi olan kişilere, 15 günlük beyaz Lahana kürünü öneriyor.[/FONT][FONT=Arial]Beyaz lahana kürü :[/FONT][FONT=Arial]-Kaynamaya başlayan yarım Litre suya 6- 7 adet beyaz lahana yaprağını koyarak 10 Dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte pişirin.[/FONT][FONT=Arial]-Elde ettiğiniz suyu,Sabah ve akşam olmak üzere aç veya tok karnına birer Su bardağı için. Bu işleme toplam 5Gün devam edin.[/FONT][FONT=Arial]-Bu kürü 5 gün uyguladıktan sonra 3 gün ara verin ve tekrar 5 gün uygulayın. 3 gün ara verin ve tekrar 5 gün uygulayın.Böylece 15 günlük kür tamamlanmış olur.[/FONT][FONT=Arial]-Aynı zamanda Toksin atıcı ve Bağırsak Kanserini önleyici bu 10 günlük kürü, 1 yıl boyunca 3 ya da 4 kez yapmak en doğrusudur.[/FONT][FONT=Arial]Bunun dışında ; Kesinlikle yüksek seste müzik dinlenlemeyin ve kahve içmemeye de özen gösterin. Uykusuzluğun ve yüksek kolestrol içeren beslenme şeklinin tinitusu tetiklediğini unutmayın.[/FONT][FONT=Arial]Beyaz lahana kürünün ardından uygulanacak olan 10 günlük U-vitamini (sıvı halde) tinitusun tamamen ortadan kalkmasında önemli rol oynayacaktır.[/FONT][FONT=Arial]Not: Hekiminizin kontrol ve önerilerini asla ihmal etmeyin.[/FONT]
 
Lahana kürünü bir deneyeyim bakalım. Tinnitusu bitirmese bile en azından bağırsaklara faydası olacağı kesin!

Çınlamanın, bağırsaklardaki bir mantar sebebiyle olduğunu bir yerde okumuştum. Ne alâkası olduğunu anlamadım ama bu kürü denemekte fayda var.
 
bu sene lahana boll:pkime satmaya bilmeden saracoglunun sarlatanligiyla biz kulak cinlamalilara sasik lahanayi bi guzel kakalayacaklar:potla cople olsaydi kimsenin kulagi cinlamazdi. ibrahim saracoglu kendi icsin sasik lahana suyunu:p
 
shukufe;
adamo isimli aradaşın yazısını okudun değilmi annesine iyi gelmiş başkalarına da iyi gelir dilekleriyle deneyimini paylaşmış ibrahim saraçoğlunu savunmak gibi bir niyetim yok ancak saraçoğlu bu kürü paylaştı diye herkez denemiyor kaldıki sende onlardansın ayrıca adamo isimli arkadaş bu deneyimini paylaşmakla satılan lahanalardan gelir de elde etmeyecek arkadaşın yazınızı okuyup ta evinde deneyen 10 kişiden 1 tanesinin hadi 100 kişiden 1 tanesinin çınlaması geçse sen üzülecekmisin :) yapma Allah aşkına iyilik yap at denize misali

şifanın asıl kaynağı tabiki önce RABBİM sonra ise tıptan önce alternatif tıptır yani otlardır. yaptığımız yorumlara dikkat edelim adamo arkadaş yalan söylüyor olmaz değilmi amaç paylaşmak destek olmak sebep olmak
iyi günler.
 
kardesim kucukken usutmustu. annem bebek aspirini vermisti. aspirinin tadoini sevdi bizim yumurcak:eek:turp gibi saglamken numaradan aspirin versin annem bide ilgi gostersin diye basim agriyo :pdiye ortaligi yirtinca annemde ona bonibonlari dayiyodu:eek: bu basagrisi hapi daha cabuk iyi ediyormus diye:eek:
adamonunkide ona benziyo iste:eek:valla billa su medyaya cikipta otla cople hastalik duzelten saracoglu gibilerine kill oluyom. ustelik b ide kulagim delirtiyo bu sira cinlamayla. ehhhh sabirrrrrrr.
 
Elim kırılaydı da yazmayaydım; annemin geçtiğini söyledim; sizde ne olur bilemem... Ama iyi niyetime ters tepki; YAZIKLAR OLSUN!!!
Neyse shukufe nin de zıtlaştığı İbrahim Saraçoğlu'ymuş... Direk beni hedef almamış... Zaten _sevda_ nın dediği gibi satılan lahanlardan komisyon almayacağım; ayrıca bu "tedaviyi" annem 1,5 sene önce uyguladı...

İyilik yap denize at; balık bilmezse HALIK bilir...
 
Lahana, brokoliden sonra üzerinde en çok araştırma ve çalışma yaptığım sebzeler arasındadır. İnsan vücudunun değişik organlarında ve yağ dokusunda ve de hücre zarında (membran) biriken toksinleri (zehirli kimyasallar) en iyi atan beyaz lahana kürüdür. Toksinleri, yani zehirli maddeleri en çok depolama kapasitesine sahip üç organımız sırasıyla karaciğer, böbrek ve akciğerlerdir. Genel olarak toksinler yağda çözünen ve suda çözünmeyen zehirli ve protein yapılı maddelerdir. Toksinler yağda çözünme özelliği gösterdiklerinden, vücudumuzun yağ dokusunda depolanırlar. Eğer suda çözünme özellikleri olsa idi, böbrek üzerinden idrar yoluyla veya terleme yoluyla vücudumuzda depolanmadan atılmaları çok kolay olabilecekti. İşte beyaz lahanadaki bazı etkin maddeler vücudumuzdaki biyotransformasyon mekanizma- sını aktive ederek (uyararak) toksinlere (zehirli maddelere) suda çözünme özelliğini kazandırmaktadırlar. Suda çözünme özelliği kazanan toksinler, terleme yoluyla veya böbreklerimiz üzerinden idrar yoluyla veya safra kesesi yoluyla da bağırsak sistemi- miz üzerinden dışkıyla dışarı atılırlar. Biyotransformasyon ne demektir? Biyotransfor masyon, yağda çözünen yabancı maddelere suda çözünme özelliğini kazandırmak demektir.

Beyaz lahana en iyi toksin atıcıdır (detoxification = detoksifikasyon). Toksin atıcı olması bir başka ifade tarzıyla, vücudu arındırmak anlamına gelir. Yeri gelmişken hemen belirtmekte fayda görüyorum, toksin atmak ile antioksidan özellikler birbirlerinden tamamen farklı şeylerdir. Vücuda alınan zehirli kimyasalların (toksin) veya birikmiş zehirli kimyasalların uzaklaştırılmasında beyaz lahana kürü ideal bir toksin atıcıdır. Bu toksinlerin kaynağı nedir şeklinde bir soru sorulduğu zaman cevabı oldukça basittir. Tükettiğimiz sebze ve meyveler zirai ilaç içermektedir. Tükettiğimiz et veya süt gibi maddeler ağır :):):):)ller içermektedir. Soluduğumuz hava, araçların egsoz gazlarında bulunan zehirli gazları içermektedir. Yaşadığımız çevrede bulunan fabrika bacalarından solunum yoluyla aldığımız toksinlerdir. Tüm bu zehirli maddeler zamanla vücudumuzda birikmekte ve organlarımıza zarar verebilmektedir. İşte, beyaz lahana kürü bu zehirli maddelerin vücudumuzdan atılmalarında önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, beyaz lahana toksin atıcıdır veya arındırıcıdır diyoruz. Vücudumuzda oluşan biyokimyasal reaksiyonlar esnasında serbest radikal adı verilen çok hızlı reaksiyona girerek özellikle hücre zarına veya hücre içindeki DNA ya zarar veren (mutasyon) maddeler oluşmaktadır. İşte, hücreye zarar verebilen bu serbest radikallerin, zararsız hale getirilmesinde etkin rol oynayan maddelere antioksidan madde veya kısaca antioksidan denir. Yeri gelmişken hemen hatırlatmakta fayda görüyorum, taze beyaz üzüm bilinen tüm meyveler ve sebzeler içerisinde hiç biri ile mukayese edilemiyecek kadar güçlü antioksidan özelliklidir. Unutmayınız, her sebze ve her meyvede bir kaç değişik antioksidan madde bulunmaktadır. Ancak, taze beyaz üzüm ile bu konuda hiç bir meyve veya sebze boy ölçüşemez. Eğer, taze beyaz üzümün bu antioksidan gücünden istifade etmek istiyorsanız, mevsiminde ve günde bir salkımdan (200-250 gram) fazlasını tüketmemek şartıyla maksimum antioksidan gücünden faydalana bilirsiniz.

Zayıflamada biyotransformasyon mekanizmasının gücü
Zayıflamak amaçlı diyet uygulayanların hemen hepsinin ortak tarafı, halsiz görünme leri ve keyifsiz olmalarıdır. Hatta, bazı kişilerin ciltlerinin solduğu ve özellikle yüz ve yanak bölgelerinde sivilce çıktığı gözlenir. Bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi, zayıflama esnasında yağ dokusunun giderek azalması (yağların yanması veya yok olması) esnasında, yağda dokusunda depolanmış olan toksinlerin açığa çıkarak kana karışarak karaciğer metabolizması üzerinden cildi olumsuz etkilenmesinden kaynaklanmaktadır. Unutmayınız, cild sağlığımız ağırlıklı olarak karaciğerin sağlıklı çalışmasına bağlıdır. Bildiğim hiçbir zayıflama yönteminde biyotransformasyon mekanizması harekete geçmemektedir. Beyaz lahana kürü hariç. Geliştirmiş olduğum beyaz lahana kürü iki avantajı aynı anda yakalamış ve uygulamış oluyoruz. Buna, bir taşla iki kuş vurmak da denebilir. Birincisi, beyaz lahana kürü ile zayıflıyorsunuz. İkincisi, zayıflarken yağ dokusunun incelmesi ile yağ dokusunda zamanla birikmiş olan toksinler açığa çıkmaktadır. Açığa çıkan bu toksinler vücutta beklemeden biyotransformasyona uğrayarak terleme, idrar ve dışkı yoluyla atılırlar. Yukarıda da bahsettiğim gibi toksinlerin %95 i protein özellikli olduklarından yağ dokusunda depolanırlar. Yağ dokusunda depolanmalarının sebebi de toksinlerin yağda çözünme özelliğinin olmasıdır. Suda çözünme özellikleri olsa idi, yağ dokusunda depolanmazlar böbrekler üzerinden idrarla veya terleme yoluyla vücudumuzdan kolayca atılabilirlerdi. İşte, beyaz lahana kürü bir taraftan zayıflatıyor diğer taraftan da yağlar erirken, açığa çıkan toksinler de suda çözünme özelliği kazandığından organlara zarar vermeden vücuttan dışarı atılıyor. Beyaz lahana ile zayıflama kürü uygulanırken açığa çıkan toksinlerin organlara zarar vermesi söz konusu değildir. Beyaz lahana kürü uygulanırken cilt ve organlar olumsuz etkilenmezler.

Beyaz lahananın bağırsak kanserine karşı koruyucu özelliği oldukça güçlüdür. Beyaz lahana kürü kolon kanserine (bağırsak kanseri) yakalanma riskini en aza indiren sebzelerin en başında gelmektedir. Çünkü, bağırsağın iç yüzeyindeki mukozayı temizleme özelliği çok güçlüdür. Yapılan klinik deneyler beyaz lahana nın içerdiği kükürtlü bileşiklerin (kükürt içeren kimyasal maddeler) bakterileri öldür- düğünü kanıtlamıştır. Bağırsaklarda bulunan bazı bakteriler kansere neden olabilen proteinleri salgılamaktadırlar (üretmektedirler). Ülser problemi olanlar özellikle beyaz lahana tüketmelidirler. Beyaz lahananın diğer bir özelliği de cildi tazelemesi ve güzelleştirmesidir.

U-Vitamini ve Bağırsak Kanseri
Vitamin denildiği zaman ilk aklımıza gelenler; A, B, C, D, E, K vitaminleridir. Tüm bunların dışında kimyasal adı "Methylmethioninesulfonium chloride (MMSC) olan, kırmızı ve yabani lahana'da bulunan U-vitamininden bahsetmek istiyorum. Belki, U-vitamininin adını ilk defa duyuyorsunuzdur. U-vitamini gerçekte, vitamin değildir. Ulcer (ülser) kelimesinin baş harfi seçilmiştir. Bunun sebebi de çok eskiden beri bilinen bu madde, ülser tedavisinde kullanılmaktadır. Gastric disorder (mide rahatsızlıklarında) kullanıldığı çok eskiden beri bilinmektedir. Her ne kadar literatürde u-vitamininin gastric (mide) ve peptic (sindirim) şikâyetlere karşı kullanımı bitkisel tedavi uzmanları tarafından öneriliyor ise de, bu konuda henüz klinik deneyler yapılmamıştır. Vücut tarafından çok kolay ve hızlı absorbe edilir ve de antioksidan özelliği olan bir maddedir. Bağırsak ve mide hücrelerinin mukoza (mucus) salgılamasını artırarak, bağırsağın ve mide iç yüzeyinin koruyucu mukoza tabakasıyla kaplanmasını sağlar. Benim çalışmalarımda gördüğüm, özellikle yabani lahanada ve kırmızı lahanada daha bol bulunan bu vitamin, bağırsak kanserinin tedavisinde tek başına (monotherapy olarak) kullanılabilecek etkin maddenin temel formülünü, diğer bir ifade tarzıyla bağırsak kanserinin tedavisinde ana çıkış formülünü oluşturmaktadır. Bu temel etkin maddenin üzerinde yapılacak olan bazı modifikasyonlardan (örneğin, moleküler düzeyde radikal ilavesi yapılarak) sonra bağırsak kanserinin tedavisinde doğrudan doğruya büyük bir başarıyla kullanmak mümkün olabilecektir. Burada yeri gelmişken önemli bir noktayı hatırlatmakta fayda görüyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi U-vitamini antioksidan özelliği olan bir maddedir. Antioksidanlar, kansere neden olabilen serbest radikallerin yok edilme- sinde etkin rol oynayan maddelerdir. U-vitamini de lycopen, quercetin, sulforafen ve E-vitamini gibi bir antioksidandır. Antioksidanlar, serbest radikalleri zararsız hale getirdiğinden dolayı kansere karşı bir önleyici olarakta önerilmektedir. Antioksidan lar, serbest radikalleri yok ettiğinden (zararsız hale dönüştürdüğünden) dolayı bağışıklık sistemini de güçlendiriyor demektir. Güçlü bir bağışıklık sistemi, kansere karşı vücudu dirençli kılmak demektir. Değerli okuyucu, benim U-vitamini üzerinde yaptığım çalışmalarımda gördüğüm, bu maddenin antioksidan özelliği değil (bu özelliği zaten biliniyor), doğrudan doğruya bağırsak kanserinin tedavisinde kullanılabilecek olmasıdır. Kısaca, bağırsak kanserinin tedavisinde herhangi bir yan tesir göstermeden doğrudan kullanılabilmesidir. U-vitamini kürü, kanser tedavisinde kemoterapinin (ilaç tedavisi) veya radyoterapinin (ışın tedavisinin) gösterdiği yan tesirlerin hiç birini göstermez. U-vitamininin, bağırsak kanserinin doğrudan tedavisinde kullanılabileceğini dünyada ilk defa kitabımda açıkladığım için insanlığa hizmet verebilmiş olmanın mutluluğunu yaşamaktayım.

Radyoterapi ve/veya Kemoterapi sonrası Beyaz Lahana KürüBir çok kanser hastası, ameliyatsız veya ameliyat sonrası radyoterapi (RT) ve/veya kemoterapi (KT) veya da hormon tedavisi (HT) görmektedirler. Özellikle RT ve KT den sonra bu hastalar kendilerini yorgun ve halsiz hissetmektedirler. Yine bir çoğu dolaşım bozukluklarından şikâyet etmektedirler. Radyoterapi esnasında uygulanmak ta olan kısa dalgaboylu X-Işınları (Röntgen ışınları) dokuda değişik karakterde toksin özellikli kimyasal maddelerin oluşumuna neden olmaktadır. X-Işınlarının (RT) uygulanması esnasında yine, bir çok molekül küçük parçalara bölünmektedir. Parçalanan bu moleküller, yüksek derecede reaksiyona girme yatkınlığı gösterdikle rinden oldukça zararlıdır. İşte, radyoterapi veya kemoterapi uygulama sonrası uygulanacak beyaz lahana kürü, vücudu arındırmakta, oluşan toksinlerin vücuttan atılmasında mükemmel bir yardımcıdır. Bu amaçla uygulanacak olan kür, aşağıda belirtildiği gibi toksin atıcı kürdür.

Beyaz lahana kürü ve şeker hastalarıBeyaz lahana üzerine yapmış olduğum en son araştırma sonuçlarından bir tanesi de yüksek kan şekerini dengeli bir şekilde, vücuda zarar vermeden düşürmesidir. Beyaz lahananın bu gücü öylesine etkilidirki, kan şekeri yükselmiş olan şeker hastalarının adeta imdadına yetişiyor. Özellikle şeker hastalarının çok sık yaşadığı sorunlardan bir tanesi de dolaşım bozukluğudur. Şeker hastalarının kan şekerinin düşürülmesinde ve dengelenmesinde beyaz lahana kürü mükemmel bir takviyedir. Şeker hastaları için hazırlama ve uygulama şekli tamanen farklı, beyaz lahana kürü geliştirdim. Bu kürün uygulanışı ile ilgili olarak beş numaralı kürü okuyunuz. Değerli okuyucu, şeker hastalarının sıkca yaşadıkları kan dolaşımı bozukluğundan bahsettim. Burada çok önemli bir gözlemimden bahsetmek istiyorum. Bazı şeker hastaları kullandıkları tabletlere rağmen (insulin hariç) kan şekerlerini düşürmekte zorlandıklarını anlatmaktadırlar. Bu grupta olan şeker hastaları aynı zamanda dolaşım bozukluğu şikâyetlerinin olduğundan da bahsetmektedirler. Genel bir kural olmasa da, şeker hastası olan kişi aynı zamanda dolaşım bozukluğu yaşıyorsa, bu grupta olan şeker hastaları tabletlerini almalarına rağmen kan şekerlerini kontrol etmekte ve düşürmekte oldukça zorlandıklarını bildirmektedirler. Dolaşım bozukluğu ortadan kalktığı taktirde kan şekeri hem kolayca kontrol altına alınabilmekte hem de daha kolay normal seviyesine düşebilmektedir. İşte, bu grupta olan şeker hastaları için bir taraftan dolaşım bozukluğunu ortadan kaldırmak diğer taraftan da kan şekerlerini daha kolay kontrol altına alabilmek ve düşürebilmek için beyaz lahana kürü geliştirdim. Bu kür için beş numaralı kürü okuyunuz.

Bazı insanların özellikle ayak baldırlarından kalçalarına kadar olan bölgelerinde yer yer kılcal damarlarının çatladığı (capillary-fragility) görülür veya da deri yüzeyine yakın kılcal damarlar belirgin bir şekilde gözlenebilmektedir. İleri aşamalarında bu durum bazı belirgin şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olur. Bu şikayetler özellikle kış aylarında soğukların başlamasıyla kendisini daha çok göstermeye başlar. Bu şikayetlerin başlıcaları kılcal damarların belirgin olarak görüldüğü bölgede yüzeysel yanma duygusunun başlamasıdır. Fazla yürüdüğünüz zaman yanma daha çok artar ve dinlenmekle de bu yanma duygusu geçmez. Biraz fazla yürümek ağrı vermeye başlar. Uzun müddet ayakta kalınca hem yanma hem de ağrı artmaya başlar. Yanmanın olduğu yüzeyde hissetmeme duygusu da (yüzeysel his kaybı) kendisini belirgin bir şekilde belli eder. Yanma ve ağrının olmadığı zamanlarda o bölgedeki yüzeysel his kayıbı devam edebilir. Her geçen yıl yanma bölgesindeki yüzeysel his kaybı artışı kendisini gösterebilir. Bu durumda beyaz lahana bir mucize gibi imdadınıza yetişir. Bunun için aşağıda verdiğim iki nolu kan dolaşımı uygulamasını kullanabilirsiniz. Şikayetlerinizin nasıl ortadan kalktığını hayretle gözleyeceksiniz. Aynı şikayetlerden muzdarip onlarca insan tanıdım. Kendilerine kullanma şeklini aşağıda belirttiğim beyaz lahana kürünü önerdim. Kısa bir zaman sonra bu insanlardan gelen mesajlar bana beyaz lahananın nasıl bir mucizevi bitki olduğunun ve de araştırmalarımda elde etmiş olduğum sonuçların da birer kanıtı olmuştur.

Burada hemen şu açıklamayı yapmayı uygun buluyorum, normal kilosu olan insanlarda su, yağ ve protein dağılımı kabaca; %60 su, %20 yağ ve %20 protein şeklindedir. Fazla kilosu olanlarda bu dağılım yaklaşık %40 su, %40 yağ ve %20 proteindir. Dikkat edilecek olursa protein oranı pek fazla bir değişim göstermemek tedir. Buna karşı yağ oranı artmakta ve su oranı da azalmaktadır. Yani kaba bir yaklaşımla şunu söyleyebiliriz, kilo alırken vücudumuzdaki su ve yağ oranı değişmektedir. Kısaca vücudumuzdaki yağ oranı artmakta ancak su oranı azalmaktadır. Bu noktada önemle vurgulamak istediğim husus şudur, kilosu fazla olan insanların, normal kilolu insanlara göre daha fazla su içmeleri gerekir. Bunun sebebi ise, kilo aldıkça insan vücudunda su oranının azalmasıdır. Normal kilosu olan bir insan günde en az 1,5 litre su içmek zorundadır.

Vücudumuzda her an milyonlarca kimyasal reaksiyon oluşmaktadır. Bunların bazılarının sonucunda toksinler oluşmakta veya tükettiğimiz birçok besinde de toksinler bulunmaktadır. Toksinlerin genel bir özelliği yağda çözünme özelliğinin olmasıdır. Bu özelliğin anlamı şudur; dışardan besinler yoluyla aldığımız veya vücudumuzda oluşan toksinlerin bir kısmının vücudumuzdaki yağ dokusunda depolanmalarıdır. Buradan iki önemli sonuç çıkartabiliriz: Birincisi, kilolu bir insanın kısa zamanda kilo verdiğini düşünün, kilo verirken yağlar erimekte (buna yanma demek daha doğrudur) ve depolanmış toksinler açığa çıkmaktadır. Hızlı bir şekilde kilo verildiği zaman bol miktarda açığa çıkan bu toksinler sağlığımızı (organlarımızı) olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle hızlı kilo verilmemesi gerekir. İkincisi ise kilomuz arttıkça vücudumuzdaki su oranı da azalmaktadır. Su, bütün organların rahat bir biçimde çalışabilmesi ve toksinlerin atılabilmesi için çok mühimdir. Ayrıca hücrelerimizde ceryan eden elektrokimyasal reaksiyonlar vasıtasıyla sudan oksijen kazanılır, tıpkı bir elektroliz gibi. Dikkat edilecek olursa kilo arttıkça vücudumuzdaki yağ oranı artmakta ancak vücudumuzdaki toplam su miktarı azalmaktadır. Bu nedenle özellikle kilolu insanların gün boyu yeteri kadar su alımına dikkat etmeleri gerekir. Fazla kilosu olan insanların hareket etmek istememelerinin ve kendilerini yorgun hissetmelerinin arkasında yatan gerçeklerden biri de vücutlarında yeteri kadar suyun depolanamayışından kaynaklanmaktadır. Çünkü, hücrelerin ihtiyacı olan oksijen, sadece solunum yolu ile aldığımız oksijene bağlı olmayıp, hücrelerde suyun elektrokimyasal olarak elektrolizi sonucunda ortaya çıkan oksijene de bağlıdır.
Beyaz lahana, vücudumuzda biriken toksinlerin dışarı atılmasını (detoxification) en iyi sağlayan bir sebzedir. Aşağıdaki uygulamaya göre uygulanacak olan beyaz lahana kürü, vücudumuzda biriken toksinleri çok rahat bir biçimde idrar, terleme ve dışkı yoluyla dışarı atmamıza yardımcı olur. Bu sayede bağışıklık sistemini hem güçlendirmiş hem de uyarmış olur. Türk mutfağının vazgeçilmez sebzesi olan beyaz lahana zor hazımlı ve gaz yapıcı olmasına rağmen gerçek bir şifa kaynağıdır.

Değerli okuyucu, beyaz lahana glucosinolate adı verilen madde içermektedir. Bu maddenin en önemli özelliği mikroorganizmaların büyümesini ve çoğalmasını engellemesidir (inhibe etmesidir). Bu özelliğinden dolayı bağışıklık sisteminin güçlenmesinde doğrudan etkilidir. Glucosinolate ve grubundaki etkin maddeler diğer bir çok sebzede de bulunmaktadır. Ancak, beyaz lahana ile bu bakımdan başka hiç bir bitki boy ölçüşemez. Neden, beyaz lahana böyle diye sorarsanız, beyaz lahanayı bir bütün olarak değerlendirmek gerektiğini söylerim. Çünkü, glucosinolate'ları böylesine etkili ve güçlü kılan, taze beyaz lahanadaki diğer bazı önemli etkin maddelerin bulunmasıdır. Hele hele kan dolaşımını düzenlemesindeki gücü başka hiç bir sebze ve meyvede bulunmayan potansiyel bir güçtür. Elektrik işletme sinde çalışan kilolu bir insanla tanıştım. İşim yapılırken bana, geceleri uyurken soluğunun durduğunu ve ani olarak korkarak uyandığından bahsetti. Hekimlerin dolaşım bozukluğu teşhisi koyduğunu söyledi. Ayrıca, zayıflaması gerektiğini de söylemişler. Kendisine, hekiminin önerilerine uymasını, takviye olarakta kitabımda taze beyaz lahana ile ilgili bölümde "Kan Dolaşımı Düzenleyici Kür" ü uygulamasını önerdim. Bu kişi beni bir gün telefonla arayarak, " Hocam size ne kadar teşekkür etsem azdır. Söylediğiniz kürü uyguladıktan bir hafta sonra rahat rahat uyumaya başladım, geceleri soluk durması gibi şikâyetlerimde tamamen ortadan kalktı. Üstelik kiloda verdim." Apnoe adı verilen bu şikâyetin tetikleyici sebeplerinden en önemlisi uyku esnasında kan dolaşımı bozukluğunun yaşanmasıdır. Bu konuda aşağıdaki iki nolu kürü okuyunuz.

Beyaz lahana ve B12-vitamini
B12-vitamini sadece hayvansal besinlerde bulunur. Ancak, beyaz lahananın fermentasyonu sonucunda B12-vitamini bakımından zengin, ekşi tadı olan ferment-lahana oluşur. Bu özellik hemen hemen başka hiç bir bitkide yoktur.
 
adamo alemsin ya teşekkürler bilgiler için shukufe oku canım sende :)
 
cok tesekkur ederim adamo:eek:bendede kabahat var:(allahin verdigi nimete sasik lahana dedim:(ama lahanada cok kotu bisey yaa:)mesela cikolata sekerleme layik gorsenizya kulagimiz cinliyo diye hep hep aci ilacmi iccez.
 
Adamo bu kuru bende denemısdım ayrıca paylasdıgın ıcın sagol senın annenın gecmıs belkı bırı daha dener ve onunkısıde gecer bunyeden bunyeyede fark edebılır bende aydası olması ama suan tam mevsımı tekrar denemenın zararı olmaz sonucda bıtkısel bır tedavı vucudada zararı yok aksıne senınde yazdıgın gıbı faydası var. Insan dogru bıldıgını yazmalı bence herkes aynı fıkırde olmaya bılır ısteyen uygular ısteyen uygulamaz iyi aksamlar
 
Katılıyorum, herkes bir şeyler yazabilir, isteyen dener isteyen denemez. Sonuç olarak bu çınlamanın geçebilecek bir şey olduğuna inanıyor olmamız sebebiyle araştırmalar yapıyoruz. Kulağı hiç çınlamayan birisi bunu araştırma gereği duymaz. Çünkü kulağının içinde ses yoktur.
 
Facede alısdıkya begenı yapacagım ama yapamadım :)
 
Beğendiğiniz mesaja yanıt verin, böylece beğenip beğenmediğiniz anlaşılır :) Aslında bu forumda benim dikkatimi çekti; "itibar puanı" veya "rap" gibi bir uygulama koymamışlar.
 
1 yıldır 7/24 çınlama var, çınlama ses kalınığı yüksek.
Ayrıca ben Addison hastasıyım.
 
Cym Ne yazıkkı bu cınnama bır gelıyor ve yapışıp kalıyor çözumu yok malısef arada azalsada hep var arkadaşım Bıtsınartık sende de var sanırım cınnama rabbım yardım etsın hepımıze
 
Retigabine diye bir ilac varmis arkadaslar. Epilepsi hastalarinda kullaniliomus. Ama ingiliz sitelerinde okuduma gore millet faydasini gormus. Yarin ben doktorumdan isticem verirmi bilemiyorun ama verirsr ve faydasi olursa kesinlikle sizlere de bildircem.
Hepimize allah sabir ve sifa versin!
 
Fenas;

Alıntıdır: Avrupa İlaç Ajansı TROBALT (retigabine) adlı Epilepsi ilacının görme bozukluğu yaptığını açıkladı.
Ayrıca FDA POTİGA isimli epilepsi ilacı içinde uyarıda bulunmuştu.Retinaya zarar verdiği gözlenip,deri,tırnak,dudakta ciddi renk değişimi gözlenmiş.Kullananlar varsa bilgilerine.
 
Biliorum arkadas bu yan etkilerini de okudum. Ama bence kisa bi zaman kulandikdan sonra cok buyuk yan etkisi olmaz. Sitelerde okudum kadariyla yan etkisi olan pek yokmus.
 
Fenas sen bı dene ama bıldıgım kadarıyla bır ılacı vucudda etkılı olup olmadıgı 6 ay kullandıkdan sonra bellı oluyormus bu 6 ay uzun bır sure vucuda zararı varsa dıkkatlı olmakda fryda var devemlı gorusdugun dr varsa bır danıs derım
 
Doktordan alamadim ilaci malesef. Hepinize sorum olcak. Sizin kulaktaki ses nasil bi ses. Benimki sanki karincalanmis tv gibi durmadan otuyo.
 
svt.jpg

Benim kulaktaki ses, tv de bu görüntü çıktığında çıkan kesintisiz bip sesi.
 
ÇAresiz dinliyorum, 40 kere doktora gittim, çaresi yok diyorlar başka bir şey demiyorlar. Kâbus gibi birşey..
 
Bu aralar ıkı kulagımda cınlıyor kafayı yemek uzereyım cıhaz taksanda çınnama sesını duyuyorsun denemedıgım ılac bıtkısel kalmadı çözüm yok dıyorlar dokdorlar olayı bıtırıyorlar cozum olmalı duyan kulakda da duymayan kulakda da cınlama oluyor
 
Bende de sürekli çınlama var. En son işitme testimi 4 sene evvel yaptırdım. Sol kulağımda 53 db işitme kaybı mevcut. Sağ kulağımda 42db mevcut yani son testte böyle yazılmış. Ayrıca kemik yolunda da 25db-23db yazıyor. Umarım ilerleme olmamıştır. :)

Lakin sol kulağımda çıldırtacak düzeyde bir çınlama mevcut. Öyle böyle değil. Bazen sağ kulağıma da geliyor ama genelde sol kulağımda var. Bu yüzden sessiz ortamlarda bulunmak istemiyorum. Ayrıca dışarıda da daha iyi duyduğumu fark ettim. Evde duymakta daha zorlanıyorum. İşitme cihazlarım var. Evde işitme cihazlarıyla bile anlaşamadığım bazı kişilerle, dışarıda işitme cihazsız rahatlıkla anlaşabiliyorum. Acaba bunun sebebi çınlama mı? Bir türlü çözüm bulamadım, doktorlar da işitme cihazı ile bastıracaksın çınlamayı diyorlar. Bazen işitme cihazıyla bile bastıramıyorum.
 
Cıhazla dısarıda duymanın ıyı oldugunu ama evde zorlandıgınızı soyluyorsunuz bende kullanmaya başladım cıhazı brnde kalın seslerı cıhazla az cıhazsız hıc duymuyorum cıhazcıya gıttım daha ust duzeyını alın dedı ama benım cıhazı aldıkdan sonra hıc kullanmadımkı yenı yanı yenı yenı kullanmaya basladım bu sekılde ıdare edıyorum Allah hepımıze yardım etsın . Benım bıldıgı 6 ayda bır test yapılmalı ve gerıleme yada ıyılesme varmı bakılmalıymıs
 
Üst Alt