Mukaddes Emanetlere Saygısızlık
Bugün Topkapı Saray’ında Hırka-i Saadet Dairesi'nde bulunan Mukaddes Emanetlere karşı yapılan saygısızlık gönlümüzü incitiyor. Geçtiğimiz günlerde bizzat gittim gördüm. Başkasından duyma vs. değil. Gördüklerim karşısında da çok üzüldüm.
Kurallar varsa neden uyulmuyor? Hiç mi görevli/yetkili yok!
Mukaddes Emanetlerin bulunduğu bölüme girenleri görünce: “Bu kadar da olmaz!” dedim. Turistler, hiçbir sınırlamaya tabi olmadan, şortla, terlikle, göbeklerini açık bırakan kıyafetlerle içeri giriyorlar. Kur’an okunuyor, Mukaddes Emanetler karşımızda duruyor ve turistler ellerini kollarını sallayarak, yarı çıplak bir vaziyette o bölüme alınıyorlar. Başka bölümlere bir şey demem ama orası bizim için “özel” bir yer, her elini kolunu sallayan, istediği gibi oraya giremez! Girmemeli!
Dünyanın hiçbir yerinde kutsal mekânlara bu tür kıyafetlerle girilemez. Ne Vatikan'daki ne Roma'daki kiliselere ne de Kudüs'e böyle açık saçık kıyafetlerle girilmesine izin verilir.
Dünyanın birçok yerinde kutsal yerlere girilirken giyime özen gösterilir.
St. Petersburg'da kilise ve dini hüviyeti olan yerlere, müzelere girişte kıyafete ilişkin sıkı kurallar var. Mesela kadınların omuzları açık olursa, içeri almıyorlar.
İtalya'da kiliselere şort, mini etek ve kolsuz bluz ile girmek yasak. Mini etek dışında, şort ve atlet yasağı erkekler için de geçerli.
Ya bizim Topkapı’daki Mukaddes Emanetler bölümüne gelenler? Bana kimse hikâye anlatmasın, ben orada dakikalarca durdum, ne kıyafetlerle girenleri gördüm. Kurallar var da uygulanmıyorsa, o ayrı bir facia.
Emanetlere karşı yapılan bu saygısızlıktan utandım. Güya muhafazakâr bir idaremiz var.
Özellikle o bölüm için özel kurallar koyacaksın. Elin turisti lakayt bir şekilde benim mukaddes bildiğim yere öyle giremez. Zorla da gezdirmiyoruz. Koy kuralı ve uygula!
Nasıl gelmişti Mukaddes Emanetler bize, bakın size onun hikâyesini anlatayım:
Yavuz Selim Şam'da. Niyeti Mısır'ı fethetmek... Yıl 1517. Amacı Sina çölünü aşarak Mısır'a varmak. Çölü koca bir ordu ile geçmek, akıl alacak iş değil.
Paşalar korka korka fikirlerini padişaha arz ediyorlar;
“Şevketlim Sina çölünde kum, sıcak, susuzluk var. Biz bu çölü ancak 9 günde geçebiliriz. Helak oluruz,” diyorlar.
Yavuz, onları dinlemiyor. Sürüyor atını uçsuz bucaksız Sina çölüne. Koca ordu çölde. Güneş yükselmeye başlıyor, hava sıcak... Ordu çölde yol alıyor. Padişah Yavuz Sultan Selim birden atını durdurup, hemen atından yere atlıyor. Sımsıcak çöllerde dört elli yürümeye başlıyor. Kumandanlar, vezirler, askerler şaşırıp kalıyorlar. Padişah dört elli yürüyordu. Bu hal, üç dört kilometre böyle devam ediyor. Yavuz’un gözlerinden yaşlar geliyor. Bir müddet sonra sıcak kumlar üzerinden doğrulup, atına biniyor. Yola devam ediliyor. Çöl dokuz günde geçiliyor. Ne telefat var, ne susayan var, ne acıkan var. Mısır'a varıldı, Mısır fethedildi.
Fetihten sonra İstanbul'a dönüldü. Aradan üç ay geçti. Vezirler, padişahın sakin bir zamanında sordular: “Şevketlim Sina çölünde 3 - 5 km dört elli yürüdünüz. Sonra oturdunuz dua ettiniz, ağladınız. Atınıza bindiniz, yolumuza devam ettik. Bu hadiseyi biz anlayamadık. Bizlere lütfeder misiniz,” dediler.
Yavuz diz çöktü, ağlamaya başladı.
"Ne gördüm paşalarım bilir misiniz,
yalın ayak başı açık Resulü Ekrem efendimiz önde yürüyordu. Hicabımdan dört ayak yürümek mecburiyetinde kaldım. Sonra kayboldu.” dedi ve tekrar ağlamaya başladı.
Yavuz Sultan Selim, Mısır seferinden döndüğü zaman sancağı şerif, ve diğer mukaddes emanetler için daire yaptırıp, kırk hafız tayin ederek her gün orada hatim indirilmesini emretmişti.
Şimdi biz ne yapıyoruz, o Mukaddes Emanetleri, insanların don ile gezmelerine göz yumuyoruz.
Gönlüm razı değil! Bu revaya sebep olanlardan da razı değilim!
Erol Elmas
buulkem@gmail.com
NOT: Son ziyaretimde Hz. Osman'ın Kayı Boyu damgalı kılıcını göremedim. Gören var mı?
Mukaddes Emanetlere Saygısızlık / Erol Elmas / ON ALTI YILDIZ
03.05.2013