Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Önemsediğim içerikleri burada paylaşıyorum

C*


974 - Ebu Ümâme (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular:

"Ümmetimin seyahati Allah yolunda cihaddır."


C* ***********


Ebu Dâvud, Cihad 6, (2486).
 
C*

[SIZE=3](ÂLİ IMRÂN suresi 103. ayet) (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7) [/SIZE]


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym


[SIZE=5]وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهٖ اِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ [/SIZE]


Okunuş - Va'tesımu bi hablillahi cemiav ve la teferraku, vezkuru ni'metellahi aleykum iz kuntum a'daen fe ellefe beyne kulubikum fe asbahtum bi ni'metihi ihvana, ve kuntum ala şefahufratim minen nari fe enkazekum minha, kezalike yubeyyinullahu le kum ayatihi leallekum tehtedûn.



Tefhimul Kuran - Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini işte böyle açıklar.

Diyanet - Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.

Elmalılı Orj. - Topunuz bir Allah ipine sım sıkı tutunun, biribirinizden ayrılmayın ve Allahın üzerinizdeki ni'metini düşünün, sizler birbirinize düşmanlar iken o sizin kalblerinizin arasında ülfet husule getirib yanaştırdı da ni'meti sayesinde uyanıb kardeş oldunuz, hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarında bulunuyordunuz da o tuttu sizi ondan kurtardı, şimdi böyle size âyetlerini beyan ediyor ki Allaha doğru gidebilesiniz

Elmalılı S1 - Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun, ayrılığa düşmeyin ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Sizler birbirinizin düşmanları iken O, sizin kalplerinizde bir uzlaştırma meydana getirdi ve O'nun nimeti sayesinde uyanıp kardeş oldunuz. Bir de siz, bir ateş çukurunun tam kenarında bulunuyordunuz ve O, sizi tutup ondan kurtardı. Şimdi Allah'a doğru gidebilmeniz için size ayetlerini böyle açıklıyor.

Elmalılı S2 - Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.

F. Kuran - Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız sakın ayrılığa düşmeyiniz, Allah'ın size bağışladığı nimeti hatırlayınız. Hani bir zamanlar düşman olduğunuz halde O, kalplerinizi uzlaştırdı da O'nun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Hani siz bir ateş kuyusunun tam kenarındayken O sizi oraya düşmekten kurtardı. Allah size ayetlerini işte böyle açık açık anlatır ki, doğru yolu bulasınız.

M. Esed - Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın. Ve Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın: Siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzlaştırdı da O'nun lütfu ile kardeş oldunuz; ve ateşli bir uçurumun kenarında (iken) sizi ondan (nasıl) korudu. Bu şekilde Allah mesajlarını size açıklar ki hidayet bulasınız,


C* ************************************************** ****
 
C*


2. MECLİS

...

Ey evlat! Eline gelen nasibi hırsla alma, sakin olarak al. Yemeğini mahzun olarak yiyen iyidir. Şen ve şatır olarak sofrasına kurulan pek iyi değildir; Mevlâ'sını unutmuşa benzer. Eline lokma aldığın zaman, kalbini Hakk'a ver. Bu hâlle yediğin sana nur olur. Şer varsa sana dokunmaz. Bir ilaç, hekimin tavsiyesi ile alınırsa zararı yoktur. Kendi keyfine göre alırsan sonu bilinmez. Zararı birden gelir, seni tutar. Çarpılmışa dönersin.

Kalbinizdeki karartı beni hayrete düşürüyor. Aranızdan itimat çıkmış. Birbirinize karşı itimat etmez olmuşsunuz. Birbirinize acımıyorsunuz. İlâhî emirler size emanet olarak bırakılmış; hâlbuki siz onu bir yana atmışsınız.

Sana yazıklar olsun, neden ahdini tutmuyorsun? Hak’la böyle mi ahdetmiştin? Bu hâlin devam ederse gözlerine yakında karasu iner. Ayaklarına ve ellerine inme gelir. Gezmek şöyle dursun, yerinden bile depreşmen kabil olmayacak. Allah'ın rahmet kapısı sana kapanacak. İnsanların kalbinden sana karşı kin ve nefret fışkıracak. Onların iyi düşünceleri senden uzak duracak. O zaman sana kim yardım eder?

İlâhî kudret ve kuvvet önünde başınızı esirgeyiniz. O'ndan çok korkunuz. O'nun kudretinden kurtulan yoktur. O'nun tutuşu şiddetli olur ve bir tuttu mu bırakmaz. O'nun sarsıntısına dayanmak, haddinize düşmemiştir. Afiyete belendiğiniz bir anda ve şen-şatır yaşadığınız bir demde yerin dibine geçersiniz. Şu gök kubbenin sahibi O'dur ve şu zümrüt zeminin Mevlâ’sı yine O'dur.

Şükürle O'nun nimetini saklamaya bakın. Emrini kabul edin. Yasak ettiği şeylerden kendinizi uzak tutun. O'nun cümle fermanını başınızın üstünde gezdirin. Bir güçlük gelince sabır kalkanı ile karşı durun. Kolaylığı arıyorsanız, şükür lâmbasını elinizden eksik etmeyin. Sizden evvel gelenler böyle yaptı. Peygamberlerin ve iyilerin hâli böyle idi. Nimet gelince:

“Hoş geldi, sefalar getirdi!” derlerdi.

Belâ gelince de bağırmaz, çağırmaz, Allah'tan yardım talep ederlerdi.

İsyan sofrasını hemen terk edin ve uzaklaşın. Taat sofrasına çömelin ve bol bol yiyin, için. Haddi aşmayın. Kolaylık karşınıza çıkınca şükre koşuşun. Sert bir işe çarpılınca, hatalarınızı hatırlayın ve istiğfar edin. Nefsinizi hesaba çekin. Allah hiçbir zaman kullarına zulmetmez.

Ölümü ve sonrasını düşünün. Yaratıcı'yı ve O'nun karşısında hesap vermeyi hatırlayın. Hatalarınız çıkınca O size nasıl bakar ve siz O'nun yüzüne hangi yüzle bakarsınız? İşte bu güç durumu düşünün. Ayık olun, bu uyku ne zamana dek devam edecek?

Bu bilgisizlik ve batıl içindeki bu tereddüt ne zamana kadar sürecek? Nefsin arzularına ne zamana kadar uyacaksınız? Neden Hakk'a kul olup edep ve terbiye yoluna girmediniz? Ve neden Peygamber’e (s.a.v) uyup, onun yolunu tutmadınız? İbadet, gelip geçici şeyleri muayyen bir zaman terk demektir. Neden bu yola girip Kur'ân’ın ve Peygamber’in (s.a.v) sözünü tutmadınız, Allah yolunu bulmadınız?

...


C* ***********************************************


Abdulkadir Geylani
 
C*


Okudum-Okudun-Okudu-Okuduk-Okudunuz-Okudular...

Görev seni çağırıyor, duymuyor musun?


C* ****************
 
C*


[SIZE=6]اِقْرَاْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذٖى خَلَقَ [/SIZE]


c* ****************
 
GÖKLERİN BİLGİSİ - ARŞÎ BİLGİ

“Yaradan göklerin bilgisini; Rabbani akıl, ruh, tefekkür ve aşkla donatmıştır. Bâtınî mânâ âlemini bu bilgilerle kuşatmıştır. Göklerin âlemi dediğimiz bilgide; melekler,nurlar, vahiyler, peygamberler, nuraniler, arş ve ötesi vardır… Allah’ın rızasına, yani O’na ulaşacak bilgiler yüzer. Dabbetül arzlara benzettiğimiz insanların aksine, bu bilgilere ulaşmak için çaba gösterenlere, gayret denizinde sürünenlere yüzer…

Dabbetül arş: Arşta sürünen dabbeler. Arşın ötesine geçmişlere ise seyyareyi tayy-i arş denir. Yani sürünmeyen, o gayret sonucu adeta setreden, tayyeden, uçan, Yaradan’ına kavuşanlar görüyoruz. Dünya hayatına (ölçü dışında) tenezzül etmeyenlerin, kafasını arştan yere indirmeyenlerin arşa yolculuğu burada. Haram bilgi aksine, teknoloji aksine hayırlar üretilir. Şerler def edilir. Salih amellerin meyvelerinden meydana gelen, hayırlı faydalı ilimler, teknolojiler ve ona yani Yaradan’a giden bilgiler, hayatın güzelliklerini sergileyen, hayatı uzatan, beşeriyeti Rabb’in nimetleriyle donatan bilgiler üretilir. Helâl teknolojiler, bilgiler; ‘Âlimin kaleminin mürekkebi, şehidin kanından azizdir.’ lafzıyla, aşkıyla o mürekkebi, o bilgileri beşeri hayatın mutluluklarla, huzurlarla, barışlarla, rahatlıklarla, hayatı yaşanabilen kılan ve hayatın kaynağı olan sevgililer sevgilisi Yaradan’a götürür. Cennet de cehennemde yerdedir adeta. Onun için Yunus Baba, “Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri/ isteyene ver onları, bana seni gerek seni” demiştir. Cennet üstü gök bilgileri, cennetinde kaynağı olan Rabbimize kavuşturur bizi. Dünya hayatına, yere bakmaya tenezzül etmeyen insanlar nefislerinden (yer bilgilerinden) arınan, gayesi Allah rızası olan ve sadece O olan insanlar arşa uzay gemisiz, aşkla çıkarlar. Onların gemisi, bineği aşktır. Göklerin bilgisinde, yerlerin bilgisine yer yoktur. Bu yüzden Hz. İsa bile yerlerin bilgisine ait olan bir iğne yüzünden üçüncü rahmet katında kalmıştır. (İslam tasavvufunda bu konu böyle anlatılırken, Hıristiyan teolojisinde saptırılarak, o iğneden kastın çarmıha gerildiği çiviler olduğu üflenir.) Yerlerin bilgisinden soyunan, göklerin bilgisinin elbisesini giyenlerin duası üzerimize olsun.

Sınırı olmayan göklerin bilgisi yaratılmışlığın öncesinin bilgisi, gökler bilgisidir. Sevgili Peygamberimizin (sav) dünyadaki son sözü ‘Refik-i Âlâ, Yüce Dostlar Katı’ olmuştur.”

Âmâların Efendisi bu bilgileri verdi, eyvallah. Benim ise aklım fikrim Oğuznâme’de idi. Âmâ sanki içimi okumuşçasına şunları söyledi: “Bu anlattığım bilgilerde Oğuznâme’dendir. Oğuznâme sadece destan kitabı değildir. Manevi ve ruhi bilgileri de içerir.”

Bu bilgiye oldukça şaşırmıştım. Bunlar şunun göstergesiydi: Tasavvufun kökeni de Âdem (as)’dan başlayan bir bilgiydi. Bu konuda İlhami Abi’nin bir sözü aklıma gelmişti. Şöyle demişti İlhami Abi: “İlk derviş Âdem (as)’dır. Âdem (as) cennette iken ne isterse yerdi, dünyaya indirildiğinde ise bulduğunu yedi.”

Oktan Keleş


Deruni Devlet Kutsal Halı Kitabından (sh.160-161)

Tefekkür Dersleri: Göklerin Bilgisi-Arşi Bilgi / ON ALTI YILDIZ
 
C*


Senin görevin ne yemektir ne içmek ne de uyumak sadece tek görevin var o da Allah a kul olmak...


C* ****************
 
C*


975 - Hz. Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Allah korkusuyla göz yaşı döken kimse, süt memeye geri dönmedikçe ateşe girmez. Bir kul üzerinde, Allah yolunda yapışan tozla, cehennemin dumanı biraraya gelmez."


C* **************


Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 8, (1633); Zühd 37,(2372)
Nesâî, Cihâd 8, (6,12)
 
ARAYI ARAYI BULSAM İZİNİ

Arayı arayı bulsam izini,
İzinin tozuna sürsem yüzümü.
Hak nasip eylese görsem yüzünü,
Ya Muhammed canım arzular seni.

Bir mübarek sefer olsada gitsem
Kabe yollarında kumlara batsam
Hup cemalin bir kez düşte seyretsem
Ya Muhammed canım arzular seni.

Zerrece kalmadı kalbimde hile
Sıtk ile girmişim ben hak yola
Ebu Bekir, Ömer, Osman'da bile
Ya Muhammed canım arzular seni.

Ali ile Hasan Hüseyin anda,
Sevgisi gönülde, muhabbeti canda.
Yarın mahşer gününde, ulu divanda
Ya Muhammed canım arzular seni.

Arafat dağıdır bizim dağımız
Anda kabul olur bizim duamız
Medine'de yatar Peygamberimiz
Ya Muhammed canım arzular seni

Yitirdim o dostu bilmem ne yanda?
Sevgisi gönülde, muhabbet canda.
Yarın mahşer günü ulu divanda,
Ya Muhammed canım arzular seni.

Yunus senin methin eder dillerde,
Sevilirsin bütün bu gönüllerde.
Ağlayı ağlayı gurbet ellerde,
Ya Muhammed canım arzular seni.


Yunus Emre
 
C*

(ALAK suresi 3. ayet) (Resmi: 96/İniş:1/Alfabetik:6)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

[SIZE=6]اِقْرَاْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُ [/SIZE]

Okunuş - İkra' ve rabbukel'ekram.


Tefhimul Kuran - Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir;

Diyanet - Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.

Elmalılı Orj. - Oku, o keremine nihayet olmıyan rabbındır

Elmalılı S1 - Oku, O, cömertliğinin sonu olmayan Rabbindir!

Elmalılı S2 - Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.

F. Kuran - Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir.

M. Esed - Oku, çünkü Rabbin Sonsuz Kerem Sahibidir,



C* ***************
 
C*

Hz.Ali (as) diyor ki:

“Peygamber' inizin itreti aranızdadır. Onlar, sizi gerçeğe çeken iplerdir. Din bayraklarıdır, gerçeklik dilleridir onlar. Onları, Kur'ân'ın en güzel konaklarına indirin, kondurun (Kur'ân'da anıldığı, emredildiği veçhile onlara uyun); susamış develer gibi onların yanlarına, onların kaynaklarına koşun. Ey insanlar, bu sözleri, bu inancı, peygamberlerin sonuncusundan alın; bilin ki bizden olup da ölen, ölü değildir,[6] diridir; ölmez; bizden olup da çürüyüp giden çürümez. Bilmediğiniz sözü söylemeyin; çünkü gerçeğin çoğu, inkâr ettiğiniz şeylerdedir; aleyhine kesin bir deliliniz olmayan kişiyi mâzur tutun; o kişi de benim. Sizin içinizde, sizin aranızda, iki değer biçilmez şeyin büyüğüyle amel etmedim mi ben; iki değer biçilmez şeyin[7] küçüğünü aranızda bırakmadım mı ben? İçinize îman bayrağı diktim; helâl ve harâm sınırlarını size öğrettim; adaletimle kötülüklerden kurtuluş elbisesini size giydirdim.


C* **************

Nehc’ul Belağa Hutbe: 87
 
C*

(EN'ÂM suresi 162. ayet) (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

[SIZE=6] قُلْ اِنَّ صَلَاتٖى وَنُسُكٖى وَمَحْيَایَ وَمَمَاتٖى لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ [/SIZE]

Okunuş - Kul inne salati ve nusuki ve mahyaye ve memati lillahi rabbil âlemîn.


Kelime kelime anlamı

1. kul : de
2. inne : muhakkak
3. salâtî : benim namazım
4. ve nusukî : benim tüm ibadetlerim, kurbanım
5. ve mahyâye : benim hayatım
6. ve memâtî : ve benim ölümüm
7. lillâhi (li Allahi) : Allah içindir
8. rabbi el âlemîne : âlemlerin Rabbi



Tefhimul Kuran - De ki: «Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır.»

Diyanet - Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”

Elmalılı Orj. - Benim, de: cidden namazım, ıbadetlerim, hayatım, mematım hep rabbül'âlemîn olan Allâh içindir

Elmalılı S1 - De ki: «Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm kesinlikle hep o alemlerin Rabbı olan Allah içindir.

Elmalılı S2 - De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.

F. Kuran - De ki; «benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm tüm varlıkların Rabbi olan Allah içindir.»

M. Esed - De ki: "Bakın, benim namazım, (bütün) ibadetlerim, hayatım ve ölümüm (yalnızca) bütün alemlerin Rabbi olan Allah içindir,



C* ***************
 
C*

(BAKARA suresi 60. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

[SIZE=6]وَاِذِ اسْتَسْقٰى مُوسٰى لِقَوْمِهٖ فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانْفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا قَدْ عَلِمَ كُلُّ اُنَاسٍ مَشْرَبَهُمْ كُلُوا وَاشْرَبُوا مِنْ رِزْقِ اللّٰهِ وَلَا تَعْثَوْا فِى الْاَرْضِ مُفْسِدٖينَ [/SIZE]

Okunuş - Ve izisteska musa li kavmihi fe kulnadrib bi asakel hacer, fenfecerat minhusneta aşrate ayna, kad alime kullu unasim meşrabehum, kulu veşrabu mir rizkillahi ve la ta'sev fil ardi mufsidîn.


Tefhimul Kuran - Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman biz ona: «Asanı taşa vur» demiştik de ondan oniki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık (ve kışkırtıcılık) çıkarmayın.

Diyanet - Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, “Asanı kayaya vur” demiştik, böylece kayadan on iki pınar fışkırmış, her boy kendi su alacağı pınarı bilmişti. “Allah’ın rızkından yiyin, için. Yalnız, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın” demiştik.

Elmalılı Orj. - Ve bir vakit Musa, kavmi için su dilemişti, biz de asan ile taşa vur demiştik, onun üzerine ondan on iki pınar fışkırdı, her kısım insanlar kendi su alacağı menbaı bildi, Allahın rızkından yeyin, için de müfsitlik ederek yer yüzünü fesada vermeyin

Elmalılı S1 - Ve bir vakit Musa, kavmi için su dileğinde bulunmuştu, Biz de: «Asan ile taşa vur!» demiştik. Bunun üzerine ondan on iki pınar fışkırdı. Her kısım insanlar kendi su alacağı kaynağı bildi. Allah'ın rızkından yiyin, için de bozgunculuk yaparak yeryüzünü fesada vermeyin!

Elmalılı S2 - Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de «asanla taşa vur!» demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım insan kendi su alacağı yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.

F. Kuran - Hani Musa kavmi için su istedi de kendisine, «Elindeki değneği şu taşa vur» dedik. Bunun üzerine o taştan oniki tane pınar fışkırıvermişti. Her grubun hangi pınardan su içeceği belirlenmişti. «Allah'ın size bağışladığı rızıklardan yiyin, için ve yeryüzünde kargaşalık çıkararak azıtmayın» dedik.

M. Esed - Ve yine bir keresinde Musa, kavminin su ihtiyacı için (Bize) yalvarmıştı ve Biz de kendisine: "Asanla kayaya vur" demiştik. Bunun üzerine oradan on iki kaynak (birden) fışkırmıştı ki halkın tümü nereden (hangi kaynaktan) içeceğini bilsin. (Ve Musa demişti): "Allah tarafından verilen rızıktan yiyip için, ama yeryüzünün yozlaşmasına ve çürümesine yol açacak bozgunculuk yapmayın."



C* ************************************************** **********
 
C*


976 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim:

"İki göz vardır, onlara ateş değemez: Allah için ağlayan göz ile, Allah yolunda uyanık sabahlayan göz."


C* ***************


Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 7, (1632)
 
C*

(BAKARA suresi 75. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

[SIZE=5]اَفَتَطْمَعُونَ اَنْ يُؤْمِنُوا لَكُمْ وَقَدْ كَانَ فَرٖيقٌ مِنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِنْ بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ [/SIZE]

Okunuş - E fetatmeune ey yu'minu lekum ve kad kane ferikum minhum yesmeune kelamellahi summe yuharrifunehu mim ba'di ma akaluhu ve hum ya'lemûn.



Tefhimul Kuran - Siz (müslümanlar,) onların (Yahudilerin) size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı.

Diyanet - Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif ederlerdi.

Elmalılı Orj. - Şimdi bunların size iman edivereceklerini ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir fırka vardı ki Allahın kelâmını işitirlerdi de akılları aldıktan sonra onu bile bile tahrif ederlerdi

Elmalılı S1- Şimdi bunların size iman edeceklerini ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir zümre vardır ki, Allah'ın kelamını dinlerlerdi de akılları aldıktan sonra onu bile bile tahrif ederlerdi.

Elmalılı S2 - Şimdi bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir grup vardı ki, Allah'ın kelâmını işitirlerdi de sonra ona akılları yattığı halde bile bile onu tahrif ederlerdi.

F. Kuran - Şimdi siz onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa onlar arasında öyle bir grup var ki, Allah'ın kelâmını işitirler ve anlamına akılları yattıktan sonra, onu bile bile değiştirirlerdi.

M. Esed - Şimdi, onların tebliğ ettiğimiz şeye inanacaklarını bekliyor musunuz? Aksine, bir çoğu Allah'ın kelamını dinler ama onu anladıktan sonra bile bile çarpıtırlar.


C* ************************************************
 
C*


Allah a itaat edersen su boğmaz, ateş yakmaz, bıçak kesmez...


C* ***************
 
2224d1390488575-kuran-halkasi-4803.jpg




WASHİNGTON’DA ALLAH YAZAN BİR BİNA


Günlerden Salı. Bursa’ya bir ziyarete gittim. Ulu Cami’ye uğramamak olmazdı. Şadırvanın kenarında namazdan sonra oturup içeriyi seyretmek büyük haz veriyor bana. Elimde çantam, içinde notlar Dan Brown’un ABD’deki sembollerle ilgili yorumları, şifreleri... Farmasonlar boş durmamış, şehre şifreli yapılar, düzenlemeler yapmışlar. Baykuş, Sion yıldızı anıtlar, Yahudiliğin simgeleri... Bunları düşünüyordum. Derslerde Latif Baba ve İlhami Abi’yle birçok Kabala sembolünü çözmüştük.. Gözümüzün önünde nice simgeler vardı da, kendi adıma, bakar kör gibiydik adeta.

Bir el omzuma dokunuyor, dönüyorum: İlhami Abi. İşaret parmağını dudaklarına götürüyor sessiz ol mânâsında, heyecan yapma gibilerinden. Yüzüm gülüyor, sevinçliyim. İki rekat namaz kılıyor ve yanıma bağdaş kuruyor.

Turistler bol bol fotoğraf çekiyorlar. Koca bir “vav” harfi hattı göz alıyor. Camiden dışarı çıkıyoruz. Avluda bir bankta oturuyoruz.

- Hayrola Âdem... Yine düşüncelisin.

İlhami Abi’nin bu sözü üzerine kafamdakileri döküyorum ve şunları anlatıyor:

- Evlat. Onlar Dan Brown’un sembolleri, beşerin sistemi, planları. Zannetme ki Hilâlîler, Rical-i gayb onların karşısında Amerika’nın göbeğine mührü basmasın. Ama körler. Şimdi gel, gör, herkes görsün.

Sırtıma dokundu; ABD’nin göbeğinde Allah yazılı komplike yapılar, cadde düzenlemeleri gördüm. Çok şaşırdım.


İlhami Abi o gün bana şu bilgileri de vermişti

- Rical-i gayb bu mimarların masalarına planları koydular. Mimarlar birbirlerinden habersizdi. Yıllarca onlar da bu yapıyı, görüntüyü yaptılar.

Ahmaklara duyurulur:

Sembollerine karşılık “Allah” lafzı, mührü.

Bu olayı Çemberlitaş’ta bir sohbet esnasında dostum, gazeteci Baki'ye dizüstü bilgisayarında gösterdiğimde şok oldu. Ve sonrasında tüm dünyaya duyurduk.

İşte o görüntü. Daha da birçok sırlar, sır yapılar var. Ama zamanı gelince... Erenlerin, Rical-i gayb’ın eline sağlık...


“ONLAR KENDİ YAPTIKLARINI KENDİ ELLERİYLE YIKARLAR.”

Aklıma gelen bu ayetteki kişiler gibiydiler. Bunlar da (mimarlar) farkında olmadan düşman olduklarını kendi elleriyle ABD’nin göbeğine inşa etmişlerdi.

Dan Brown gibi kişilerin eserlerine (kitaplarına) bakıp da sakın etkilenmeyin. “Vay be Masonlar, Yahudiler, falanlar, filanlar neler yapmışlar.” demeyin.

Zaten yapılmak istenen zihinleri etkilemektir. Size bu sözü söyletmektir.

Ama onların planı varsa Allah (cc)’nun da planı var.

Görenlere ne mutlu...



Oktan Keleş

(Melekler Ağlarken sh. 437-440)

Washington'da ALLAH Yazan Bina / ON ALTI YILDIZ
 
C*


977 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Rasûlullah buyurdu ki:

"Kâfır ile onu öldüren ebediyyen cehennemde bir araya gelmezler, keza bir kulun karnında, Allah yolunda (yutulmuş olan) tozla cehennem ateşi bir araya gelmezler, keza, bir kulun kalbinde imanla hased bir araya gelmezler."


C* ***************

Müslim, İmâret 130, 131, (1891)
Ebu Dâvud, Cihad 11, (2495)
Nesâî, Cihâd 8, (6,12-14)
İbnu Mâce, Cihâd 9.
 
C*

[SIZE=6]قُلْ مَنْ كَانَ عَدُوًّا لِجِبْرٖيلَ فَاِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلٰى قَلْبِكَ بِاِذْنِ اللّٰهِ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرٰى لِلْمُؤْمِنٖينَ[/SIZE]


c* ***************
 
C*


Tevhid kılıcıyla kesemeyeceğimiz baş, yıkamayacağımız sur, aşamayacağımız engel yoktur...


C* ***************
 
C*


978 - Ebu Saîd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün şöyle dedi:

" Kim Rabb olarak Allah'tan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak Muhammed'den râzı ise ona cennet vâcib olmuştur." Bu söz hayretime gitti ve:

" - Ey Allah'ın Resûlü, bir kere daha tekrar eder misiniz?" dedim. Aynen tekrar etti ve arkadan da şunu söyledi.

" Bir başka şey daha var ki, Allah, onun sebebiyle, kulun cennetteki makamını yüz derece yüceltir. Bu derecelerden ikisi arasındaki uzaklık sema ile arz arasındaki mesâfe gibidir. " Ben:

" - Öyleyse bu nedir`?" dedim. Şu cevabı verdi:

" Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad, Allah yolunda cihad!"


C* ***************


Müslim, İmâret 116, (1884)
Nesâî, Cihâd 18, (6,19-20)
 
C*


Türk müsün Müslüman mısın diye soran şaşkına sormak lazım Hz.Muhammed sav Efendimiz Arap mıydı Müslüman mıydı...


C* ***************
 
C*


4638 - Ebu Malik el-Eş'ari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Abdest imanın yarısıdır. Elhamdülilllah mizanı doldurur; sübhanallah velhamdulillah arz ve sema arasını doldurur; namaz nurdur; sadaka bürhandır; sabır ziyadır; Kur'ân ise lehine veya aleyhine bir hüccettir. Herkes sabahleyin kalkar, nefsini satar; kimisi kurtarır, kimisi de helâk eder."


C* ***************

Müslim, Taharet 1, (223)
Tirmizi, Da'avat 91, (3512)
Nesai, Zekat 1, (5, 5-6).
 
C*


Çevrene dön de bir bak Tevhid den başka bir şey görebilecek misin...


C* ***************
 
C*

(BAKARA suresi 163. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

[SIZE=6]وَاِلٰـهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّحٖيمُ [/SIZE]

Okunuş - Ve ilahukum ilahuv vahid, la ilahe illa huver rahmanur rahîm.


Kelime kelime anlamı

1. ve : ve
2. ilâhu-kum : sizin ilâhınız
3. ilâhun : ilâh
4. vâhidun : tek, bir
5. lâ ilâhe : ilâh yoktur
6. illâ : ancak, sadece, dan başka
7. huve : o
8. er rahmân : Rahmân olan, Rahmân esmasının
9. er rahîmu : ve Rahîm olan, rahmet nurunun sahibi


TefhimulKuran - Sizin ilahınız tek bir ilahtır; O'ndan başka hiç bir ilah yoktur; O, bağışlayandır, esirgeyendir.

Diyanet - Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.

Elmalılı Orj. - Her halde hepinizin Tanrısı bir Tanrı, başka Tanrı yok ancak o, o rahmanı rahîm

Elmalılı S1 - Her halde hepinizin tanrısı bir Tanrıdır, O'ndan başka hiç bir tanrı yoktur. O, esirgeyen ve bağışlayandır.

Elmalılı S2 - Her halde hepinizin ilâhı, bir tek ilâhtır. Ondan başka bir ilâh yoktur. O Rahmân ve Rahîm'dir.

F. Kuran - İlahınız tek bir ilahtır, O'ndan başka ilah yoktur. O, Rahman ve Rahim'dir.

M. Esed - Ve sizin tanrınız, Tek Tanrı'dır; O'ndan başka tanrı yoktur; Rahmandır, Rahimdir.


C* **************************************************
 
C*


979 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Allah iki kişi hakkında güler: Bunlardan biri diğerini öldürmüş olduğu halde ikisi de cennete gider. Bunlardan diğeri, Allah yolunda cihad eder ve şehid olur. Allah katile mağfiretini ulaştırır, o da Müslüman olur, sonra Allah yolunda cihâda katılır ve şehid olur (Böylece her ikisi de Cennette buluşurlar)."


C* ***************


Buharî, Cihâd 28
Müslim, İmâret 128,129, (1890)
Muvatta, Cihâd 28, (2, 460)
Nesâi, Cihâd 37, (2, 38)
İbnu Mâce, Mukaddime 13, (191)
 
C*

Yağmur Yağmur geleceğiz
Rahmet Rahmet yağacağız
Hilal Hilal doğacağız
Geliyoruz...

C* ***************
 
C*

980 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kim Allah iman ederek ve va'dini tasdik ederek, Allah yolunda (kullanmak üzere) bir at "tutarsa" bu atın yediği, teri, gübresi, bevli kıyamet günü terâzisine girecektir, yani sahibine sevap olacaktır."

C* ***************

Buharî, Cihâd 46; Nesâî, Hayl 11.
 
C*

(İHLÂS suresi 1. ayet) (Resmi: 112/İniş:22/Alfabetik:41)


Eûzubillâhimineşşeytânirracîym - Bismillâhirrahmânirrahîym

[SIZE=6]قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ [/SIZE]

Okunuş - Kul huvallahu ehad.


Kelime kelime anlamı

1. kul : de
2. huve allâhu : O Allah
3. ehadun : bir, tek


Tefhimul Kuran - De ki: O Allah, birdir.

Diyanet - De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.”

Elmalılı Orj. - De, o: Allah tek bir (ehad)dir

Elmalılı S1 - De ki: «O Allah tek birdir.

Elmalılı S2 - De ki; O Allah bir tektir.

F. Kuran - De ki: O Allah tektir.

M. Esed - De ki: "O, Tek Allah'tır:


C* *****************************************
 
C*


2. MECLİS

...

Bilgisizlikle ve iyiyi kötüyü sezme kabiliyetine sahip olmadan halka karışma; onların işine burnunu sokma. Her şeyi iyi belle, sonra gir. Onlara uyku ile karışırsan, aralarından teneşirle çıkarlar. Ayık ol. Bilgili ve basirete sahip ol. Onlarda iyi bir şey görürsen uy. Kötü hâllerini sezince de kaç. Elinden gelirse, yardım için, kötü işleri halktan uzak tut.

Siz tam manasıyla Hak’tan gafilsiniz. Hemen uyanmanız, gaflet hâlinizi bırakmanız lazım. Mescitlere girin. Orada Peygamber’e (s.a.v) salât ve selâm getirin. Korkmayın, orada sizi yiyen olmaz. Maneviyatınız kuvvet bulur. Afetlerden kurtulursunuz. Peygamber (s.a.v) Efendimiz:

“Gökten ateş yağınca, kurtulacak bir kişi de olsa, namaz ehli olur.” buyuruyor.

Namaza durduğunuz zaman halkla ilginizi kesiniz. Hak'la olunuz. Peygamber (s.a.v) Efendimiz:

“Kulun, Allah'a en yakın anı secde hâlidir.” buyuruyor.

Sana yazık oluyor. Nereye tevil ve ruhsat arıyorsun? Ne için kolaylık bekliyorsun? Bu hâlin nice zaman sürer? Tevil yoluna sapan, Hakk'ı inkâr ediyor demektir.

Vah bize! Azimet sahibi olarak Hak ve hakikatin peşinde koşsaydık bu hâle düşmezdik. İyi işler peşinden gitseydik Allah yardımcımız olurdu. Bizi kurtarırdı. Nasıl oldu da böyle azimeti bıraktık? Gayret ve fedakârlık gitti. Fedakârlık kayboldu. Herkes işin kolayını arıyor. Ortalık riyakârla doldu. Görsünler ve desinler için iş yapılıyor.

Nifak işleri bol, kimsenin işi içine uygun olmuyor, özü ve sözü bir olan kalmadı. Ne olacak hâlimiz? Mallar haksız yere alınıyor.

Namaz kılan çok, hakikisi yok! Hacı desinler diye Kâbe'ye gidiyor. Hareketleri niyetine göre olduğu için fayda bulamıyor. Bir iki iyi iş tutsa da kullar için yapıyor, Hakk'ı gözetmiyor. Şu devrin insanları için en ince iş, halkın peşinde koşmak oldu. Hâlık, gözlerinde yok. O'nun sevgisi ruhlarından silindi.

...


C* ***************


Abdulkadir Geylani
 
Üst Alt