Konuyu bilim dünyasının verileriyle açıklamaya çalışalım, sonrada islamın kürtaja bakışını açıklayalım.
Bebeğin gelişimi
Tıbbî olarak insan hayatı döllenmeyle başlar. İnsan hayatının başlangıcı olan döllenmiş yumurta, o insanın göz rengi, ayakkabı büyüklüğü, karakteri gibi birçok özelliği ile ilgili bilgileri içerir ve bu hücreye bundan sonra besin ve oksijen dışında hiçbir şey ilâve olmaz.
Hücrelerinin sürekli bölünmesiyle büyüyen bebek, bir haftalıkken annesinin rahmi içinde kendisine besleneceği uygun bir yer bulup yerleşir ve dış dünyaya uyum sağlayabilecek hâle gelmek için doğuma kadar birçok aşama geçirir.
22. günde kalp atmaya başlar.
24.-25. günde (boyu 2.5-4.5 mm) göz ve kulakla ilgili ilk oluşumlar, kol ve bacak tomurcukları oluşmaya başlar.
30. günde (4 hafta) gözdeki lens gelişmiştir.
36.-42. günde (boyu 9-11 mm) el ve ayak parmaklarını ayıran dokular ve dış kulak taslağı oluşur.
43.-49. günde (6-7 hafta) (boyu 13-18 mm) meme uçları, göz kapakları, üst dudak oluşmuştur. Anne hissetmese de bebek hareket etmeye başlamıştır. Anneler bebeğin hareket ettiğini, yani canlı olduğunu 4-4,5 aylıkken anlayabilirler. Çünkü bebeğin tekmeleri ancak bu aylarda annenin hissedeceği kadar güçlü olmaya başlamıştır.
Yine bu dönemde EEG ile beyin dalgaları tesbit edilebilir. Bilindiği gibi artık bir insanın öldüğüne kalbinin ve solunumunun durmasıyla değil beyin dalgalarının alınamamasıyla karar veriliyor. Peki neden bir insanın yaşıyor olduğuna karar verirken aynı kriter esas alınmıyor.
50.-60. günde (8 hafta) sinir sistemi oluşmuş olduğundan, bebek ağrıyı ve acıyı hisseder. Kol ve bacakları uzamış, yüzü artık belirginleşmiştir. Kalp elektrosu kaydedilebilir.
10. haftada bebek babasının küçük parmağının tırnağı üzerinde ayakta durabilecek kadar küçücük, ama parmak izlerine varana kadar tüm vücudu tamamen gelişmiş durumdadır.
11. haftada ultrasonla bebeği parmağını emerken izlemek mümkündür. Bu dönemde bebek içinde bulunduğu amnios sıvısı tatlandırıldığında daha çok sıvı içerken, sıvının tadı ekşi yapıldığında içmekten vazgeçer. Yani tat alma duyusu gelişmiştir.
12. haftada dış genital organlar tamamen belirginleşmiştir. Cinsiyeti belirlenebilir.
14. haftada bebek artık sesleri işitmeye başlamıştır; uyurken annesinin bulunduğu ortamda gürültü olursa uyanır.
20 haftalıkken bebek herhangi bir nedenle erken doğarsa günümüz şartları içerisinde tıbbî yardımların desteğiyle yaşayabileceği fiziksel ve fonksiyonel olgunluğa (yaşayabilirlik sınırı) erişmiştir. Teknolojik gelişmelere paralel olarak bu sınır 15 yıl önce 25 hafta iken bugün 20 haftadır.
O bir canlı mı? Evet kesinlikle canlı ve büyüyor.
O bir insan mı? Evet, hücrelerinde 46 insan kromozomu taşıyor.
Anne Karnında Çocuğun engelli-sağlıklı belirlemesi neye göre yapılır?
Anne karnındaki çocuğun durumu "tarama testi" denilen bir yöntemle belirlenir. Bu testin doğruluk oranı %60'dır.Yani hata payı %40'dır.
İstatistiklere göre tarama testinde risk oranı yüksek olan bebeklerin sadece % 4-5'i özürlü olarak doğuyor.
Tarama testi 11-14.haftalar arasında yapılır.
Kürtaj nasıl yapılıyor?
Bugün Türkiye’de ve diğer ülkelerde en sık kullanılan yöntem rahme yerleştirilen bir katater vasıtasıyla vakum oluşturarak bebeği yapıştığı yerden çekip almaktır. Öyle ki, oluşturulan güç, evde kullandığımız elektrik süpürgesinin çekme gücünden yaklaşık 30 kat daha fazla.
Eskiye göre daha az sıklıkla kullanılan diğer bir metot; önce rahim ağzının genişletilip daha sonra madenî bir küretle rahmin içinin kazınmasıdır.
Kürtajı yapan penseye benzer dişli bir alet kullanır; rahim içine soktuğu bu aletle bebeğin vücudunun herhangi bir kısmını yakalar; çekerek, bükerek bu canlı bebeği parçalara ayırır. En zor olan, başı koparmaktır. Parçalar dışarı çıkarıldıktan sonra hepsi yerli yerine konarak rahim içinde parça kalıp kalmadığından emin olunur. Çünkü içerde kalmış olan parça kanama ve enfeksiyon gibi problemlere neden olabilir.
Bebek 4 aylık olunca, artık kesesinin içinde yeterince amnios sıvısı biriktiğinden tuzla zehirleme yöntemi kullanılabilir. Anne karnından bir iğneyle bebeğin su kesesine girilir, yoğunlaştırılmış zehirli tuz çözeltisi enjekte edilir. Bu şekilde bebekler 1 saatten önce ölmüyorlar, hatta bazen doğduklarında hâlâ yaşıyor oluyorlar.
Büyük gebeliklerde tuzla zehirleme yerine bu amaçla artık prostaglandinler kullanılıyor. Türkiye’de de kullanılan prostaglandinler, aslında insan vücudunda doğal olarak yapılan ve birçok fonksiyonunun yanı sıra normal doğumun olmasına da katkıda bulunan kimyasal maddelerdir. Rahmi şiddetle kasarak doğumu başlattıklarından özellikle 3 aydan büyük gebeliklerde düşük yapıcı olarak kullanılıyorlar. Bu yolla düşürülen bebek bazen canlı olabiliyor, o zaman kendi hâline bırakılıp ölmesi bekleniyor.
Diğer bir yöntem de sezeryandır. Eğer bir sezeryan doğum amacıyla yapılıyorsa bebeğin göbek kordonu bağlanır, hemen bebek hemşiresine veya çocuk hekimine verilir; hayatta kalması için ne mümkünse yapılır. Amaç kürtaj ise, kesilen göbek kordonu bağlanmaz, bebek bir kovada kanayarak ölüme terk edilir.
*Anne karnındaki bir bebeğin yapılan testler sonucu engelli olacağı kesin değildir.Çünkü engelli olacağı söylenen,kürtaj önerilen ailelerin çocuklarını aldırmadığı ve sağlıklı çocuklarının olduğu az rastlanır bir olay değildir.
(iki arkadaşımın çocuğuna da aynı şey söylendi ve ikisi de kürtajı reddetti,sonuç ikisinin de evladı sağlıklı )
*Doktorun dediğini yaptınız diyelim yani 11.haftada tarama testi oldunuz ve doktor çocuğunuz engelli olacak dedi,illa kürtaj ile alınması gerekir.Peki kimi yok ediyorsunuz.22.gününde canlanmış,sindirim sistemi oluşmuş,gözleri,kulakları,yüzü şekillenmiş,ultrasonda parmağını emdiğini görebileceğiniz bir insanı öldüreceksiniz.Bu bebeğin engelli doğacak olması sizin onu öldürdüğünüz gerçeğini,sizin katil olduğunuz gerçeğini değiştirir mi?
*Şirine diyor ki: sağlıklı bir bebekse kürtaja hayır,sağlıksız bir bebekse kürtaja evet.İyi de engelli doğacak insanların yaşama hakkı yok mu?
Ya da benim gibi bir engelliyi öldürmekle sağlıklı bir insanı öldürmek arasındaki fark nedir?
*Matematik bir bilim dalıdır ve 2x2=4 sonucu kesindir,kimse kalkıp “bana göre 2x2=5 diyemez,derse saçma,bilim dışı bir söylemden öteye gidemez.
İslam fıkhı bir bilim alanıdır ve günahlar, büyük günahlar bellidir.Birinin çıkıp “bana göre engelli çocuğu bile bile doğurmak daha büyük günahtır” demesi.Tıbkı 2x2=5 mantığı kadar saçma ve bilim dışıdır.
*Şirini arkadaşımız diyor ki:Öldürmek ayrı kürtaj ayrı kavramlar.
Sormak isterim ,hep Tıp diyorsunuz,yukarda tıbbın çocuk gelişimini verdim.Kaç günlükken kalbi atmaya başlar,kaç günlükken ne hale gelir.Kalbi atan,Allah’ın ruh verdiği bir bebeği kürtaj ile yok etmek ile sizi öldürmek arasındaki farkı izah eder misiniz?
*Allah Kur’an-ı Keriminde diyor ki: Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde fesat çıkarmamış birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir."(Mâide Sûresi, 5:32)
Sanırım 11 haftalık bir bebek bir cana kıymamıştır ve yeryüzünde fesatta çıkarmamıştır, kısacası anne karnındaki bir bebeği öldürmeniz bütün insanlığı öldürmüş kadar büyük bir günahtır. Nitekim İslam dininde en büyük günahların başında insan öldürmek gelir.
*Yukarda kürtajın nasıl yapıldığının yöntemlerini sıraladım.Bazı kürtaj yöntemlerinde bebeğin anne karnından çıktıktan sonrada yaşıyor olduğunu belirtiyor.Kelimeye dikkat “yaşıyor”.
Engelli olsun,sağlıklı olsun kürtaj İslam dinine göre haramdır.40 yaşındaki bir insanı öldürmek ile anne karnındaki bir bebeği kürtaj ile almak arasında hiçbir fark yoktur.