Iyileşen var mı diye soranlar için............
Merhaba.Bende nöropati hastasıyım.Öncelikle bu hastalıktan muzdarip olan ve tüm şifa bekleyen diğer hastalara da Allah şifa versin.
Ben hastalık hikayemi anlatmak istiyorum. 2001 yılında 28 yaşımda bir gün sağ elimin avuç içini kapsayan bir uyuşma hissiyle başladı hastalığım. Ben acaba felç mi olacağım, diye korkarak acil servise gittim. Doktor bana güldü, "felç böyle yavaş yavaş gelmez" diyerek, bana vitamin verdi ve beni eve yolladı. Beni oyalıyor diyerek kızdım ve vitaminleri almadım bile. Geçer diyerek bekledim, 6-7 gün sonra aynı uyuşma sağ ayak tabanım da da oldu, bir hafta sonra sol ayak tabanım ve bir hafta kadar sonra da sol avuç içimde uyuşmuştu. Doktorlara gittim, tahliller vs. anlamadılar. Özel bir hastaneye gittim, 'kalpal tünel sendromu, el ve ayak bileklerinizden ameliyat edeceğiz.' dediler. Ben pek güvenemedim teşhise, ameliyat olmadım. Sonra başka bir yer psikiyatrise yönlendirdi, o da bana en yüksek dozda antidepresanlar içirttirdi, hiç bir işe yaramadı. Ben hastalığımın ne olduğunu ararken 4 ay geçmişti ve ben yatağa düştüm, merdiven çıkamıyor, desteksiz yürüyemiyordum, saçıma toka takamıyordum, kaşık tutup çorba içemiyordum, ancak çorbayı kaseye koyarlarsa iki elimle sıkıştırıp içebiliyordum. lavaboya giderken düştüm bileğim çıktı, şişti. Ayaklarım bir yanıyor, bir üşüyordu. Bir kovaya sıcak su, bir kovaya soğuk su koyup bir ona bir ona girdiriyordum, masaj yaptırıyordum, sabahlara kadar uyuyamıyordum. Vantilatörün önüne ayağımı uzatıp biraz kestirebiliyordum. Ensemden gözlerime saplanan şiddetli baş ağrıları, ilaçla falan geçmeyen ağrılar. Böyle ızdıraplar içinde 'ne olacağım, doktorlar teşhiş bile koyamadı' diye düşünüyordum.
İnsan çaresiz kalınca uzatılan her şifa ipine sarılmak istiyor, bildiklerini bilmez oluyor, ne ev düşünüyor, ne iş düşünüyor, bir bilinmezlik içinde, bir karanlıkta yürüyorsun. Annemlerde kalıyordum, çocuklarıma onlar bakıyordu, arkadaşım çağırdı. ' burada bir hoca var, ben çok faydalandım, seni ona götüreceğim' dedi. Annem kızdı, ' insanları sömürüyorlar, insanların çaresizliklerini kullanarak' diye göndermek istemedi. Ben de hiç güvenmem bu tür insanlara ama çaresiz kalınca, ızdırabından tutunacak dal arıyor insan. Ben gideceğim dedim, gittim; iki kişi omuzlarıma girerek götürdüler, ben ızdırap içindeydim. Bana baktı. ' şunları yap, bu hastalığı atlatacaksın inş. dedi'. Bende, baksanıza ben bu haldeyim, bu kadar tahribat nasıl düzelecek de, ben hastalığı atlatacağım dedim. 'Geçecek, geçecek inş., hatta eskisinden bile sağlam olacaksın, doktora gideceksin, doktorların yaptıkları tedavinin seni etkilemesi için, üzerindeki bu etkinin temizlenmesi lazım, yoksa nereye gidersen git, ne tedavi yatırırsan yaptır sana etkisi olmaz, dedi. Arkadaşımında yardımıyla dediklerini yaptım.
Bu arada annem yeni bir doktor öğrenmişti, hemen ona gittim, doktor hastalığımın teşhisini koydu, AKSİYONEL POLİNÖROPATİ. beni hastaneye yatırdı, 4 gün kortizon uyguladı ve lavaboya kendim gidebilmeye başlamıştım daha hastaneden çıkmadan. B12 ve folikasit takviyesi yapmak üzere hastaneden çıktım. Sonra yavaş yavaşta olsa yürüyebiliyor, kaşık falan tutabiliyordum, iki üç ay geçti biraz daha hareket kabiliyetlerim artmıştı.uzun yürüyüşler yapmaya çalışıyordum. Uyuşmalarım geçmemişte olsa, ızdıraplarım geçmişti çok şükür ama kaslarımda erime var gibi geliyordu bana.
Bursa Tıp Fakültesine yattım, Nöroloji Prof. Ömer bey 15 gün boyunca hiç tedavi yapmadan tüm tahlilleri yaptırdı ve bana İvic vermeye karar verdi. 5 günlük bir tedavi olacaktı ama ilk gün bende dayanılmaz sancılar yaptı ayaklarımda. Ben bu tedaviyi olmak istemediğimi, sancıdan yürüyemediğimi, eski halimi de kaybettiğimi söyledim. O da, "Bu hastalıkların sebebini bilemedikleri için çaresinin de olmadığını, sadece bu tür hastalıklara kortizon ve İvic uygulaması yaptıklarını, bazı bünyelerin cevap verdiğini, seruma ağrı kesici katarak da olsa devam etmemiz gerektiğini; hastalığın kaslarımda erime başlatığını ve bu durumun ayaklarımdan belime kadar çıktığını, bu erimenin akciğer kaslarımı etkilemeye başladığında nefes almamı engelleyeceğini, en fazla 3 ayda bu duruma geleceğimi, bu tedaviyi yaptırmazsam en fazla 3 aylık ömrümün olabileceğini; ayrıca bu tedavinin çok pahalı bir tedavi olduğunu, devlet bize bu imkanı vermişken bu tedaviyi mutlaka denemem gerektiğini" söyledi. Bende tmm, dedim. Diğer günlerdeki uygulamalarda ağrı olmadı, ağrı kesici katmaya gerek kalmamıştı. 5 günün sonunda bende bariz düzelme gözlemlendi. İçmem gereken ek ilaçlar ve aylık kontrollerle beni taburu etti. Hızla düzelmeye başlamıştım. Uyuşmalarım omuzlarımdan ellerime, belimden de ayaklarıma inmişti. Ama uyuşmalarımın el ve ayaklarımdan tamamen geçmesi 4 yılı buldu. Şimdi çok şükür hiçbir ilaç kullanmıyorum, dedikleri gibi eskisinden bile sağlıklı oldum çok şükür. Ama her an kendimi dinliyorum, yine başlayacak diye en ufak birşey de tedirgin oluyorum.
Yukarıdaki yazıların birisinde, iyileşen yok mu diyen bir arkadaşımız vardı; bu kadar şeyi, iyileşen olduğunu ve ne kadar kötü durumdan düzelebildiğini anlatmak için yazdım. Tüm şifa bekleyenlere şifa diliyorum inş. Her hastalığın bir çaresi var ama ona ne zaman ulaşırız, bunu biz bilmiyoruz işte. Sadece dermanımızı arayacağız, süresi dolduğunda bize verilecek. O kadar ızdırap çekerken, hep sustum ve düşündüm, 'günahlarım dökülüyor, bu da benim için bir kardır, inşallah şifam çabuk zaman da bana ulaştırılır', diye dua ettim. Tüm derman bekleyenlere de şifa kapısı kısa sürede açılır inş.