Sevgili Baben Ağabey;
Sevgili Baben Ağabey' Alıntı:
Kızmaya başlıyacam ama :evil:
diye nazikane bir uyarıda bulunmuşsunuz; ama gördüğüm kadarıyla uyarmak için biraz geç kalmışsınız. Zira göndermeleriniz ve yorumlara verdiğiniz cevaplardaki bazı ifadeler, zaten kızmış olduğunuzu gösteriyor (art niyetlilikle ve saygısızlıkla, adapsızlıkla hitam etmeniz gibi).
Yaşınızdan dolayı affınıza sığınarak, konuyla ilgili düşüncelerime yönelik yorumlarınıza cevap vermek istiyorum:
1)
Sevgili Baben Ağabey' Alıntı:
Bulent_7340' Alıntı:
[size=6]İYİ AMA; ENGELLİSİNİZ BE GÜZEL KARDEŞLERİM!!![/size]
Benim arabam hiç olmadı; birkaç sene de olmayacak gibi görünüyor. Arabası olan arkadaşların engelli plakasından neden rahatsız olduğuna bir türlü anlam veremiyorum. Arabamın olmamasının konumuzla alakası olmadığından hareketle, aşağıdaki düşüncelerimi sizlere aktarıyorum.
…
Uzun lafın kısası;
Ayrıcalık talep ettiğimiz, hayatımıza engeller kattığını iddia ettiğimiz engelimizin, plaka ile, kimlik ile, rapor ile veya her ne ile olursa olsun belgelendirilmesinin nasıl bir sakıncası olabilir?
…
Sevgili Bulent_7340, bu konu, bu ve başka forumlarda, çok önceleri konuşuldu ve cevaplandı. Eğer zahmet edip okumuş olsaydın bu soruyu sormayacaktın, bu kadar yazı yazma külfetine de girmeyecektin, eminim.
Çünkü "anlayamama" gibi bir problemin olacağını sanmıyorum!
Sevgili BABEN Ağabey! Konuyla alakalı bütün cevapları okudum (Herhangi bir arayış içerisinde olmadığım halde). Sizin için ne ifade eder bilmiyorum; ama benim de acizane bu konuda kendime has doğrularım, kendime has inanışlarım var. :lol: :lol: Şahsen ben, engelliliğimin belgelenmesi, afişe edilmesi gibi konulardan hiçbir rahatsızlık duymuyorum. Aksine, engelimle daha bir bütünleşiyor; daha bir barışık olarak yaşıyorum. Ne ben ne de hayatımdaki insanlar, sağ kolumun altında taşıdığım koltuk değneğimden (her ne kadar benim engelli olduğumun tapusu olsa da) rahatsızlık duymuyoruz (6 yaşındaki kızım hariç; zira O’nun, büyüyüp çalışmaya başlayınca, ilk maaşıyla bana bacak satın almak gibi bir ideali var …)
Bu soruyu yöneltmekteki amacım; bundan rahatsızlık duyan arkadaşlara katılmadığımı ifade etmekti.
2)
Sevgili Baben Ağabey' Alıntı:
Bulent_7340' Alıntı:
…
Ayrıca bu başlık altında bir konu dikkatimi çekti. Katılımcı arkadaşların hemen hepsi ENGELLİ OLMAYAN kişilere SAĞLAM etiketini kullanıyorlar. Ya benim Türkçe'm zayıf ya da ENGELLİ kelimesinin zıt anlamı SAĞLAM değil. Şimdiye kadar SAĞLAM kelimesinin zıttı SAĞLAM OLMAYAN = SAKAT olduğunu biliyordum. Madem ki aramızda birtakım kavram kargaşası var; ya ENGELLİ-ENGELSİZ ya da SAKAT-SAĞLAM eşlemesi kurunuz. ENGELLİ'liğimle, SAKAT'lığımla ya da ORTOPEDİK ÖZÜRLÜ'lüğümle ilgili bir kaygım yok…
"Lafın gelişi" diye bir deyim vardır, bilir misin? "Dinleyen anlatandan arif gerektir" diye de bir atasözü! Buradaki arkadaşların hiçbirisi de dil konusunda "doktora tezi verme" durumunda değiller! Uyarın yerinde olmuş ama önemsiz ve art niyetli olmuş! (daha sonra anlatacağım niye art niyetli olduğunu)
Söz Türkçeden açılmışken; mutlaka biliyor olman gerekir: Diller de tıpkı canlılar gibi doğar, yaşar ve ölürler. Ortalama yaşları o kadar önemli değildir. Kimi sözcükler yüzyıllar boyunca varlığını sürdürür kimileri de 10 yıl, hatta daha kısa sürede ölürler! O nedenle, fazla takmamanızı önereceğim kavramlara.. Sadece dil bilgisi kurallarına uymaya gayret gösterin, yeter!
Ha bir de, haddim olmayarak, ev ödevi vereyim: "Ayrımcılık" ve "pozitif ayrımcılık" konularını iyi çalışın. Birbirine karıştırmayın.
Sevgili BABEN Ağabey! “Lafın gelişi” deyiminden ve “Dinleyen anlatandan arif gerektir” atasözünden de en az sizin “yeri gelmişken ………… konusuna da değinmek istiyorum”larla veya “Ayrıca bu başlık altında bir konu dikkatimi çekti”lerle başlayan cümlelerin varlığından haberdar olduğunuz kadar haberdarım. Buradaki artniyetimi daha sonra açıklayacağınızı beyan etmişsiniz. Sabırsızlıkla bekliyorum; zira, hatamın gösterilmesini, uyarılmayı ve eleştirilmeyi sever, sayarım; yeter ki ARTNİYETLİ olmasın…
Sevgili BABEN Ağabey! Haddim olmaksızın dilbilgisi konusunda bir uyarıda bulunma gereği duydum; “Söz Türkçeden açılmışken” vurgunuzdaki Türkçeden kelimesinin yazılışı Türkçe’den mi olması gerekiyor, yoksa ben mi yanılıyorum? Bu soruyu, Bilgilerinizden yararlanmak babında sordum dersem “ARTNİYET”le suçlanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağımdan eminim. Sadece “Dilbilgisi” söyleminize istinaden, kendi çapımda espri yapmaya çalıştım. :wink:
Fiziki durumumun isimlendirmesindeki kavram kargaşası düşünceme gelince: Bu konu, benimle birlikte milyonlarca engellinin sorunu durumunda. Bu durumun suçlusunun Türkçe olmadığı kanaatindeyim. Bu konuda yasalarımızdaki, İnsan Hakları Beyannamesi ve AB raporlarındaki tanımları gözden geçirmenizi haddim olmaksızın rica ediyorum. Yeri gelmişken (lütfen ARTNİYET olarak algılamayınız; sadece yeri gelmişken bir konuya değineceğim); ALLAH’a şükür benim bir kimlik bunalımım yok. Çünkü ben bir ORTOPEDİK ÖZÜRLÜYÜM = ORTOPEDİK ENGELLİYİM… Yani ben, SAKATIM…
Vermiş olduğunuz “Ayrımcılık ve Pozitif Ayrımcılık” başlıklı ev ödevime çalışmadım; çalışmaya da gerek duymadım. :twisted: Biraz demode bir söylem olacak ama; cinsiyet, ırk, dil, din ya da adı her ne olursa olsun her türlü ayrımcılığa karşıyım. Buna ENGELLİ=ENGELSİZ konusu da dahil. Kaldı ki bu ülkede engellilerin öncelikli sorunu, ayrımcılık (pozitif/negatif) değil; bu ülkede engellilerin sorunu, kendilerini ifade edememiş olmaları ve bunun yanı sıra da topluma kendilerini gerektiği şekilde tanıtamamış olmalarıdır. Dilencilik yapmak için sağlam bacağını pantolunun içine sokma gereği duyan zavallı bir vatandaşın; böyle bir şeye gerek duymasının sebebi ne olabilir aceba? Bu zavallı, neden değişik bir kimliğe/görüntüye gerek duymamış da ENGELLİ görüntüsüne bürünme gereği hissetmiş? Bu soruların iç dünyamızda cevaplandırılması gereken ve her engelliyi ilgilendiren sorulardır. İşte bu noktada, ismimizi kullanmak suretiyle faaliyetlerini şekillendiren kitle örgütlerine çok iş düşüyor. Kurban Bayramlarında deri toplamak yerine; engellilerin topluma tanıtılmasına yönelik çalışmalar yapılmasının daha akilane olacağı kanısındayım. Engellilere yönelik her türlü organizasyonların toplumdaki anlamı; “Hayır Toplama Kampanyası” olarak algılanıyor. Bu tür bir FİŞLENMENİN suçlusu, benim koltuk değneklerim mi, ÖZÜRLÜ PLAKASI takan araç sahipleri mi; yoksa beni temsil ettiğini iddia eden oluşumların kendilerini lanse ediş şekilleri mi?
Benim bu konudaki düşüncem; AYRIMCILIKLA MÜCADELE, toplumla, devletle ya da yasal zeminle değil; AYRIMCILIKLA MÜCADELE, başta kendi zihinlerimiz olmak üzere bu ayrımcılığa sebep olan odaklarla yani ENGELLİLERİ TEMSİL ETTİĞİNİ İDDİA EDEN oluşumlarla olması gerektiği kanaatindeyim.
Bu konuda canlı bir örnek sunmak istiyorum:
Yaşadığım yerdeki belediye, özürlülerin toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanma hususunda “Herhangi bir sosyal güvencesi olmayan” şeklinde yeni bir ibare eklemiş. Gayet yerinde bir uygulama olarak görüyorum. Bazı arkadaşlar bu durumdan rahatsızlık duyuyor. Gerekçeleri aynen şöyle: “Özürlüler arasında ayrımcılık yapılıyor; sosyal güvencemin olması suç mu?” Bu eleştirinin sahibi olan zat, kendisinin ve ailesinin geçimini temin edebilecek kadar aylık geliri olan (Allah daha çok versin), herhangi bir maddi sıkıntısı olmayan bir insan!.. “Benim suçum engelli olmamak mı” diye sormazlar mı adama? Öyle ya; onca sosyal güvencesi olmayan insanlarımız da toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanma istese haksız mı? Onların tek suçu “Engelli olmamak” mı? Şu an çalıştığım işyerinde sosyal güvencem yok. Eğer ahlakım, terbiyem, elvermiş olsa; belediyeden ücretsiz yararlanma belgesi alırım. Ama vicdanıma karşı sorumluyum; ama tüm engelli camiasına karşı sorumluyum. Zira benim bu tür bir ayrımcılık davasına yönelmiş olmam, tüm engellilere mal olacağının bilincindeyim.
3)
Sevgili Baben Ağabey' Alıntı:
Bulent_7340' Alıntı:
… Kaygısı olan arkadaşlara tavsiyem; bu basit döngüden bir an evvel kurtulunuz. Zira bu döngü, zihinlerinize girmeye çalışan VİRÜSLÜ kelimelere zemin hazırlıyor (FARKLILAŞMIŞ, HRANT, vs.)
…
Sırf bu cümleyi yazabilmek için yukarıdaki paragrafı yazdığını düşünmeye başladım. :twisted: Epeyce zorlama olmuş ama pek de şık olmamış! Zaman zaman ben de yaparım konu saptırmalarını.
Başlıkla hiç alakası olmayan yerlere gittiği olur konunun.. Ama böylesine sırıttığı olmaz! Muhalefetin de bir adabı vardır.."Taş yerinde ağırdır." diye de bir söz vardır..
Tespitiniz çok doğru ve yerinde olmuş BABEN Ağabey. Ne var ki “Muhalefet” olarak ayrı bir kutup üyeliğine itilmiş olmaktan rahatsız olduğumu da belirtmek isterim. Amacım muhalefet olmak değil; başlığa konu olan ÖZÜRLÜ PLAKASI uygulaması hakkındaki düşüncelerimi beyan etmekti. paylaştığımı Başlık altındaki yorumlara bakacak olursanız, başlığa konu olan ÖZÜRLÜ PLAKASI ile ilgili yorumların büyük bir çoğunluğu ÖZÜRLÜ PLAKASI uygulamasından rahatsızlık duymadığını görürsünüz. Genel çoğunlukla aynı düşüncelere sahip olduğum kanaatindeyim. :roll: :roll:
Yeri gelmişken; VİRÜSLÜ KELİMELER konusundaki düşüncelerinize katılmıyor olmam; düşüncelerinizi saygıyla karşılamama engel teşkil etmiyor. Çünkü muhalefeti de eleştiriyi de saygıyla karşılayacak ADABA sahip olduğum kanaatindeyim. ADAB-I MUHALEFET, tahammülle; tahammül ise karşı görüşe saygıyla başlar diye düşünüyorum. Düşüncelerime katılmayan insanlara karşı bir saygısızlık etmediğim kanaatindeyim; yanılıyor muyum BABEN Ağabey?
abalı' Alıntı:
BEN BİR TEKLİF GETİRİYORUM HANİ ÖZÜRLÜ PLAKASI OLMASIN OLMASINDAN RAHATSIZ OLAN ARKADAŞLARA SESLENİYORUM .O ZAMAN. H SINIFI EHLİYETİMİZİDE KALDIRALIM O NU KULLANIRKEN RAHATSIZ OLMUYORMUSUNUZ PEKİİ. PLAKADAN RAHATSIZ OLUYORSUNUZ. ...
Bu konu da daha önce birkaç kez cevaplandı. Ama kısaca cevaplayım tekrar: H sınıfı ehliyetini trafikte giderken ya da park yerinde "bayrak gibi" sallıyor musun? Gerektiği yerde çıkartıyorsun, gösteriyorsun değil mi? Ama plakadaki engelli işareti 1 km olmasa bile 500 m.'den seçiliyor değil mi? Engelli plakası yüzünden tacize uğrayan, küfür yiyen arkadaşlar yukarıda anlatmışlar durumlarını. Yani, sırf kompleksim yok diye ilan etmek için, hedef tahtası olmayı pek akılcı bulmuyorum doğrusu. :roll: Ama taşıdığın H sınıfı ehliyet yüzünden herhangi bir tacize uğrayacağını düşünmem!
Sevgili BABEN Ağabey! Bu yorumunuz, Trafikte sırf bayan oldukları için tacize uğrayan bayan arkadaşların dertlerini paylaştığı konuyu getirdi aklıma. ABALI Ağabey ÖZÜRLÜ PLAKASI ile ilgili bir teklifte bulunmuş. Yeri gelmişken; ben de bayan arkadaşlara bir teklifte bulunacağım: “Peruk takın sevgili arkadaşlar”. Böylelikle tacizden kurtulursunuz. Öyle ya ÖZÜRLÜ PLAKASI bulunmayan arkadaşlar ÖZÜRLÜLÜKLERİNE KAMUFLE etmek suretiyle tacizlerden kurtulduklarına göre; siz de tacize konu CİNSİYETİNİZİ bu şekilde kamufle edebilirsiniz.
Ne alaka diyen olduğunu sanmıyorum; ama her ihtimale karşı (ARTNİYETLİ olmadığımı kanıtlamak zorunda hissettiğim için); Özürlü=Engelli=Sakat olduğunu kamufle etmek suretiyle tacizlerden kurtulan insanlarımızın varlığı, cinsiyetinizi kamufle etmek suretiyle, sizlerin de tacizlerden kurtulacağınızın bir kanıtıdır.
msg' Alıntı:
Bence kişinin tercihine bırakılmalı, yoksa zorunlu olmalı.
İşte bu kadar…