Engelli Memurların Emekliliği ile İlgili Ziya PERVER'in bir soruya verdiği cevaptır
Soru: Daha önce köşenizde yer verdiğiniz üzere, Milletvekili Lokman Ayva'nın girişimleri sonucu, doğuştan veya sonradan engelli olup, buna istinaden raporu işe girdikten sonra alan memurların da erken emekli olmalarına imkan sağlandı.
Ben de Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 4. maddesinden yararlanarak emekli olup olamayacağım hususunda başvuruda bulunmuştum. Emekli Sandığı, Sağlık Kurulu'nca incelenen raporumun yüzde 40'ın altında olduğunun tespit edilmesi sebebiyle erken emekli olamayacağımı bildirdi. 2000 yılında alınmış raporumda doğuştan ve sürekli yüzde 45 özürlülük oranımın olduğu ve raporu 'vergi indirimi' ve '15 yılda emeklilik' için talep ettiğim hususları yer almaktadır. Bu raporum Maliye Bakanlığı Merkez Sağlık Kurulu'nca onaylanmış ve buna istinaden vergi indiriminden de halen yararlanmaktayım. Şimdi ise Emekli Sandığı bu eski raporumu, 16.7.2006 tarihinde yürürlüğe giren, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik esaslarına göre değerlendirildiğini sanıyorum. Ayrıca bu yönetmelikte yeniden düzenlemelere gidileceği hususunda çalışma yapıldığını da öğrendim. Ben şimdi ne yapmalıyım? İsmi mahfuz
Zaman Gazetesi yazarı Ziya Perver'in cevabı:
Lokman Ayva sayesinde sizler ve Bağ-Kur'lular da artık erken emekli olabiliyor, daha doğrusu hem emeklilik yaşı size uygulanmıyor hem de daha az süre çalışarak erken emekli olabiliyorsunuz. Fakat gelin bunu bir de bürokrasiye anlatın, işte orada zorlanıyorsunuz, Milletin Meclisi karar veriyor ama milletin hizmetkarı olması gereken memurlar yasaları uygulamıyor.
Yani, bu şekilde emekli olmak için başvuranların sayısı arttıkça yetkililer de kendilerine göre tedbir alıyor. Her değişiklik ile rapor oranlarını düşürüyorlar, mesela eskiden tek gözün oranı yüzde 40 iken artık yüzde 20, eskiden bir bacak zayıflığı yüzde 40 iken şimdi yüzde 15-20 arasında değişiyor. Yine sizin yazınızda belirttiğiniz üzere yakında yeniden bir düzenleme yapılacak ve oranlar daha da aşağıya çekilecek bilgisi de doğrudur.
Fakat, 16.7.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan "Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin" geçici 1. maddesinde, " ...ç) 6/2/1998 tarihli ve 98/10746 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri doğrultusunda verilmiş olan özürlü sağlık kurulu raporlarındaki çalışma gücü kaybı oranları geçerli olup bu oranlara dayanılarak sağlanmış sosyal destek ve yardım hizmetlerinin sürdürülebilmesi için yeniden özürlü sağlık kurulu raporu düzenlenmez." dendiği gibi, benzer bir şekilde, 11 Ekim 2008 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği'nin geçici 1. maddesinde de, "(1) Bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışma gücü kaybı, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü, harp malullüğü sonucu meslekte kazanma gücü kaybı ile erken yaşlanma durumlarının tespiti talebinde bulunan sigortalılar ve hak sahipleri için, yürürlükten kaldırılan ilgili sosyal güvenlik mevzuatının kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır..." hükümleri yer almaktadır.
Diğer bir husus;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 4. maddesi olan '5434 sayılı kanuna ilişkin geçiş hükümleri' başlığı altında, "...Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı kanun hükümlerine tabi olarak çalışmaya başlamış olup, çalışmaya başlamadan önce ilgili mevzuatına göre alınmış ve en az yüzde 40 oranında özürlü olduklarını gösterir sağlık kurulu raporu bulunanlar ile en az yüzde 40 oranında doğuştan özürlü olduklarını belgeleyenlerden aylık talep tarihinde bu kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olanlara; en az 5.400 gün uzun vadeli sigorta kolları primi bildirilmiş ya da emekli keseneği ödenmiş olması kaydıyla, istekleri halinde bu madde hükümleri esas alınarak yaşlılık aylığı bağlanır.
Yargıya gidin, SGK'yı dava edin
Ancak çalışmaya başladıktan sonra, kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulu'nca çalışma gücündeki kayıp oranının;
a) Yüzde 50 ilâ 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 5.760,
b) Yüzde 40 ilâ 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 6.480 gün uzun vadeli sigorta kolları primi bildirilmiş olması kaydıyla, haklarında bu hükümler uygulanır.
Bu maddeyi de; çalışmaya başlamadan önce ilgili mevzuatına göre alınmış ve en az yüzde 40 oranında özürlü olduklarını gösterir sağlık kurulu raporu bulunanlar ile en az yüzde 40 oranında doğuştan özürlü olduklarını belgelendirenlerin dışındakilerin, yani çalışmaya başladıktan sonra özürlü raporları alanların raporlarının, Kurum Sağlık Kurulu'nca incelemeye tabi tutulacağı şeklinde yorumlamak mümkündür. Zira 'ancak' diye başlayarak devam eden cümlede, sadece çalışmaya başladıktan sonra özürlü raporu alanların raporlarının sağlık kurulunca incelemeye tabi tutulacağı belirtilmektedir.
Bu sebeplerle eski adı Emekli Sandığı yeni adı SGK'ya gönderdiğiniz, Muğla Devlet Hastanesi'nce 29.8.2000'de verilen raporunuzda; 'doğuştan ve sürekli yüzde 45' özürlülük oranınız olduğu ve raporu 'vergi indirimi' ve '15 yılda emeklilik' için talep ettiğinizden emekli edilmeniz gerekirdi. Sizin de belirttiğiniz üzere Maliye Bakanlığı Merkez Sağlık Kurulu'nca onaylanmış ve buna istinaden vergi indiriminden de yararlanmakta olduğunuzdan, sakatlığınızı belgeleyen geçmiş tarihli sağlık kurulu raporunuzun, 2006'da yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik'te yer alan oranlara göre yeniden değerlendirilmesi doğru değildir. Bu konu yargı kararlarında da özellikle altı çizilerek belli edilmiştir. Siz de konuyu yargıya taşıyınız ve SGK'yı dava ediniz. Sonuçtan bizleri de haberdar ediniz.
Örnek Karar
YARGITAY 10. Dairesinin (2004/12699 Esas, 2005/2212 Karar ve 17.03.2005 Tarihli Kararı) bu bürokratlara tokat gibi cevaptır.
"ÖZET"
SAKATLIĞI NEDENİ İLE YAŞLILIK AYLIĞI ALAN KİŞİLERİN KURUM TARAFINDAN YAPTIRILAN KONTROL MUAYENELERİNDE KONTROL TARİHİ DEĞİL BU AYLIĞIN BAĞLANMA TARİHİNDEKİ HÜKÜMLER ESAS ALINMALIDIR.
...
Şanlıurfa Devlet Hastanesince tanzim edilen heyet raporunda yer alan bulguların Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü nezdindeki Merkez Sağlık Kurulu'nca "18.03.1981 tarih ve 8/2620 sayılı sakatlık indiriminden yararlanacak hizmet erbabının sakat derecesinin tespit şekli ile uygulaması" hakkındaki yönetmelik hükümleri uyarınca değerlendirmesi sonucu davalının çalışma gücünün %63'ünü kaybetmiş olduğunun saptanmasıyla vergi indiriminden yararlanması nedeniyle kurum sigortalısı olan davalıya 15.06.1994 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa'nın 60/G-b madde ve fıkrası uyarınca yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Ancak daha sonra Kurumun, davalıyı kontrol muayenesine sevk etmesi neticesinde SSK Ankara Eğitim Hastanesince düzenlenen 10.12.1998 günlü sağlık kurulu raporunda davalı sigortalının %25 olarak belirlenen çalışma gücü kaybı; Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Merkez Sağlık Kurulu'nca 18.03.1998 gün ve 23290 sayılı Resmi Gaze-te'de yayımlanan 98/23290 sayılı yönetmelik hükümlerine göre değerlendirilerek çalışma güç kaybının %40'ın altına düşmesi nedeniyle vergi indiriminden yararlanamayacak hale düşen davalıya bağlanan aylığın Kurum tarafından kesildiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Kanun'un 60/C-b maddesinde 4958 sayılı Kanun'un 25. maddesiyle yapılan değişiklik kapsamında; sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı alanların Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabileceklerine ilişkin olarak verilen yetki gözetildiğinde; Kurumun sigortalıyı kontrol muayenesine tabi tutması yerinde ise de; Mahkemenin eksik incelemeyle hüküm kurulmuş olduğu görülmektedir.
Zira; sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanan sigortalının çalışma gücü kayıp oranı (sonradan yürürlüğe konulan 18.03.1998 tarih ve 98/23290 sayılı yönetmelik hükümlerine göre değil) yaşlılık aylığı bağlama tarihi itibariyle yürürlükte olan 18.03.1981 tarih ve 8/2620 sayılı yönetmelik hükümleri esas alınarak belirlenmesi gerektiği gibi, yine bu çevre de, başlangıçtaki sakatlık indirimi oranının sonradan azalmış olup olmadığı hususunun açıklanan esaslar dahilinde incelenmesi gerekirken bu lâzimeye riayet edilmeden sonuca gidilmiş olması isabetsizdir.
Açıklanan maddî ve hukukî olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.