Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Benim Adım "AŞK"... ( İslami)

- Demedim mi !!! -​

Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?​

......Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?​

Demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?​

Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben'im demedim mi?​

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
senin kolun kanadın ben'im demedim mi?​

Demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben'im,
sıcaklığın ben'im demedim mi?​

Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?​

Söyle, bunları sana hep demedim mi?​


Mevlana Celaleddin Rumi​

 
ekileynefsimekil.png
 
biraknzdrabnyaarken.png
sunu2.png










♥♥♥ ♥♥♥ ♥ ♥♥♥ ♥♥♥



yleucuzdeilglkoklamak.png

biryaprakgulm.jpg

 
Aşk Üzerine,
- Mevlana'dan Altın Öğütler -


 
Mutlu bir çocuk gibi gülümsemededir vuslât bana
Kavuşmak hoşssa da, hoşluğu yaratan özlemindir bana
Bilirim ki hicrânın da vuslâtın da birdir ama
Özleminin ateşi kavuşmaktan daha hoştur bana...
- bârânî -​
 
nnegeemediimtekeykaderd.png

‎''Gönlünde olanı benden gizleme ki ;benim gönlümdeki de ortaya çıksın ..!''​

- Hz.Mevlana -​
 
Aşk ve Muhabbet


Rabbim, Rabbim, bu işin bildim neymiş türkçesi, Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi.
“Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, Affet Senden habersiz aldığım her nefesten.” Necip Fazıl Kısakürek
Aşık olan kişiler deli olagan olur,
Aşk nedir bilmeyenler âna gülegan olur,
Sakın gülme sen âne , deli değildir sane,
Kişi neye gülerse başa gelegân olur,
Aşık Yunus sen dahi, incitme aşıkları,
Aşıkların duası kabul olagan olur….
Cenab-ı Hakk’ın muhabbet(aşk) zinciri kimin ayağına takılmışsa onun için korku yoktur, gam çekmekte yoktur. Bu zincir, dünya zincirini kıranlara takılır. Evet zinciri aşk, takınmayan kimse henüz manevi hayata kavuşmamış demektir.
İlletli olarak Seni istemiyorum. Yani hem Senin muhabbetin, hemde gayrinin muhabbeti yok.
Zahir, aşıkın halinden haberdar değildir. Onun için hoşda konuşsa, nahoşda konuşsa mazur görülür. ALLAH C.C. aşkının yolunun azığı belalardır unutma.
Ey Yüce ALLAH’ım C.C. hiç kul dergahına gelirde kovulur mu? Hem Padişahın kapısına eli dolu mu gidilir? O ne büyük cür’ettir. Kerem kapısı ile yarışa kalkılır mı?
Kasa, masa, rütbe, şöhret geçicidir. Aşk-u muhabbetin belasını tadanda, bu kayıtların kederi bulunmaz
Kâinatı bir halden diğer hale çevirenin, Yâkinen (şüphesiz) ALLAH C.C. olduğunu görürsen. Kâinat birbirine karışsa, kalbin semavatı ve arz’ı nurlandıran ALLAH C.C. iledir.
RASULULLAH’a SAV olan aşkımız, Sana olan itaatın kilididir. Bu vücud kafesinde ki gönül kuşu hep O’nun aşkıyla tutuşur.
Biz de iman budur, başkasının imanına uymaz. Bundan dolayı ALLAH’tan C.C. gayrıya ihtiyacımız yoktur. Gönlümüz ALLAH’ı C.C. Rezzak tanıyıp, halimizle kimsenin kapısını çalmayız.
Nur’u Muhammediye SAV kavuşan göz eşyayı istediği gibi kullanır. Onun kalbi Arş-ı Rahman’dır. Siyah kalp bile onunla karşılaşsa, derhal nur gibi parlar. Kâinat baştan başa zulüm ile kararsa, onun kalbinde toz bulunmaz, O Hakk’a vasıl olduktan sonra saltanatını kurmuştur.
Dünya malıyla zengin oldum zanneden gaafil; mağrur olur, Ahireti unutursa, Hakk’ın dostunu incitir, oda onun helâkı için yegâne sebeptir. Malına mağrur Karun, Musa’nın AS kalbini kırdı da, hala yerin dibinde, hala aşağı gidiyor.
Gördüğüm nurdan haber veremeyeceğim çünkü kendimde değilim. Aşık olduğumdan kalbimdeki nuru hiçbir rüzgar söndüremez zira iman, aşk fenerinde durduğu müddetçe hiçbir rüzgar onu söndüremez.
Hadisat senin kalbini kırmışsa üzülme, HÜDA onu mahsus kırdırtmıştır. Kendi bulunsun için ! “Ben kırık kalplerdeyim” Buyurmadı mı? Sakın bu yolda ümitsizliğe düşme, zira Hakk kapısının seher vakti gözyaşına açılacağına ilan vardır. Sonra ALLAH C.C. kapısından kovarsa, kuluna naz ediyor demektir. Ümitsiğe düşme, yine dön dolaş gir, o kapıda bekçi yasakçı yoktur. Yine içeriye gir. Aşk gölünde büyü de Maşukun nazını anla.
Dost ile konuşmak için siyah çadırın çekildiği vakti fırsat bil, yani gecenin ganimet olduğunu anla ! Çünkü ağyar uyurken, yâr ile konuşmanın tadı başka olur.
ALLAH C.C. kulu gibi değildir. Pişmanlığı ibadet kayd eder. Yalnız senin tam boynunun büküldüğünü görsün.
Kendinle meşgul ol bizim kusurlarımızla uğraşma, çünkü bizim hissemize aşk ayırdılar.
Ayağıma bağlanan aşk zincirini yokladım, meğer Senin kapına bağlıymış. Bana yine merhamet etmişsin, ayağımı o kapının zincirine bağlamışsın. Ya Rabb, merhamet et çözme.
Gaflet şarabı içen kuru vaiz’in sözüne aldanma ! O seni aşk şarabından mahrum eder.
Ya Rabb, beni aşk makamından konuşdurtta, sözüm ölü olmasın. Aşka uğramayan söz ölü vücuda benzer.
Kendinle yalnız kalmanın çaresine bak, sözü yanlış anlama, çokluktan ayrılda tenhada yaşa demek istemiyorum, çokluk içinde CANAN’ınla başbaşa kal. CANAN’ını istiyorsan da, canından geç.
Aşk yolu ehli heva’ya kapalıdır. Bu yol ancak ciğeri yanık sadıklara açıktır. O caddeden giden susamaz, aşık susarsa, arif konuşursa helâk olur.
Kalb günahlardan temizlenmedikçe, Beyt-i İlahi olamaz, bunu da aşk şarabından başka bir şey temizleyemez.
Mevlanın C.C. dayağından lezzet almayan, muhabbet davasında sadık olmadığını bilsin. Rabia-ı Adeviyye
Bu dünya meyhanesinde iki türlü şarab vardır. Bir gaflet şarabı, bir muhabbet şarabı.Vücudunu aşk şarabıyla yıka, bu hırkayı onun ile yıkamadıkça zahiri ibadetinde riya’dan kurtulamayacağını anla.
Aşk meyhanesinin eşiğinden ! Yalvar peymaneni doldursunlar. İç de aklın nur’a inkilab etsin, eşyanın içyüzünü gör. El temas etmeyen o kadehe, gönülden gönüle geçerken hizmette kusur etme.
Her ilim okuyanın manadan haberi olduğunu sanma, kokusuna bak misk-i Muhammedi SAV geliyorsa kokla
Ey nur arayan, gönlümün kırıklarına şaşma ! Aşk’ın harab yerleri aradığını, mamureleri viran edindiğini bil !
Maşuk (MEVLA C.C.) sert söylesede, aşık söylemez, hakikatte Maşukun kahrı da lütuftur.
Aşk yolunda gözünü sakın Maşuktan ayırma, bir parça kaydımı kovulmana sebep olur. “Bizimle oturma, bir gönülde iki sevgi olmaz, kalb-i selim isteriz” nida edilir.
Kalb yaşla sulandığı zaman duayı ganimet bil, bu yaşa kıyamayanlara aşk yoluna sefer haram kılınmıştır. Yalnız ağlamakla kalma gözyaşını, aşk şarabı yapabilecek bir aşık bul ! Aşk derdine sabır ilaç, feryâd yasaktır. İçi yananın, dışını ateş yakmazmış !
Hakiki derviş, çorba için tekke beklemez. Onun için ekmeğe kul olanlara aşk şarabı verilmez. Cennete, can feda edilmedikçe girilmez. Sakın zannetme ki bu fedâda ziyan vardır, bilakis faniyi verip baki ile kalmaktır.
Aşık yamalı vücud hırkasını, bir kırık kalbe satar. Aşk caddesinde ulu orta pek kendi kendine gidilmez, imdadcı lazımdır.
İnsanın vücuduna çöreklenmiş olan “nefs” putunu ne kazma kırabilir, nede balta parçalayabilir. İşte onu ancak aşk ateşi eritebilir.
Aşıkda kalb zenginliği vardır, padişahda o bulunmaz. Onun için kırk derviş bir kilimde huzur ile oturur, yatar, kalkarlar da iki sultan bir dünyaya sığamaz.
Olmasa kibr ile riya, Sensin ol Beyt-i Kibriya. Gönül tahtına sultan ol da cihan padişahları sana boyun kessin
 
86972845.png

Ey Gönül!
Hakk (cc) Aşkı derya, denizdir..
Kendi meşrebince her insan O'ndan mutlak su alır. Lakin kimin ne kadar su alabileceği kabının büyüklüğüne bağlıdır.
Kimi bir damla, kimi bir matara, kimi bir kırba, kimi ise bir kova su alır..
Gönül Aşk ile genişl...edikçe kabın hacmi damla iken ummana kadar varır.. Bakarsın kimi bir yudum içince kanar,
mest olur da kimi de içtikçe daha da yanar, habire gönlü su su diye arar...​

Ey Gönül!
Hakikî Âşka düşen de Mecâzi Âşka düşen de aslında aynı Nûr’a, Sevgili’ye (cc) âşıktır..
Farzı misâl, Bâki Mahbub (cc) sevdalısı direkt güneşe âşıkken fâni mahbub sevdalısı güneşin dünyadaki mahluklara düşen pırıltılarına, yansımalarına âşıktır.
Lakin biri menbaın farkına varmış, diğeri ise fark edememiş perdedekine takılmıştır.
Sonuçta hakîkat itibariyle ikisi de güneşin nuruna aşık değil midir?..
Seyyâh olup da kendimi dolandım, Evrende zerre sanırdım kendimi; Ummân sırrını kendimde bulandım,
Deryada damla sanırdım kendimi..
Aynaydım, nefis kirinde saklanan, Muhammed (sav) cilâsı ile paklanan,
Sırım açığa çıkınca aklanan Allah’tan (cc) ırak sanırdım kendimi..
Ben perdeyim, benden de ötedeyim, Cismen baktığın kemik ve etteyim, Kaldır beni aradan aksedeyim,
Mânâsız sûret sanırdım kendimi..
Aşk imiş sana, senden yollar açan, Varlık zannın hiçliğe ekip saçan, Farazî senmiş, asıl senden kaçan,
Ben, benden ayrı sanırdım kendimi.. Bir ışığın, bin görünen rengiyim, Musa’nın (as) ve Firavun’un cengiyim,
Ya elmasın ya kömürün dengiyim, Ben nefsime kul sanırdım kendimi..
Aşka düşen gelsin halimden anlar, Biz hep biriz, ayrı değiliz canlar, Aşksızlıktandır oluk oluk kanlar,
İblis’ten emin sanırdım kendimi.. Zâhid güzeldir, âşıksa bambaşka, Namaz, oruç, hac sûret olmuş Aşka,
Sanma, sûret başka mânâsı başka, İbadet eder sanırdım kendimi..
Kâinat kitap Hakk (cc) esmâsı yazan, İnsan fihristesi hem de ne nâzan,
Adem sat nefsini Hakk’a (cc) da kazan,
Eğlene geldim sanırdım kendimi…

- Adem KAÇAR -

b33302okyanus.jpg
 
23235u.jpg

Tam otuz yil...​

Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum,​

Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.​

Diyorlar Bana, kalsın şiirde sözde yerde,​

Sen araştır, göklere çıkan merdiven nerde.​

Anladım işi; San’at ALLAH’ı aramakmış,​

Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.​

Zehirle pişmiş aşı yemeye kimler gelir?​

Dilsizce, yalnız ALLAH (C.C.) demeye kimler gelir?​

Seni aramam için beni uzağa attın,​

Alemi benim, beni Kendin için yarattın.​

Tel tel iplik iplikte dikseler ağzımı,​

Tek ses duysalar; ALLAH (C.C.) yoklayanlar nabzımı.​

Tutuşturanlar, lûgat kitabını elime,​

Bilsin; ALLAH’tan (C.C.) başka bilmiyorum kelime.​

Rabbim, Rabbim, bu işin bildim neymiş türkçesi,​

Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi.
Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten,​

Affet Senden habersiz aldığım her nefesten.​

O ALLAH’ın (C.C.) emriyle kâinat Efendisi (SAV),​

Varlığın tacı, varlık nurunun ta kendisi.​

Müjdecim, kurtarıcım, Efendim, Peygamberim,​

Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim.​

Gözüm, aklım, fikrim var deme, hepsini öldür,​

Sana çöl gibi gelen, O göl diyorsa göldür.​

Eklense de başıma dünyada kaç baş varsa,​

Başım onlarım hepsi içinsecdeye varsa.​

O yüz, her hattı tevhid kaleminden bir satır,​

O yüz ki göz değince ALLAH’ı (C.C.) hatırlatır.​

Sual: Ey veli, insan nasıl olmalı söyle,​

Cevap: son anda nasıl olacaksa, hep öyle.​

Biri aşk, biri nefret, bizim kanadımız çift,​

Ateş saçmalı ki Nûr, erisin kapkara zift.​

Büyük Randevu, bilsem nerede saat kaçta,​

Tabutumun tahtası bilsem hangi ağaçta.​

Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir,​

Artık boş odalarda ölümü bekliyorum.​

Bu dünyada renk, nakış, lezzet, ne varsa küsüm,​

Gözümde son marifet, Azrail’e (A.S.) tebessüm.​

Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var,​

Oh ne güzel bayramda tahta ata binmek var.​

O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner,​

Azrail’e (A.S.) “hoş geldin” diyebilmekte hüner.​

Öleceğiz, müjdeler olsun, müjdeler olsun,​

Ölümüde öldüren Rabb’e secdeler olsun.​

Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,​

Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber (SAV) ?​

necipfazilc.jpg
 
Allah Aşkıyla Yanmak Zor Geldi Bize
Senin gibi anlamak, senin gibi ağlamak, senin gibi olmak zor geldi bize...
Neler yapmadık ki,
neleri atmadık ki hayatımızdan,
düşünmeden, anlamadan geçen nice zamanlarımız oldu...
Neler demedik düşünmeden...
Hep biz olmalıydık, dedik
Her şeyi ben bilir ben yaparım, dedik
Herkes bana bakmalı, benimle ilgilenmeli, benim olduğum yerde başkası olmamalı, dedik...


En yakışıklı erkek, en güzel kız ben olmalıydım nidaları hiç düşmedi dilimizden, bu uğurda neler yapmadık, kimleri harcamadık ki...
Hep büyük olmak istedik,
her zaman her yerde tek olmayı, ulaşılmaz olmayı istedik...
Para dedik, parayı aradık ve onu bulduğumuz yerde herşeyi kaybettik...
Neler yaptırmadı ki bize, kimleri sevdirmedi, kimlerden nefret ettirmedi,
nice dostları kaybettik onu kazanmak için
ve
nice düşmanlar kazandık onu kaybetmemmek için...


Para dedik parayla yandık...
Şöhret dedik şöhretle yandık...
Hep ben dedik benlikle yandık...
Ama ALLAH deyip ALLAH AŞKIYLA yanmak zor geldi bize!!!...


İnsanları küçük görmek en büyük zevkimiz oldu.
Makamımız, mevkimiz enaniyetimizi körükledikçe bizden daha büyük kimse yok dedik.
Her halimiz, her sözümüz benlik emarelerinden kurtulamıyordu...


İsmimiz altın harflerle yazılmalıydı kitaplara...
Resmimiz yapılmalı ve her yere asılmalıydı...
Dillerden düşmemeli, akıllardan hiç çıkmamalıydık...


Ve istediklerimiz oldu...
İsmimiz altın harflere olmasa da altın yaldızlı harflerle yazıldı kitaplara...
Resmimiz yapıldı ve resmimizin altına "işte o" yazıldı...
Heykellerimiz dikildi köşe başlarına ve herkes hayran gözlerle izledi...
Dillerden hiç düşmüyor, akıllardan hiç çıkmıyorduk.
İşte artık her şeye sahiptik...
Bütün bunları kazanırken birtek ve en önemli şeyi kaybettiğimizi hiç düşünemedik...
dünya öylesine sarmıştı ki bizi,
gözlerimiz öylesine perdelenmişti ki
kazandıklarımız öylesine tatlıydı ki...
en önemli kazancımızı
dünya ve ahiret saadetimizin anahtarını
gönlümüzün huzurunu
gözümüzün nurunu kaybettiğimizi göremedik, anlayamadık, hissedemedik.


Evet bunları kazanırken imanımız elden kaçıyordu.
Artık ALLAH'ı unutuyor, O'nun emirlerine karşı lakaydlaşıyorduk.
Bize sunulan nimetlere nankörlük
ve
emanetlere ihanet artık hayatımızın bir parçası haline gelmişti...
Bilemedik, anlayamadık...
Dönmek, doğruya yönelmek, hatalarımıza kalem çekmek zor geldi bize...


Ama ne pahasına olursa olsun;
dünyanın her türlü nimetinden mahrum kalmak,
insanların alaylarına maruz kalmak,
itilmek,
kakılmak,
küçük düşürülmek
evet ne pahasına olursa olsun
artık vazgeçiyorum dünyanın bütün nimetlerinden.


Artık RABBİME yönelmenin, O'nu bulmanın, O'nu anlamanın
O'nun aşkıyla yanmanın, O'nun varlığında yok olmanın zamanı gelmişti...


Bütün insanlara,
bütün sahte dostlarıma,
bütün düşmanlarıma,
bütün fantazilere,
bütün günahlara,
bütün dünyaya sesleniyorum...
Ben Rabbimi buldum sizi kaybetsem ne olur...
Ben Rabbimi sevdim sizi sevmesem ne olur...
Ben Rabbime kul oldum size köle olmasam ne olur...
Ben gerçeği buldum siz anlamasanız, dinlemeseniz ne olur...
Artık bırakma vaktidir sizi,
artık yönelme vaktidir Rabbime,
artık secdeye varıp ağlama vaktidir bugün,
artık Azraille olan buluşmaya en güzel bir şekilde hazırlanma vaktidir bugün,
artık dünyadan göçüş müjdesi gelene kadar
ALLAH'a kul olma
ALLAH AŞKIYLA yanma
ALLAH'ın varlığında yok olma vaktidir bugün.......!

Alıntı Selim Gündüzalp
Allah aşkıyla yanan, yanmaz
Allah aşkıyla yanan, yanmaz
Selim Gündüzalp

Birdir Allah, yektir Allah, tektir Allah... Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
“Her şeyde bir birlik var. Birlik ise Bir’i gösterir.” (Bediüzzaman)
Birdir Allah, yektir Allah, tektir Allah... Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
***
“Bu mülk, bu kâinat kimin?”
“Allah’ın (c.c.)”
“Bu dünya kimin?”
“Allah’ın (c.c.)”
“Biz kimin misafiriyiz?”
“Allah’ın (c.c.)”
Birdir Allah, yektir Allah, tektir Allah… Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
Allah diyen aldanmaz.
Allah diyen mahrum olmaz.
Allah diyen yolda kalmaz.
Allah diyen diller kurumaz.
Birdir Allah, yektir Allah, tektir Allah… Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
***
Her işinde bin bir hikmet var. Allah dağına göre kar, bağına göre kış verir. Allah her şeyi görür, Allah her şeyi bilir, Allah her sesi işitir.
Nasıl mı? İşte size bir öykü:
Meraklı bir çocuk, yaşlı bir Allah dostunun yanına gelerek:
“Mabette dua eden insanları dinledim. Doğrusu Allah’ın işi çok zor olmalı” dedi.
Allah dostu tatlı bir tebessümle çocuğa baktı ve neden böyle düşündüğünü sordu.
Çocuk:
“Oduncu havanın soğuk olması için dua ediyordu” dedi.
Allah dostu:
“Evet, bu gayet normal” dedi. “Bizim sobalarımız için odun satarak hayatını kazanır. Hava ne kadar soğuk olursa, o kadar çok odun satar.”
Çocuk:
“Fakat meyveci ılık hava için dua ediyordu” dedi.
Allah dostu:
“Meyveci kışın satmak için sonbahar meyvelerini saklar. Eğer hava çok soğuk olursa, meyveleri donar” diye karşılık verdi.
Çocuk:
“Çiftçi yağmur için, tuğla yapıcısı ise kuru hava için dua ediyordu. Bu adamların hepsi Allah’ı seven insanlar. Allah hepsinin isteklerini nasıl yerine getirebiliyor?”
Allah dostu:
“Şimdi hava nasıl?” diye sordu.
“Kuru ve ılık” dedi çocuk.
“Geçen hafta nasıldı?”
“Pazartesi ve Salı yağmur yağdı, Perşembe hava soğuktu.”
Bunun üzerine Allah dostu yine tatlı bir tebessümle çocuğa bakarak şunları söyledi:
“Şimdi anladın mı yavrum Allah’ın hepimizi birden nasıl memnun ettiğini…”
***
Bu öyküyü her hatırlayışımda Allah’a karşı muhabbetim artar, sevgim coşar.
Hem neden coşmasın, neden artmasın ki? Sevmek için verdiği kalp de Allah’ın değil mi?..
Birdir Allah, yektir Allah, tektir Allah... Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
Gönlün ağzı, dili yoktur ama gönül Rabbini tanır. Gönül Rabbini bilir. Gönül Rabbini sever. Ne kaybettinse orda ara. Kalbinde, gönlünde ara. Arayan bulur. Arayan gönül, Rabbini bulur. Allah’ı gönülden seven güzel olur. Gönül o zaman gönül olur.
Ne güzel demiş şair:
“Sevgiliden sevgiliye hediye
Ayva gider, elma gider, nar gider
Sevenin yüreği bir renkli mevsim;
Yağmur gider, rüzgâr gider, kar gider…
……
Hey arkadaş bu sevdanın ardına,
Şahlar bile tahtı tacı kor gider…”
— Abdurrahim Karakoç
***
Gönülden sevdi mi insan, ‘Allah’ dedi mi bir kez lisan, gerisini geç, sorma…
Gönül bir kez sevdi mi, bir kez ‘Allah’ dedi mi, ötesini geç, arama. Uzaklara gidip bakma, arama. Gir gönlüne bak, neler var?... Ne arıyorsan orda var.
Baharında, yazında, semânın yıldızında, iplik iplik dokunmuş her nakışında Senin ismin, Senin tecellin var.
Birdir Allah, yektir Allah, tektir Allah... Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
Yaprağa yeşili katan, dalda, odunda meyveyi yaratan, gülde kokuyu unutmayan Sensin.
Yatışımda kalkışımda, damarımda kanımda, kalbimin her atışında yalnız Sen varsın. Kalbimin her atışında yalnız Sen varsın, Senin ismin var.
‘Hû hû hûûûûûû’ deyip, döner zerreler… ‘Allah Allah’ deyip, devreder küreler. Yorulma, gitme çok uzaklara. Gönülde ara, kalpte ara, içinde ara. Ne arıyorsan orda var; orda ara.
Gönüller tahtına yakışan güzel, gönül tahtına oturan Sultan sadece Sensin, sadece Sen. Birsin, yeksin, teksin. Gönül de Senin, sevgi de Senin, seven bu insancık da Senin.
Birsin Allah, yeksin Allah, teksin Allah... Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
Firakının gönülde açtığı yara kapanmaz. Bu gönül Senden ırak kalamaz, Senden ayrı yaşayamaz. Ne güzel yaratmış Allah, ne güzel bu gönül evini… Bu gönül, Allah’ım, Sensiz olamaz.
Gönül deyip geçeriz; gönül dalgalı deniz… Gönlü boşlamaya gelmez. Diken de biter, gül de biter. Gönle değer verdin mi, gör gönülde neler biter…
“Toprakta biten güller solar giderler. Gönülde biten güller ebedîdirler.” (Mevlânâ)
Gönülde neler biter, neler neler… Allah’ın sevgisi gönüllerde tüter.
Birdir Allah, yektir Allah, tektir Allah... Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
‘Allah’ der her daim diller; gönlün pasını gözyaşı siler…
Gönül, âyine-i Samed’dir. Gönülde ikilik olmaz. Hem Allah hem de gayrısı olmaz.
İki sevgi bir gönüle sığmaz. Gönül Allahsız olmaz. Gönülden ‘Allah Allah’ demeyince, gönül, gönül olmaz. Allah için seven, gönülden sever. Gönülden seven, boşa sevmiş olmaz. Bunun dışında kalan aşk da yalan, söz de yalan, sevgi de yalan.
Allah aşkıyla yanan yanmaz.
Bir gönüle Allah kâfidir, Allah yeter. Gönlün Allah’a aşkıdır gerçek olan. Beri gelsin gönülden Allah’ı anan, Allah’ın aşkıyla yanan, ‘Allah’ diye yanan. Gerisi yalan, gerisi yalan... Allah’tan uzak ne varsa, hepsi yalan. Aşk da yalan, söz de yalan… Ey gönül! Ölmedinse uyan!... Yanacaksan O’nun aşkıyla yan. Allah aşkıyla yanan yanmaz. Bil de ayıl, bil de uyan!
Ey bu sırra ermeyen nefsim, sen derdine yan. ‘Allah’ de yan, Allah de uyan, ‘Allah’ de dayan…
Ağlar gönül, inler gönül ve arar. Gönlün yazı var, kışı var. Bir kararda kalmaz gönül. ‘Allah’ denince ayar olur, tamam olur gönül.
Birdir Allah, yektir Allah, tektir Allah... Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
Onun içindir ki, gönül yıkan, onmaz. Gönül yıkmak değil, gönül yapmaktır hüner. Hünerlerin hüneri, Allah’ı gönülden sevmektir. Birdir Allah, yektir Allah, tektir Allah... Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
***
İşte böyle bir gönül, böylesine bir diri gönül hoşluğu dilerim hepinize. Selâmetle kalın. Allah’a emanet olun. Allah aşkıyla yanın. Allah aşkıyla yanan yanmaz.
Birdir Allah, yektir Allah, tektir Allah... Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
Tektir Allah, yektir Allah, birdir Allah... Lâ ilâhe illallah… Lâ ilâhe illallah…
***
Ey gönül! Dostun Allah ise ne gam, ne keder… Sen Allah aşkıyla yanmadığın günlere yan…
Allah aşkıyla yanan, yanmaz. Yanmaz Allah aşkıyla yanan, yanmaz.
Molla Câmi Baharistan'da şöyle der:
“Ey gönül! Eğer bir gün başına bir dert gelirse, dert ortağı bir dostun olduktan sonra hiç tasa etme. Dost, insana sıkıntılı gün için lâzımdır. Yoksa ki iyilik ve ferahlık günü dost çok bulunur.”
Dost istersen Allah yeter. Allah diyen aldanmaz. Allah aşkıyla yanan yanmaz.
“Allah dost, toprak post…”
Haydi, hoşça kalınız. Allah ile olunuz. Yolunuz, "Hamdım, piştim, yandım..." diyenlerin yolu olsun. Başkasıyla, gayrısıyla değil, Allah aşkıyla yanınız.
Yanmaz Allah aşkıyla yanan, yanmaz.
Allah aşkıyla yanan yanmaz…
 
sunu1c.png


Ey Allah’ım​



Odamın duvarları dinler her gün âhımı,
Andıkça paslı kalbim tek tek her günahımı​

Günahın denizinde bir sefineyim her dem,
Nefsimin ellerinde çırpınıyor iradem​

Nefsim ahtapot gibi bin bir kollu canavar,
Bin bir koluyla beni bin bir günaha bağlar​

Çırpınsam da kırılmaz, zincirleri kavidir,
Bedenim çepeçevre nefsin günah evidir​

Ey Allah’ım, ey Rabb’im bana böyle ne olmuş!
Medet Allah’ım medet, yok mudur bir kurtuluş!​

Bir ışık ver ne olur bu sefil divaneye,
Bir aydınlık saçılsın şu karanlık haneye!​

Nefsime bir dur de de Sana döndür yüzümü,
Ben de kul olup Sana, yaz edeyim güzümü​

Beni ona değil de onu bana râm eyle,
Bana ona tekrardan uymayı haram eyle​

Affeyle ne olursun kapına Kıtmîr eyle,
Şu bozulmuş kalbimi yeniden tamir eyle​

Sen dilersen kalbleri kendine çevirirsin,
Lütfeyle ey Allah’ım kalbim emrine girsin​

Koştursun Hak yolunda hizmet eylesin yine,
Ne olur ey Allah’ım çevir beni kendine!​

Döndür beni özüme, şu azgın nefsi durdur,
Geç olmadan Allah’ım geç olmadan ne olur!


Gurbetli, yazını çok beğendim teşekkür ederim...​
 
YALVAR ALLAH'A AŞK İLE..
Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Aklansın.. Ölümün kara düşleri,
Korkuları, umutlara döndürsün.
Rahmetinle, her damlası
Cehennemler söndürsün...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Cennetler berâtı inci damlalar,
Secdelerde seller gibi çağlasın.
Etrafimda haşre kadar melekler,
Sevinçlerle ağlasın...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Eritsin.. Buzlarını gafletin,
Gönül ufukları, nûra bürünsün.
Açılsın da cehlin kara perdesi,
Gerçek görünsün...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Müjdeler dökülsün, Arş-ı Âlâ'dan,
Hidâyet selleri, sineme dolsun.
Her damlası Mahşer Günü
Şâhidim olsun...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Esmâ'ndaki 'Doksandokuz' aşkına,
Semâlardan gufranını indirsin.
Hesap günü, titreşirken Mîzan'da,
Hicâbımı dindirsin...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî;
Firdevs Göklerinden, nûr sağnakları,
Dehşet günü, Sırât üzre saçılsın.
Sekiz yerden, sekiz cennet kapısı
Bir lâhzada açılsın...

Öyle bir gözyaşı ver ki Yâ Rabbî
Arıtsın.. Şu nankör nefsi hevâdan,
Bütün zerrelerim, Kur'ân'la dolsun.
Ve Mahşer günü, şu tövbekâr bedenim,
Şehitlerle haşrolsun...

ÂMİN!
 
[SIZE=3]ALLAH HU ALLAH [/SIZE]


Allah Hu Allah Ya Resulullah
Yaptıklarını Bilmezmi Allah
Allah Hu Allah Ya resulullah
Yaptıklarını Görmezmi Allah

Her işe Başla Besmele ile
Bunuda Söyle Bilmeyenlere
İyilikler Yap Denizlere At
Faili Mutlak Bilmezmi Allah
Böyle Bir Kulu Sevmezmi Allah

Kul Hakkı Yeme Yetimi Koru
Nerde iyi Varsa Ara Bul Onu
Allah Sever işte Böyle Bir Kulu
Görmezmi Allah Bilmezmi Allah
Böyle Bir Kulu Sevmezmi Allah

Lailaha İlle Allah
Açtım ellerimi sana
Döndüm yönümü kıplaya
Kalpden bağlıyım hüdaya
Allah Allah lailahe ille Allah
Huzur bulur senle olan
Yaradan aşkı ile yanan
Mutlu olur Allah diyen
Allah Allah lailahe ille Allah
Ne nimetler vermiş bize
Şükürler Yarabbim herşeye
Allah diyen çıkar düze
Allah Allah lailahe ille Allah
Akıl vermiş fikir vermiş
Oku oku öğren demiş
Hep doğruyu göstermiş
Allah Allah lailahe ille Allah
Her şeyi verir alırsın
Neyin ne olacağın bilirsin
Yücesin büyüksün kadirsin
Allah Allah lailahe ille Allah
Arif Delen aciz kulun
Sana açtım Yarab elim
Özüm kalbim herşeyim
Allah Allah lailhe ille Allah
 
sunu1.png


Bağışla Beni Rabbim​
Bağışla beni Rabbim, tevekkülden başkası gelmiyor elimden.
Başkası da yoktu ki elimde.
Şimdi elimden gelenlerin hepsi Senin 'El'inde.

Göremedim, bağışla beni Rabbim.
Göremedim, nice ananın karnında nice
karanlıklar içinden gün yüzüne çıkardığın bebelerin yüzünü.
Unuttum, yüzümdeki tebessümü nice belirsizliklerden alıp da hayat verdiğini.
Bilemedim, yüreğimizi yokluğun dehlizlerinden aşırıp aşkın vadisine eriştirdiğini.
Göremedim, her sabah yerin sükûnetini odamda bir ekmek gibi
sımsıcak hazır ettiğini.
Her akşam yastıkta unuttuğum bedenimi sabah yeniden
yanıma verdiğini göremedim.
Beni her sabah ihya ettiğini, bedenimi heran
yarattığını, varlığımı her an yokluktan geri getirdiğini göremedim.

Göremedim Rabbim bugünü ödünç verdiğini.

Göremedim, bağışla beni...
Varlığa kör oldum, bağışla beni.​


Fakat, şimdi gördüklerim körlüğümü gösterdi bana.
Geç kaldım görmekte ama

gördüm. Körlüğümü gördüm.
Tebessümü beton yığınları arasında sönen bebeler
gördümse de, biliyorum Senin El'inde şimdi hepsi ve sonsuz tebessümler
verdin her birine.
Sevinci soğuk topraklarda boğulmuş çocuklar gördümse de,
biliyorum Senin Rahmetinin kucağında hepsi ve bitmez sevinçler
bağışladın her birine.
Ümitleri bir amansız sarsıntıyla yıkılan insanlar gördümse de,
biliyorum Senin Şefkatinin ikliminde asude ve mutlu her biri..​


Bağışla beni Rabbim, unuttum, nisyanda kaldım.
Hatırlamadım verdiğini ve var kıldığını.​

Elimden alınca verdiğini ve yokluğa yuvarlayınca varlığımı hatırladım,
ama geç hatırladım.Gördüm ama güç gördüm, acıyla gördüm.​

Varlıkta kör oldum, yoklukta gördüm.
Bollukta unuttum, darlıkta hatırladım.​


Affet beni Rabbim, bari, yoklukta Sana vardım.
Hiç olmazsa, hiçlikte Seni andım.

Şimdi, bir tevekkül var elimde. Başka her şey düştü avuçdan,
varlığım yokluğa döküldü. Hatırladım, elimdekiler de, ellerim de Senin
Elinde. Şimdi, dua sığıyor sadece avuçlarıma. Sadece yakarış yakışıyor
yakama. Gözlerim müjdeni gözlüyor uzaktan.
Gönlüm hiç bitmez tesellini özlüyor.​


Sen ki, unutmaktan alıkoydun, nisyandan kurtardın beni Rabbim.
Şimdi isyandan koru beni.
İsyandan koru beni, isyandan koru beni,
isyandan koru beni...​


Ve affet zira, elimde duadan başkası yok.
Ve anladım ki, Senden başka sığınağım yok.​


 
Bu yol Hakkın yoludur
smilev.gif
aşk ile yanan gelsin.
İlim hikmet doludur
smilev.gif
Allah’ı anan gelsin.

Nar-ı Beyza’dan geçen ateşte donan gelsin.
Ruhta hicreti seçen
smilev.gif
gönüle konan gelsin.

Deryaları terk edip
smilev.gif
çöllerde kanan gelsin.
Canana doğru gidip
smilev.gif
beklenen canan gelsin.

Zevk-ü sefadan geçip
smilev.gif
aşa tuz banan gelsin.
Bütün kalbini açıp
smilev.gif
Allah’a sunan gelsin.

Bir hırka bir de asa
smilev.gif
insanım sanan gelsin.
Nefsine basa basa
smilev.gif
yaşıyla yunan gelsin.

Canı canıyla itip
smilev.gif
canını sunan gelsin.
Canın içinde yitip
smilev.gif
canına canan gelsin.

Bu yol Hakkın yoludur
smilev.gif
Allah’a yanan gelsin.
Muhabbetin koludur
smilev.gif
gönüle konan gelsin.


Alıntı.

Aşk, Allah Teâlâ'ya karşı aşırı sevginin kemâle erişi, âşığın aşkta yok oluşudur.
Aşk, tasavvuf düşüncesinin temel sözcüklerindendir. Tasavvufta aşk, varlığın aslı ve yaratılış sebebi, sevenin sevgilide kendini yok etmesi; âşığın yok, mâşukun var olması, her şeyin ondan ibâret olmasıdır.

Yüce Mevlâdan başka bir temâşâsı bulunan aşk, aşk olamaz. Niceler aşkı bilmiyor, şehveti aşk sanıyorlar.
Aşk eri Haktan ayrı değildir, o daima öndedir, baştadır. Onlar dağlara baksalar, baktıkları dağı altın ederler

yazqz6.jpg






âlemde
İlim bir kıylü kâl imiş ancak.


Değil mi ki, bir aşk yarası taşımayan yürek, ya deliye aittir, ya ölüye.

. Aşk, insan yaratılışındaki güzellik ve varlığın temelidir.
"Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeyi istedim ve âlemi yarattım." kutsî sözünün içinde aşk vardır& İnsan, ahsen'i takvîm, Allah ise, hüsn'i mutlaktır. Aşkın temelinde güzellik vardır. Güzelliğin temeli, Allah'ın tarifsiz güzelliğidir. Allah'a karşı duyulan aşk, maddeden mânaya, halktan Hakk'a, fâniden bâkiye, cisimden rûha yönelir.
Aşk, Allah Teâlâ'ya karşı aşırı sevginin kemâle erişi, âşığın aşkta yok oluşudur.
Aşk, tasavvuf düşüncesinin temel sözcüklerindendir. Tasavvufta aşk, varlığın aslı ve yaratılış sebebi, sevenin sevgilide kendini yok etmesi; âşığın yok, mâşukun var olması, her şeyin ondan ibâret olmasıdır.
"Aşk, her an secde hâlidir, aşk, imanın kemâlidir." (K.Rifâi)
"Aşk hâline, arzularını azaltıp, şükrünü artırarak erişebilirsin."
"Aşk yoluna revan olmak istersen, dikkat et, o yolda ezelî ahde vefâ isterler&"
"Allah'ın huzuruna kabul edilenlerden olmayı istiyorsan, tevâzu içinde yaşamaya çalış."
"Unutma ki Hak, hidâyetini ancak kendisine muhabbet edene verir! .."
"Bil ki, hazineyi açan anahtar, aşktan başka bir şey değildir."
"Aşk semtinden başka yolda oturma; aşksız hayat boştur&"
"İlâhî aşkın lezzetinden mahrum, dünya hayatına mağrur, hayvânî maîşete meftûn, rûhânî lezzetten yoksun olanlardan uzak ol."
"Eğer bu dünyada belâlara uğramışsan, Hakkın seni sevdiğini bil. Bu ezel kısmetidir anla." (Yeşil)
"Mevlânın dayağından lezzet almayan, muhabbet davasında sâdık olmadığını bilsin." (RabiatülAdeviyye)
"Bin düşmanın yıktığını, bir aşk yeniden yapabilir."
"Hayır, hayatın değil, hakikatin, muhabbetin, aşkın adamını yetiştirmeliyiz."
"Hayatın hesapları, aşkımızın düşmanıdır. (Topçu)
"Aşk yolu, ehli hevâya kapalıdır. Bu yol ancak ciğeri yanık sâdıklara açıktır."
Evet, gözyaşı olan yere rahmet yağar. Allah Teâlânın korkusundan akan bir damla, cehennemleri söndürür.
İlâhî aşka nisbeti olan kimsenin yanında güneş, bir lamba dahi olamaz.
Aşkın tatlı ateşiyle yanan kalpten çıkan âh, âşıkı, hakikî mâşûku olan Allaha bir anda vâsıl edecektir.
Rahmet deryasının feryâd ve figân ile cûşa geldiğini unutma!
Değil mi ki, bir aşk yarası taşımayan yürek, ya deliye aittir, ya ölüye.
Aşk olmadıktan, kalp yanmadıktan sonra muhteşem kubbelerin altında haykırarak Allah demekten ne çıkar? ..
Evet, boynuna aşkın zinciri takılmayan kimse, henüz mânevî hayata kavuşmamış demektir. Hakikî hayata kavuşmayan, hayatı cidal diye tarif eder.
Aşk ve muhabbet sarayına girmek istersen, bırak bütün sûrî amellerini yağma etsinler& Gözyaşı ile abdest alabiliyorsan, ne mutlu. O namazda mirac muhakkaktır. Yalnız bu iş, ilâhî aşk ile olur. İlâhî aşk da, aklı maaş ile alınır. Yani o fedâ edilmeden, bu şarâb içilmez. (Yeşil)
Ey aşk, ey gönlümüzün derûnî mânası! Ey ektiğimiz tohum! Ey biçtiğimiz mahsul! Şu hâle bir bak; tıyneti toprak olan insanlar artık eskidiler& Bizim çamurumuzdan şimdi bambaşka ve bize yabancı bir insan meydana geldi& (Mevlânâ)
Muhammed İkbal şöyle feryâd ederdi:
Yazıklar olsun! Artık aşkın vecdi ve heyecanı kalmadı& Artık Müslümanların damarlarındaki kan dahi kurudu. Namazlara bakın; saflar eğri, secdeler ruhsuz, kalplerde huzur yok! İçten gelen o ilâhî cezbe kaybolmuş! ..
Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryân düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyân düştü (N.Genç)
Akşemseddin Hazretlerini dinleyelim:
Ben aşkı böyle bilmezdim. Bu aşk bir acâyip sevdâ imiş.
Onun bir zerresi ay ve güneş, bir damlası derya imiş.
Bu aşkı ben bilmez idim, bu bir acep sevdâ imiş
Bir zerresi âyu güneş, bir damlası deryâ imiş
Aşka esirdir ehli hâl, bu aşka sığmaz kıylü kal
Aşkın acep hâlleri var, kul eyledi sultanları. (Akşemseddin)
Misali, Fâtih Sultandan:
Bir şâha kul oldum ki, kulu sultanı cihandır
Bir şâha kul oldum ki, cihan ona gedâdır. (Avnî)
İnsan her şeyiyle yağma edilecek bir metâ gibidir: Azrâil canını alınca varisler malını, makamına göz dikenler makamını, kabirdeki haşereler cesedini, alacaklı olanlar da hasenâtınısevaplarını yağma ederler.
Yüce Mevlâdan başka bir temâşâsı bulunan aşk, aşk olamaz. Niceler aşkı bilmiyor, şehveti aşk sanıyorlar.
Aşk eri Haktan ayrı değildir, o daima öndedir, baştadır. Onlar dağlara baksalar, baktıkları dağı altın ederler. (Akşemseddin)​
 
KALK ve DİRİL ey Kalbim





soğuk başlayan günün soğuk dakikalarındayım...



ısınma cabası sarmış etrafımı,ancak buz kesmekteyim..




ellerim titrek tıpkı titreyen yüregim gibi...



yanılgıların,hataların paydasını almak güç gelir bedenime..



oysa neye umutla başladıysam umutsuzlukla dibe vurdum..



kendimi unuttugum günler,geceler oldu...



hayatın pencesinde yapayalnız kaldıgım,bir yorgana sarılıp ağladıgım geceler...



çogu gece bitmedi,bitemedi...



haykırışlar sonuçsuz kaldı..



ellerimi semaya actıgım anda buldum dünyamı..



yaşama gayemi herşeyimi....



biz ALLAH dan geldik ve ALLAH e gidecegiz...



umut demiştim ya işte umut ALLAH ı bulabilmekti...



şimdi gayemde,aşkımda,hevesimde onda...



bir gülün yapragında,papatyanın beyazında,gecede gündüzde martıların sesinde cocugun masumiyetinde buldum ben yaradanımı...



hevesime heves katan beni bilinmezlikten bir cırpıda söküp alan ALLAHımı buldum...



ben heyecanların en heyecanlısını mutlulukların en mutlusunu...
umutlusunu buldum..



en zor zamanımda ALLAH de kalbim dedim..



en cıkmazdayken ya ALLAH dedim...
ya ALLAH ya BİSMİLLAH....



oturup pencerenin kenarına sıcak bir kahveyi yudumlarken..
içinden gecir ALLAH ı içtigin nimete,yedigin gördügün duydugun herşey için bir kez;
ilk defa söyler gibi titreye titreye ŞÜKÜR et...



kapatma gözlerini...
görmemezlikten gelme türlü türlü tecellileri...



bak akan ırmaga yağan yağmura...kim bunları meydana getiren...??



düşün ve hatırla yaradanını...



ellerinden tutan...
kalbinin atmasına organlarının mumtazam bir şekilde calişmasını sağlayan kim?



her yüze farklı ifade;
her ifadeye farklı ton;her tona farklı görsellik güzellik katan kim?



düşün bunları kalbim...
hadi diril...



diril ki hakkını ver....
bir papatya oluver...
yada bir gül...



yada masum bir yürege gülüver....



gül gibi berrak kok gül gibi güzel ol...
gül gibi mumtazam..gül gibi gizemli...



tıpkı güle dön gül ac yüreginde güller ac sevdiklerini..ALLAHı bulan bir gül ol...



bazen yagan yagmur gibi duru olan anlat;kalbim kalk ve ALLAHını anlat...
onu bulmaya calışana...
onu arayana ALLAHını anlat...
yaşadıgın güzelligi paylaş ve dekii...
ALLAH kuluna kafidir...



hani coğumuz hatta hepimiz yaşarız ya hayatımızın dönüm noktası dedigimiz günleri...



işte insanın dönüm noktası secdeye başını koydugu andır...



kalbinde ALLAHı zikir edip bedeni ile ALLAH ı anmasıdır...



dönümdür cünkü namaz şükürdür...
şükrün ALLAH a ifadesi;
borcun vakti geldiginde ödenmesidir...
namaz kalbe dokunan notadır..



ALLAH aşkıyla yanan kulun kalbine dokunan zikir notası...



dua için semaya kalkan eller şükrün masumiyetidir...



ne kadar kirli olursan ol ALLAH de kalbim dedin mi hayat sana masum bir gülücükle göz kırpacaktır...



bil ki yaşamın gayesi ALLAHdır...



şimdi dön bir bak aynaya neyin gercek sahibi sensin?
AMELLERİNİN.



yanında kim olursa olsun....
kimi en cok seviyorsan sev...
ve bil ki bir gün sadece sen ve amellein baş başa kalacaksın?



o zaman kalk diril kalbim...
ufkun gölgesi yaklaşmakta...
zaman usulca akıp gitmekteyken bakakalma



KALK VE DİRİL EY KALBİM​
 
AŞK ” Kâinatta varlık nâmına ne varsa,
Hiç iken nûrlaşıp tecessüm eder AŞK;
Mahluk denen hangi perde aralansa, Vahdette kesişip tebessüm eder AŞK..
Şefkat de Aşktan üremiştir, nefret de; Vahşet de ondan türedi, nedâmet de; Rahmete döndü kurtardı zu...lümâtte,
Nefis bulaşırsa tefessüh eder AŞK.. Bütün mâsivâ onunla mayalanmış, Mahlukât sanki nakşıyla oyalanmış,
Varlık onun rengi ile boyalanmış, Bir iken bin hâle tenevvü eder AŞK..
Giymedi Muhammed (sav) gibi başka libâs, Meftûnları yaparlar Hakk’tan (cc) iktibas,
Âşık, mâşûk gayrî olmuştur iltibas, Âşıkla mâşûk da temessül eder AŞK..
Fâni mahbublarda perdeye bürünür, Firâka düşürür tutsağı sürünür, Mecâzdan geçince Hakikî görünür,
İnsanı pişirip teşekkül eder AŞK.. Sırrın sırrı, künzûl mahfî miftâhıdır,
“Elest Meclisi”nin akseden âhıdır, Gönül neye tutkunsa o ilâhıdır, Fâni mahbubattan teşekki eder AŞK..
Kökleri ezelde, dalları ebedde, Gönüldür yegâne bahçesi elbette, Mahsulü nerdedir der isen edebde,
Gönülden gönüle teselsül eder AŞK.. Sonsuzdur, kalbin iştiyâkıyla yanar,
Fâni mahbubat farazî sınır koyar, Firâkle, zevâlle bu sınırlar kalkar , Perdelerle yansır tezâhür eder AŞK..
Kâinat kitap Hakk’ı (cc) bulur okuyan, Aşk alfabedir hece hece dokuyan, Ümmî âlimler vardır nefse çok uyan,
Bildiğini sanma tevessüm eder AŞK.. Sanma âşık ölür, toprakta defnolur,
Tevellüd nişandır, nikahı aktolur, Beden de can da asıllarına sevkolur,
Şebi Ârus olur tezevvüc eder AŞK..
Adem ölmüş, toprağa gömülmüş derler,
Malını dostlar, cismini kurtlar yerler, Hakiki mirasçı,
Aşk dolu neferler, Her âşıkla yine temeyyüz eder AŞK…
Adem KAÇAR - 08/02/2011​
 
Nedir bu aşk?
Var mı tarifini bilen...?
Kula kulluk ettiren, kulu kula kırdıran,
İnsanı Allah a ulaştıran ya da cehenneme attıran, nedir?
İnanın çoğunuz bilmiyorsunuz..!
Aşk; insanın suçu, günahı, zulmeti,
Aşk; insanın hakimi, avukatı, koruyucusudur.
Aşk; insanın hem haramı hem helali,
Aşk; insanın kuvveti, sabrı, güvenidir.
Belki dünyanın en güzel duyguları,
Belki de en iğrenç hisleri...
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Kimi kendini asmış, kimisi mutluluğa kavuşmuş,
Kimi şiirler döktürmüş.
Aşk sadece bir insana körükörüne bağlanmak mı?
Onu seviyorum deyip bazen hayatını mahvetmek mi?
Bu kadar basit olmamalı, peki o zaman nedir?
Tam olarak nedir, iyi mi kötü mü..?
Kim karar veriyor buna,
Hiç düşündünüz mü?
Aslında suçluları biz biliyoruz,
Dünya ve insan, hemde haber bile vermeden.​

İçinde Allah aşkı olmayan,
Peygamber sevgisi olmayan aşk neye yarar, kime fayda verir.
Seveceksen Allah ı sev, Allah için sev.
AŞK;
Hz.İbrahim in ateşe atıldığı zaman ki teslimiyettir,
Hz.Eyyub un hastalığa karşı sabrıdır, zaferidir,
Hz.Davud un sesidir, eliyle demire şekil vermesidir,
Hz.Salih in kayadan çıkan devesidir
Hz.Musa nın kızıldenizi ikiye bölen asasıdır
Hz.İsa nın kokusunu bile hissettiği Son Peygamber i müjdelemesidir
Hz.Muhammed in doğardoğmaz "ümmetim ümmetim " demesidir
Hz.Muhammed in Allah a olan teslimiyetidir
Hz.Muhammed söylüyorsa doğrudur diyen Hz.Ebubekr in sadakatidir
Hz.Ömer in adaleti bile hayran bırakan adilliğidir
Hz.Osman ın şeytanı bile utandıran hayasıdır, edebidir
Hz.Ali nin cesaretidir, ilmidir
Hz.Hüseyin in haksızlığa karşı yürümesidir, şehadetidir
Sahabenin ve Ehli Beyt in yaşayışıdır
Hz.Yunus un cenneti istemeyip Allah a "Bana Seni gerek Seni" demesidir
Hz.Mevlana nın nefesidir, sema sıdır, Gel demesidir
Çöllere düşen Mecnun un gözlerinin dağlanmasıdır
Bülbülün güle ötüşü, ölen sahibin başında bekleyen attır
Ezan-ı Muhammed-i okununca felaha,kurtuluşa,namaza koşmaktır
Kur'an-ı Kerim okununca anlamasan bile onu kalbinde hissetmektir
Bir Allah Dostunun yüzüne bakıp Allah ı hatırlamaktır
Gönülden gelen bir Kelime-i Şehadettir
Allah ve Rasulunun adı anılınca göz yaşı dökmektir
Allah a kul, Habibine layıkıyla ümmet olmaktır
Yardıma muhtaç birisine yardım etmek, bir açı doyurmaktır
İnsanlara iyiliği tavsiye etmek,kötülüklere karşı uyarmaktır
Yoldaki bi taşı kenara koymaktır
İnsanlara yardım etmek enazından güleryüzlü olmaktır
Helal kazanıp helal yemektir
Ailesi için çalışıp didinmek, alın teri dökmektir
İSLAM ı doya doya yaşamaktır.
Aşk; Sadece kuru bi sevgi yada sonu belli bir macera hevesi değildir,
CANAN la bir CAN olmaktır, onu hergün daha fazla sevmektir,
ALLAH için sevmektir.
Aşk; sadece seni seviyorum demek değil
Ve Allah yolunda daha bir çok şey...

ALINTI​
 
Üst Alt