Başlığı açarken de yazdığım gibi, beni ilgilendiren, daha doğrusu burada tartışma açmama neden olan şey sadece ve sadece sakatlara dair olan maddelerdir. Onun dışındaki tüm değerlendirmeler benim ilgi alanımın dışında. Vatan-millet sakarya muhabbetleri de, AKP şunu yapmış-yapmamış sözleri de beni bağlamaz... Aşağıdaki gibi konuya dair görüşler vardı da gözümden kaçtıysa, lütfen yazın, onlara dair görüşlerimi de yazarım...
__________
Eşitlik ve pozitif ayrımcılık konusundaki yorumlar hatalı yorumlardır. Bende diğer meselelere hiç girmeden sadece bu konuya değinmek istiyorum.
Sevgili Bülent'in birinci maddenin altına sunduğu maddelerin hiçbiri pozitif ayrımcılıkla ilgili değildir. Aksine eşitliğin tesis edilmesidir.
Bir insanı engelli olmasında ötürü işe almıyorsan bunun adı negatif ayrımcılıktır. Çözmek için eşitliği tesis edersin. adı ise pozitif ayrımcılık değil eşitliktir.
531 kişinin içinde engelli de ayrım yapmaksızın işe yerleştirseydi adı pozitif ayrımcılık olmayacak eşitliğin tesisi olacaktı. Lütfen birbirine karıştırmayalım. Mesela o 531 kişi içinde 5 kişi engelli olsa, herkese bildiğimiz minibüs tipi servis verilse, engelli kişiler araca iner binerken zorlanıyor ya da binemiyor olsa o kişilere devlet araba alsa işte onun adı pozitif ayrımcılık olur. yoksa çalışma hakkı herkesin hakkıdır ve herhangi birşeye dair işe alınmamak negatif ayrımcılık, almak eşitliğin tesisi, işe alırken ayrıcalık tanımak pozitif ayrımcılıktır. mesela o 531 kişinin en az %3'ü, 5'i sadece engelliler olacak ama geriye kalan (%97 ya da %95'inden) kısımdan da engelliler giriş yapabilecek olsa işte bu pozitif ayrımcılıktır. Yoksa 531 kişinin içinden kota olmaksızın giren engelliyi almıyorum demek negatif ayrımcılıktır.[FONT=Arial] [/FONT]
Kısmen doğru tabii Hakan, ama hatalı yanlar da var bu kavramsallaştırmanda.
Herşeyden önce gündelik yaşamlarımızı toplumu oluşturan bireylerin/grupların arasındaki ilişkiler, sınıfsal çıkarlar ve devlet mekanizmasının tercihleri belirler. Yani, sorunlar, eşitsizlikler zaman içinde bir vaka olarak ortaya çıkar ve politika dediğimiz şey de bu sorunları ortadan kaldırmak için yapılır.
Buradan hareketle, söylediklerin doğru, çünkü tabii ki sgk'nın 531 kişilik ilan verirken "sakatlar başvuramaz" demesi ayrımcılık suçudur ve bunun ortadan kaldırılması da asla "pozitif hak" değil; eşitlik ilkesinin gereğidir. Bu konuda hiç şüphe yok. Fakat, benim verdiğim örnek, sgk'daki zihniyetin ortaya konması içindir. Bu adamların algısında "sakatlar için kota konmuş, gitsinler bu pozitif hakkı kullansınlar" düşüncesi var değil mi? Tabii ki var. Adamlar o ibareyi yazarken bal gibi de bunu düşünerek yazmışlardır. Daha kısa bir süre öncesine kadar KPSS'ye sakatlar alınmıyordu sırf bu gerekçeyle (
bkz). Ben de diyorum ki, işte, bu adamların bu savunma duvarı bu anayasa değişikliği ile darmadağın olacaktır. Diğer verdiğim 5 örnek de bunu ortaya koymak içindir... Evet, herkesle eşit olmayı istemek pozitif hak talebi değildir, ama bu kurumların tutumu bir vaka olarak "pozitif hak verilmiş, kalsınlar o sınırlar içinde" şeklinde olunca, bu zihniyet bu düzenleme ile ortadan kaldırılır. Bundan sonra "sakatlar giremez" diye ilan veren kurum görevlisi Ayrımcılık suçundan TCK'da yargılanır. O savunma argümanını hakimler de kullanamaz!
Az bir kazanım mıdır bu? Sizin bu konuda sgk'ya açtığınız davada sgk'nın yapacağı olası bu savunma bu anayasa değişikliği ile olanaksız hale gelmeyecek mi? Yazımda verdiğim örneklerin bertaraf olması büyük bir kazanım değil midir?
Öte yandan Mevcut Anayasa 90. madde çok açık. Usulüne göre onaylanmış uluslararası belgeler kanun hükmündedir, anayasa'ya aykırılığı sebebiyle anayasa mahkemesine gidilemez denilmektedir. Siz BM engellilerin hakları sözleşmesini imzalamadınız mı? Siz eşitliği tesis etmeden pozitif ayrımcılıkla bunları aşacağım derseniz ancak havamızı alırız. Halbuki sözleşme ilk önce eşitliği tesis et sonra diğer tedbirlere bakın diyor. Üstelik eşitliği yeni anayasaya koumayarak zaten yükümlülükten kaçmış oluyorsunuz.
Altında imzamız olan uluslararası sözleşmeler -idealize ettiğin gibi- iç hukuku bu derece düzenleyebilir mi Hakan? O zaman ulusal yasaları hepten kaldıralım. Anayasaya da gerek yok. Uluslararası sözleşmelerin altında imzamız var nasıl olsa.
Ortada bir vaka var. Kurumlar "pozitif hak"ları bahane ederek bir sürü haksızlığa imza atıyor. Uluslararası sözleşmeleri vs. de takmıyorlar. Yargı mekanizması da yarın öbür gün verilecek olası pozitif hakları eşitliğe aykırı bulursa şaşırmam.
Bunları şöyle bir düşününce, "pozitif haklar eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz." ibaresinin olması bir avantaj sağlamaz mı bize? Anayasada bu değişikliği yapmamız imzaladığımız uluslararası sözleşmelere bir halel getirir mi? Bu ibarenin olduğu anayasa mı daha eşitlikçidir, yoksa varolan cuntanın yaptığı anayasa mı?
Diğer taraftan: yeni düzenleme çok açık, diyorki; pozitif ayrımcılık yapılırsa bu eşitliğe aykırı sayılmaz diyor. bir idare makamı eşitliği engellilerin lehine bozarsa yani bozmayı isterse o eşitliğe aykırı sayılmayacak diyor. yani gene idarenin iradesinde. [FONT=Arial] [/FONT]
E kimin idaresinde olacak? İdare gücü elinde bulunduruyor, hizmeti o sunuyor; doğal olarak haksızlık yapmaya muktedir olan da onlar. Onlar bu haltı yerse, biz de bu maddeye istinaden hakkımızı savunacağız...
Hasılı, yazımda aktardımğım 4 madde ve onlara dair verdiğim örnekler ortada. Onlara bakıp, "hayır, bugünkü anayasa daha iyi" demek benim açımdan mümkün değil. AKP de yapsa yapılanlar iyidir derim, CHP de, X partisi de. Bunu derim, ama sonra döner, haksızlıkları, yanlışlıkları, eksiklikleri dillendirir, bunlar için mücadele ederim...