Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Biz, neyiz? Tanrı ve engelliler..? [Tartışma]

@Smilemisty Ismail bu nasıl yorum son nefeste iman garanti mi cennette Mustafa abinin dediği gibi rezervasyon yapar gibi cevap yazıyorsun. Son nefeste iman garanti değil hadi son nefeste imanlı gittin ahiret durumun belli mi ? imanlı bir şekilde öldün diyelim günahların ağır geldi ne olacak ? azabını çekip öyle cennete gireceksin bunu biliyorsun. onu da Allah izin verirse sonumuzun ne olacağı belli değil. önce son nefeste imanlı gidebilecek miyiz bunu düşün ? mizan da hangisi ağır gelecek belli mi ? Inşallah Allah izin verirse dersin. Böyle yazma bir daha. çabuk tövbe istiğfar et. peygamber efendimiz ben bile Allah ın rahmeti ile cennete girerim dedi. sen yada ben böyle birşey asla diyemeyiz. Allah izin verirse Allah, peygamber efendimize bizim içinde şefaat hakkı verirse inşallah dersin. sakın hiçbir yerde bir daha böyle birşey deme. Allah izin verirse nasip ederse dersin.

@yelpaze yanıt: Bahsettiğin Firavun un kullandığı dil Koptça. Ezan ı Muhammed i ise Arapça. Ezan olması için Arapça olması gerekiyor. Haydi onu da geç kullandığı dile göre ezan ın bugün kü bizim okuduğumuz gibi yazmış olması gerekiyor. Adamın yazdığı ezan değil ezan da geçen La ilahe illallah (Allah tan başka ilah yoktur) yani tektir i tutan tek yaratıcının olduğu.. O zaman Peygamber Efendimiz henüz dünyayı teşrif etmemiş ti bedenen yoktu ki adam ezanı yazabilsin ezan da peygamberimizde geçiyor. Ayrıca ezan ı gönderen Allah.Sahabelere rüya yolu ile tebliğ edildi. Allahın gönderdiği birşeyi de o yazıp gönderemez. haşa bu durumda onun yaratıcı olması gerekir. Görüşlerinde islam a uygun tutan şeyler var . yaratıcı tek diyor. Ancak yaratıcı olarak Güneş i kabul etmiş. Buda islam a ters bunun yanıtı da bu!!!! https://tr.wikipedia.org/wiki/Ezan bu linki de oku. linkteki surelerin meallerini de oku. ayetlerin tefsirlerini oku. Ömer Nasuhi Bilmen hocanın ki. takıldığın bir yer olursa sor. Bütün Kuran ın komple tefsirini ben buraya yazamam. al oku. lütfen bir daha dünkü şekilde soru sorma. olur herhangi bir hocaya ahzab suresinin 50 inci ayetinin açıklamasını soracak olursa şu şekilde sor: Kuran da peygamberin eşlerinin kimler olacağı ile ilgili ayet olması doğru mu ? neden ona müsade edildi de diğer insanlara müsade edilmedi ? şeklinde sor. edep adap kuralları bunu gerektirir. senin sorduğun gibi değil. saygım var diyorsan bunu da sorularını sorarken belli et ! Burda bayan arkadaşlarda var burayı okuyor. ayıp oluyor kardeşim ! @Yusuf islam kardeşim Allah razı olsun. akşamki tarafıma gelen sorunun ağırlığından ve çok zoruma gitmesinden dolayı kafam allak bullak. yukarıda da cevabı verirken bir an için orayı yanlış yazmışım. Allah razı olsun. lütfen şahsıma başka soru sormayın. canım baya sıkılmış durumda. hemde sorular bitmiyor. bir an için yukarıdaki gibi bir yanlışlık yazıp da sonradan Yusuf kardeşimin uyarısıyla düzeltmem gerekebiliyor. gereken en uygun yerlerden gerektiği gibi birazda siz okuyup araştırın !
 
Son düzenleme:
**********
Bu çelişkili bir mantık önermesi.

Ne olup biteceğini zaten bilen bir irade bir insanın kötülük edip cehenneme gideceğini de zaten biliyordur. Ama o zaman cehenneme gidecek birini niye yaratır? sorularının sorulmasına neden olur.

Şimdi sen cennete, Furkan cehenneme gidecek şekilde yaratıldıysa, Furkan'ın kabahati neydi de böyle bir sınava girmek zorunda kalıyor. Onun cehenneme gideceği zaten en başından belli! Öyle yaratılmış!

Sözüm meclisten dışarı Furkan :) :)
Halk-ı şer, şer değildir. Yani Rabbimizin kötülüğü yaratması kötü bir iş değildir. Başka bir ifadeyle sınavda dört şıkkın üçünü yanlış koymak, sınava girip de kaybeden için yapılan bir kötülük değildir. ha desen ben niye sınava tabi tutulmak zorunda bırakılıyorum diyeceğim ki insanlar sınava tabidirler. yine zorlayıp da sorsan , diyeceğim o ki mülkün Sahibi mülkünde istediği gibi tasarruf eder. yine de zorlamak isteyen olursa zorlasın görüşürüz o zmn;)
 
bu soruya cevap arayacağın yer burası değil. bu soruya böyle kafası karışık halde cevap bulamazsın.
bu sorulardan önce inançların, senin üzerindeki rehabilite ve medite edici, moral verici yönüne bak.
bol bol dini kitaplar oku. camiiye git. dindar insanlarla muhabbet et.
eğer inanç sende yüksek bir moral gücü sağlıyorsa o zaman bu soruları sormayı bırak.
günümüz postmodern dünyası bunu yapıyor. inanmanın insan üzerindeki moral verici, dinginlik verici yönüne bakıyorlar
inanma eyleminin varoluş soruları ise sadece bilimsel konularda sınırlı. kii bilim dogmatik değildir.
eğer inanç sizde bir moral oluşturmuyorsa, o zaman sosyoloji, antropoloji, tarih, biyoloji ve jeoloji ye yönelin.
belki gerçeğin iki yüzü vardır.. kim bilir.
ama her şeyden önce bu soruları sormayı bırakın..
bu sorular size fayda sağlamaz..
bardak dolmadan taşmaz..

günümüz postmodern dünyası, eski pozitivist soruları sormuyor artık...
bir eylemin kökeni araştırılmaksızın, toplumsal değişime olumlu etkisi varsa, hemen incelenmeye alınır.
sorduğunuz sorulara net cevap bulmak yetmez..
asıl sorun bulduğunuz cevap sizi tatmin edip etmeyeceği.
sizi mutlu edip etmeyeceği..
bu da öğrenmekten geçer. ya da TAKVA yani koşulsuz biat etmekten geçer..
 
caner taslaman belkide din tüccarı bile olabilir :) ülkemizin %90 dan fazlasının müslüman oldugunu düşünürsek bana gayet mantıklı geliyor. ben caner taslamanın herşeyin farkında olabileceği ihtimalinide düşünüyorum. yanılıyorda olabilirim tabi. fakat kendisi "Kur'an" da bahsedilen müslüman olmadıgına kesinlikle eminim söyledikleriyle çelişiyor.




din adına bir örgüt geçen sene kendini canlı bomba olarak patlattığı zaman HaberTürk 'e bunu konu hakkında konuşabilecek uzman kişiler çıkmıştı bunlardan bi tanesi de Caner Taslaman'dı bu adam orda bunun dine aykırı olduğunu ayet ve hadislerle açıkladı yani bu adam din tüccarı olsa neden bunları yapsın . adam ilkolkul mezunu değil bi şey değil profesör. ülkedeki yobazlarla nasıl karıştırılır ?
hepinizin engeli dolasıyla ne yaşadığını bilemem ama adama haksızlık yapmayın demek istedim. engelli olmak sadece Müslümanlıkla ilgili bi şey değil . Hristiyan ve Yahudi olupta engelli olan insanlar var . Stephen Hawking 'te engelli ve inanmıyor ama adam en azından dünya için bir şey yapıyor . Türkiye 'de Stephen Hawking kadar çok şeyler yapan engelli insanlar olmasa da bu ülkede de engelli olup bir yerlere gelmiş insanlar var . İnanmak için illa görmek mi lazım ?
 
birbirinizi kırmayın arkadaşlar.
Konu hakkında kendinizi geliştirin. İnandığınız yolda gidin. İlim okuyun. İhlası öğrenin. Bilim okuyun felsefe öğrenin.
sonra vicdanınız kalbiniz ve aklınız sizi doğru yöne götürecektir.
bugün bir budistin inanışı kendisini mutlu ediyosa, mral kaynağı oluyorsa kimse o budisti yargılayamaz.
belki o budistin inandğı şeyler belki gerçekte yanlıştır. ama gerçeğin üzerinde gerçekler vardır. gerçeğin üzerindeki gerçekler de o inanma ve tapınma eyleminin kişiye sağladığı huzurdur.
toplumsal değişim kuramcıları bu konuyu 1960 lardan beri tartışıyor. modernizm-postmodernizm arasındaki çatışma konularında bu konu da bulunmakta. yani sözüm, inandığı yoldan gidenlere değildir.
gittiği yoldan emin olanlar bu yaşamdaki en erdemli kişilerdir.
asıl sorun gittiği yoldan emin olmayıp başkasını kendi kararsızlığına alet edenlerdedir.
bu kişilerin iç güven sorunu, dışarıyı da kapsayacak şekilde genişlemesine yol açacaktır. bu genişleme şu anda içinde bulunduğumuz sorunların temel suçlusudur.
 
ha desen ben niye sınava tabi tutulmak zorunda bırakılıyorum diyeceğim ki insanlar sınava tabidirler. yine zorlayıp da sorsan , diyeceğim o ki mülkün Sahibi mülkünde istediği gibi tasarruf eder.

Sevgili arkadaşım, soru bu değil ki!

Şimdi tüm semavi dinlerde tanrı herşeye muktedir, herşeyi bilen ve zamandan bağımsız olarak tarif edilir. Tanrı bir taş yaratıyor ve bunun sonsuz zaman sonra ne olacağını, nasıl olacağını biliyor öyle değil mi?
İnsanı yaratıyor, dolayısıyla insanın ne yapacağını, ne olacağını, nasıl yapacağını da biliyordur değil mi?
Peki, yarattığı insanın ne olacağını, nasıl olacağını bilmekteyken bu insanı neden böyle yaratıyor.

Siz diyelim ki cennetliksiniz. Siz daha var olmadan önce sizin cennetlik olduğunuz belli değil miydi? Yaratıcı sizi zaten cennetlik olacak şekilde yaratmadı mı? Sizin gireceğiniz sınavın sonucunu bilmiyor muydu? E o zaman sonucu en baştan belli olan bir sınavın ne anlamı var?

Soru bu!
 
Buradaki ince nokta: Allah bildiği için yapmıyoruz biz yapacağımız için Allah biliyor. Zaten Allah'ın geleceği bilmemesi düşünülemez. Bilmese veya bilemese yaratıcı olamaz.

Buna bir örnek verelim; Allah dostu evliyadan bir öğretmen düşünelim. Öğrencilerinden birisine "Yarın seni şu kitaptan imtihan edeceğim." diyor. Fakat öğretmen Allah'ın izniyle onun filim, maç, oyun, eğlence, derken sabah okula çalışmadan geleceğini bilerek, akşamdan karnesine " yazıyor. Ertesi sabah öğrenci sorulan sorulara cevap veremiyor ve sıfırı hak ettiğini bildiği anda, öğretmen cebinden not defterini çıkarıp "Senin çalışmayıp sıfır alacağını bildiğim için önceden deftere sıfır yazmıştım." diyor. Buna karşı öğrenci "Hocam sen sıfır yazdığın için ben sıfır aldım. Yoksa geçer puan yazsaydın geçerdim." diyebilir mi?

Demek ki Allah yazdığı için biz yapmıyoruz, bizim yapacağımız şeyleri bilerek Allah yazıyor. İşte buna kader diyoruz.

O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)

O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.) (Cin Suresi, 26)

Ümmül Kitab Levhi Mahfuz'da herşey kaydetilmiştir. Kulun Allah biliyor o halde neden bizi deniyor demeye bir hakkı yoktur, çünkü kimse bu dünyaya kendi isteği ile gelmedi o halde biz ancak bize emredileni yapıp haramlardan uzak durarak Yaratanın rızasını kazanmak için çaba sarf etmemiz lazım.

Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun. Şüphesiz O, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Mülk Suresi, 13)

O, yarattığını bilmez mi? O, Latif'tir; Habir'dir. (Mülk Suresi, 14)
 
absentm

Bu örnek sizi tatmin ediyor mu bilmem ama beni hiç tatmin etmedi. Çünkü mantık yanlış.
Sıfır alacak öğrenciyi sıfır alacak şekilde yaratan zaten öğretmenin kendisi... burada öğrencinin ne kusuru var? Baştan sıfır almak üzere yaratılmış. Çalışkan öğrenci olarak yaratılsa bunlar olmayacaktı ki.
 
hahahaa :D doğuştan gelen hastalığım üzerine ben de böyle şeyler düşünürdüm küçüklüğümden beri neden falan diye ama son bi kaç yıldır düşünmüyordum ben den daha bu konu üzerinde ince düşünen insanlar varmış . Ben kaç yıldır bu sorunun cevabını bulamamıştım bulamadım da bulan varsa bana da açıklasın ben de öğrenmek isterim ama bu sadece benim dinimle alakalı değil tabi . En son bunun sonu psikayatri olmasın :)
 
Burcu8797 hayır ben düzelterek tekrar cevap vereyim, belkide herşeyin farkında fakat işini sevdiği içinde yapıyor olabilir dedim. çünkü adamın belli bir olgunluğa ulaşmış düşünceleir var bu gözlemlenebiliyor. nitelikli bilerekte yapıyor olabilir. çünkü bir kaç kere dinledim kendini söyledikleri savundugu değerlere çok ters gelen konuşmalarıda var. bunu bilinçli yapıyor olabilir diye düşünüyorum ama gerçektende inanıyor olabilir tabi benimki sadece teoriden ibaret, hatta san ben bir örnek daha verim çok komiktir sanırım 2 yıl önce yaşandı bu olay, aydında bir imam, ateist oldugunu açıkladı fakat işini sevdiğini profesyonel baktıgını söylemişti. :D
 
Benim cennetten rezervasyon yaptığım falan yok tövbe haşa. Devrin hastalıklarındam biride "ucup" tur. Yani salih amele güvenme. Adama baktığında sahabe tavırları sergiler ama baksan namaz kılmaz. Benim kalbim temizder. Bem bu hastalığın farkında olduğum için bu hastalıktan allaha sığınırım. Allah benden razı olursa cennetine zaten alır. Ama ben birazda cennet yorumunu şuna dayanarak yazdım. Merhamet sahibi olan rabbim, kullarına hiç kıyamaz da, kul farketmez! Bazı günler işlediğin bi sevap 7 yazılır günah 1. Bazı günler 70 yazılır günah yine 1. Bazı günler 70 bin 700 bin yazılır, günah yine 1. Bunun yanı sıra samimi bi tövbe bütün günahları siler. Kullarına bu denli merhametle yaklaşıp cennete gitmeleri için böyle bi güzellik yapan allaha hamd olsun. Bunlara rağmen günahları ağır basıpta, cehenneme gidenleri tebrik etmek lazım.
 
brkfrk66

Furkan Bey sizler kadar bilgili değilim . Ama konun tüm dinler için geçerli olduğunu düşünüyorum :)
Açıkçası hiç bir ateist olmadı çevrem de onun için bi ateistin kafasını anlayamayacağım :)
ben seni germek için o yorumu yazmadım :)
Caner Taslaman'ı da çok seviyorum :)
 
MeTePe
Allah’ın iki farklı kader defteri vardır. Bunlardan bir tanesi: “Levh-i Mahv-ı İsbat”tır, diğeri ise “Levh-i Mahfuz”dur.
Levh-i Mahv-ı İspat denilen kader defteri; Cenab-ı Hakk’ın yazar - bozar bir tahtasıdır. Burada yazılı kadere, “muallâk kader” denilmektedir. Bu defterde yazılan her şey bazı şartlara bağlanmıştır ki, bu şartlar yerine getirilmezse, yazı kaza edilmez ve DEĞİŞİR.

Mesela, Levh-i Mahv-ı İsbat defterinde; falan kulun altmış sene yaşayacağı yazılmıştır. Ancak bu yazı, kulun sadaka verme şartına bağlanmıştır. Eğer o kul sadaka verirse, bu kadar yaşar, vermezse, daha az yaşar.
Ya da ispat levhasındaki yazı şöyledir: Falanca kul, kalp ameliyatı olursa yetmiş sene yaşayacak, olmazsa altmış sene yaşayacak. Bu kul, hangi şartı yerine getirirse, o şartın neticesi kaza edilip, diğer yazı silinmektedir.
İşte sadakanın ömrü uzatması, belayı önlemesi gibi değişiklikler kaderin bu defterinde olmaktadır. Allah o kuluna bu defterde bir bela yazmış ve bu belanın gelmesini sadaka vermemesi şartına bağlamıştır. O kul sadaka verdiğinde, belanın şartı meydana gelmediğinden yazı silinir ve musibetin gelmesi o kul hakkında kaza edilmez. Nitekim Ra’d suresinin, 39. ayetinde Allah şöyle buyurmuştur:
“Allah dilediği şeyi mahveder, dilediğini sabit kılar. Kitabın aslı olan Levh-i Mahfuz onun katındadır.”
Bu ayette belirtilen “Allah’ın dilediği şeyi mahvetmesi” yani, yaratmaması ile yapılan değişiklik, bu levhada olmaktadır. Demek bu ayet bize değişen kader levhası olan “Levh-i Mahv ve İsbat”tan haber vermektedir.
Kaderin bu levhasında değişiklik olurken ve bu defterdeki yazıların meydana gelmesi bazı şartlara bağlanmışken, kaderin diğer defteri olan “Levh-i Mahfuz”da ise hiçbir değişiklik olmamaktadır.

Yani misalimizdeki kulun, sadaka verip vermeyeceği, kalp ameliyatı olup olmayacağı, akraba ziyareti yapıp yapmayacağı gibi hususlar, Allah’ın ezeli ilmi ile bilindiğinden dolayı, Allah değişmeyecek en son neticeyi bu levhaya yazmıştır. Bu levha Allah’ın nihayetsiz ilminin bir tecelligâhıdır. Bu defterde yazılı kadere “mutlak kader” denmektedir.

Ancak burada “ilmin maluma tabi olması” kaidesini ve Allah’ın zaman ve mekândan münezzeh olduğunu ifade eden “ezeliyet” sıfatını unutmamak gerekir. Yani Allah’ın bu bilgisi, bizi bir işe zorlamamakta, bilakis biz irademizle neyi yapacaksak Allah onu bilmektedir.Bu açıklamayı günahlar ve sevaplar içinde düşünelim.
Smilemisty harika bi yorum

Allah seni Cennetine nail etsin Efendimize komşu eylesin inşaAllah
 
absentm. Smilemisty harika bi yorum

Allah seni Cennetine nail etsin Efendimize komşu eylesin inşaAllah[/QUOTE]

Allah razı olsun güzel kardeşim benim, inşallah sana nasip olsun, Resûlullaha komşu olmak Firdevs makamına eriştirsin. Allahın merhameti üzüremize olsun
 
Yani misalimizdeki kulun, sadaka verip vermeyeceği, kalp ameliyatı olup olmayacağı, akraba ziyareti yapıp yapmayacağı gibi hususlar, Allah’ın ezeli ilmi ile bilindiğinden dolayı, Allah değişmeyecek en son neticeyi bu levhaya yazmıştır. Bu levha Allah’ın nihayetsiz ilminin bir tecelligâhıdır. Bu defterde yazılı kadere “mutlak kader” denmektedir.

Öncelikle yazınızda niye bu "€™" şeklinde semboller çıkıyor anlamadım. Bir cihaz mı kullanıyorsunuz. Okumayı çok güçleştiriyor.

Yazı içeriğine gelecek olursak ne yazık ki bir mantıksal aykırılıklar ve çelişkiler manzumesi olduğunu söylemek zorundayım.

Özetlersek;

- İnsanı Allah yarattı
- Yaratırken ne olacağını, ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini zaten biliyordu.
- Dolayısıyla bu insan günahkar mı olacak, cennetlik mi olacak zaten biliyordu.
- Dolayısıyla son tahlilde insanın ne olacağı zaten Allah'ın bilgisi dahilindedir.

Peki buradan birden fazla yazgı olduğu, kişinin tercihlerine göre bu yazgının değişeceği söylenebilir ki? Yazgısı zaten belli. Ortada bir paradoks var. Yazgısı, yapacağı tüm tercihler ve sonunda ulaşacağı nokta belli olacak şekilde yaratılmış olan bir insan hayatı boyunca yaptığı tercihlerle bir sınava tutulacak.

Bu mantıkta bir sınav yok ki, kader var. Beni yaratan tanrı, zaten daha yaratmadan önce nereye varacağımı biliyordu. E o zaman beni niye yarattı? Hiç yaratmasaydı da böyle bir sınava tabi tutulmak zorunda kalmasaydım, veya sonunda cennete gidecek kadere sahip biri olarak yaratsaydı daha iyi olmaz mıydı?

Kusura bakmayın ama bu çaıklamalar mantığın yakınından uzağından geçmiyor. Tam tersine bir çelişkiler kümesi oluşturuyor.

************

Şimdi modern kuantum teorisinde de kadercilik ve özgür irade gibi 2 çelişen kavram var. Bunlardan birisi özgür irade diye bir şey olduğunu, yapılan her tercihin yeni bir evren tezahürüne neden olduğunu söylüyor. Diğeri ise evrende olmuş ve olabilecek her şeyin daha en baştan belli olduğunu söylüyor.

Ancak bu iki görüş birbirine zıt. Yani ikisi birden olmuyor. Ya biri, ya öteki... Sizin söylediğiniz şey bu ikisinin aynı anda olması ki böyle bir şey mümkün değil. Özgür iradeli mutlak kader diye bir kavram yok.
 
MeTePe
Hocam insanın günah işlemesinde yada küfre girmesindeki ana sebeplerden biri şeytanın vermiş oldugu vesvesedir.İnsan önce bu vesveseyi aklına alır yanlış anlamayın cahilse yada ilmi yoksa kafasında tartıp kabul eder ve kalbine gönderir ve bu vesveseyi uygular uygulamaya geçirdiği anda kişi günah yada daha büyük bi şer olan küfre girer.

Unutmayın şeytan insanın bilmediği konuda vesvese verip kişiyi tuzaga düşürür.Sizde bu tuzağa düşmüşsünüz ne yazık ki.Öncelikle sizin için kafanızda dinimiz ile ilgili bi sorun varsa ki sorun değil tamamen vesvese araştırın açın bize gönderilen Kitabımızı bi okuyun türkçe mealiyle bi ne yazıyo bakın size tavsiye edebiliceğim çok güzel kaynaklar var sonuç alamadınız mı danışın yinemi olmuyor dünyada ileri gelen alimlerin seçmiş oldugu yüzyılın müceddidi olan Mahmud Efendi Hz var onlarla istişare edin yine tatmin olmadınız mı yine ülkemizde Adıyaman menzilde bulunan çok büyük bi alim olan Gavs Hz var ona gidin.Yanlış anlamayın katılın demiyorum istişare edinin bilgi edinin

Bediüzzaman Said Nursi Hz'leri bundan 1 asır önce ''Devir İmanı Kurtarma Devridir'' demiştir. Ve ne yazıkki gerçekten artık yaşadığımız devir imanımızı kurtarma devridir. Allah hepimizi ıslah eylesin kalbimizi ona sabit kılsın inşaAllah.
 
MeTePe. Allah, ademi yaratacağı zaman meleklere, şüphesiz ben yer yüzünde bi elçi yaratacsğım, dedi. Meleklerde, dünyada kan dökecek fitne çıkaracak birini mi yaratacaksın? Biz seni hamd ile tesbih ederiz, dediler. Allah'ta onlara, ben sizin bilmediklerinizi bilirim, dedi. ( meleklerin allahı sorgulamak gibi özellikleri ve donanımları yoktur, onlar masumdur ve günah işlemezler allahın emirlerini yargılayamazlar. Allah onlara izin verdiği için öyle bi soru yönelttiler bunu yanlış yerlere çekmeyin. Ha insanın fitne çıkaracağını nerden bildiler, çünkü melekler bu olayı daha önce yaşadı dünyada Cinler fitne çıkardığında. Ve özgür irade olduğu için insanda bunu anlayabildiler. Şimdi gelelim sizin merak ettiklerinize gelelim, allah madem en sonunda nolucağını biliyodu da insanı neden yarattı sorusunun cevabını dünyada bulamazsınız çünkü yukarıda mealde de görüldüğü gibi, meleklerde bilmiyo insanın neden yaratıldığını ve Allah, ben sizin bilmediklerinizi bilirim, dediği için, ahirette bu sorunuzu cevaplar hiç şüpheniz olmasın... Allah cehenneme gireceğini bildiği bi kulu niye yaratır sorusuna gelince, insan olmayı siz kendiniz seçtiniz desem ? Allah bize sorulduğunu ve bizim cahilliğmizden insan olmayı tercih ettiğimizi söylüyo, dağların kaldıramadığı bu yükü, insan yüklendi. Cahilliğinden! İnsan olmayı seçmeyenler melek oldu, ve allah onlara özgür bi irade vermedi. Bu yaptığımız seçim bize unutturuldu ve sınav için dünyaya geldik. Yaradılış gereği, kimse kimseden iyi veya kötü değildir. Aklı yerinde olmayan insanlar zaten sınava tabii değildir onlar cennetliktir. Bakın, cehennem lüzumsuz değildir.. ve şeytanın yaradılışında bile hayır vardır. Bunu bi gül tohumu gibi düşünebilirsiniz, gül tohumunu bakarak onun rengarenk ve mis kokulu olucağını bilemezsiniz, onu ekip sulayıp, güneş etkisi olduktan sonra tohum artık güldür.. su verilemeyen gül solar ve artık güzel kokmaz. Şimdi insanı bi gül tohumu olarak düşünün. Şeytan uğraştıkça, Allahı sığınırsa, o insan iman ile sulanır, gönlü, güneş gibi ısınır. Ama şeytana uyan ve allaha verdiği sözü tutmayan o insanın kalbi, susuz kalan gül gibi kurur ve artık o çürümeye mahkumdur. Vesselâm.
 
Valla çok güzel yazıyorsunuz, keyifle okuyorum ama bunlar masal gibi, işin özünden uzak ve "cıs, aman sorma, elleme, karıştırma" mealinde sözler...

Şeytan vesvese vermiş, aklını çelmiş vs. demekle iş çözüme kavuşmuyor ki. Eh, tamam şeytan vermiş olsun vesveseyi... Onu suçlamak işin kolay tarafı. Ben bir mantık silsilesindeki hatayı söylemeye çalışıyorum.

İnsan olmayı sen seçtin, sonra bunu unuttun demekle iş bitmiyor ki. Bu asla doğruluğu veya yanlışlığı test edilemeyecek bir önerme. Ben desem ki aslında şu anda sen aslında yaşamıyorsun, bu bir matrikstir, gördüğün, dokunduğun herşey aslında hayalinin ürünü, beyninde yarattığın şeylerdir... bunun yanlış olduğunu gösterebilir misiniz? Bu da öyle bir şey.

Kaldı ki, ben insan olmayı seçerken niye enayilik edip böyle bir teste girmeyi kabul edeyim. Melek olup hep rahat etmek varken? Beni insan yap ama günah işleme becerisinden mahrum bırak diyemez miydim?

Biraz zorladığımın farkındayım ama biz aciz varlıklar olarak bu soruları düşünme ve sorma vasfıyla yaratılmışız. Bu becerileri kullanmayacaksak bize niye bahşedildi?
 
bu sorulara cevap yeri burasi degil kisisel cabalarinizdir.
jeoloji biyoloji antropoloji sosyoloji gibi pozitif bilimler ve sosyal bilimler okuyarak cevaplarsiniz islamiyet fikhini şerri hukuku, hakikat tariklerini okuyarak cevaplarsiniz.
 
MeTePe

Aslında otada paradoks falan yok arkadaşların anlatmak istediği birde şu iekilde bakarsanız.

Allah sıfatlarında geçmişi ve geleceği biliyor olması

Zaman başlangıç
-----------------------------------------------Kişidoğdu.........................Kvefat etti------------------------------------ zaman devam ediyor.
.

Zaman başlangıcı ve devam ettiği süreç içersindeki tüm olayları bilen Allahtır,

Kişi nin doğum ve ölüm arasındaki zamana müdahelesi yoktur fakat bilmektedir.

Tabiki müdahale edemez anlamında değil,
 
bu sorulara cevap yeri burasi degil kisisel cabalarinizdir.

Bunları okumadığımı nereden çıkarttınız anlamadım?

Ben üniversite mezunuyum ve çok kitap okurum. Saydığınız temel bilimlerin de, dini kaynakların da pek çoğunu okudum. Yaşım 52, hala okumaya da devam ediyorum. Keza okumamış olsam dahi, veya okumayanların bu konuları tartışmasında, sormasında, düşünmesinde nasıl bir beis olabilir ki?

İnsanlar sadece okuyarak değil, konuşarak, tartışarak da öğrenir.

*********

Kişi nin doğum ve ölüm arasındaki zamana müdahelesi yoktur fakat bilmektedir.

Burada tek konu "bilmek" olsaydı haklı olurdun ve paradoks olmazdı. Ama olay bilmekle sınırlı değil. Ne olduğunu bilerek yaratmak söz konusu!

Şöyle düşünün, siz 6 aylık çocuğunuzun eline düşürüp kıracağını bile bile kristal sürahi veriyor, sonra da düşürüp kırdı diye dövüyorsunuz. Aslında bu örnek olayın çok basit bir anlatımı.
 
Valla çok güzel yazıyorsunuz, keyifle okuyorum ama bunlar masal gibi, işin özünden uzak ve "cıs, aman sorma, elleme, karıştırma" (valla?:) olucak olucak:) bedeniniz müslüman ruhunuz ateist veya deist:) kuranı okuduktan sonra neyi kabullenemediniz çok merak ediyorum. Istediğiniz gibi kuranı kendinizce test edin, asla açığını bulamıcaksınız. ) mealinde sözler...

Şeytan vesvese vermiş, aklını çelmiş vs. demekle iş çözüme kavuşmuyor ki. Eh, tamam şeytan vermiş olsun vesveseyi... Onu suçlamak işin kolay tarafı. Ben bir mantık silsilesindeki hatayı söylemeye çalışıyorum.

İnsan olmayı sen seçtin, sonra bunu unuttun demekle iş bitmiyor ki. Bu asla doğruluğu veya yanlışlığı test edilemeyecek bir önerme(ahirette bunun cevabını alıcaksınız dedim ya yazımda.) Ben desem ki aslında şu anda sen aslında yaşamıyorsun, bu bir matrikstir, gördüğün, dokunduğun herşey aslında hayalinin ürünü, beyninde yarattığın şeylerdir... bunun yanlış olduğunu gösterebilir misiniz? Bu da öyle bir şey.( mermileride durdurabilirim istesem:) (matrix). (Peygamberimizin sahih hadisidir, " insanlar uykudadır, ölünce uyanır! " Biz zaten bu dünyada ki tek hakikatin ölüm olduğunun farkındayız.)

Kaldı ki, ben insan olmayı seçerken niye enayilik edip böyle bir teste girmeyi kabul edeyim. Melek olup hep rahat etmek varken? Beni insan yap ama günah işleme becerisinden mahrum bırak diyemez miydim?( tabiki diyebilirdiniz ama demediniz! Çünkü iman eden insan, meleklerden çok çok daha üstündür allah katında, bizi bu cezbettide insan olmayı seçtik).

Biraz zorladığımın farkındayım ama biz aciz varlıklar olarak bu soruları düşünme ve sorma vasfıyla yaratılmışız. Bu becerileri kullanmayacaksak bize niye bahşedildi?( inanın hiç zorlamıyosunuz, acziyeti kabullenmek imanın yarısıdır', olucak olucak Elhamdülillah:) doktor bey bizde imkansız diye bişey yoktur. Doktor bey! Bizde, kuşlar, filleri yener!
 
bunu izleyebilir misiniz sonuna kadar lutfen...

İzledim... :)

Ama 2 satırlık bir yanıt yerine 25 dakikalık bir video izlettiniz ya bana helal olsun. :)

Video eğlenceliydi ancak bilmediğim pek az şey söylüyor. Onca detay ve ayrıntıya rağmen eksik bıraktığı ve benim tekrar tekrar sormaktan usanmadığım soruya yine yanıt vermiyor: Her şeye kadir olan yaratıcı, yaratığı insanın ne olacağını en başından bilirken onu niye öyle yaratıyor?

Şu ana kadar verilen yanıtlar içinde tek kabul edilebilir olanı SmilemistY'nin söylediği "insan olmayı biz seçtik ama bunu unuttuk" önermesi. Ama onun da doğrulabilir bir yanı yok.

Diğer taraftan, öğrenci örneği, asansör örneği vs. bunların hiç biri doğru analojiler değil. Öğrencisinin sıfır alacağını bilen bir öğretmen o öğrencinin yaratıcısı değil. Burada bir analoji yapılacaksa bir öğretmenin sınavdan sıfır alacak bir öğrenci yaratıp sonra ona sıfır vermesi şeklinde olabilir. Bu basit bir felsefik çıkarımdır.

Anlatılanların hiç biri de öğretmenin neden zaten sıfır alacağını bildiği bir öğrenci yarattığı sorusunu yanıtlamaz.

İş sonunda yine mutlak kader mi, özgür irade mi noktasına gelip takılır.
 
(valla?:) olucak olucak:) bedeniniz müslüman ruhunuz ateist veya deist:) kuranı okuduktan sonra neyi kabullenemediniz çok merak ediyorum. Istediğiniz gibi kuranı kendinizce test edin, asla açığını bulamıcaksınız. )

Akşam akşam güldürdünüz ya beni... :) :) :)

Yanlış anladığınız bir konu var. Benim Kuran'ı test etmek, açığını bulmak falan gibi bir misyonum yok. İnsanların inancına da saygı duyarım. Herkes dilediğine inanma özgürlüğüne sahip olmalıdır bence... Ama burada Kuran'ı tartışmıyoruz ki; bu kavram islam da dahil tek tanrılı tüm dini inançlarda var. Hatta biraz daha ileri gidersek deistlerin bir kısmı bile kaderciliğe inanır. Onlar sadece dini ritüelleri vs. kabul etmezler.

Acziyet demişken, insanın acziyetini zaten kabul ederim, sıkıntı yok. Ama sizden farklı olarak evren karşısındaki acziyetini kabul ederim. :) :) Bence siz bu tebliğ işini fazla ciddiye alıyorsunuz. :) :) Rahat olun, ben size bu konuda şahitlik ederim gün gelirde sorulursa... :)
 
bi kere yaratan O. bedenimiz herşeyimiz onun. biz neyin hesabını yapıyoruz..

yalnız şöyle bişey de var mesela Kur'an-ı Kerim'i okuyoruz gerçekten insan aklının almadığı yerler var ya bu nasıl oluyor dediğimiz yerler var... işte burda aklın ötesine geçen bişeyler var diyoruz burda devreye kalp giriyor ve inanç denen şey burda başlıyor.. aslında sorguluyoruz hepimiz sorguluyoruz ama bi yerde insanlar neye inanmak istedilerini kendileri seçiyor..
 
Üst Alt